Gezmeyi seviyorum, aklýmýn erdiði kadar çevreme duyarlý olmaya çalýþýyorum, toplu ulaþým araçlarýný da fazlaca kullanýyorum. Hal böyle olunca da her defasýnda anlatacak bir þeyim oluyor.
Eþim Recoyla karar verdik karþýlara geçelim, vapura binelim diye. Tabi önce minibüse binip Üsküdar'a gitmemiz lazým.
Neþe içinde bindik týklým týklým minibüse, keyfimiz yerinde.. Sýkýþmak, ayakta kalmak filan hiç sorun deðil.
Hemen yaný baþýmda bir haným telefonunu açtý, baþladý hem aðlayýp, hem anlatmaya. Kocasý kansermiþ, belli ki evde konuþamýyor, aðlayýp anlatamýyor. Çaresiz hem üzüldük hem dinledik hanýmý. Ama kadýn bir iki üç derken sürekli birini bitirip bir baþkasýný arýyor, ayný þeyleri ona da anlatýyor.
Birkaç koltuk arkaya geçtim ama ne fayda benim antenler açýldý bir defa, kulaklarým her zamankinden daha çok duyuyor, beni üzmek için.
Sýkýþýk trafik yüzünden bir saat süren yolculuk sonunda ben tabi ki pert.
Neþemiz sevincimiz belli ki bir kedere kadar.
* * * * * * * * * * * *
Birinde de Beykoz'a gidiyoruz, yaz günü. Otobüs kalabalýk, hava sýcak. Arkalarda bir yerde oturduk, ayakta da insanlar var. Klimalar çalýþmýyor, insanlarýn kafa dipleri, yüzleri ter içinde ama sakin sakin duruyorlar. Kimsede ses yok, niçin klimalar çalýþmýyor diyen yok. Ben sýkýntýlý kadýn, baþladým Reco þoföre seslensene klimayý açsýn".
Reco bana kýzar , alemin akýllýsý sen misin, klima bozuk olmasa þoför açmaz mý, baksana adamlar turþu olmuþ, can çekiþiyor, gýk diyen yok, sus sabret.
Millet salak mý susuyor, sus sende" .
Annemler öðretmiþ ne bileyim, yanýnda kocan varsa þoföre, garsona kadýn kýsmý seslenmez, koca seslenir... Ama ben bir sýkýntýlý kadýn dayanamayýp incecik bir sesle baðýrýyorum arka koltuktan; þoför kardeþ, klimayý açar mýsýn lütfen, yoksa ben ölücem" .
Ve adam lütfedip klimayý açýyor, meðer hiç kimse terlemedi, sýcaktan bunalmadý sanýyormuþ...
* * * * * * * * * * * *
Eskiden Alifuatpaþa- Ýstanbul arasý trenler vardý.
Daha doðrusu doðuya giden Kurtalan Ekspres, Meram gibi trenler Alifuatpaþa'da duruyordu.
Ýnsanlar bu trenlerde doðuya giderken iki gün yolculuk yapýyor, orada yanlarýnda getirdikleri yiyecekleri yiyor, sýrasý geldiðinde de ayakkabýlarýný çýkarýp uyuyorlardý. Çiþli çocuk mu arasýn, trene salýncak kuran mý arasýn, baya renkliydi tren yolculuklarý. 8 -10 kiþilik kompartýmanlar olur, bir küçük odada tanýmadýðýn insanlarla karþýlýklý oturup yolculuk yaparsýn. Bizim yolumuz diðerlerine göre kýsa, karþýmýzda ilgimizi çeken biri olursa konuþuyor, iþimize gelmezse gazete okuyup, bulmaca filan çözüyorduk.
Yine böyle bir yolculuktayýz; karþýmýzda üç küçük çocuðu olan bir aile var. Onlar çocuklarýyla meþgul, biz bulmaca çözüyoruz.
Ben rahatsýz filan mýyým bilmiyorum ki bir susuzum ki sormayýn. Tren arada bir istasyonlara uðruyor, ben her defasýnda Reco çok susadým, çýk da bana bir su bul lütfen diyorum, bi koþ ne olur vardýr illaki bir büfe" .
Bir iki üç derken benim susadým diye yakarmalarýma dayanamayan kadýn çocuklarýnýn matarasýný çýkarýp bana su uzattý.
Ýçmem susamadým desem olmaz, susadýðýmý biliyor; midem almaz iðrenirim diyemem, kadýnýn kalbi kýrýlýr; çaresiz sessiz sedasýz o mataradan bir kaç yudum su içtim.
Ne kadýnýn, ne çocuklarýn simasý var gözümün önünde, yalnýzca kirli, bulaþýk, ucunda ip baðlý, bir mavi matara gözümün önünde...
Öðrendim o gün susuzluða sabretmeyi.
* * * * * * * * * * * *
Bir gün de artýk orada ne arýyorsam minibüse bindim Dudullu'ya gidiyorum.
Þoförün eli sürekli kornada, bir yandan da kafasýný camdan uzatýp Dudullu Dudullu diye baðýrýyor. Teypte de bir arabesk þarký çalýyor ki sormayýn, insan kendimi camdan atsam diyor.
O zamanlar öyleydi, þoför istediði müziði koyar bangýr bangýr baðýrtýrdý. Genellikle de ya Orhan Gencebay, ya Ferdi Tayfur, ya Müslüm baba dinlenirdi. Ben o yýllarda henüz arabesk sevmiyordum😀. Þimdi ise ahhhh... neyse.kadýnlarýn dýþarýda sigara içtiði çok nadirdi, hele de sokakta minibüste filan hiç içmezlerdi. Ama erkekler maþallah fabrika bacasý gibi içer içer salarlardý dumaný üstümüze.
Ýþte öyle bir yolculukta , þoför yolcu kapma sevdasýnda , bir korna, bir Dudullu Dudullu derken baþka bþr araca çarpmamak için bir fren yaptý, annesinin yanýnda oturan çocuk kapýnýn yanýndaki merdivenlere düþtü. Kadýn çocuðunu aldý, baktý biþey yok, oturdu yerine.
Þoför yine ayný havalarda. Tabi ki Reyhan susar mý, susmaz elbette.
-Þoför kardeþ senin bir yolcun düþtü, gördün mü"
-Gördüm abla.
- Niçin durup bakmýyorsun, sorun var mý diye sormuyorsun?
- Ben de çok korktum abla, bak hala titriyor bacaklarým.
- Titrer tabi bacaklarýn, korna çalmaktan araba kullanmaya vaktin mi kalýyor.
- Sen nerede oturuyorsun abla, hiç korna çalmadan minibüs kullanýlýr mý?
* * * * * * * * * * * *
Yine bir defasýnda gece vakti otobüsle Kadýköy'den dönüyorum. Oturuyorum ama otobüs o kadar kalabalýk ki nefes alamýyor insan.
Arkamda oturan genç adam vakit geçirmek için arkadaþýný aradý, baþladý konuþmaya. Bütün konuþmalar benimle beraber en az yirmi kiþi tarafýndan dinleniyor.
Bir sürü þey konuþuyorlar ama benim arkamda ki genç iki lafýn arasýnda sesin iyi gelmiyor, anlat bakalým neyin var diyor.
Öteki iyiyim diyor demek ama bu inanmýyor, hayýr anlarým ben sen iyi deðilsin diyor.
Ýþ o kadar uzuyor ki bizim ki bu defa baþlýyor, sen iyi olmadýðýnýn farkýnda deðilsin, ben anlarým bu iþlerden deyip psikolojik tahlile baþlýyor.
Trafik olmadýðý zaman 12 dakika süren yol, olmuþ 1.5 saat. Adam susmaz, ben dayanamam, Reco uyarmama izin vermez.
Sonunda kalkýp arkamda konuþan adama bakýp off yetti ama diyebildim.
Arkadaþýna "Burada rahatsýz olanlar var" diye kinaye yaparak telefonu kapadý adam; meðer evimize sadece bir durak kalmýþ; "Az sabretsen ölürdün" diyor Reco.
Sahiden de ben çok seviyorum toplu ulaþým araçlarýný.
Reyhan Karagöz Çetin
Reyhan Karagöz Çetin hakkýndaki diðer yazýlar Gsterim: 2594 | E-posta
|