Yeni bir yýl. Yeniden bir þans, bir baþlangýç.
Ne kadar çok severiz yeni olan herþeyi. Yeni bir elbise, yeni bir oyuncak, yeni bir toka diyerek tanýþtýðýmýz yeni kavramý daha sonra yeni bir ev, yeni mobilyalar, yeni araba diye sürekli þekil deðiþtirdi.
Yeniyi seviyoruz ya, son derece rutin bir olay olan her geceyi ve günü de yeni diye saydýk. Çünkü her yeni kavramý , içinde umutlarý barýndýrýr. Geleceðe dair daha iyi, daha güzel, daha mutlu, daha ferah olmayý dileriz hep.
Bizi üzen, yoran olaylarý unutmak, geride býrakmak, yeni güne sýfýrdan ve tertemiz baþlamak isteriz hep.
Yeni yýl da öyle iþte; koca bir yýlý geride býraktýktan sonra insan ister istemez bir muhasebe yapýyor.
Edindiðimiz takvimin yapraklarý birbir bitti, biten takvimin yapraklarý deðil, bize bahþedilen ömrün günleriydi. Geçtiðimiz zaman diliminde baþardýklarýmýz, çok isteyip yapamadýklarýmýz, ihmal ettiklerimiz, kaybettiklerimiz bir bir gözümüzün önüne gelir. Acýlarý dindirmek için ne yapabilirim, önüme nasýl hedefler koymalýyým, yapmak istediklerim ne, nasýl program yapmalýyým derken bir çeþit muhakeme ve geleceðe bakýþ aslýnda .
Çocukken insan kendini hiç büyüyemeyecekmiþ gibi hissediyor, öðrencilik yýllarýnda da sanki okul yýllarý bitmeyecek, sonra hiç iþe giremeyecek, sonra da hiç emekli olamayacakmýþ gibi. Halbuki ne büyük bir hýzla geçiyor zaman. Gençlik döneminde cömertçe harcanan günler, aylar, yýllar yaþ kemale erince birden bire kýymete biniyor, insan her dakikanýn tadýna varmak, tek saniyeyi ziyan etmemek istiyor.
Sonra da bu konuda o kadar ileri gidiyor ki hiç kimse ömrünü heba etmesin, bu güzel ömrü herkes en güzelinden yaþasýn, hiç kimse üzülüp incinmesin, hiç kimse savaþmasýn, ölmesin, eziyet, iþkence görmesin, hiç kimse sevdiðinden ayrý kalmasýn, heryer, herþey güllük gülistanlýk olsun istiyor.
Sonra da her acý çekenle caný yanýyor, her ihanette yeniliyor, insanoðlunun birbirine yaptýðý her insanlýk dýþý davranýþlardan dolayý, biryerleri ölüyor insanýn.
Çaresiz kalýyor, sessizce izlemeye yüreði dayanmýyor, çýðlýklarý, isyanlarý bastýrmaya çalýþýyor hep insan.
Hayat bu kadar güzelken ve telafisi, tekrarý olmadýðý halde insanoðlunun yok olmasýna, yok etmesine þaþýrýp kalýyor insan.
Yaratan, her türlü güzelliði önümüze sermiþken insanlarýn bunlarý elinin tersiyle itip, acýya kedere, yok etmeye koþmasýna akýl erdiremiyor insan.
Güzel yaratýlmýþ dünya, çok güzel hem de. Dilese tek çeþit insan yaratýrdý tanrý, ama biri diðerine benzemeyen milyarlarca insan gelip geçiyor dünya üzerinden.
Dilese tek çeþit aðaçla donatýrdý dünyayý, tek çeþit çiçek, tek koku, tek çeþit renk. Ama öyle yapmamýþ iþte; çiçeðin her türünden, renklerin her tonundan, kokularýn her çeþitinden, yediklerimizin binbir çeþitinden, lezzetinden vermiþ.
Ve insanoðluna da çeþit çeþit zevk vermiþ, herkes beðendiðini seçsin alsýn diye.
Bunca güzelliði görmesek rabbimizin gücünü kudretini belki de hayal edemeyecektik.
Þükretmeyi, teþekkür etmeyi bilmeyip belki de bir robot gibi yaþayacaktýk dünyayý.
Ýnsanoðlu çeþit çeþit olunca, fikirler de baþka baþka elbette. Barýþý da seviyor insanoðlu, savaþý da.
Hiç savaþta sevilirmiþ mi demeyin, birileri öldürmekten, yok etmekten zevk almasa bu kadar savaþ olur muydu hiç? Olmazdý elbet. Savaþ çýkarmak için ve savaþý kazanmak adýna da her olay, her inanç , her tercih koz olarak kullanýlmýþ ve insanlarýn kutlamalarý, anma törenleri bile bir kavram kargaþasýna dönmüþ.
Kimilerine göre yýlbaþý kutlamak haram, anneler sevgililer günü gavur icadý, kandiller mevlitler dine sonradan yakýþtýrýlmýþ ilaveler. Birinin zafer bayramý, diðerinin yasý, matemi.
Ben inanç, gerçeklik, gereklilik yanýný bilmesem de kutlamalardaki tavra bakýyorum.
Bir anma günü bana insanlýðýmý hatýrlatýyorsa, sevdiklerimi anmam, onlarý görmem, hatýrlarýný sormam, küçük de olsa bir hediye ile gönül almam için vesile oluyorsa ben o günü kutsal sayarým. Çünkü bizlerin inanýþýnda bayramlarýmýz ve kutsal gecelerimiz, günlerimiz gönül alma esasý üzerine. Yaþlýlarý, akraba ve eþ dostu ziyaret etmek, çocuk sevindirmek, yetim öksüz gönlü yapmak, zekat ve fitre vererek malýmýzý paylaþmak, oruç tutarak açýn halinden anlamak hepsi de insan gönlü yapma üzerine.
Demek ki bizi yaratan günlük telaþ içinde yaþarken unutmayalým diye özel günleri bize hediye vermiþ.
Güzel olaný çoðaltmaktýr esas olan. Her gün için yaþanmýþ bir acýnýn yýldönümü yerine bir güzelliðin anma gününü ilan edelim. Aybaþý, yýlbaþý yetmez, anneler sevgililer günü yetmez, öðretmenler, doktorlar günü yetmez, yýlýn 365 gününe kutlanacak ayrý güzellik koyalým; ta ki kötü günleri unutana kadar. Yaþanmýþ tüm acýlarý, savaþlarý, zaferleri, yenilgileri unutana kadar. Her zafer bir baþka insanýn yenilgisidir. Kutlamalarla baþýmýz o kadar dönsün, mutlu olmaya, mutlu etmeye o kadar çok alýþalým ki kötülük, savaþ, acý, keder, zülüm, iþkence, haksýzlýk, garibanlýk unutulsun; yalnýz ve yalnýz kutlanacak yýldönümleri, ay dönümleri, gün dönümleri hatta saat baþlarý kalsýn.
Yeni yýlýnýz kutlu olsun ve çooookkkkk mutluuuuu.
Reyhan Karagöz Çetin
Reyhan Karagöz Çetin hakkýndaki diðer yazýlar Gsterim: 2189 | E-posta
|