Son Yorumlar
Son Þans, Tekrarý 105 Yýl Sonra
Bilgi
Yazým içeriði ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazý olmuþ. E...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu þekilde, canlýlarýn hangi amaçla bayýltýðýný bilmeden ve s...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLÝ
ORADAKÝ YURTTAN ÞÝKAYET GELMÝÞTÝR BELEDÝYEYE BELEDÝYEDE GEREKE...
Yorumu Oku

Ak Parti'de deðiþim baþlýyor!
MÜTEAHHÝT
GEYVE TEÞKÝLATI TAMAMEN DEÐÝÞMELÝ MÜCAHÝTLÝKTEN MÜTEAHHÝTL...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüþtü
dileðimizdir
sayýn Murat Kaya; TCDD'nýn genen müdürü ile görüþürken H...
Yorumu Oku

 
Ýlhan Berk'in icat ettiði bir uçbeyi: BAT ÝSTUAU SÝMON
aramba, 06 Mart 2019

ÝLHAN BERK’ÝN ÝCAT ETTÝÐÝ BÝR UÇBEYÝ: BAT ÝSTUAU SÝMON

Muharrem Dayanç*

Deneme, günlük, eleþtiri, otobiyografi, hatýra, gezi yazýsý gibi farklý türlerdeki kalem tecrübeleri, “yazý oburu”/”maymun iþtahlý” gibi nitelikleri göz ardý edilmemek þartýyla, Ýlhan Berk’in üzerinde yoðunlaþtýðý üç temel alan “þairlik”, “çevirmenlik”, “ressamlýk” olarak sýralanabilir. 1988 yýlýnda Düþün dergisi adýna yapýlan söyleþide Bedirhan Toprak’ýn “‘Ben sýkýntýyým.’ dediðinizi biliyorum. Buralardaki Ýlhan Berk’i anlatýr mýsýnýz?” sorusuna verdiði cevabýn daha baþýnda, “Küçük, dar, fukara bir dünyada yetiþtim. Uzun süre de bu çýkmaz sokakta yaþadým. Hep ürküntü vardý. Hep kenara çekildim. Hep yalnýz kalmayý seçtim. Kýsacasý çok içine kapanýk, çok utangaç, çok yalnýz, çok kendi ve paylaþmayan insan oldum hep. Zaten þairlerin hayatýna bakýlýrsa aþaðý yukarý hep böyle insanlar olduðunu düþünürüm ben. Denildiðine göre de çok alýnganým.[1] þeklindeki cümleleri, þairin âdeta içten çekilmiþ bir fotoðrafý gibidir.

Konuþmasýnýn devamýnda, daha önce de sýkça dile getirdiði gibi, Ýstanbul’a olan sevgisine deðinen Ý. Berk’in “en iyi arkadaþý” tutkuyla baðlý olduðu bu çok renkli/sesli/kültürlü þehirdir. Fakat bu arkadaþlýk bir iki saatlik dolaþma süresince varlýðýný hissettirir, akabinde þair yine evine kapanýr. Hiç dinmeyen yazma isteði onu rahat býrakmaz. Sýkýntýlý bir süreci de içinde barýndýran bu istek, zamanla, “yazmak denilen kansere” ve þairin “kendi cehennemine” dönüþür.

Ýkinci Yeni’nin Türk þiirindeki yeri neyse Ý. Berk’in bu hareket içindeki yeri odur. Kalýplarý/tekdüzeliði kýran, þekil/içerik bakýmýndan farklý/yeni olaný arayan, dünyaya açýlan. Behçet Necatigil’in tespitiyle Türk þiirinin “uçbeyi” olarak kabul gören Ý. Berk, 1994’te Suna Akýn’a verdiði röportajýn sonlarýna doðru “yalnýzlýk” ve “umutsuzluk” ortak paydasýnda bu sefer Ahmet Haþim’le arasýnda benzerlikler bulur, “Bugüne deðin þiirimin toplumla olan varlýðýndan mutlu olduðumu söyleyemem. Belki, -o da belki- zaman zaman þu beþ yargýya ilgi duyduðumu (hadi sevindiðimi diyelim) söyleyebilirim.” der ve kendisine dýþtan bakýþý özetleyen beþ yargýyý þöyle sýralar:

1.) Þiirin kýrk türlü yazýlacaðýný göstermiþtir (Memet Fuat).

2.) Deðiþmeyi þiirin anayasasý yapmýþtýr (Mehmet H. Doðan).

3.) Bir anlatý doymazý (Orhan Koçak).[2]

4.) Sanki bilinmeyen þiiri arýyor (Mahir Ünlü-Ömer Özcan)

5.) Þiir olmasaydý Ýlhan Berk onu icat ederdi (Turgut Uyar).”[3]

Sýk sýk yurtdýþý gezilerine çýkan, tuttuðu günlüklerden anlaþýldýðý üzere 1964 yýlýnýn hemen hemen tamamýný Paris’te geçiren Ý. Berk, “30 Mart”ta tuttuðu günlükte Sakallý Celal’i, “Lüzumsuz Adam”ýn Mansur’unu akla getirircesine; “Birden bire Paris’e geleli iki buçuk ay olduðu halde hiç yýkanmadýðým aklýma geldi. Sevmem sýk yýkanmayý. Rousseau’yu düþündüm, rahatladým.” der.[4] Bu ifadelerden þairin, ocak ayýnýn ortalarýndan itibaren Paris’te olduðu anlaþýlýr. “4 Haziran” tarihli günlüðünde ise; “Fransýzlarýn ulusçuluðu anlaþýlýr þey deðil. Neredeyse Ýngilizler gibi, Allah Fransýzdýr diyecekler.[5] der ki bu yorum onun Paris’e alýþmaya, þehre/insanlara/olgulara eleþtirel bir gözle bakmaya baþladýðýný gösterir.

Ý. Berk 1988’de Bedirhan Toprak’la yaptýðý konuþmada “Ben kendi tarihimin 1964 yýlýndan sonra baþladýðýný düþünürüm. Bu tarihlerde uzunca bir süre Paris’te kaldým.” der ve þairin konuþmada verdiði tarihle günlüklerin tutulduðu tarih örtüþür. Bu zamansal örtüþme, Ý. Berk’in yaþadýðýný iddia ettiði ve aþaðýda kýsaca özetlenecek olan düþünsel deðiþimin/dönüþümün Paris’ten döndükten hemen sonra gerçekleþtiðini göstermesi bakýmýndan önemlidir. Birçok sanatçýnýn Paris sonrasýný çaðrýþtýrmakla birlikte daha çok Yahya Kemal’in 1912 yýlýnda Paris’ten Ýstanbul’a geliþine çok benzeyen bu dönüþ, Türk edebiyat tarihinin yerli kaynaklarý dýþ bir tecrübeden sonra keþfetme bahsinin somut birkaç örneðinden biri olmasý bakýmýndan ilginçtir:

Montaigne: ‘Beni Fransýz yapan Paris’tir.’ der, ben de Paris dönüþü kendimi kazandým diyebilirim. Benim yabancý bir ülkede uzunca bir süre yaþamam kendi tarihimizi arama gereðini duyurdu. Ülkeme gelir gelmez ilk iþim on iki ciltlik tarihimizi okumak oldu. Ýlk defa Türk büyüklerini okudum ve kitaplýðýmdaki Türkçe kitaplarýmýn azlýðýný ilk defa o zaman fark ettim ve bundan garip bir þekilde utandým.

Benim kuþaðým için edebiyat demek Fransa demekti, yalnýz onlarý okuyor, onlarý biliyorduk. Oysa Paris edebiyatýn sadece Fransa olmadýðýný öðretti bana; bana kendimize, kendime bakmayý öðretti. Ne yapabileceksem onu yapacaktým. Kýsaca ben olacaktým. Galiba o da oldum. Ben Batýlýlaþmak isteyen bir ülkenin Batýlýlaþmak isteyen bir þairiydim ve bu benim þiir tarihimin birinci evresiydi bir anlamda. Ýkinci evreyse, bu Batýlý ozana karþý çýkmak, bir Türk ozaný olmak. Buraya da Batý’ya karþý Batýlý olmakla varýlabileceðine inanýyordum. Ve öyle de oldu. Bugün baktýðýmda kendimi bütün olumsuzluklara karþý bir birey olarak koruyabildiðimi görüyorum. Büyük savaþýn da bu olduðuna inanýyorum.

Ülkemin tarihine gelince ona da böyle baktým, ne eksik ne fazla. Gene kendimden çýkarak tarih eksikliðimizi fark edebildim. Ben yeryüzünde Türk ulusu yokmuþ da Cumhuriyet’le oluþmuþ gibi düþünürken, sözünü ettiðim tarihte birden bire ülkemin ve kendimin baþka kökenlerimiz de olduðunu fark ettim ve Osmanlý’yý araþtýrmaya yöneldim. Ve araþtýrýyorum, dünyaya yeni gelmiþ bir adam gibi hep. Dünyaya da böyle bakýyorum.[6]

Ý. Berk’in Montaigne’den alýntýladýðý söz ile Yahya Kemal’in Camille Julian’nýn “Fransýz milletini, bin yýlda Fransa’nýn topraðý yarattý.” özdeyiþine yaptýðý vurgu tavýr bakýmýndan hemen hemen örtüþür. C. Julian’la birlikte Albert Sorel, Albert Vandale, Emile Bourgoix, Louis Renault, Michelet, Maurice Barrés, Fustel de Coulange gibi müverrihlerin Fransýz tarihçiliðine katkýlarý ile Yahya Kemal’e etkileri bir bütün olarak düþünüldüðünde þairin aydýnlanma ikliminin çerçevesi hemen hemen çizilmiþ olur.[7] Paris ve Paris sonrasýnýn Yahya Kemal’deki etkisini adým adým takip etmek mümkün iken Ý. Berk bu bahiste ketum davranýr ve on iki ciltlik Türk Tarihi’ne yaptýðý gönderme dýþýnda konuyu derinleþtirmez. Ý. Berk’te yüzeyde seyreden bu öze dönüþ hadisesi, Yahya Kemal’in yaþadýðý derin dönüþümün parodisi gibidir. Bu fark ediþ ve deðiþim/dönüþüm Ý. Berk’in Türk tarihine ve yerli kaynaklara bakýþýný -ciddi anlamda- etkilemiþ olabilir. Fakat bu etki, þairin þahsiyetiyle birlikte þiirlerini þekil ve içerik bakýmýndan deðiþtirip dönüþtürecek kadar tesirli olmamýþtýr.

Ýkinci Yeni’nin deðiþim ve geliþime en açýk/uç þairlerinden biri olan Ýlhan Berk, Türk ve dünya þiirini anlama ve anlamlandýrmayý bazý temel ilkelere dayandýrýr. Bu temel ilkeleri, onun þiire/þaire bakýþýndaki ana þablonlar olarak da düþünmek mümkündür.

Ý. Berk, 9 Eylül 1968 tarihinde Budapeþte’dedir. Bu þehirde Kortars adlý bir derginin yöneticiliðini yapan -kendi ifadesiyle tanýnmýþ- Macar þairi olan Bat Istuau Simon ile karþýlaþýr. Bu þairden ve þairin çýkardýðý dergiden hareketle yaþadýklarýný günlüðüne aktaran Ý. Berk’in notlarýnda “þiir ve þair” bahsiyle ilgili önemli bilgilere rastlanýr:

Dergiye (Kortars) giren þiirlere bakýyorum. Çoðu ölçülü, koþuk þiirler. Simon’un þiirleri de öyle. Özgür koþuk þiire pek açýk deðil dergi. Bunun için bir baþka dergi var: Yeni Edebiyat. Simon 42 yaþýnda, bir köy çocuðu, 15 kitap yayýnlamýþ. Yazarlar Birliði’nin de sekreteri. Kimi kitaplarý üç kez basýlmýþ. Kitaplarýna baktým, hep koþuk þiirler. Ýtalyanca, Rusça, Almanca biliyor. Lorca’yý, Rilke’yi seviyor. Eski biçimlerle yeni konularý iþlemekte bir güçlükle karþýlaþýp karþýlaþmadýðýný soruyorum. Hayýr diyor. Ve eski biçimlerle baðdaþmasýnýn sakýncalarýný anlatmaya çalýþýyorum. Ve içeriðin biçimi yaratmasýnýn gerekliliðinde direniyorum. Böylece de uluslararasý þiirin olanaklarýnýn daha artacaðýný söylüyorum. Kalýplarýn, þiirin bir dünya þarkýsý olmasýna engel olabilecekleri üzerinde duruyorum. Uluslararasý bir biçime gitmenin þiiri herkesin malý yapabileceðini savunuyorum. Nâzým Hikmet’in eski kalýplarý kýrýþýný bu amaçla yaptýðýný anlatýyorum. Nâzým’a Walt Whitman’ý da ekliyorum. Dünyalýk bir anlatým biçimi bulmanýn ilginç olduðunu söylemekle yetiniyor. Onun için bu konuda daha direnmiyorum.[8]

*Simon ölçülü þiirler yazan bir þairdir ve bu tercihinden vazgeçmeye, serbest ölçülü þiirler yazmaya çok da açýk deðildir. (Bu durum, Türk edebiyatýnda aruz ve heceyle þiir yazan ve bu tercihlerinden hemen hemen hiç taviz vermeyen Ahmet Muhip Dýranas, Necip Fazýl Kýsakürek, Ahmet Hamdi Tanpýnar[9], Yahya Kemal Beyatlý, Ahmet Haþim, Mehmet Akif Ersoy gibi þairleri akla getirir.)

*Macar þairler, ölçülü þiir yazanlarla serbest ölçüyü kullananlar þeklinde ikiye bölünmüþtür. (Bu durum Türk edebiyatýndaki kýrýlmayý akla getirir. Çünkü bizde de bir tarafta Büyük Doðu, Hisar, Hareket, Türk Düþüncesi, Serdengeçti diðer tarafta Varlýk, Yeditepe, Papirüs, Pazar Postasý, Ses, Adýmlar gibi dergiler[10] bulunur. Ayrýca, Türk edebiyatýndaki hece-aruz tartýþmalarý bu bahsin bir diðer örneði olarak düþünülebilir.[11])

*Simon üç yabancý dil -Ýtalyanca, Rusça, Almanca- bilmektedir. (Bu durum Birinci ve Ýkinci Yeni’nin evrensele açýlma baðlamýnda dil bilmelerini ve çeviri yapmalarýný akla getirir. Fakat dil bilme bahsi her zaman, Yahya Kemal örneðinde olduðu gibi, þekilsel anlamda geleneksel olandan vazgeçmek, yeni/modern/avangard þekiller denemek anlamýna gelmez.)

*Simon, eski biçimle yeni konular anlatýyor ve bu durumu þiirin doðasýna çok da aykýrý bulmuyor. (Bu durum, Yahya Kemal ve Ahmet Haþim’in modernist olup olmadýklarýný tartýþmalý hale getiren, þiirin þekilsel baðlamda geleneksel tarzýndan (aruzdan) vazgeçmeme özelliklerini akla getirir.)

*Ý. Berk, Simon’a serbest ölçüyle þiir yazmasýný önerir. Bu tercih onun uluslararasý þiirle arasýndaki mesafeyi kapatacaktýr/kýsaltacaktýr. Bu bahsin Ý. Berk’e göre en güzel örneði Nâzým’dýr. (Nâzým Hikmet ismi, iki þairin de, Marksist dünya görüþüne baðlý olduðu fikrini akla getirir. 1950’li yýllarda þiirlerinde kullandýklarý ölçüler, þairlerin isimlerinin, neredeyse, bir dünya görüþüyle birlikte anýlmasýna neden olur. Edip Cansever’in, “O yýllarda serbest nazýmla yazan þairlere komünist damgasýný vuruyorlardý hemen. Yaprak dergisi çýkmaya baþlamýþtý. Onu bile Gelibolu’ya indiðim zaman alýyor, bir kuytuda okuyor, bazen O. Veli’nin bir þiirini ezberledikten sonra yýrtýp kýtaya dönüyordum.[12] sözleri bu görüþü doðrular.)

*Simon, Ý. Berk’in kendisinden çeviri yaptýðý Lorca ile eserlerini okuduðu Rilke’yi sever. (Alýntýda adý geçen Walt Whitman’a Arthur Rimbaud, Ezra Pound, E.E. Cummings, Guillaume Apollinaire, René Char, T.S. Eliot, Eluard gibi þairler de eklenince Ý. Berk’in þiirinin Batý yakasýnýn bir kýsmý ortaya çýkar ki bu durum modern Türk þiirinin bir yönünü göstermesi bakýmýndan mühimdir.)

Yaptýðýmýz araþtýrmalar, bir þekilde gözümüzden kaçmadýysa, Bat Istuau Simon adlý bir Macar þairinin olmadýðýný gösteriyor. Ý. Berk’in 9 Eylül 1968 tarihinde Budapeþte’de tanýþtýðýný söylediði ve günlüklerinde kendisine hatýrý sayýlýr bir þekilde yer ayýrdýðý bu þair acaba kim ola ki? Gerçekten böyle bir þairle tanýþtý mý Ý. Berk? Böyle bir þair yoksa bu insan, þairin iç beni/iç sesi olabilir mi? Bat Istuau Simon, Tanpýnar’ýn Huzur’undaki Suat’ý akla getiriyor çünkü. Bu isim, Ý. Berk’in takma adý mý acaba? Yoksa, yeni bir Ý. Berk muzipliðiyle mi karþý karþýyayýz? Þair, daha önce direkt olarak dile getirdiklerini bu yolla pekiþtirmeye mi çalýþýyor? Veya Ý. Berk düþüncelerini þairlerin/edebî süreçlerin isimlerini açýk açýk yazarak ifade etmiyor da dolaylý bir yolla, birçok konuya ve þahsa uyarlanabilecek çok anlamlý/baðlamlý bir metin icat etme yoluna mý gidiyor? Bu ihtimallerden hangisi doðrudur hangisi yanlýþtýr bilemeyeceðiz, fakat böyle bir icadýn/durumun edebiyat tarihimiz açýsýndan þaþýrtýcý olduðundan hiç þüphe yok.

Muzaffer Erdost 19 Aðustos 1956 tarihli Son Havadis’teki yazýsýnýn baþlýðýnda “Ýkinci Yeni” ibaresini kullanýr. Bu kullaným, birçok araþtýrmacý ve eleþtirmenin Ýkinci Yeni Hareketi’nin isim babasý olarak Muzaffer Erdost’u göstermesine neden olur. Ý. Berk, Muzaffer Erdost’un TRT 2’de yaptýðý bir konuþmaya atýfta bulunarak, kendisi de geçmiþte yaþanan bu hadiseyi unutmuþtur, Ýkinci Yeni’nin isim babasýnýn, deðiþik yerlerde tam tersi ifadelerde de bulunmasýna raðmen,[13] aslýnda kendisi olduðunu ima eder[14]:

Bir kez daha söyledim: Ýkinci Yeni tarihi, Sezai Karakoç’u da katarak yazýlmayý bekliyor. Ýkinci Yeni herkesçe dýþlandý. Herkesi de etkiledi baþlangýçta. Yeri ve önemi bugün daha da belirginleþti, yarýn daha da büyüyecek. Geçenlerde ‘Sözün Büyüsü’ programýnda, TRT 2’de Muzaffer Erdost konuþtu. Pazar Postasý’ný Muzaffer hazýrlardý. Gazeteye de Ýlhami Soysal bakardý. Kýsa sürede Pazar Postasý yeni þiirlerle tanýndý. Bu þiirlerin kokusunu ilk Muzaffer Erdost anladý, ilk büyük yazýyý da benim için o yazdý. Zaten her gün beraberdik. Ýlhami Soysal bu þiiri tanýtmak istemiþ ve bir ad konsun diye Muzaffer’e soruyor. Ben de Muzaffer’leymiþim. Yazý makineye verilecek. Muzaffer bana soruyormuþ, ne diyelim diye. Ben, Birinci Yeni-Garip’e karþý olduðum için ‘Ýkinci Yeni’ demiþim. Ben bunu unutmuþum, bu konuþmadan öðrendim.[15]

Ece Ayhan bir konuþmasýnda, þekil ve içerik bakýmýndan hiçbir yenilik vadetmeyen þiirleri/þairleri “yurttan sesler korosu” metaforuyla yerer. Ý. Berk ise, kendi sesini bulamayan þairler için “yazýlan þiir kalabalýðý”[16] anlamýnda “koro” nitelemesini kullanýr. Daha yakýndan bakýnca “koro” kavramýnýn, bir ömür boyu ayný nazým þekliyle ayný konularda þiir yazan (özgün olamayan/tekdüze söyleyiþi kýramayan), bireysel ve toplumsal anlamda bir hareket/topluluk/akým beðenisinin dýþýna çýk(a)mayan veya daha öz bir ifadeyle söylemek gerekirse Yahya Kemal’den Nâzým Hikmet’e kadar sanat hayatýnýn önemli bir bölümünde söze/anlama dayalý þiirde karar kýlan bütün þairleri içerdiði görülür. Ý Berk’in, bu baðlamda, genç þairlerle ilgili bir deðerlendirmesini, ki T.S. Eliot’ýn “Gelenek ve Bireysel Yeti” yazýsýný akla getirir, buraya almakta yarar var:

Genç þairler yazýlan þiirin dýþýna atamýyorlar þiirlerini. Dahasý orada rahatlamýþ bile buluyorlar kendilerini. ‘Terbiyeli’ þiir yazmak istiyorlar. Partal giyinmekten korkuyorlar, hiçbir yeri aksamayan þiirler yazmak istiyorlar. Yanlýþa dayanma güçleri yok. Acemiliklere el kaldýrmak þöyle dursun, utanýyorlar ondan. Yetkin þiirler yazmak istiyorlar. Seslerini koroya göre ayarlýyorlar. Hemen kitaplaþýyorlar.[17]

Bütün yollar Turgut Uyar’ýn “Efendimiz Acemilik”[18] yazýsýna çýkýyor. Aklýma gelmiþken söyleyeyim, Ýstiklâl Marþý’nda niçin hiç “biz” zamiri geçmez de her þey “ben” üzerine inþa edilir?

Not: Bu yazý “Türk Edebiyatý”nýn Þubat (2019) nüshasýnda neþredilmiþtir.



*Ýstanbul Medeniyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü

[1] Ýlhan Berk, “Yazmak Benim Cehennemim”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 107-108.

[2] Bu ifadeyi þair de sýk sýk kullanýr: “Anlatý doymazýyým ben. Her kitap, bazen de her þiir öyle vardýr benim için. Þiirimin tarihi, dilin, tekniðin tarihinden baþka bir þey deðildir.” (Bilgi için bkz. Ýlhan Berk, “Dille Anlamla Cebelleþe Cebelleþe Büyüdüm Ben”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 153.)

[3] Ýlhan Berk, “Gelenek mi? Gelenek Benim”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 178-179.

[4] Ýlhan Berk, “Paris, 30 Mart 1964”, El Yazýlarýna Vuruyor Güneþ, YKY, Ýstanbul 2016, s. 70.

[5] Ýlhan Berk, “Paris, 4 Haziran 1964”, El Yazýlarýna Vuruyor Güneþ, YKY, Ýstanbul 2016, s. 72.

[6] Ýlhan Berk, “Yazmak Benim Cehennemim”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 97.

[7] Nihat Sami Banarlý, “Tarih Meraký”, Yahya Kemal’in Hatýralarý, Ýstanbul Fetih Cemiyeti Yayýnlarý, Ýstanbul 1997, s. 42-49.

[8] Ýlhan Berk, “Budapeþte 9 Eylül 1968”, El Yazýlarýna Vuruyor Güneþ, YKY, Ýstanbul 2016, s. 96-97.

[9] Tanpýnar’ýn bir kere bile olsa Ýkinci Yeni’yi anmamasý ilginçtir. Bilgi için bkz. (Muharrem Dayanç, “Ýkinci Yeni ve Tanpýnar”, Hece -Ârafta Bir Süreklilik Arayýþý Olarak Ahmet Hamdi Tanpýnar-, Sayý: 61, Mart 2016, s. 422-435.)

[10] Erdal Doðan, Edebiyatýmýzda Dergiler, Baðlam Yayýncýlýk, Ýstanbul 1997, 223 s.

[11] Hasan Kolcu, Türk Edebiyatýnda Hece-Aruz Tartýþmalarý, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, Ankara 1993, 417 s.

[12] Edip Cansever, “Zaman Ýçinde”, Þiiri Þiirle Ölçmek, YKY, Ýstanbul 2012, s. 68.

[13] Ýlhan Berk, “Dille Anlamla Cebelleþe Cebelleþe Büyüdüm Ben”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 151.

[14] “Ýkinci Yeni” adýnýn Ý. Berk’ten çýkmýþ olabileceðini gösteren bir baþka imayý buraya almak isteriz: “Ya ‘Ýkinci Yeni’ adý? Daha önce, ama o sýralarda, Son Havadis’te yazdýðým bir yazýnýn baþlýðý. Ýlhami Soysal yazý gelmedi diye sýkýþtýrýr, ben yazýyý bitirmiþim, bir ad bulmakta zorlanýyorum, attým bir baþlýk, ‘Ýkinci Yeni’ diye, öyle yayýnlandý yazý. Kýsa bir süre sonra da bu þiirin ‘tabela’sý gibi oturacaktýr tepesine. Ýlhan Berk’in önerisiyle.” (Bilgi için bkz. Muzaffer Ý. Erdost, “Ýkinci Yeni Ýçin Yeni Türevler ‘Anlamsýzlýða Kadar Özgürsün’”, Argos, Þubat 1989, s. 147.)

[15] Ýlhan Berk, “Þiirde En Büyük Tehlike Ýhtiyar Doðmuþ Þiirde Yatar”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 49.

[16] Ýlhan Berk, “Yazmak Benim Cehennemim”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 105.

[17] Ýlhan Berk, “Yazmak Benim Cehennemim”, Kanatlý At (Söyleþiler), YKY, Ýstanbul 2005, s. 97.

[18] Turgut Uyar, “Efendimiz Acemilik”, Korkulu Ustalýk -Þiir Üzerine Yazýlar, Söyleþiler, Soruþturmalar Bir Þiirden-, Haz. Alâattin Karaca, YKY, Ýstanbul 2014, s. 261-264.

 

Muharrem Dayanc hakkýndaki diðer yazýlar
Gsterim: 1876 | E-posta

lk Yorumu Siz Yazn
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Ltfen Yorumlarnz Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kiisel Szl Kelimeler Silinecektir.
Adnz:
Balk:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Gvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazlan Yorumlar Hakknda E-Posta Araclyla Bilgilendirilmek stiyorum

Yazdr E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.