VEDA EDERKEN
Þikayet etmek nankörlük etmek olmazdý ki; kekliklerin en neþelisi, kekiklerin en güzel kokaný onun köyündeydi. Bir dere vardý ki evin yanýbaþýnda sanýrdýnýz nehirlerle yarýþ eder; iki de kavak aðacý en ulusundan sanki gece gündüz þarký söyler.
El deðmemiþ, ayak basmamýþ karla bezenirdi daðlar. Daha üzerindeki beyaz örtü kalkmadan açardý çiðdemler, kýr menekþeleri. Üveyikler uçardý göðünde, korkusuz telaþsýz. Kuyulardan buz gibi sular içilirdi.
Ateþin kokusu sardý mý bahçeleri, oyunu býrakýp eve koþardý çocuklar. Tepsi tepsi ekmek atýlýrdý fýrýna; pide, güveçte yahni. En tazesi sürülürdü yaðýn, ekmek üstüne. Kümesten alýnan birkaç yumurta, çökelek, pekmez. Kaynatýlan kazan kazan buðday dibekte dövülür, þinik þinik un ambara konurdu.
O dað köyünde bir gün belki de bir yýla eþitti. Sabahtan akþama koca bir yýl, akþamdan sabaha yine koca bir yýl. Ýneklerden, kuzulardan, bir attan gayri iki can mý görürdü Sakine. Yedi çocuk doðurmuþtu tastamam. Düþükler, ölen bebekler dersek sayýsýný o da bilmez. Sonrasýnda hiç doðurmamýþa döndü. Oðlanlar askere gidince dönmedi bir daha köye. Þehirde iþini tutan, evini kuran kaldý orada. Kýzlar da kocaya vardý. Dilsiz aðýzsýzdý Sakine, suskun! Düþkün, garip! Ne gülmesini bilirdi ne aðlamasýný. Bir tek sarýlmasýný bilirdi o da binde bir eve gelen misafire.
Geceler bir yýl, günler bir yýl diye mi acaba, ellisine varamadan kocadý. Ne diþ kaldý aðzýnda, ne gözünde fer...Beli de bükülüp oluvermez mi kambur! Sanki koca dünya sýrtýnda. Þalvarýyla bir örnek göynek giyerdi. Karalýcacýk þöyle. Çiçeði, rengi en az olandan. Kýymetliydi o zaman düðme dediðin. Üç beþ çýtçýt dikerdi önüne. Don lastiði ne arasýn köylükte, þalvarýna da iki metrelik bir uçkur. Kumaþý mý azdý, dikiþ payý vermeyi mi bilmezdi bilmem illa ki göyneðinin önünden, o çýtçýtlarýn arasýndan beyazcýk memeleri görünürdü, yaþlanan yüzüne inat, taptaze. Sýkýntýlýydý belli ki. Ne iç göyneði giyerdi sýrtýna, ne bir yelek ne hýrka. Baþýnda kalmýþ bir avuç saç da örtü tutmazdý bir türlü. Kara lastikti yaz kýþ ayaðýnda. Bir de koyunlarýn yününden ördüðü çoraplar.
Kadýnýn bol, erkeðin kýt olduðu zamana denk gelmiþti yaþamý. Savaþýn yok ettiði erkekler, dul býraktýðý kadýnlar dönemi. Adama sorsalar evdeki karýn mý kýymetli, damdaki öküz mü, belki düþünerek cevap verecek. Kadýn bulmak kolay ama saban sürmek zor.
Kapýsýz bacasýz da oluyor hapis dediðin, telsiz duvarsýz. Gardiyan da gerekmiyor hiç. Masmavi göðe bakýyorsun, yýldýzlara, aya güneþe; el vermiyor sana. Bulutlar gelip gidiyor, mevsimler deðiþiyor. Yaðmur kar dolu yaðýyor, sen hep ayný yerdesin. Sýnýr seki yok. Ne kuþlar uzaklaþýyor ne saldýðýn davar. Sanki baðlý herkes bir yere. Köpek bile býrakýp gitmiyor kapýyý bacayý.
Öyleydi Sakine. Beline baðlý bir ip vardý sanki, diðer ucu da çakýlmýþ bir kazýða baðlý. Yaþamýþtý besbelli ama nasýl. Ne sahiplenebilmiþti bir yere, birine veya biri sahiplenmiþti kendisine. Anne babasýný düþündü, kardeþlerini sonra, bir boþluk kapladý benliðini. Ne sevgi, ne özlem, ne acý. Sanki kurumuþ bir nehirdi onlardan geri kalan.
Sonra kocasý geldi aklýna. Zayýf, sinirli kocasý. Öldüðünde tek damla yaþ gelmemiþti gözünden. Ýstemiþti aslýnda aðlamayý. Belki de iyi gelirdi kim bilir. Olmadý, baþaramadý. Bir gece, "sen bundan sonra odama gelme, baþka odada yat" demiþti kocasý. "Neden, bir suç mu iþledim" diyememiþti. Tam yedi yýl ayný evin içinde ayrý odalarda yaþamýþlar, ayný sofrada konuþmadan yemek yemiþlerdi. "Demek ki ben de küsmüþüm ona, onun bana neden küstüðünü bilmesem de. Demek ki ölüm bile silmiyor, unutturmuyor bazý þeyleri".
Kocasýnýn ölümünden sonra yaklaþan ilk kýþtý. Küçük oðlu geldi. Anne topla bohçaný dedi, artýk köyde kalamazsýn. Bir baþýna olmaz. Yarýndan tezi yok ahýrdaki bir kaç koyunu, ineði satacaðýz, þehirde hep beraber yaþayacaðýz.
Koca köye sýðamazken nasýl sýðarým bir küçük odaya dedi kendi kendine. Ölüm bile kayýrmamýþtý onu. Önce seni götüreyim dememiþti. Neþeli kahkahalar atmasa da þu ahþap tavanlar görmüþtü bir zamanlar onun da kanlý canlý bir taze olduðunu. Þu küçük pencere önünde az mý çorap örmüþtü kýþ geceleri. Tavandaki þu demirlere kaç defa salýncak kurmuþlardý bebeleri uyutmak için. Sanki baþka birinin anýlarý gibi uzaktý hepsi. Hayýr hayýr yakýndý daha dün gibi.
Yýllar boyu yaþadýðý köyü terk etmek zorunda kalmasa belki de tek güzellik sayamayacaktý ona dair. Davarýný, duvarýný, ocaðýný, saçaðýný özleyecekti iþte. Çitini, çubuðunu, çamurunu bile. Hep sevmiþti belki ama hiç fýrsat bulup seyredememiþti ki içinde yüzdüðü güzellikleri, daha doðrusu paylaþamamýþtý ki hiç kimseyle, anlatamamýþtý ki.
Reyhan Karagöz Çetin hakkýndaki diðer yazýlar Gsterim: 1420 | E-posta
|