Son Yorumlar
Son Þans, Tekrarý 105 Yýl Sonra
Bilgi
Yazým içeriði ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazý olmuþ. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu þekilde, canlýlarýn hangi amaçla bayýltýðýný bilmeden ve sonrasýnda...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLÝ
ORADAKÝ YURTTAN ÞÝKAYET GELMÝÞTÝR BELEDÝYEYE BELEDÝYEDE GEREKENÝ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de deðiþim baþlýyor!
MÜTEAHHÝT
GEYVE TEÞKÝLATI TAMAMEN DEÐÝÞMELÝ MÜCAHÝTLÝKTEN MÜTEAHHÝTLÝÐE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüþtü
dileðimizdir
sayýn Murat Kaya; TCDD'nýn genen müdürü ile görüþürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Benim trenlerim
Pazar, 23 Þubat 2014

Küçük dünyamýn en gizemli aracýdýr tren. Bazen oyuncaðým olur oynadýðým, bazen yaramaz bir çocuk olur oyunumu bozan. Ama hep vardýr, hep olur hayatýmda. Hatta o kadar olur ki benim trenlerimdir artýk onlar. Kesip biçtiðim, binip gittiðim, cebimde ve gönlümde taþýdýðým.

Haþýr neþir olmuþ bir insaným ben trenlerle, ama hayatýmda trenlerle en somut, en sýký ve en gerçekçi bað kurduðum dönem üniversite yýllarýma denk gelir. Adapazarý Tren Garý’ndan bindiðimiz trenle Haydarpaþa’ya yaptýðýmýz yolculuklar her defasýnda yeni yeni maceralara kapý aralayacak kadar renkli geçerdi. Tam tersi istikametteki seyahatler de öyle. Ama ben genelde kitap okumayý tercih ettiðim için dýþýnda kalýrdým o küçük kompartýmanda, vagonda yaþananlarýn. Nerden çýktý bu tren bahsi? Son yýllarda biraz da bilinçaltýna ittiðim bu tren imgesinin yeniden ortaya çýkýþýnýn arkasýndaki nedeni hemen söyleyeyim: Mostar-Saraybosna arasýnda yaptýðým ve bana geçmiþin tren yolculuklarýný hatýrlatan seyahat. Kompartýman, koltuklar, normal yolcular, biletsiz trene binip biletçiye kafa tutan gençler, biletçi ve en önemlisi sýk sýk durup ne zaman hareket edeceði belli olmayan trenin kendisi. Gel de geçmiþe dönme…

Tren benim köyümün de, hayatýmýn da, ailemin de tam ortasýndan geçer. Bir trenden öncesi vardýr benim kiþisel trajik tarihimin, bir de trenden sonrasý. Rüyalarýma girmiþtir, hayallerime sinmiþtir, yazýlarýma þiirlerime düþmüþtür silüeti, kaderime yön çizmiþtir tren. Raylar, lokomotifler, vagonlar, vagon pencereleri, akýp giden tren pencereleri ve bu pencerelerden bakan belli belirsiz insan yüzleri, tren düdüðü-sireni hepsi birer metafordur benim hayatýmda. Hangisini anlatmaya baþlasam ince ince hatýra patikalarý belirir gözümün önünde.

Ben doðmadan geçmiþ ilk tren hayatýmýn tam ortasýndan, ezerek, biçerek. Girdiði memurluk sýnavýný kazanan babamý yolundan çevirmiþ, ‘’hayýr’’ demiþ, ‘’sen Ýstanbul’a gitmeyeceksin, çoluk çocuðun da gitmeyecek, sana Karaçamlý bir kader çizdim.’’ Kazanýn adresi Karaçam’ýn hemen çýkýþýndaki demir köprü. Kýl payý kurtulunan kaza ve alt üst olan hayat, hayaller. Karadýr trenin ilk yazgýsý bende. Acýdýr, zalimdir.

Çocukluðumun trenleri köyümün tam ortasýndan geçti sabah ve akþam durarak. Hasreti býraktý yolcularý götürdü. Gurbete insan uðurladýk, askere Mehmet, bu küçük köy istasyonundan, þimdi yerinde yeller esen. Buharlý trene binerdik sabahýn altýsýnda, diðer adý da ‘’çuf çuf’’ olan. Yanlýþ hatýrlamýyorsam, Mekece ile Arifiye arasýnda çalýþýyordu bu tren. Bizi sabahýn bu saatinde kaldýran ve Vagon Fabrikasý’nda çalýþan iþçilerle birlikte yola düþüren çocukça meraklarýmýzdý aslýnda. Duruþu, kalkýþý, çýkardýðý kara duman ve ses, hatta kale duvarýný andýran kapýlarý…

Akþam beþe doðru bir yolcu treni dururdu köyümüzde. Çocukça bir merakla yanýna gider incelerdik onu. Hele hele bazen yük vagonlarý da eklemlenen bu trende gördüðümüz arabalar ne kadar albenili gelirdi bize. En büyük hayallerimden biri, bu arabalardaki direksiyonlardan birini söküp kendi ellerimle yaptýðým dört tekerlikli oyuncak tahta arabaya monte etmekti.

Þeytanýn kulaðýna kurþun, her yýl birkaç ailenin ocaðýna ateþ düþürürdü çocukluðumda trenler. Köyü ortadan bölen tren yolunda ezilme tehlikesi yaþamayan yoktur köyümüzde. Aslýnda felâket bahsinde asfalt ve Sakarya Nehri ile yarýþýrdý trenler. Birkaç yýl önceki Ankara-Ýstanbul arasýndaki hýzlý tren uygulamalarýnda yaþanan kazalarý bu güzergâhta oturanlar kolay kolay unutamazlar. Ne canlar yaktý o þark iþi hýzlý tren, eski ve yýpranmýþ raylar üstünde…

Nasýl unuturum çocukluðumda babamla yaptýðým Karaçam-Doðançay arasýndaki tren yolu yolculuklarýný. Dükkânýmýza çay ve sigarayý komþu köy, ki o zaman nahiye idi, Doðançay’dan alýyorduk. Yürüyerek gidip geliyorduk elbette. Bu güzel nahiyeye ulaþmak için iki alternatifimiz vardý; asfalt yol, demir yolu. Daha kýsa ve kestirmeydi demir yolu. Çocuk muhayyilesinde tarifsiz ve kýþkýrtýcý çaðrýþýmlara yol açacak kadar gizemliydi bu yol. Daðýyla, ormanýyla, aðaçlarýyla, patikalarýyla, taþlarýyla, her an önünüze çýkabilecek yaban hayvanlarýyla, ve dahi hemen kenarýndan akan Sakarya’yla… Benim için Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn Antalya’sýndaki ‘’deniz’’den farksýzdý bu yol ve yolculuk. Dardý da bu hýyabana benzeyen güzergâh, öyle olunca, her an karþýmýza tren çýkabilir tedirginliði de hiç býrakmazdý peþimizi. Dururduk babamla zaman zaman yol kenarýndaki aðaçlarla dertleþirdik. Cebinden çýkardýðý küçük çaký ve yanýnda taþýdýðý meyve aðacý filizleriyle yaban meyveleri aþýlardý babam. ‘’Ne gerek var baba, kim görecek, kim yiyecek, kim bilecek’’ dediðimde, ‘’kurt yer, kuþ yer, olur ya insan yer, ‘O’ bilsin yeter’’ der, gülerdi. Önceki yýllarda aþýladýðý yemiþ vermiþ incir aðaçlarýyla tanýþtýrýrdý beni. Demir yolu hayal doluydu-yoluydu benim için çocukluðumda biraz da.

Gençliðimde Ýstanbul demekti tren benim için biraz da. Pazar günleri 18.30’da Adapazarý’ndan kalkan trenin yarýsýndan fazlasý Ýstanbul’da üniversite okuyan öðrencilerle dolu olurdu. Ayný durum Cuma akþamý 17.00’den sonra Haydarpaþa’dan Adapazarýna gelen trenler için de geçerliydi. Üniversite yýllarýmda tren yolculuklarý benim için okuma macerasýnýn doyasýya yaþandýðý zaman dilimleriydi de. Çünkü normalde iki buçuk saat sürmesi gereken yol, üç saat, dört saat, beþ saat sürebilirdi. Bu da benim için TCDD’nin kitap okumak için sunduðu trensel fýrsattý. Þunu da söylemesem çatlarým, gözlüðümün en az iki numarasýný bu tren yolculuklarýna borçluyum. Elekte bulgur eler gibi saða sola gidip gelerek yoluna devam eden trenler, beynimi aydýnlatýrken gözlerimin ýþýðýný tükettiler. Âh bir gün bir duyuru yapsak ve desek ki ‘’Ýstanbul’a trenle gidip gelerek üniversite okuyanlar þu gün þurada toplansýn!’’ acaba Gar Meydaný alýr mý bu insanlarý?

Þimdi yýllar öncesine gidip bir resim çekelim bu yolcuklardan birinden, ne dersiniz? Katýlýr mýsýnýz bilmem ama kýsa mesafelerde trenle yolculuk yapmanýn ayrý bir tadý vardýr bende. Bir iki saat içinde ayný kompartýmanda oturduðunuz insanlarla arkadaþ olur hatta dertleþmeye bile baþlarsýnýz. Yine böyle bir yolculukta iki çocuklu bir kadýn düþtü hemen yan tarafýmdaki koltuða. Çocuklardan biri küçük ve laftan anlamýyor. Ýnanýr mýsýnýz, Haydarpaþa’da aðlamaya bir baþladý tâ Ýzmit’e kadar hiç susmadý. Kadýn bize karþý mahcup bir edayla ne yaptýysa kâr etmedi. Sonunda imdadýna Ýzmit’ten trene binen bir polis memuru yetiþti. Bunu fýrsat bilip polisi çocuða gösteren kadýn “aðlamaya devam edersen polis amca seni hemen tutuklayýp karakola götürecek” dedi. Çocuk sustu. Oh dedik içimizden, rahatlamýþtýk. Çocuk sustu susmasýna da bu sefer polis amca baþladý konuþmaya... “Siz anneler çocuklarýnýzý küçükken hep böyle polisle-askerle korkutuyorsunuz, sonra da çocuklar büyüyünce bize düþman oluyorlar, sizin bu yaptýðýnýz çok ayýp, çok yanlýþ...” Bu sefer Adapazarý’na kadar polisi dinledik. Tren toplumsal hayatýn aynasýydý ayný zamanda, siviliyle, memuruyla. Hele bir de yaþanan yer Türkiye ise…

Hâsýlý, biz trene geç kalmýþ bir milletiz, bundandýr bütün bu kompartýmanlarda yaþananlar, bu yüzdendir biraz trenlerin istasyonlara zamanýnda gelememesi, son istasyona saatinde ulaþamamasý, keyfinden taviz vermemesi. Eskiþehir’den Ankara ve Konya’ya seyahat ettiðim hýzlý treni gördükten sonra az sitem etmedim bugüne kadar trene yol açmayanlara, sadece marþlarda sesini yükseltenlere.

Hayatýn ve dünyanýn gerçeklerinden çok ideolojilerin öne çýktýðý konularda hep yaþadýk biz bu gecikmeleri. ‘’Kara tren gecikir belki hiç gelmez’’ türküsü yerine ‘’Tren gelir hoþ gelir’’ türküsünün sesi yükselmeliydi bu topraklarda.

‘’Oðlum Mernus

Sen otobüsü kaçýrmýþ bir milletin çocuðusun.’’ diyen Bedri Rahmi’ye sormak geliyor bazen içimden, ‘’ya tren Bedri Rahmi ya tren, ona yetiþtik mi?"


Muharrem Dayanc hakkýndaki diðer yazýlar
Gösterim: 2355 | E-posta

Yorumlar (2)
RSS Yorumlar
1. 26-02-2014 13:18
HOCAM KALEMÝNE SAÐLIK
HOCAM ÇOK GÜZEL YAZI OLMUÞ...ÝYÝ BÝR DENEME. KALEMÝNÝZE SAÐLIK, AYNI ADRESTE BÝR AKADEMÝSYEN ÝLE KALEM MÝSAFÝRLÝÐÝ BENÝM ÝÇÝN ONUR VERÝCÝ...BENÝM DE UZUN ZAMANDAN SONRA ÝLK YAZIM PAZARTESÝ OKUYUCUSU ÝLE BULUÞACAK.ALLAHA EMANET OLUN 
SELAMLAR...
Yazar irfan niþancýk (Misafir)
2. 26-02-2014 13:58
teþekür ederim
irfan bey çok teþekkür ediyorum. yeni yazýnýzý bekliyorum. yüz yüze de görüþmek temennisiyle.
Yazar muharrem dayanç (Misafir)

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarýnýz Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kiþisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adýnýz:
Baþlýk:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazýlan Yorumlar Hakkýnda E-Posta Aracýlýðýyla Bilgilendirilmek Ýstiyorum

Yazdýr E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.