Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Alman ve Fransız yapımı bir gezi yazısı -1-
Cumartesi, 03 Mayıs 2014

Şehirler medeniyetlerin açık hava müzeleridir. Ne zaman yeni bir şehir görsem körleşmiş muhayyilem birden keskinleşir. Binalar, yollar, caddeler, mağazalar, istasyonlar dile gelir ve benimle sohbet etmeye başlar. İnsan türünü, coğrafyayı, tabiatı yeni tanıyormuşum gibi dikkatim sivrilir.

Hırvatistan, Slovenya ve Avusturya’da daha çok karanlıkta yol alan otobüsümüz Almanya sınırını geçtikten sonra belli belirsiz bir gün ışığıyla karşılaşmaya başlıyoruz. Dünya gözüyle gördüğümüz ilk Alman şehri burada yaşayanların ifadesiyle München (Keşişlerin yeri) bizim telaffuzumuzla Münih oluyor. Bir metropol Münih (Gross Stadt). Sadece şehir merkezinde bir buçuk milyon insanı misafir ediyor. Teknik Üniversitesi sayesinde teknolojiye başkentlik yapıyor. Üniversite; BMW, MAN ve Siemens’in genel merkezlerinin burada olmasının ana nedeni.

Avrupa’da hemen hemen her şehrin bir nehri var. İsar Nehri kenarına kurulan Münih, İkinci Dünya Savaşında altı ayda yetmiş bir hava saldırısına maruz kalıp adeta yerle bir oluyor.

Münih’e sabah saat beş buçukta giriyoruz. Bir süre tarihi binalar arasında ilerledikten sonra, şeffaf, camdan bir müze gibi tasarlanmış Mercedes-Benz binasıyla göz göze geliyoruz. Burada Mercedes’in bütün modelleri cam odacıklarda teşhir ediliyor. İlgimizi çeken bu binadan sonra, iri bir yapının altında kapalı bir alana sıkıştırılmış otobüs terminalinde duruyoruz. İnecek yolcuları indirip fazla zaman kaybetmeden tekrar yola koyuluyoruz. Bir süre tramvayla yan yana gidiyoruz. Ağaçların henüz yeşermemesinden, baharın buraya tam olarak gelmediğini anlıyoruz (Tarih, 17 Nisan).

Otobanda Nürnberg’e doğru yol alırken Bayern Münih Futbol Takımının dünyaca ünlü ‘’Allianz Arena’’sı gözümüze çarpıyor. Stadın mimarisinde, rüzgârda tüyleri savrulan havalanmaya hazır kül rengi bir kuş tavrı seziyoruz.

Bir ara sağ tarafımızdan hızla bir tren akıyor, ama görmemizle yok olması bir oluyor. Hem güneşin doğuşunu, hem de otobanda adeta ralli yapan arabaları seyrederken derin bir düşünceye dalıyoruz. Volkswagen, Almanca ‘’halk arabası’’ demek. Halkın her kesiminin rahatlıkla binebileceği araba yani. Bunun Almanya için doğru isimlendirme olduğunu somut olarak yaşıyoruz, çünkü yol, Mercedes, Porsche, BMW ve Audi’den geçilmiyor. Bu arabaların yanında diğer Alman arabaları Volkswagen, Opel, Ford biraz sönük (hakikaten halk arabası) kalıyor. Ne demişler; ‘’Taş olduğu yerde ağır.’’

Bir Bosna şehri olan Zenica’dan bindiğimiz otobüsten Nürnberg’de indik ve bu ülkedeki ilk şaşkınlığımızı burada yaşadık. İki taraflı, ama sadece ikişer otobüsün ancak sığabileceği büyüklükte olan ve yüksek binalar arasına sıkışan -ve üstü açık olup herhangi bir sokaktaki sıradan bir belediye otobüs durağını andırıyor- ‘’Nürnberg Ana Otobüs Terminali’’ Türkiyedekileri düşününce bize çok küçük ve komik geldi. Aslında komik olan ve küçük düşünen bizmişiz, çünkü Almanya’da otobüslerin saltanatı çoktan bitmiş ve onların yerini uçak, tren ve hızlı trenler almış. Bunu, şehir merkezlerinde karşımıza çıkan ‘’Hauptbahnhof’’lar (Şehir merkezlerindeki ana tren istasyonları) ile daha çok şehirlerin dışına yerleştirilmiş havaalanlarını gördükten sonra anladık.

Yüzde onu Türk olan yarım milyonluk bu şehir, geçmişte, Roma Germen İmparatorluğu’na merkezlik yapmış. İkinci Dünya Savaşı öncesi burada kalabalık Nazi mitingleri düzenlenmiş. Adolf Hitler’in Almanya’da en çok sevdiği yerlerin başında gelen bu tarihi şehirde, daha sonra bu insanı yargılayan Nürnberg Mahkemeleri’nin kurulması bize hayatın bir ironisi gibi göründü.

Nürnberg de içinden nehir geçen şehirlerden. Pegnitz Nehri, adeta bir çizgi gibi şehri ortadan ikiye bölüyor.

Nürnberg, İkinci Dünya Savaşı’ndan ağır hasarla çıkıyor. 1945’te, İngiliz ve Amerikan Hava Kuvvetleri bir saat süreyle şehri bombalıyorlar ve tabiri caizse şehirde taş üstünde taş kalmıyor.

Dostlarla gezerken geniş bir meydanında ‘’Nürnberg Kocakarı Pazarı’’ ile karşılaştık. Bu pazarın bizdeki halk çarşılarından/pazarlarından hiç farkı yok. Burada Almanların kuru ete olan merakına tanıklık ettik. Sucuk ve sosis çeşitleri görülmeye değerdi. Pazarda çanak-çömlek satanlardan tutun ‘’yok yok’’ diye tabir edilen yerlere kadar her türlü alışverişin rahatlıkla yapabileceği dükkâncıklar vardı.

Kaleye çıkmadan olmaz diyor ve ‘’Kaiserburg İmperial Castle’’a, yani Nürnberg Kalesi’ne tırmanıyoruz. Buradan bakınca şehir ayaklarımızın altında kalıyor. Kale çok yüksek değil, bu yüzden insanda şehrin ortasında kalmış izlenimi uyandırmıyor da değil. Dikkatle bakınca tarihi yapılar dikkatinizi çekiyor. Kentin tam ortasında Galata Kulesi’ni andıran bir bina var. Silüet, diğer Alman şehirlerinde olduğu gibi yine dini yapılar tarafından oluşturuluyor.

Seracılıkla birlikte bahçıvanlığın da ekonomik hayata önemli katkılarda bulunduğu bu şehirde sebze halini görme fırsatı da yakaladık. Haldeki dükkânların bir sırası yabancılara (İspanyol, İtalyan, Türk), bir sırası da Alman köylülerine ayrılmış. Sarmısağıyla meşhur bu kentin köylülerinin ekonomik durumlarının iyi olduğunu öğreniyoruz bu arada.

Sırada, diğerlerine benzemeyen farklı bir Alman şehri var, Frankfurt. Yedi yüz binden fazla nüfusuyla Almanya’nın ilk beşinde. İçinden nehir geçen ve İkinci Dünya Savaşında (1945’te) İngiliz uçaklarının bombaladığı bir şehir daha. Main Nehri buradan ayrıldıktan sonra Rhein ile buluşuyor.

Hemen söyleyelim Frankfurt bir işçi kenti değil. İkinci Dünya Savaşından önce Yahudi nüfusunun ağırlığının çokça hissedildiği bu şehir savaştan sonra da paranın merkezi olma niteliğini kaybetmiyor. Sadece Almanya’nın değil Avrupa’nın en önemli finans merkezleri burada. Dolayısıyla burası, bankalar, borsalar, ticari ve kültürel anlamda fuarlar şehri. Bal tutan parmağını yalar misali, Frankfurt, kişi başına düşen satın alma gücü bakımından da Avrupa’da ilk sırada. Alım gücü binaların kat sayısına da yansımış, Avrupa’nın en büyük gökdelenleri de bu şehirde yükselmiş.

Bir şehrin özellikle ticaret ve finansta bu kadar zirve yapmasının arkasında sağlıklı ulaşım imkânlarına sahip olmasının önemli bir payının olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Hem karayolu, hem nehir yolu, hem demiryolu, hem de havayolu bakımından rakipsiz Frankfurt. İki tane havaalanı ve içinde yirmi üç peronun bulunduğu devasa tren garı var ki gerçekten görülmeye değer.

Frankfurt hal'ini de görüyoruz. Burası da alanında rakipsiz. Bahçesine arabamızı park ettikten sonra hal’e doğru yürürken duyduğumuz ilk sesli ifade Türkçe oluyor: Ne oldu lan … ! Kabzımalların yarısı Türk ve hal lokantasının bizdekilerden farkı yok. Daha önce görmediğimiz salata ve çorbası yapılan ‘’spargel’’ ile daha çok pasta yapımında kullanılan ‘’barbara’’ sebzeleri ile tanışıyoruz burada. Tıpkı yolda seyrine doyamadığımız, sos (senf), ilaç ve bio-dizel yapımında kullanılan, sarı yangınını andıran hardal bitkisiyle (tarlalarıyla) tanıştığımız gibi.

Hal’de dünyanın her yerinden ürün var; sivribiber, nar, beyaz kabak, portakal Türkiye’den; domates, havuç Belçika’dan; patlıcan Hollanda’dan; iri karpuz İran’dan; beyaz lahana İspanya’dan; elma Fransa’dan; küçük karpuz Panama’dan gelmiş.

Frankfurt’un merkezindeki ana tren istasyonunun hemen karşısındaki caddede gördüğümüz Türk marketleri ve yine bu caddede bulunan diyanet camisi elbette gözümüzden kaçmadı.

Bu kadarla bitmez Frankfurt, ama para/borsa bizi bozmadan bir de Türk şehri Köln’ü görelim dedik, yola koyulduk. Kim tutar bizi.


Muharrem Dayanc hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2340 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.