Hasan Sağlam’ın önünü açın |
Cuma, 16 Mayıs 2014 |
Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne 2 yılda üçüncü atama yapıldı.
Önce Dr. Ünal Küçükyılmaz geldi.
Bir şeyler yapmaya çalıştı.
Şehri tanımıyordu.
Nereye el atsa, önüne bir set çekildi.
Sonra Dr.Yaşar Doğan atandı.
O da heyecanla işe başladı.
Yönetim tecrübesi olan bir isimdi.
“Paralel yapı”dan olduğu iddiasıyla görevden alındı.
Yerine Doç. Dr. Hasan Sağlam atandı.
Sağlam bir dönem Devlet Hastanesi’nde Başhekim Yardımcılığı görevi yapmış, Osman Nuri Dilek döneminde de hastaneyi perde arkasından yönetmiş bir isimdi.
Kendisini günahım kadar sevmem.
Bu dünyada tokalaşmak için elimi uzatmayacağım üç kişi varsa, o üç kişiden biridir.
Ancak kendisine haksızlık ediliyor.
Ve ben nefret ettiğim bu adamı savunmak durumundayım.
2 ay önce Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri olan Doç. Dr. Hasan Sağlam kendi ekibini kurmak istedi.
Atayacağı isimleri belirledi.
Bir liste hazırladı.
Kendisine bu görevi verenler beraber çalışacağı isimlerin atamasını yapmıyor.
Dr. Sağlam’ı bu göreve getiren siyasetçiler arkasında durmuyor/duramıyor.
Bir süre önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’a giderek yapmak istediklerini anlattı.
Bakan yardım sözü verdi.
Değişen bir şey olmadı.
Sağlam’a verilen sözler tutulmadı.
Şimdi Genel Sekreter Sağlam etkisiz bir şekilde bir iş yapamadan makamında oturuyor.
Sonuç olarak Sakarya’da hastaneler dökülüyor.
Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden kaçan kaçana…
Hastanede bir onkoloji doktoru kaldı.
Yenikent Devlet Hastanesi bitme noktasında.
Vatandaş tekrar İzmit, İstanbul yollarına düşmeye başladı.
Buradan AKP Sakarya Milletvekillerini ve de Bakanımız Sayın İslam’a seslenmek istiyorum;
Doç. Dr. Hasan Sağlam’ın önünü açın.
Kimle çalışmak istiyorsa izin verin, çalışsın.
Yoksa bu ayak diretmenin cezasını Sakarya çekiyor.
Boğuluyorum
Soma’da yerin yüzlerce metre altında, bir anda kararan yüzlerce hayat.
Yüzlerce ömür, bitiyor.
Yüreğimiz kanıyor.
Canımız acıyor.
2 gündür, sözler yüreğimde düğümleniyor.
Dünkü yazımı yazamadım.
Şimdi oturdum.
Yine yazamıyorum.
Gözyaşım kolay akmaz.
Ama tarifi olmayan bu acı beni ağlatıyor.
Yerin altında kömürle bütünleşen vücutları çıkaramayan, hatta sayamayan bir ülkenin vatandaşı olmak ağrıma dokunuyor.
“Olağan şeyler”, “ Bu ölümler literatürde var” diyenlere isyan ediyorum.
Acılı insanlara yumruk atanlar, tekme atanlar isyanımı büyütüyor.
Bu büyük acıyı bile bir ayrışma, bir politik çıkar için kullananlar boğuyor beni.
İnşallah bu büyük felaket hepimize ders olur ve bir daha böylesine acılar yaşamayız. Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1150 | E-posta
|
|
|