Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Balkan taşrası "Zenica" (2)
Cumartesi, 21 Haziran 2014

Bir ülke veya bir şehir sizi önce terminalleriyle karşılar. Sonra ticari taksiler ve taksi şoförleriyle yüz yüze gelirsiniz. Onların güler yüzü/asık suratı dürüstlüğü/sahtekârlığı sizde yavaş yavaş ülkeyle/şehirle ilgili düşüncelerin oluşmasını sağlar. Peşi sıra, varsa tramvay, belediye otobüsü ve dahi lokantalar, büfeler, çarşılar, pazarlar, oteller bu ilk izlenimleri olumlu veya olumsuz yönde besler de besler. Saraybosna’ya indikten sonra havaalanında bindiğimiz taksinin şoförü defalarca ikaz ettiğimiz halde taksimetreyi açmadı ve bizden normal fiyatın üstünde bir ücret talep etti. Tavır hiç hoş değildi. Elbette bu durumu genelleyecek değiliz ama bu kadar başıboş olmamalı insanlar. (Oysa Viyana’daki taksi şoförleri, müşterilerini, gitmek istedikleri adrese ulaştırmakla yetinmiyor, geldikleri adreste zile basıyor, misafir olarak kabul ettikleri yolcularını ev sahibine teslim ediyorlarmış.)

Zenica, Saraybosna’ya göre hem daha küçük hem de tarihi arka planı olmayan bir şehir. Köyden bozma kasaba. Böyle düzensiz ve biçimsiz büyümesinde daha çok dış faktörler etkili olmuş. Bunların başında 1892 yılında Avusturyalılar tarafından temeli atılan Demir-Çelik Fabrikası geliyor. Bu fabrikanın faaliyete başlaması başlangıçta çok da etkilemiyor bu küçük kasabanın kaderini, ama 1960’lardan sonra bölgenin lokomotifi oluyor ve yavaş yavaş ortaya bir işçi şehri çıkıyor. Bugün fabrikanın şehre en büyük hediyesi kirli hava. Hava kirliliği burada öyle bir noktaya varmış ki dışarıya çamaşır asmak mümkün değil artık. Hatta daha da vahimi kışın, astım, solunum yetmezliği vb. rahatsızlığı olanların mecbur olmadıkça dışarıya çıkmamaları yönünde sık sık uyarılar yapılıyor. 1990’lardaki savaş, ülkenin ortasındaki bu güvenli şehri şişirdikçe şişirmiş ve ortaya çarpık kentleşmenin Balkanlardaki numunelerinden biri olan Zenica çıkmış.

Hava kirliliğiyle ilgili herkesin bildiği bir espri var burada. “Zenica”lının biri temiz havası ve bol oksijeniyle meşhur bir dağlık alana piknik yapmaya gitmiş. Bünyesi bu kadar temiz havayı kaldıramadığı için bir süre sonra baygınlık geçirmiş. Hemen bir arabayı çalıştırıp eksozun yanına getirmişler “Zenica”lıyı. Eksoz gazını ciğerlerine çeken “Zenica”lı kendine gelmiş.

Şimdi şehri gezme zamanı.

İlk geldiğimde börekçi ve köftecilerden sonra en çok dikkatimi çeken bankalar olmuştu. Birkaçının adını yazmakta fayda var bunların. Mesela, Ziraat Bankası buraya bir şube açmış. Eski çarşının az ilerisinde, Bosna nehrinin kıyısında ve şehir müzesinin hemen yanındaki bu banka şubesi Zenica’nın en güzel manzaralarından birine sahip. Avusturya’da rastladığım Sberbank ve Raiffeisen Bank’ın burada şubeleri var. Bizdekiyle ilgisi yok ama Vakufska Bank da dikkatimi çekenlerden. UniCredit Bank, ProCredit Bank, Moja Banka, Hypo Banka, İk Banka, İntesa Sanpaola Banka, NLB Banka, Privredna Banka Sarajevo bir çırpıda aklımıza gelen diğerleri. Ticari hayatın ve ekonomik durumun bu kadar vasat olduğu bir şehirde bu kadar bankanın varlığını benim edebiyatçı kafam elbette anlamakta zorlanıyor. Vardır bir hikmeti deyip geçelim.

Zenica büyüklüğüne oranla hatırı sayılır bir market, süpermarket ve alışveriş merkezine sahip, ama bunlar içinde en büyükleri “Shopping Centar Cananoviç” (Cananoviç Alışveriş Merkezi) ve “Robna Kuça Bosna” (Bosna Alışveriş/Ticaret Evi). Bu alışveriş merkezlerinde birçok mağaza bulunmakta. Bunlar içinde her ikisinde de en dikkat çekici olanı Hırvatlara ait Konzum adlı süpermarket. Konzum’un bu iki merkez dışında şehrin birçok yerinde de şubeleri var. Kentin hemen her yerinde büyüklü küçüklü şubesi bulunan bir diğer süpermarket Bingo. Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama büyük bir ikramiyenin meyvesi diye duyduk bu Bingo marketler zincirinin kaynağını. Bunlar dışındakiler, Maxi, DP, Best Ekor Komerc, Has Komerc şeklinde sayılabilir. Ayrıca evimizin hemen yanında bulunup birçok süpermarkette şubesi olan Bajra adlı kasap dükkânını anmadan olmaz. Geldik, Bosna’yı daha yakından tanımamıza aracılık edecek süpermarket çeşidine. CM ve DM adını taşıyan süpermarketler kozmetik ürünlerine öncelik veriyorlar. Savaş yıllarında bile süslerinden/güzelliklerinden taviz vermeyen Boşnak hanımlarını özetleyen çarpıcı bir mağaza kategorisi bu. Buraya banka şubesi açmışız çok da iyi etmişiz ama bir Türk marketi/süpermarketi yok bu topraklarda. Daha da kötüsü mevcut marketlerde Türk mallarına çok kısıtlı ürünlerde ulaşabiliyorsunuz. İnanılır gibi değil.

Serde öğretmenlik olunca okullar, okul binaları da dikkatimizden kaçmıyor. Görülen okul sayısı arttıkça bu eğitim kurumlarının isimlerine odaklanıyor insan ister istemez. Özellikle ilköğretim okullarında (Osnovna Şkola) sadece sanatçı/yazar isimleri okul ismi olarak seçilmiş gibi geliyor bize. Buyurun beraber bakalım Zenica’daki ilköğretim okullarının isimlerine. Bizim ek binasında Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi verdiğimiz ilköğretim okulunun adı Miroslav Krleja. Zagreb doğumlu Miroslav Krleja Hırvat asıllı yazar. Boşnak romancılığının yüz akı Tuzla doğumlu Meşa Selimoviç’in adı da bir ilköğretim okuluna verilmiş. Musa Çazim Çatiç, Mak Dizdar, Edhem Mulabdiç, Vladimir Nazor, Hasan Kikiç, Skender Kulenoviç, Hasan Kyafiya Pruşçak diğer gözümüze çarpan yazar isimleri. Yeri gelmişken, ilköğretim okullarında dışarıdan bakışla dikkatimizi çeken bir başka noktayı da sizlerle paylaşmak isteriz: Burada her okulun spor yapmaya uygun bir bahçesi ve bu bahçe ile birlikte birçoğunun kapalı spor salonu var.

Eğitim süreleri ilköğretimlerde 8 ila 9, liselerde 3 ila 4 yıl. Liselere sadece alanlarıyla ilgili isimler veriliyormuş. Sağlık okulu (lisesi), Teknik okulu (lisesi), Müzik okulu (lisesi), Ekonomi okulu (lisesi) vb.

Cadde, mahalle ve sokak adlarında da zaman zaman tanıdık isimler çıkıyor karşımıza. En dikkat çekici olanları; Aliya İzetbegoviç Meydanı ve Caddesi, Mareşal Tito Sokağı, İvan Cankar Caddesi ve Masarikova Caddesi vb. Bunlar dışında isimlerine pek aşina olmadığımız mahalle isimleri de var; Crkvice, Blatuşa, Jaliya, Odmut, Lonca, Radakovo, Mokuşnice, Hamida, Babina Riyeka, Nova Zenica, Vardişte vb.

Tanık olduğumuz küçük bir izlenim: Çarşıdan gelişte, Osman Çelebi Camisi’ne dönen yolun köşesindeki levhada bir sokak ismi dikkatimizi çekiyor. Önce önemsemiyoruz, aynı isim yüz metre sonra bir kere daha karşımıza çıkıyor. Bu sefer dayanamıyor resmini alıyoruz “Meydancık” sokağının. Bir sokak adı bile bazen iki kültür arasındaki bağı bize göstermeye yetiyor.

Bir şehri yakından tanımanın yolu biraz da o şehirdeki ibadethanelere dikkatle bakmaktan geçiyor. Burada üç dine ait ibadethane de mevcut: Sinagog, Katolik Kilisesi (Hırvatlar için), Ortadoks Kilisesi (Sırplar için) ve cami. Bu durum, farklı dinlere mensup insanların aynı havayı soluduklarının göstergesi.

Bakış açımızı daha çok camiler üzerine çevirdiğimizde şehrin, küçük olmakla birlikte en şirin camisinin ahşap Osman Çelebiyina/Potoçka Camisi (Osman Çelebi Camisi, 1675) olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yine şehrin merkezinde yanında kütüphane ve çeşmesi bulunup arkasında, devam eden külliye inşaatıyla Sultan Ahmet Camisi dikkati çekiyor. Seymenska Camisi merkezin biraz dışında. İsmi akla Osmanlı’daki seymenleri getiriyor. Merak ediyoruz, şunları anlatılıyorlar bize; “Osmanlı’da asker veya polis görevi yürüten insanlara seymen (silahlı birlik, kolcu) denirmiş. Seymenler Zenica’ya ilk geldiklerinde onlar için bir kışla yapılmış. Daha sonra bu kışla değişik nedenlerle ortadan kaldırılınca yerine bir cami inşa edilmiş ve camiye de ‘’Seymenska’’ adı verilmiş.’’

Zenica halk pazarının hemen yanında bulunan Koçevska Camisi (Diğer adı Süleymaniye) ayrıca dikkati çeken camilerden. Diğer camiler; Ensar Camisi, Biyela Camisi, Yaliyska Camisi, Trgovişçe Camisi, Vardişte Camisi vb. Zenica şehir stadının hemen arkasında palmiye ağacını andıran ve inşaatı halen devam eden bir cami daha var. Bu Arap mimari tarzı ve devam eden cami inşaatı, savaştan sonra Bosna’da kendini hissettiren Arap etkisinin/ilgisinin somut bir örneği.

Zenica mutfağını iki kelime ile özetlemek mümkün: Çevapi (köfte) ve burek (börek). Sarmadan, helvadan, baklavadan da bahsediyorlar dostlar ama bunların ismi var cismi yok sanki bu şehirde…

Kabuğunu kıramamış ama bütün bu içe kapanmışlığına rağmen şirinliği de elinden bırakmamış Zenica’dan aktaracaklarımız şimdilik bu kadar. Zaman ne gösterir bilinmez, hele biraz daha güzelleşsin hatıralar.


Muharrem Dayanc hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2350 | E-posta

Yorumlar (1)
RSS Yorumlar
1. 03-12-2015 22:46
Selam
Merhaba hocam nasilsiniz?Yazilarinizi ilgiyle okuyorum.Zenica ile ilgili yazilarinizin ayri bir duygusu oluyor bizde  
Erbilden selamlar
Yazar Arzu Dogan (Misafir)

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.