Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Kendimi kazdım
Pazartesi, 25 Ağustos 2014

Sizde nihayet bulmayan veya sizde başlamayan hiçbir sözün, işin, hayalin bir anlamı da yoktur değeri de. Dışınızdaki olguları içinizin büyüklüğü ve derinliği nispetinde anlayıp kavrayabiliyorsunuz çünkü. Bu yüzden insanın en büyük ve en değerli hazinesi kendisine, kendi iç dünyasına yaptığı yolculuktur, yatırımdır biraz da. Kendi zihnine, belleğine, gönlüne, aklına, kalemine, hayallerine, geleceğine...

İçle dış arasındaki mesafeyi kapatmaktır bu yüzden kendini kazmak. Bedenle ruhu buluşturmaktır bir üst kimlikte, insan olma katında. Kırmadan, yaralamadan, gücendirmeden, ötekileştirmeden kazmak. Şefkatle ve merhametle kazmak. Bir kuşun yavrularına yuva yapması gibi kazmak. Cehennemi tutuşturmadan kazmak. Nesnelliğin aldatıcı gerçekliğini her vuruşta darmadağın ederek öz’e, bizim olana varmak için kazmak. Veya en azından varmayı istemeyerek kazmak.

Kazmak, önce okumak, sonra düşünmek-tefekkür etmek, daha sonra mukayese etmek ve nihayette yazmak değil midir bir edebiyatçı için daha çok? Öyledir.

Niçin söyledim bütün bunları, şunun için: Kaç zamandır dilime pelesenk oldu şu “kendimi kazdım” ifadesi. Şairlerden de medet umarak, yukarıdaki girizgâhta da olduğu gibi, kendime vurduğum kazmadan bahsedeceğim size bugün sözü çok uzatmadan.

“Kazma” ve “kazmak” denince aklıma önce toprak, toprağın hava ve zemin koşulları sonucunda aldığı değişik şekiller geliyor. Toprağın türlü hâlleri akla getirildiğinde, herhâlde en zor ve müşkül hâli taşlaşmış olmalı. Taş hâlini almış, kayalaşmış toprağa söz geçirmek ne kadar da zordur. Hatta bazen ne kadar da imkânsızdır.

Biraz uzaktan, yüzyıllara kazma indirerek başlayalım isterseniz, ne dersiniz? Her beyti bir sonrakiyle zirveye tırmanan bir şiirinde şöyle der Yunus:

Ben toprak oldum yoluna sen aşuru gözedürsin

Şu karşuma göğüs geren taş bağurlu dağlar mısın?

Dostuna/yârânına/sevdiğine hitap ediyor Yunus. “Ben senin yoluna toprak oldum, sen beni görmez uzaklara bakarsın; niçin karşımda göğüs gererek yolumu kesen taş bağırlı dağlar gibi duygusuzsun, acımasızsın?”

Üzerinde durmak istediğimiz konuya yol açması bakımından “taş bağırlı” ifadesi çok önemli burada. “Taş bağırlı” bugünkü ifadesiyle “taş kalpli” demek. Toprağın çiğnene çiğnene sertleşmesi, dağların sevgiliye giden yolda acımasız engellere dönüşmesi. Coğrafyanın dile gelerek duygularını anlatmada şairin elinden tutması. Hâsılı topraktan gelen insanın, derdini anlatırken yine topraktan medet umması. Hamuru toprak olan insanın, bedeninin ve ruhunun derinlerinde kalan insanlık cevherine ulaşmak için, bazen dilden, bazen sesten, bazen renkten kazmalarla kendi iç âlemine doğru yol alması. İnsanı hem fizik hem metafizik yönüyle özetleyen bir metafor belki de bu yolculuk.

Bir şair imdadımıza yetişir:

Vur kazmayı dağa Ferhat

Çoğu gitti azı kaldı, der. Bir başka şair söze karışır trajedinin bu noktasında:

Sevda derinlerdedir,

Oysa Ferhat üstünü kazmada dağın, deyiverir.

Bambaşka bir şair girer devreye bu sefer. İlk ve biraz da ikinci şairin inadına, hatta çoğuna-azına bakmadan:

vurma kazmayı ferhâaad

he’nin iki gözü iki çeşme

âaahh, diyerek söze karışır.

Gel de çık çıkabilirsen işin içinden.

Bu, aynı zamanda öz’e, cevhere, sevdaya ulaşmada sadece madde/maddi kazmanın yeterli olmadığını da hatırlatmaktır insana. Yani kendini, kendi derinliğini hatırlatmak veya modern ifadeyle söylersek kendi uçurumunu hatırlatmak.

Yalnız bedende değil ruhta da yol almak gerekir. Bu noktada diller de ikiye ayrılır. Bedenin anladığı dili ruh anlamaz. Bedenin dünyası ruha ne kadar uzak ve hatta ne kadar tuzaktır. O yüzden aynı anda iki yolu birden kat etmek, iki dünyayı birden fethetmek gerekir. İki kanatlı, iki dünyalı olmak da buna dâhildir.

Derine indikçe iki dünyayı aynı anda yaşamaya başlar insan. Bir tarafında ölümlü bir beden öbür tarafında sonsuz bir ruh vardır. Sonsuzluğa kurulmuş bir kalbin, sonlu bir bedende rahat etmesi elbette mümkün değildir.

Kendimi kazdım.

Çocukluğum, gençliğim çıktı karşıma. Oyunlarım, oyuncaklarım, ilk göz ağrılarım, ilk heveslerim, ilk okullarım, ilk öğretmenlerim, ilk sınıfdaşlarım çıktı.

Annem çıktı, babam çıktı, babaannem çıktı. Kardeşlerim, akrabalarım, komşularım, köydaşlarım çıktı.

Papatya dolu bayırlar çıktı, kestane gölgeleri, ıhlamur kokuları çıktı. Dizi dizi trenler, muhabbet taşıyan otobüsler çıktı. Dereler, nehirler, göller çıktı, deniz hayaliyle, mavi hasretiyle yürekleri dağlanan.

Bir köşede hâlâ gerçekleşmesini beklediğim hayallerim çıktı hep, boynu bükük.

Elimi hiç bırakmayan, bana yaşama şevki, hevesi, heyecanı veren ideallerim çıktı.

Bazen kırıktı, mahzundu üzerine kazma indirdiğim yıllar, an’lar, insanlar, mekânlar. Tuttum kuma yatırdım onları, şefkat elbisesi giydirdim yaralarına.

Kelime kelime kendimi kazdım.


Not: geyve.com’daki yazılarımı işlerimin yoğunluğu nedeniyle artık daha seyrek yazabileceğim. Bundan sonra her ayın son haftası görüşeceğiz yazılarımızı okumak isteyenlerle. Bugüne kadar gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ediyorum.


Muharrem Dayanc hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2137 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.