Kur’anı Türkçe okuyup anlamak farz değil mi?
Kur’an-ı Kerim’i okumak mı farz, anlayıp yaşamak mı farz?
Müslüman, anlayıp yaşadıklarından mı sorumlu, kendine anlatılıp-ben senin yerine düşünürüm-anlayışından mı sorumlu?
Siyaset dini kullanıyor mu?
Müslüman aklını kullanacak, kendini mi kullandıracak?
Akletmek, düşünmek farz düzeyinde bir emir değilmidir?
Esas olan tahkiki iman se, taklidi imandan nasıl ve hangi yollarla kurtulabiliriz?
Gerçekten sorgulayarak mı, söylenilen her şeyi sorgulamadan kabullenerek mi?
Yoksa dinimizi siyasette kullandırıyor muyuz?
Yoksa dini bilgilerimizin yeterli olmadığından, genel olarak kulaktan dolma birilerinden öğrenme şeklinde olduğundan daha çok mu kandırılmaya müsaitiz?
Kur’an ve sünnete göre Müslüman olamadığımızdan bize dindarmış gibi görünenlere inancımızı şekillendiriyoruz ne yazık ki.
Kur’anın ilk ayeti "Oku" olduğu halde; ne yazık ki kur’anı mealinden gerekirse tefsirinden okumayı ne yazık ki seçmiyoruz ya da seçtirilmiyoruz.
Acaba okur öğreniriz de din adamlarına ve hocalara gerek kalmaz diye mi korku var acaba?...
"Aman haa !!! sakın okuma mealini , okursunda anlayamazsın, yanılırsın, kafan karışır yanlış taraflara kayarsın" diyerek ve vazgeçiriyorlar mı insanı?
Galiba; din adamlarına sor öğren, bilen birine sor öğren demek kolaylığı mı sunuyorlar insanın önüne?
Peki ya bi din adamının fetvasından dolayı Allah katında günahkar duruma düştüğümüzde cevabımız "Ben hocaya sordum böyle dedi, bende öyle yaptım mı?" diye cevap mı vereceğiz sorgu sual zamanı?
Diğer taraftan, bu mantığa göre Kur’anın ilk ayeti "Oku" değilde, "Sor öğren, birine danış" olmaz mıydı?
Ya da bi çok sürede ‘’Okuyan bilen anlayan için ayetlerimiz ap açıktır‘’ dendiğini bildiğimiz halde, özelliklede Kur’anı Rabbimiz (C.C. ) neden anlamalıyım diye mi indirdi yoksa? Ya da Kur’an, din adamları anlasın diye mi indirildi sadece? Böyle bir saçmalığı hangi akılla mantıkla izah edebiliriz ki? Hocalar ve din adamları okuyacak insanlara anlatacak öyle mi?
Bir diğer anlaşılmaz konu ise "Dinin içinde olan her müslüman" birer din adamı değil mi sizce ve hatta dinimiz gereği?
”Müftü verse de fetvayı, Sen kalbine danış davayı” diyen büyük şairimiz M.Akif Ersoy, ne demek istemiştir…
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.(nahl suresi-90.ayet)
Eğer kitabımız, bize hakkıyla anlatılmış olsaydı, yukarıdaki Ayet-i kerimelerde bize emredilen hususlar; bu gün Müslümanların hastalığı haline gelir miydi?
Yanlış anlaşılmasın, din adamlarını kötülemiyorum. Belkide haddimede değil. Sadece herkesin aslında bir din adamı olması gerektiğini vurguluyorum. Sor öğrenden çok, oku öğren kaynak için din bilimcilerinden yardım iste demeyi vurguluyorum. Madem ki dinin içindeyiz, o dini en temel kitabımız Kur’andan öğrenmeye hakkımız yok mu?
Daha da ilginç olan her namazda ve gerektiğinde okuduğumuz duaların da anlamını bilmeyişimiz değil mi? Dua ‘’istemek, talep etmek, Yaradan karşısında ihtiyaçlarını istemek, yardım dilemek değilmi dir? O halde ettiğimiz duanın anlamını bilmek zorunda değilmiyiz acaba? O güzel duaları ezberlediğimize göre, anlamlarınıda bilmek zorunda değilmiyiz? Sadece anlamlarını din adamları mı bilmek zorunda ?
Bu ayrıntılar doğrultusunda acaba Kur’anı Türkçe okumak (ya da kişinin anladığı tercüme dilinde ) farz değil midir?
Kur’an’ın dili Arapça mıdır? Kur’anın hitap şekli Arapça değil midir? Kur’anın korunması ve muhafazı için arapça yazılışı ve okunuşu farz olduğu kadar, anlamınında her Müslümanca ve hatta bütün insanlar için bilinmesi farzdır. Çıkıpta biri ya da birileri aksini iddaa edebilir mi?
Temelde anlamını bilmek dinin ve Rabbi’miz ( c.c. ) öncelikli şartıdır. Anlamını bilmekten korkmamak gerek. Kaldı ki Rabbi’miz ( c.c. ) öncelikle bunu emreder. ‘’de ki; hiç bilenle Bilmeyen bir olur mu ? ‘’ (zumer süresi 9. Ayet )
Eğer dinimizi Rabbimizin kitabından ve Resül’ünden ( s.a.v. ) öğrenirsek, kimse bizi kandıramaz ve siyasetine alet edemez. Dini duygularımızı ne siyasetçiler ne örgütler ne de diğerleri kullanamaz.
Huzurda ve mutlulukta dostlukta kalmanız dileğiyle. Allah’a emanet olun.
BİROL YILDIRIM Birol Yıldırım hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 3226 | E-posta
|