AKP’nin 2009 İl Kongresi’nde göreve seçilen Davut Terzioğlu koltuğunda ancak kısa bir süre oturabilmiş, Ankara’nın talimatıyla istifa etmek durumunda kalmıştı.
Yerine ise rakip listede yer alan Recep Uncuoğlu atama ile İl Başkanı getirildi.
Uncuoğlu o tarihten sonra bir kez de kongreyle İl Başkanı oldu.
2010 referandumu, 2011 genel seçimi ve 2014 yerel seçimi ve son olarak Cumhurbaşkanlığı seçimine AKP, Sakarya’da Uncuoğlu’nun İl Başkanlığı’nda girdi.
Gerçekten bu 4 seçimde de AKP, Sakarya’da Türkiye ortalamasının çok üstünde oy aldı.
Bu başarıda Uncuoğlu’nun büyük rolü olduğu muhakkak!..
Şimdi önümüzde kritik bir seçim var.
Bu seçimde Uncuoğlu yine görevine devam etmeli ve partisine önderlik etmeli!..
İlçe kongrelerine mevcut ilçe başkanlarıyla giden Uncuoğlu’nun seçim öncesi İl Başkanlığı görevinden ayrılmaması gerekir!..
AKP’nin teşkilatlarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, “Arkadaş sen ilçeleri çok güzel idare ediyorsun. Sen o görevde kal. Başkasıyla beni uğraştırma” derse ne olur?
Tüm bunlar ihtimal dahilinde olan şeyler değil.
Recep Uncuoğlu AKP’de Ayhan Sefer Üstün takımının has elemanlarından.
Üstün onu Milletvekili aday listesinin 3’üncü sırasına yazmış durumda.
Takımdaki diğer isim Ali İhsan Yavuz’un ardından Uncuoğlu da eğer bir aksilik olmazsa Ankara’ya gidecek gibi görünüyor.
İl Başkanlığı atamasında da Üstün, ilçelerde gösterdiği üstün performansını gösterebilirse Uncuoğlu’nun Ankara yolunda hiçbir sorun kalmayacak.
Ne diyelim…
Şimdiden hayırlı olsun…
…
Mum ışığında yemek
Bir gün Nasrettin Hoca ve arkadaşları iddiaya tutuşmuşlar. Eğer Hoca karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleyebilirse arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecekmiş. Şayet bunu beceremezse o, arkadaşlarına ziyafet çekecek. Kararlaştırılan gün Hoca meydanın ortasında, sabaha kadar tir, tir titreyerek beklemiş. Sonra yanına gelenlere :
- Tamam demiş. İddiayı kazandım.
- Ne oldu ne yaptın demişler.
- Bekledim sabaha kadar demiş.
- Hayır demişler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. İddiayı kaybettin! Ziyafetimizi hazırla. Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti kocaman bir kazanın altına minicik bir mum koymuş. Güya yemek pişirecek.
- Ne yapıyorsun? demişler. Kıs, kıs gülerek cevap vermiş :
- Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar. Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek!...
Hediye ayva!
Nasrettin Hoca bir gün Timur’u ziyarete karar verir.
Giderken yanına hediye olarak bir sepet ayva alır. Fakat hoca yolda ayva yerine incirin daha iyi hediye olacağına karar verir ve dönüp ayvaları boşaltır onların yerine sepeti incir doldurur. Padişah Timur’a hocanın kendisine hediye getirdiği ve huzura kabul edilmesini istediği bildirilir. Hoca huzura alınır. Hediye olarak çok değerli taşlar, kumaşlar bekleyen padişah
incirleri görünce çok kızar ve incirleri tek tek hocanın kafasına vurur.Fakat hoca acıdan bağıracağına Allah’a şükreder. Şaşıran Padişah sebebini sorar:
Hoca :
-Padişahım ya ayvaları getirseydim halim ne olurdu der...
Not: Baş ağrısından köşe yazımı tamamlayamadım. Size iki güzel Nasrettin Hoca fıkrası seçtim. Umarım kızmazsınız. S.M Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1157 | E-posta
|