|
MYO öğrencilerinin İHL öğrencileri.. |
|
Pazartesi, 28 Eylül 2015 |
|
MYO öğrencilerinin İHL öğrencileri kadar değeri yok mu?
İlk bakışta kışkırtıcı bir başlık gibi görülüyor değil mi?
Oysa başlıkta bir durum tespiti var aslında…
Biliyorsunuz son dönemde hükümet tarafından İmam Hatip okullarına karşı bir pozitif bir ayrımcılık uygulanıyor.
İlimizde de bu rüzgarla belediyeler, İller Bankası’ndan borçlanarak imam hatip okulları yaptılar.
Bizim için yapılan her okul değerlidir.
Bu açıdan bu okulların yapılmasını da olumlu bulduk.
Bir tek Kız İmam Hatip’in eski Vali Konağı arazisi yerine Atatürk Stadı yerine yapılmasını önerdik.
Bu arada Sakarya Üniversitesi Sakarya Meslek Yüksek Okulu’nun bina ihtiyacı gündeme geldi.
Büyükşehir ve Adapazarı Belediyeleri, Camili’de iki boş iş merkezinin bu okul için düzenleneceğini bildirdiler.
Ancak iş merkezlerinde bulunan birkaç dükkan istimlak edilemediği için 2 yıldır bu iş sürüncemede.
İstimlak için gereken para da 1 milyon lira bile değil.
Oysa her iki belediyenin yaptıkları İmam Hatip Okullarına harcadıkları para 20 milyona yakın.
5 bin civarında öğrencinin öğrenim gördüğü Sakarya Meslek Yüksek Okulu’nun binası çok eski bir binası ve devrem güvenilirliği yok.
Acilen sağlam bir binaya taşınması gerek yok.
Geçenlerde binanın çatlak kolonlarının fotoğraflarını yayınladık.
Ertesi gün Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ve Sakarya Üniversitesi Rektörü Muzaffer Elmas bir açıklama yaparak binanın Yenikent’e taşınacağı yönünde söz verdiler.
Her ikisinden de benzer şekilde defalarca dinlediğimiz bu sözün tutulup tutulmayacağını zaman içinde göreceğiz.
Ancak ben Belediye Başkanlarımızdan imam hatip öğrencileri kadar MYO öğrencilerinin değerli olduklarını hatırlatmak istiyorum.
Allah göstermesin, bir okul gününde olası bir deprem meydana geldiğinde o bina yıkılırsa hiçbiri bunun vebalini ödeyemez…
…………………
Hükümet-cemaat kavgasının bedelini çocuklar ödememeli
İktidarının ilk 11 yılında tam bir ittifak halinde hareket eden Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fethullah Gülen cemaati arasında birkaç yıl önce baş gösteren savaşın en önemli sonuçlarından biri dershanelerin kapatılması oldu.
Dershaneler üzerinde tartışılması gereken eğitim kurumlarıydı.
Cemaat dershaneler önemli maddi kazanım elde ederken, buralara gelen çocukların bir bölümü de cemaat mensubu olarak hayata atılıyordu.
Hükümet cemaat dershanelerine düşmanlığı nedeniyle tümden o kurumları yasakladı.
Cemaat dershaneleri ayrı tutulmadan bütün dershaneler için geldi yasak kararı.
Anayasa Mahkemesi’nin yasak kararını hukuksuz bulan kararına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı dershanelerin faaliyetine izin vermiyor.
Yasaklamayla birlikte dershaneler de merdiven altına indi.
Önceden Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimi altında faaliyet gösteren, vergisini veren, kayıt altındaki dershanelerin yerine merdiven altında faaliyet gösteren kayıt dışı, denetimden uzak merkezler türedi.
Bunlar rehberlik merkezi, koçluk merkezi, ödev evi, test merkezi, eğitim merkezi, eğitim danışmanlığı gibi isimlerle faaliyet gösteriyor.
4-5 öğretmen bir araya geliyor.
Bir apartman dairesi veya bir lüks villa kiralıyor.
Çoğu kez herhangi bir tabela da asmadan öğrenci kabul ediliyor.
Üniversiteye hazırlık için 40 bin lira, liseye hazırlık için 27 bin lira alınıyor.
Öğrencilere dershane ortamında değil ev ortamında 3-5 kişilik gruplar halinde ders veriliyor.
Bir çok okulda da daha okullar açılmadan özel ders veren öğretmenler türedi.
Özel ders ücretlerinin saati de 200 lirayı buldu.
Bu paraları kim verebilir?
Elbette bu paraları veren olmasa bu merkezler türemez.
Demek ki bu yüksek bedellerle çocuklarının geleceğine katkı sunmak isteyen, buna imkanı olan veliler var.
Peki parası olmayan ne yapacak?
Onlar AKP-Cemaat kavgasının bedelini ödeyecekler.
Olay sadece para meselesi değil.
Hiçbir denetime tabi olmayan bu yerler sorun yaratabilir.
Eğitimde fırsat eşitsizliğine neden olan dershane kapatma kararı, her açıdan ele alınarak, acilen gözden geçirilmelidir.
Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1347 | E-posta
|
|
|
