Son Yorumlar
Son Þans, Tekrarý 105 Yýl Sonra
Bilgi
Yazým içeriði ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazý olmuþ. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu þekilde, canlýlarýn hangi amaçla bayýltýðýný bilmeden ve sonrasýnda...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLÝ
ORADAKÝ YURTTAN ÞÝKAYET GELMÝÞTÝR BELEDÝYEYE BELEDÝYEDE GEREKENÝ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de deðiþim baþlýyor!
MÜTEAHHÝT
GEYVE TEÞKÝLATI TAMAMEN DEÐÝÞMELÝ MÜCAHÝTLÝKTEN MÜTEAHHÝTLÝÐE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüþtü
dileðimizdir
sayýn Murat Kaya; TCDD'nýn genen müdürü ile görüþürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Sivrihisar'daki sempozyumda..
Perþembe, 29 Ekim 2015

SÝVRÝHÝSAR’DAKÝ SEMPOZYUMDA

GEYVE’DE BÝR SEMPOZYUM

BÝR FAKÜLTE HAYAL ETMEK

Edebiyat teorisyenleri çok genel anlamda da olsa edebi metinleri “okutan metin” (readerly text) ve “yazdýran metin” (writerly text) olarak ikiye ayýrýrlar. Bazý metinler okunduktan sonra okuru adeta metnin öznesi hâline getirir; onu düþünmeye, hatta yazmaya teþvik eder. Bu durum metnin okuyucu üzerindeki etkisinin metin okunduktan sonra da devam ettiðini gösterir. Sözün özü, nitelikli bir eseri okuduktan sonra o eseri okumadan önceki biz deðilizdir artýk. Metnin büyüsü bizi sarsmýþ, bakýþ açýmýzý evrime uðratmýþ, bilgi daðarcýðýmýzý güncellemiþtir. Deðiþerek geliþmiþizdir anlayacaðýnýz.

Böyle bir giriþ yapmamýza, 24-25 Ekim (2015) tarihleri arasýnda Eskiþehir’in Sivrihisar ilçesinde düzenlenen Tarihi, Kültürü ve Sanatýyla I. Sivrihisar Sempozyumu neden oldu. Bu sempozyum ve sempozyumda tanýk olduklarýmýz -edebiyat teorisyenlerinin ifadesiyle okuduklarýmýz- bizi sadece düþündürmedi, sempozyum üzerinde yazý yazmaya da kýþkýrttý. Bunun elbette birkaç nedeni vardý. Bunlardan birincisi sempozyumun Anadolu’nun küçük sayýlabilecek bir ilçesinde, daha çok o ilçenin belediyesinin katkýsýyla düzenlenmesiydi. Ýkincisi, sempozyum plân ve programýnýn katýlýmcýlarda profesyonellerce yapýlýyormuþ duygusunu uyandýrmasýydý. Üçüncü ve belki de en önemlisi, sempozyum görevlilerinin -özellikle Sivrihisar belediye baþkan ve yetkililerinin- “görevini yapan” deðil “misafirlerini memnun etmeye çalýþan” yaklaþýmlarýydý. Ayrýca, Sivrihisar Kaymakamlýðý ile Sakarya, Anadolu ve Eskiþehir Osmangazi Üniversitelerini bu organizasyona katký verenler listesine yazmamak bu kurumlara haksýzlýk olur.

(Yine sempozyumu iki gün boyunca büyük bir dikkatle takip eden ve katký vermeye çalýþan Sivrihisar’ýn Orhan Keskin büyüðümüzle birlikte Dede Korkutlarýndan olan Yaþar Yurtdaþ ve Mustafa Altan Beyleri buraya not düþelim.)

Sempozyum, yýllar önce metruk bir bina olarak gördüðümüzde þaþýrmamýza ve üzülmemize neden olan Ermeni Kilisesi’nde yapýlacaktý. Ne yalan söyleyelim, önceki gidip gelmelerimizden aklýmýzda kalan ve Sivrihisar’la ilgili olarak yýllarca zihnimizi meþgul eden ana konular bu kentteki Ulu Cami ile Ermeni Kilisesi’nin durumuydu. Kilise kendi kaderine terk edilmiþken Ulu Cami kocaman binalarýn arasýnda can çekiþir bir haldeydi. Sempozyum için yola çýktýðýmýzda bu iki tarihi ve dini yapýyý görmeyi sabýrsýzlýkla bekliyorduk ki Anadolu Üniversitesi misafirhanesinden aldýðýmýz iki Azeri katýlýmcý dikkatlerimizi baþka noktaya çektiler. Karabað sorunu nedeniyle kiliseye asla gelmeyeceklerini ve bildirilerini baþka bir mekânda sunmak istediklerini yüksek sesle dile getirdiler. Buruk bir hava oluþtu minibüste. Dolayýsýyla, sempozyum izlenimlerinin fitili daha Sivrihisar’a varmadan ateþlenmiþ oldu. Sivrihisar’a vardýðýmýzda son durumlarýný gördüðümüz Ermeni Kilisesi ile Ulu Cami’nin bakýmlý halleri bizi bu güzel ilçemiz ve kültürümüz açýsýndan mutlu etti. Kilise orijinal haline sadýk kalýnarak restore edilmiþ, Ulu Cami ise adýna yakýþýr bir þekilde elden geçirilip çevre düzenlenmeleriyle birlikte nefes alýr hale gelmiþti.

Biz edebiyatçýlar için Sivrihisar, Yunus Emre ve Nasrettin Hoca ile birlikte biraz da Mehmet Kaplan demek. Kaplan’ýn fikir ve ruh dünyasýnýn arkasýnda çocukluk yýllarýnda (1915-1928 arasý) Sivrihisar’da yaþadýklarý önemli bir yer tutar. Aradan yýllar da geçse yaþadýðý her etkileyici hadise onu bu kasabaya, dolayýsýyla çocukluðuna geri götürür.

1950’li yýllarýn sonunda Erzurum’da görev yaparken bir kýþ günü Kaplan Hoca’nýn güneþ gözlüðü bozulur. Taþ maðazalardan birinde gözlüðünü tamir ettiren Hoca tamirciye “Borcum ne kadar?” diye sorar. Asil çehreli usta “Bunun için de para mý alýnýr bey?” der. Bu söz Kaplan’ýn iç dünyasýný harekete geçirir ve onu yýllar öncesine, çocukluk yýllarýna kanatlandýrýr. Otuz yýldan beri duymadýðý bir hisle ürperir Hoca. Bu ses, çocukluðunda çok iyi tanýdýðý ulvi ruhlu Anadolu insanýnýn sesidir. Kaplan bu Erzurum hatýrasýný, “kalabalýk”tan “millet”e geçiþte var olmasý gereken temel olguyu vurgulamak için anlatýr. Sözün özü, ona ait olduðu milleti hissettiren, ömür boyu benliðini hiç terk etmeyen arketipsel mekândýr Sivrihisar.

Erzurum’da yaþanan bu hatýra zihnimde canlýlýðýný korurken kulaklarým ilginç bir olaya tanýklýk etti. Kendisi de Erzurumlu olan bir dostum (M. Yaþar Ertaþ) iç dünyamý okur gibi anlatmaya baþladý: Sempozyuma geldiðimizi fark eden Sivrihisarlýlar alýþveriþ yaptýðýmýz yerlerde, “Siz bizim misafirimizsiniz!” diyerek bizden para almak istemediler.

“Siz bizim misafirimizsiniz!” cümlesi uzun süre zihnimde döndü durdu. Hayal dünyamda Erzurum yolculuðu baþladý. Evet, karar vermek için biraz daha beklemeliydim, bunu hissediyordum. Fakat bir baþka katýlýmcýdan da benzer bir anekdot dinlediðimde Hoca’nýn Erzurum’da yaþadýðý olayý hayal dünyamdan bugüne taþýdým. Bu kasabada yaþananlarla Erzurum’daki usta arasýnda bað kurmamak, bütün bunlarý yazýya dökmemek, kalýcý hale getirmemek iç dünyama ve bu güzel insanlara haksýzlýk olurdu. Kaplan’ýn öðrencisiydi (Sema Uðurcan) ikinci hadiseyi anlatan: Sempozyum için Ýstanbul’dan Eskiþehir’e, Eskiþehir’den Sivrihisar’a geliyor Hocamýz. Otobüsten indikten sonra ne yapacaðýný bilemez bir halde beklerken onun yabancý olduðunu fark ediyor Sivrihisar’a geldiði otobüsün sürücüsü. Elbette konuya duyarsýz kalmýyor. Hocayla ilgileniyor ve onu kendi özel arabasýyla þehrin hayli dýþýnda bulunan otele býrakýyor.

“Ýþte” diyorum içimden “þimdi oldu”. Erzurum’la Sivrihisar’ý kardeþ memleketler olarak ilan ediyor ve ekliyorum: Kalabalýklar “yabancý”yý yolunacak kaz olarak görür, sömürür, aldatýrlar. Ama millet olmayý baþarmýþ insanlar, medeni topluluklar, “yabancý”yý kendisine yardým edilmesi þart olan Tanrý misafiri olarak algýlarlar. Bu nedenle ona sahip çýkar, yardým ederler.

Sivrihisar’da bir konakla karþýlaþmak…

Elbette Zaimaða Konaðý’ndan bahsediyorum.

Bu tarihi konakla ilgili olarak kaynaklar þuna yakýn bilgiler veriyor: Yýl, 1922’nin mart ayýdýr. Mustafa Kemal ve Ýsmet Paþa’nýn da içinde bulunduðu topluluk bu konakta savaþa dair önemli kararlar alýrlar. Bu arada Mustafa Kemal, Ýtilaf Devletleri tarafýndan yapýlan ateþkes teklifini görüþmek ve verilecek cevabý karara baðlamak için Bakanlar Kurulu’nu Sivrihisar’a davet eder. 24 Mart 1922’de Bakanlar Kurulu bu tarihi konakta toplanýr. Bu toplantý Ankara dýþýnda yapýlan ilk Bakanlar Kurulu toplantýsý olarak tarihe geçer.

Konak bugün çok amaçlý olarak kullanýlýyor. Biz iki gün boyunca öðle ve akþam yemeklerimizi bu konakta yedik. Hemen belirtelim ki hem konaða hem yemeklere hem de yemeklerin sunumuna þapka çýkardýk. Bu arada yemeklerin belli bir ücret karþýlýðýnda Sivrihisarlý kadýnlara yaptýrýldýðýný duyunca çok þaþýrdýk, çünkü yemekler hem özenli hem de çok lezzetliydi. Yemeklerde emeði geçen Sivrihisarlý kadýnlara teþekkürü borç biliyor, her alanda olduðu gibi bilimsel bir þölende de halký bir yönüyle yapýlanlara dâhil etmeyi unutmayan Sivrihisar belediyesini bu ince davranýþýndan dolayý kutluyoruz.

Ya sempozyumun bilimsel yönü diye bir ses duyar gibiyim. Kýsaca izah edeyim:

Sempozyumun bilimsel yönü hiç de mütevazý deðildi. Bu durumu, katýlýmcýlarýn sunduðu bildirilerin bilimsel niteliklerine baðlamýyorum sadece, mesela, unvan çeþitliliklerinin doðurduðu armoni ve sinerji de etkileyiciydi. Bu baðlamda özellikle vurgulanmasý gereken genç akademisyenlerin bildirilerinin yetkinliðiydi. Hocalarýndan hiç de aþaðý kalmadýlar. Kendilerini burada bir kere daha tebrik ediyorum.

Sempozyumun birinci ve ikinci gününde dörder oturum düzenlendi. Açýlýþa Eskiþehir Valisi (Güngör Azim Tuna), Sivrihisar Kaymakamý (Erdinç Yýlmaz) ve Belediye Baþkaný (Hamid Yüzügüllü), bölgenin askeri erkâný ile halktan hatýrý sayýlýr bir kalabalýk katýldý. Vali Bey birinci oturumun sonunda toplantýdan ayrýldý.

Sempozyum alanýný hiç terk etmeyenler de vardý. Bunlardan biri Anadolu Üniversitesi öðretim üyesi Mustafa Kemal Biçerli’ydi. Bir Sivrihisar sevdalýsý olan Biçerli, akrabasý ve büyüðü Orhan Keskin Beyefendi’nin boþluðunu hissettirmemek için iki kiþilik güler yüzüyle konuþmacýlara heyecan aþýladý.

Ve Hamid Yüzügüllü. Sivrihisar’ý yeniden eski güzel günlerine döndürmek isteyen bir heyecana tanýk olduk bu insanda. Hemen müjdeleyelim, Hamid Yüzügüllü ile Sivrihisar küllerinden yeniden doðuyor ve Eskiþehir’e yolu düþenlerin mutlaka uðrayacaklarý bir beldeye dönüþüyor.

Erdinç Yýlmaz da mütevazý ve cana yakýn bir yönetici tavrýyla hiç terk etmedi bilim meydanýný.

Bu insanlar, kendilerine ayrý bir paragraf açmamýzý sonuna kadar hak ettiler. Helal olsun.

Ya katýlým?

Sempozyumu düzenleyen üç üniversiteden katýlým beklenen seviyenin altýndaydý. Sakarya Üniversitesi’nden Arif Bilgin, Mehmet Yaþar Ertaþ, Hamza Gündoðdu, Basri Özçelik, Haþim Þahin, Burak Çýtýr; Anadolu Üniversitesi’nden Hakan Sivas, Nilgün Elam, Demet Turgut; Eskiþehir Osmangazi Üniversitesi’nden Mehmet Topal, Zafer Koylu, Ýsmet Þanlý, Fatma Sevinç, Muharrem Dayanç, Sertaç Demir sempozyumda aktif olarak yer alan üniversitelerden Sivrihisar’a gelen akademisyenlerdendi. Ayrýca Marmara Üniversitesi’nden Sema Uðurcan, Yýldýrým Beyazýt Üniversitesi’nden Hüseyin Çýnar, Uþak Üniversitesi’nden Biray Çakmak, Nevþehir Hacý Bektaþ Üniversitesi’nden Suzak Akkuþ Mutlu, Sabahattin Zaim Üniversitesi’nden Ýlknur Yüksel ile emekli öðretim görevlisi Mustafa Özçelik’i de burada anmak isteriz. Bütün bunlarla birlikte bildirileriyle bu þölene katký saðlayan ve bizi Sivrihisar’a doyuran elliye yakýn katýlýmcý tek tek teþekkürü hak ediyor.

Gelelim bahsin Geyve boyutuna.

Bir beldenin kabuðunu kýrmasý ancak bilimle olur, bilimin týlsýmlý elinin bu beldeye dokunmasýyla olur bir baþka deyiþle. Geyve ve yakýn çevresini (Taraklý, Göynük, Pamukova, Ýznik, Osmaneli) bir bütün olarak düþündüðümüzde tarihsel derinlik ile kültürel zenginlik hemen kendisini hissettirir. Fakat sadece Geyve de köyleriyle birlikte önemli bir birikime sahiptir. (Bu konuda geyve.com’daki Ýrfan Özdilek Niþancýk’ýn yazýlarýna bakýlabilir mesela.) Ne dediðimizin ve neyi teklif ettiðimizin farkýndayýz. Konuyu biraz daha açalým. Aslýnda mesele sadece tarihsel ve kültürel boyut da deðil. Ekonomiden ziraata, eðitimden saðlýða, turizmden spora kadar birçok konu burada düzenlenecek bilimsel toplantýlarda, sempozyumlarda masaya yatýrýlabilir. Bunlar kýsmen yapýlýyorlar da, fakat Geyve’nin daha büyük ve uluslararasý arenada ses getirecek aktivitelere ev sahipliði yapabilecek birikime ve güce sahip olduðunu düþünüyoruz.

Ayrýca, Sakarya’nýn diðer ilçelerine fakülte açan doðru da yapan yetkililer, Geyve ile Pamukova arasýna bir Ziraat Fakültesi açmayý niçin düþünmezler? Göl manzaralý odalara nehir manzaralý çalýþma alanlarý eklemek güzel ve anlamlý olmaz mý?

Mazur görsün dostlar-büyükler, insan yaþadýðý þehirde tanýk olduðu güzelliklerden sonra doðduðu topraklarla ilgili hayaller kurmaktan kendisini alamýyor.

Geyve de katýlanlarý düþündür/ecek, yazdýr/acak, onlara ilham ver/ecek bilimsel faaliyetleri hak etmiyor mu, ne dersiniz edebiyat teorisyenleri?


Muharrem Dayanc hakkýndaki diðer yazýlar
Gösterim: 3444 | E-posta

Ýlk Yorumu Siz Yazýn
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarýnýz Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kiþisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adýnýz:
Baþlýk:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazýlan Yorumlar Hakkýnda E-Posta Aracýlýðýyla Bilgilendirilmek Ýstiyorum

Yazdýr E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.