Bir öğretmenler günü daha geçti. Kutlamalar yapıldı, kimi gazeteler yer verdi haber yaptı, kimi yazarlar köşesinde yazdı, bazı siyasiler ve devlet büyükleri de boş durmadı. Kimileri övgü dolu boş sözlerle geçiştirdiler.
Öğretmenlik mesleği kutsaldır dediler. Bazı devlet büyükleri hayatta olan öğretmenlerini ziyaret edip çiçekler verdiler. Görünüşte vefa sergilediler.
Bazı devlet büyükleri de öğretmenlerine yapamadıkları iyileştirmeleri,veremedikleri hakları dini yaklaşımlarla Peygamberimizden ve Hz. Ali’ den bazı sözleri kendilerinde yorumlayıp, Allah bazı kullarına ilim, bazılarına da paraca zenginlik verirrmiş. Öğretmenlerin payına ilim düşmüş falan..
İlimle para sanki birbirne düşman. Yani ilim yapıyorsan parasızsın, paran varsa ilimden anlamazsın gb bir yaklaşım.
Kutsal Kitabında “Oku” diyerek başlayan bir din, Alimlerine, Muallimlerine yoksulluğu uygun göreceği ni sanmıyorum. Bazı haklara uygun görmüyeceğini sanmıyorum. Aksine en güzel şeylere lahyık görür.
Oysa tarihte eğitime, öğretime, öğretmene değer veren devletler, milletlerr, topluluklar daima karşılığını bulmuşlardır. Bilimde, sanatta, teknikte hep önde olmuşlar, kendi medeniyetlerini kurmuşlar, geliştirmişler ve başka milletleri de yönetmişlerdir.
Eğitime, öğretime öğretmenine değer vermeyenler de ya zayıf, güçsüz, yoksul ve geride kalmışlar yada tarih sahnesinden yok olup gitmişlerdir.
O zaman Allah böyle emretmiştir, Peygamberimiz şöyle demiştir gb kendisine göre yorumlarla, eğitim öğretim ve öğretmenin durumu böyle açıklanamaz. Bakalım tarihte kimler, hangi milletler, hangi devletler öğretmene, eğitime, öğretme nasıl bakmışlar? Neler yapmışlar ?
“İlim Çinde bile olsa gidip alın” Hz. Muhammet (sav)
“Bana br harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” Hz. Ali
“Bir yıl sonrasını düşünüyorsan
Tohum ek, boy versin buğdaylar.
On yıl yirmi yıl sonrasını düşünüyorsan,
Fidan dik, ağaç olsun yeşersin ormanlar.
Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan, insan yetiştir,”
Çin Atasözü
Türklerin geçmişine bakalım.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra yaptığı ilk işlerden biri Fatih Medresesi'ni kurmak olmuştur. En iyilerini görevlendirmiştir öğretmenlerin. Medreseyi çağın gerekleri doğrultusunda donatmış, kütüphaneyi kurdurmuş, bu medreselerden çok değerli ilim insanları yetişmiştir.
İlim nasip olana para nasip olmaz, para nasip olana da ilim nasip olmaz. Ya da Allah, ilim verdiğine para vermez, para nasip ettiğine de ilim nasip etmezmiş gibi düşüncelerin aksine Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul’da kurulan Fatih Medresesinde görev yapan öğretmenlerin (müderrislerin) aldıkları ücretler üç gruba ayrılıyordu:
1.Grup 25’likler (25 Akçe)
2.Grup 45’likler (45 Akçe)
3.Grup 60’lıklar (60 Akçe)
Bu ücretler günlük ücretlerdi. Bugünle karşılaştıralım. 45x30=1350 Akçe bir aylık ücret tutarı. Satın alma gücü; o tarihte bir koyun 2 Akçedir. Bir öğretmenin aylık kazancı 1350:2=675 koyun alabilecek güçtedir. Sadece ücret değil tabi. O zamanlar toplumda önemli bir statüsü vardı öğretmenin. İstanbulun fethinden sonra Fatih İstanbul’a girerken hocası Akşemsettin’de yanındaydı. Hatta Fatih e çiçek sunan Bizans kızlarına Fatih, Hocası Akşemsettin i işaret ederek, çiçekleri Hocasına verdirmiştir.
Atatürk de öğretmenine, eğitim-öğretime büyük önem vermiştir. Yurt gezileri sırasında bir köy okulunu ziyaret etmiş, sınıfa kapıyı çalarak girmiş ve öğretmen ayağa kalkarak kürsüdeki yerini Atatürk’e vermiştir. Atatürk; “Orası sizin makamınız, siz dersinize devam edin. İzin verirseniz ben de öğrencilerinizin yanına oturup dersinizi dinlemek, bilgilerinizden yararlanmak isterim.” diyerek öğretmene olan saygısını ve verdiği değeri göstermiştir.
Yine bir başka örnekte, Maliye Bakanı Atatürk’e “Paşam, Milletvekilleri maaşlarına zam istiyorlar ne kadar zam yapmamız uygun olur” diye sorduğunda Atatürk’ün cevabı; “Öğretmen maaşlarını geçmesin” şeklinde olmuştur.
Atatürk öğretmenler ile ilgili söylediği sözlerinde öğretmeni hem yüceltmiş hem de öğretmene görev yüklemiştir. “Öğretmenler; yeni nesil sizin eserini olacaktır”, “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmelisiniz” diyerek öğretmene, eğitime, öğretime ne kadar önem verdiğini göstermiştir.
Unutmayalım, milletlerin geleceği bugünkü çocuklardır. Ne kadar iyi yetiştirilirse, geleceğimiz de o kadar iyi olacaktır. Ne kadar ihmal edilirse, geleceğimiz de o kadar olumsuz etkilenecektir.
Ali ÇETİNKAYA Ali Çetinkaya hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1559 | E-posta
|