1956 doðumlu bir boks antrenörü Teddy Atlas. Babasý Macar kökenli bir Amerikalý. Halihazýrda 67 kilonun tartýþmasýz en büyük isimlerinden Tim Bradley’i çalýþtýrýyor. Bir zamanlar Mike Tyson da öðrencisi olmuþ. Haddi aþtýðýnda baþýna silah dayamaktan çekinmemiþ daha sonra ringlerin tozunu atacak bu aykýrý öðrencisinin.
Ýlginç bir sahne anlatýlýr bu iþinin ehli Amerikalý için:
Yine köþesindedir Teddy. Çalýþtýrdýðý bir baþka öðrencisinin maçýný onunla birlikte, en az onun kadar yaþamaktadýr kendisine ayrýlan yerde. Hiç de iyi gitmemektedir maç ve öðrencisi çok tutuktur. Maçýn ikinci veya üçüncü raundudur. Bitiþ gongu çalar çalmaz ringin köþesine konulan oturaða kendisi kurulur. Hiç de alýþýlmýþ bir durum deðildir bu. Bütün salon gibi öðrencisi de oturaða oturmanýn kendi hakký olduðunu düþünmektedir. Köþeye gelip “kalksan da ben otursam hocam” diyen gözlerle kendisine bakan öðrencisine, “Sen ayakta bekleyeceksin ben oturacaðým.” der. Sessiz sitemine sesli cevap alan yorgun boksör þaþkýndýr, topu topu bir dakika dinlenebilecektir zaten ve zaman hýzla akmaktadýr. Devam eder Teddy, “Kenarda ben senden daha çok yoruldum.”
Gereðini yap demektir bu hal diliyle.
…
Bir Neþet Ertaþ türkü dinlerken, “Bazý insanlarý sonuna varmadan bilemeyiz.” diyen Tanpýnar’a “haklýsýn” anlamýnda baþ sallamak.
“Yürümeyi biliyorsan bütün dünya düzdür dostum, konuþmayý biliyorsan yer gök kulak.” deyip iþin içinden sýyrýlmamak, yarým asra yaklaþan bir ömürden sonra kendini Teddy gibi hissetmek.
Hayatýn görünenden ibaret olmadýðýný bilmek, anlýk aldanmalarýn tuzaðýna düþmemek.
Yalnýzca seyrine müsamaha gösterilirken, dostlarýn þaþkýn bakýþlarý arasýnda bir anda oyunun içine dalývermek, kurguyu bozuvermek.
Bütün gözleri bir dakikalýðýna sunulanlardan þüpheye çaðýrmak.
…
Asla affetmemek Teddy’yi.
Teddy’li veya Teddy’siz dünyanýn yalnýzlýðý dayatan anlamsýzlýðýndan boþ yere yorumlar devþirmemek.
“Kim kazanýrsa kazansýn herkes kaybediyor, kimin elinin havaya kaldýrýldýðýnýn ne anlamý var.” kandýrmacasýný da tarihin çöp sepetine atmak.
Salon daðýlmadan insan mahþerine dönüp, “Ne kadar abartmýþým kendimi, gözümde büyüttüðüm gibi deðilmiþ hiçbir Teddy.” bile demeye tenezzül etmemek.
Þair Vigny’nin erkek kurdu gibi kursaðýndan yakaladýðý hiçbir haksýzlýðý, bedeli ne olursa olsun, býrakmamak.
Söyleyemediklerini söylenmek deðil mi zaten hayat, bazen duvara bazen aynaya: Anlayýþý kadar vicdaný vardýr insanýn, vicdaný kadar dünyasý.
Kalbine borçlu gitmek.
Sonrasý bulantý ve uðultu.
Muharrem Dayanc hakkýndaki diðer yazýlar Gösterim: 2016 | E-posta
|