İSTERSEK BAŞARABİLİRİZ
Birçok kişinin geçmişle ilgili yaşadığı büyük acıları var.
Kalpler intikam ateşi ile yanıyor. Herkesin kendince haklı sebepleri var.
Nefret tohumu ekilmiş bir kere kalplere. Bebekler ezilmişlik öyküleri, intikam türküleri, öç alma arzusu ile pişpişlenmiş uykuya yollanmış.
İnsan insana güvenmez olmuş, herkes hak arama peşinde ve en masum benim iddiasında.
Yanlışı yapanlar, haksızlık ve zulüm edenler ölmüş gitmiş, zulüm görenlerin ezilenlerin çocukları şimdi başka masumları yok ederek zulmederek atalarının intikamını alma derdinde.
Kimi dinimi yaşayamadım deyip şeriat getirmek istiyor, kimi Kürt halkı çok zulüm gördü deyip daha öncesinde var olmayan Kürt Devletini kurmak istiyor. Kimi Osmanlıyı dağıtan yıkan Musafa Kemal'miş gibi; yok olan bir imparatorluktan yeni bir devlet kurduğunu inkar edip onunla güreşe kalkışıyor. Kimi yıllarca dedelerim Alevi olduklarını söyleyemediler hep saklamak zorunda kaldılar diyerek her söze ben Aleviyim diye başlıyor , dedeleri mezarında rahat uyusun istiyor. Kimi de her söze peygamber efendimiz buyuruyor ki diye başlıyor, sanırsınız yanındaydı her sünnetten haberdardı.
Kimi macera arıyor belki de. Kendini bir bilgisayar oyununda kötü adamları yok eden kahraman sanıyor mutlu oluyor.
Sesi sözü çıkmayan, herşeye sabredip şükretmeyi kader sanan masum halktan hiç söz etmiyorum bile. Bahsettiklerim konuşma sanatını iyi bilen, halkın liderliğine soyunmuş sözüm ona siyaset ve devlet adamları.
Kalplerinde taşıdıkları kin ve nefret yüzlerindeki nuru kaldırmış; kendi hayatlarını cehenneme benzetmek yetmemiş bizleri de kendilerine benzetmek için ellerinden geleni ardına koymuyorlar.
Acıları acı ile besliyor, kendi taşıdıkları kirli kinli kalpleri yetmiyormuş gibi yeni doğan bebelere bile nefret tohumu aşılıyorlar.
Terörist veya asker bile demiyorum giden yiten her can peşinde acılar ve intikam arzusu içinde, nefreti kusmak için gün bekleyen canlar bırakıyor.
Kanla memleket sulanırsa yetişecek olan yalnızca ve yalnızca acı dolu insanlar olur.
Çok mu zor geçmişte yaşanan acıların üzerine sünger çekmek.
Helallaşmak kucaklaşmak, iyi ve güzel için elele omuz omuza çalışmak sahiden çok mu zor.
İstersek bu kan davalarını kucaklaşıp bitiremez miyiz. Çocuklarımıza bırakmak istediğimiz miras sahiden kan davası mı?
İş işten geçmeden akıllanamaz mıyız. Rant için bizi birbirimize düşürmeye çalışanların oyununu bozamaz mıyız?
Hayat çok güzel ya. Keşke 100 yıl keşke 200 yıl yaşasak.
Aşk var Aşk. Hazanıyla, hüznüyle hasreti özlemiyle, insanı melek yapan, kalbi sevgiyle merhametle dolduran Aşk var.
Yüzleri nurlayan, kalpleri temizleyen, ruhu kanatlandıran Aşk var.
İnsanı güzel yapan, dili güzel söyleten, dünyayı cennet yapan Aşk var.
Savaş niçin ya?
Çiçekler var, ulu çınarlar, salkım söğütler , erguvanlar var.
Minicik kuzular var anasından süt emen, kelebekler var üç günlük ömürlerine rağmen bize mutluluk taşıyan, coşkun akan ırmaklar, şelaleler var.
Görmediğimiz nice güzellikler var niçin ölelim niçin acı çekelim ya. Gökyüzü bizim bütün yıldızlarıyla, mehtabı güneşiyle, bembeyaz bulutlarıyla.
Kara toprak bizim bağrından fışkıran buğdayınla, nergisinle sümbülünle, çiğdeminle.
Neden ölelim neden öldürelim ya.. Çocuklarımız var peşimizden ağlayacak, kolsuz kanatsız kalacak, kucaksız, ocaksız kalacak.
Niçin öldürelim niçin nefret edelim, karşımızdakinin canı var, hayalleri umutları var, sevenleri sevdikleri var.
Kalp kalbe karşıymış. Sevdiği kadar seviliyormuş insan, affetmek, yok saymak, kötü günleri olmadı farz edip unutmak çok mu zor ya.
Zaten unutmayacak mıyız birgün. Bırakıp gitmeyecek miyiz nefreti kini düşmanlığı. Nefesimiz bizi terk ettiği gün o çirkin duygular da terketmeyecek mi bizi.
İş işten geçmeden sarılsak hayata ve mutluluğa olmaz mı?
Reyhan Karagöz Çetin hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2774 | E-posta
|