İftar, vakit olarak orucun sona erdiği an, güneşin battığı, akşam ezanının okunduğu andır. Oruç tam bu sırada açılır. Orucu açtıktan sonra yediğimiz yemek de iftar yemeğidir.
İslam geleneğinde aile bireyleri dışında, başkalarına iftar yemeği yedirme geleneği vardır. Türklerde buna benzer gelenek islam öncesinde de vardır. Türklerin islamiyeti kabulüyle, evvelinde toylarda verilen ziyafetler, artık ramazan aylarında iftar yemeklerinde de yerini almıştır.
Peygamberimiz Hz. Muhammet s.a.v iftar yemeklerinde misafir çağırırdı. Ama iftar yemeğini kendi parasıyla karşılardı.
Dört büyük halife de öyle devletin parasıyla eş dost ve akrabaya ziyafet çekmezlerdi. Hatta Hz. Ömer, devlet ile ilgili işleri yaparken devletin parasıyla alınan mumu yakar, işi bitip kendi işleriyle uğraşırken mumu söndürür, kendi parasıyla aldığı mumu yakardı.
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey, devlet işleri dışındaki konuklarına verdiği davetlerde de, iftar yemeklerinde de kendi sürüsünden kestirdiği koyunların etlerinden yapılan yemeklerle ziyafet verirdi.
Çok sonraları ise İstanbul’da devletin önde gelen yöneticileri, paşaları, müderrisleri, ağaları, beyleri fakir fukarayı iftar yemeğine davet ederler, onları kendi paralarıyla yaptırdıkları yemeklerle doyururlar, hatta onlara diş kirası adı altında bir de altın verirlerdi. Bütün bunları kendi paralarıyla yaparlardı.
Peygamberimiz Hz. Muhammed de bir hadisinde şöyle buyuruyor:
“Kim bir müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.”
(Tırmizi, Savm: 82; İbn-i Mace, Sıyam:40) buyurmaktadırlar.
İmam-ı Gazali de: “Allah’ü Teala, yemek yediren cömertle meleklerine övünür” diyor.
Ünlü bir Türk atasözü de derki; “Başkasının malıyla cömertlik yapılmaz.”
Anlaşılıyor ki Ramazan’da iftar yemekleri kişinin kendi parasıyla verilir.
Son yıllarda ülkemizde adeta bir akım oldu Ramazanda iftar yemeği yedirmek. Cumhurbaşkanları köşkte, sarayda, Meclis Başkanları mecliste, bir de Belediye Başkanları var ki her ilçede halka açık iftar sofraları kuruyor. Kurulsun, bu güzel de kendi paranızla kurun arkadaş. Kamu parasıyla iftar veriyorsunuz. Buna kaç kişinin rızası var? Kaç kişinin yok? Araştırın bakalım.
Şimdi gelelim caiz mi değil mi.
Bu konuda diyanet açıklama yapmıyor. Fakat bir kişinin bile rızası olmasa o yemek yenmez. Orucunu tutan müslümanlar ne kadar güzel ki oruç ibadetinizi yerine getiriyorsunuz. Fakat herkesin vergilerinden kesilerek yaptırılan iftar yemeklerini yerken, herkesin rızası var mı diye sorgulamadan yemeği yiyorsunuz. Bunu doğru buluyor musunuz? Bu durumda acaba oruç kabul olunur mu?
Bir Diyanet İşlerine, bir ulemaya sorun, bir de aklınıza sorun. Sonrasında hala yiyebiliyorsanız yiyin. Doyuncaya kadar yiyin.
Ali ÇETİNKAYA
Ali Çetinkaya hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2242 | E-posta
|