OKUMAK
Rabbimizden gelen ilk emir Oku;
Buna raðmen okumayý neden sevmiyoruz ki; Sanýyorum okumak insana ekstra sorumluluk yüklüyor. Halbuki bizler üzerimize sorumluluk almak yerine birilerinden dinleyip öðrenmeyi, yanýlgýya düþtüðümüz zamanda baþkalarýnýn üzerine suç atmayý seviyoruz. Bu yüzden yüzyýllardan beri okurmuþ gibi yapýyor, ama öðrenmeme anlamama konusunda inat ediyoruz .
Hal böyle olunca da bu durumu aleyhimize kullananlar çok oluyor. Örneðin kutsal kitabýmýz Kur'an-ý Kerim'i Arapça okumak ve anlamamak için adeta direndik. Ezbere okumak onu þiirleþtirmek, ilahiler kasidelerle ruhumuzu okþamak çok güzel ama oradaki emirler, tavsiyeler yol göstermelerden bi haberiz. Halbuki Kur'an, bozulmuþ dejenere olmuþ toplum kurallarýný dizayn etmek; adalet, hak, hukuk edep kalmayan bir ortamda yaþam kurallarýný belirlemek yol göstermek için gelmiþ.
Biz onu açýp okumadýðýmýz için birileri bizim adýmýza okuyup anlatýyor; 604 sayfalýk Kur'an'dan ise altý milyon belki altmýþ milyon günah çýkarabiliyorlar.
Biz okumadýðýmýz için tarikatlar cemaatlar cami imamý herkes kendini bilirkiþi tayin edip bize yol göstermeye kalkýyor.
Bazen televizyon programlarýnda bir konuda öyle bir tartýþýyorlar ki þaþkýna dönüyor kimin arkasýndan gideceðimizi bilemiyoruz.
1500 yýl önce çaða yenilik ve rahatlýk getirmeyi hedef edinen kutsal kitap ne yazýkki þimdilerde halký adeta gericiliðe zincirlemek ister gibi hale sokuluyor.
Ne yazýk ki bu tek bizim ülkemiz için deðil bütün Ýslam coðrafyasý için ayný.
Þimdilerde bakýyoruz ki inançlý olmayý yanlýþ algýlayan, kutsal kitabý doðru yorumlayamayanlar cennet vaadiyle sabýrla þükürle avunup mantýðýný düþünme yetisini kullanamayanlar modern hayatýn, adil hukuk düzeninin, teknolojinin, bilimin sanatýn dýþýnda gerisinde kaldýlar.
Taht kavgasý, kardeþ kavgasý, iç savaþlarla birbirlerine düþüp, güçlü ülkelerin oyuncaðý oldular.
Bütün bu olup bitende tek suçumuz okumamak.
Bütün dinlerde din adamlarý ayrý bir sýnýf yaratmýþ. Her din için ibadet evleri ihtiþamýn lüksün simgesi olmuþ, din adamlarý da bir þekilde cebini doldurmuþ. Halbuki Rab her yerde deðil miydi? Ýçimizi dýþýmýzý bilmiyor muydu? Her nerede olursak olalým bizi görüp duymuyor muydu? O zaman niçin aracýlar koyuyoruz rabbimize ulaþmak için. Duamýzý, þükrümüzü bilen rab bizi ibadet ederken her yerde görmüyor mu?
Kiliseler ve camiler ihtiþam konusunda birbirleri ile adeta yarýþýyor. Dubai gezisinde kýsmet oldu Abu Dabi de Þeyh Zayed camisini gezdim. 82 minareli muhteþem kubbeleri olan bir cami. Daha avluda emsalsiz bembeyaz mermerleri ile bizleri büyüledi. Tuvaletlerde, abdest aldýðýmýz þadýrvanlarda bile fotoðraf çektirdik. 545 milyon dolara mal olan cami ; deðeri 8.5 milyon dolar olan dünyanýn en büyük avizesine sahipmiþ. Ana salondaki yekpare halýyý 1200 kadýn 2 yýl da dokuyabilmiþ. Halýnýn deðeri 8.5 milyon dolar .
Tabi ki bütün bir alemi yaratan ve insanoðlunun emrine veren rab için ne kadar muhteþem camiler yapsak da az. Elbette ona her türlü teþekkürün en güzelini yapmalýyýz. Ama yaratan bütün bu alemi insanoðlu için yaratmadý mý? Her þeyin en iyisi en güzeli insanýn olsun, bütün tabiat, gökyüzü daðlar denizler ve hayvanlar insanoðlu için yaratýlmadý mý? En kýymetli varlýk insan deðil mi? Eee ama biz bir yandan en muhteþem mabedleri yaparken diðer yandan ezilen sömürülen aç açýk kalan, mülteci olup kaçak göcek yaþayan, göç sýrasýnda bindikleri botlarda telef olan insanlarý izliyoruz. Biz yaratanýn en büyük eseri olan insana kýymet vermiyoruz. Allah'ýn ihtiþama ihtiyacý yok ki samimiyete ihtiyacý var. Hangi avize yýldýzlý gökyüzü ile yarýþabilir. Hangi halý Allah'ýn ayaðýmýzýn dibine serdiði bin bir çiçekle bezenmiþ çayýr çimenle yarýþabilir?
Peki ders kitabý okumak . Çok mu sýkýcýdýr acaba ders kitaplarý.
Þu an keþke ilkokulda öðrendiðim tüm bilgiler aklýmda olsaydý diye iç geçiriyorum. Türkçe'nin, Hayat Bilgisi'nin, Türk ve Dünya Tarihi'nin, Coðrafya'nýn altýn anahtarýydý derslerimizin her biri.
Hangi rüzgar nereden esiyor, kaybolduðumuz ormanda yönümüzü nasýl buluruz, hangi ülkeler kime komþu, nerede ne yetiþir, iklimler, topraklar, denizler, kýtalar.
Þimdi gezdiðimiz yerlerin her biri için aslýnda küçücükken bir dolu bilgi edinmiþtik. Keþke o bilgiler yine daðarcýðýmýzda olsaydý.
Moskova Petersburg gezimizde Azeri bir rehberimiz vardý; Ruslarýn çarlýk döneminden kominizime geçiþini, Kominizimin yýkýlýþýný, Petersburg'u kuran Çar 1. Petro'yu anlatýþý beni tekrar okul yýllarýma götürmüþtü. Keþke dedim, o zaman keþke daha çok okusaydým, öðrendiðim hiç bir þeyi keþke hiç unutmasaydým. Moskova'da ki ünlüler mezarlýðýnda ise ünlü Rus yazarlar, sporcular, sanatçýlar ve bizim Nazým; keþke dedim yine keþke o yýllarda öðrendiklerimizi ders diye düþünmeseydik, onlarýn her birinin aktüel ve kültürel bilgiler olduðunu fark edebilseydik.
Paris, Venedik Moskova ve Petersburg bende hem hayranlýk hem üzüntü yarattý. Çünkü onlar tarihi þehirlerin dokusunu hiç bozmadan saklamýþ; yaþamak için tarihi þehirlerin yakýnýna tekrar yeni bir þehir kurmuþlar. Oysa bizler ya yaktýk ya yýktýk hep tarihi yerlerimizi.
Ders kitaplarýnda öðrendiðimiz en önemli þeylerden bazýlarý da þimdi sizlere komik gelecek belki ama, mesela muhtarýn görevleri.
Sonra devlet nedir, millet nedir, anayasa nedir, adalet hak hukuk nedir?
Yargýtay, danýþtay, sayýþtay nedir? Baþbakanýn, Cumhurbaþkanýnýn görevi sorumluluðu nedir? Kim kime neyi borçlu, kim kime nerede ve ne kadar minnettar? Halkýn gücü ne, oy vermenin sorumluluðu ne?
Düþünmeden araþtýrmadan okumadan bilmeden önünü ardýný görmeden sýrf bize sempatik geliyor diye veya büyüklerimizden öyle gördük diye veya o partiden benim menfaatim olur diye oy verdiðimizde biliyor muyuz ki memleketin vebali omuzlarýmýzda.
Bize iþ kapýsý sunar, tayinimi terfimi yaptýracak adam bulmam kolay, iþ yerime ruhsat almam kolay, filanca parti benim inþaatýma ruhsat verir diyerek verdiðimiz her oy biliyor muyuz ki bizim bencilliðimizin göstergesi.
Oy verirken tek düþünülecek vatan ve millettir. Memleketimizin dibi oyuluyorsa, birileri nereden geldiði belli olmayan bir güç, bol para ile herkesi mutlu ediyorsa, sizde üzüm yiyip baðýný sormuyorsanýz bilin ki o ganimet birilerinin ihanet planý için verdiði rüþvettir. Aldýðýnýz kadar belki daha fazla borçlandýðýnýzý fark etmiyorsanýz demekki menfaatleriniz gözünüzü kör etmiþ .
Biliyor musunuz ki memleket tehdit altýnda ise ne çocuklarýnýzýn edindiði meslek ve diplomanýn, ne aldýðýnýz katlarýn yatlarýn hükmü vardýr. Kitap gazete okumuyorsanýz bölünen Sovyetlerin Yugoslavya'nýn ardýndan insanlarýn ayakta kalabilmek için neler yaptýðýný bilmiyorsunuzdur.
Okuyan insan yaþamadýklarýndan da ders almayý bilir; çünkü baþkalarýnýn hayatýný okurken aslýnda o yaþantýnýn adeta bir parçasý olur.
Ýnsaný tek hayatý vardýr. Öyle insanýn hayatýný çok deðiþtirmesi, kalýplarýný kýrmasý, çevresini deðiþtirmesi çok da kolay deðildir. Ama okumayý seven bir ömrü bin ömür gibi yaþayabilir. Bir romanda Afrika'da bir yaþamýn içinde bulursunuz kendinizi, bazen Japonya'da bir geyþanýn yaný baþýnda, bazen Amerika'da yýllar öncesinde bir kýzýlderilinin yaþam mücadelesinin içinde.
Bir bakmýþsýnýz Simyacý ile yolculuktasýnýz, bir baþka seferde Venedik'te, Ýnci Küpeli Kýz'ýn yaný baþýnda.
Ne zamanýn ne aradaki yollarýn daðlarýn denizlerin önemi vardýr kitap ile yolculuk yaparken.
Bakmýþsýn Yavuz Sultan'dan aþk dizeleri dinliyorsun, bakmýþsýn Nazým'dan, Sabahattin Ali'den.
Ýstersen Merkez Efendi'yle inzivaya çekilirsin, istersen Yunus ile aþka koþarsýn, istersen Mevlana gibi dosta kucak açarsýn.
Çocukluðunu mu özledin açarsýn Þeker Portakalýný, Gizli Bahçeyi veya istersen Pollyanna'yý.
aðlamak mý istedin aç Siyah Ýnci'yi bir at için aðla. Ana ile devrim mücadelesi ver istersen, istersen peri padiþahýnýn kýzý ol.
Oku ama, lütfen oku. Her yaþamdan izleri takip et. Her þeyi yaþayarak dinleyerek ufkumu geniþletirim sanma. 50 yaþýndayken çocuk romaný ile çocuk dünyasýna da yakýn hisset kendini, 90 yaþýn tecrübelerini okuyarak anneni babaný anlamaya da çabala ve gelecek yýllara da hazýrlýk yap.
Kaybettiðimiz ne varsa, yaþadýðýmýz hangi zorluk varsa hem sebep biziz. Öðrenmek, anlamak, muhakeme yapmak, tartýþmak, eleþtirmek, muhalefet yapmak, sorgulamak yalnýzca okuyarak mümkün olur. Empati yapmak, baþka hayatlarý öðrenmek ve deðer vermekle olur.
Eleþtirmek muhalefet yapmak kötü bir þey deðildir. Ýnsan sevdiðine toz kondurmamayý bildiði kadar, yapýcý eleþtirilerle yol göstermeyi yön vermeyi de bilmeli. Unutmayalým ki insan sevdiðini yerden yere vururmuþ.
Bir þeylerin körü körüne baðýmlýsý olmaktan artýk vazgeçelim. Hatalar dile gelmeden hep hasýr altý yapýlýrsa asla bizlere ders olmaz.
Ama her þeyden önce kendimizi eleþtirmekten baþlayalým.
Reyhan Karagöz Çetin hakkýndaki diðer yazýlar Gösterim: 2652 | E-posta
|