Lozan ve Ali Şefik Özdemir |
Cumartesi, 08 Ekim 2016 |
Lozan ve Ali Şefik Özdemir Bey’in Musul Harekatı
Son günlerde bir Lozan muhabbeti aldı başını gidiyor. Yok efendim Lozan hezimetmiş, yok Musul Lozan’da kaybedilmiş, hatta on iki adalar da Lozan’da kaybedilmiş. Konuyu tartışan tarihçiler değil, adının önünde prof. veya doç. yazan, gazetelerde köşe kapan herkesin yanı sıra konu cami avlularında, kahve köşelerinde, Pazar yerlerinde, evlerde, adeta her yerde tartışılır oldu.
Doğrusu nedir diye araştıran pek yok. Hezimet diyenlerde konuyu inceleyip, araştırıp öğrenmeden konuşuyor, Lozan zaferdir diyenlerde.
Trablusgarp Savaşı, diğer adıyla 1911-1912 Türk-İtalyan Savaşı. 1911-1912 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu ve İtalya arasında geçen savaşta, savaşın adı Trablusgarp Savaşı olmasına rağmen, çarpışmalar sadece Trablusgarp’ta değil, Trablusgarp Vilayetine bağlı Fizan ve Sirenayka bölgelerinin yanı sıra Adriatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz gibi farklı bölgelerde sürmüştür.
Konu edilen Ege’deki on iki adalarda bu savaş sırasında İtalyanlar tarafından işgal edilmiştir.
8 Ekim 1912’de Bulgaristan Krallığı, Sırbistan Krallığı, Yunanistan Krallığı ve Karadağ Krallığından oluşan Balkan Birliğinin Osmanlı Devletine karşı savaş açmasıyla Trablusgarp’tan ve İtalya ile savaştığımız cephelerden çekilmek zorunda kalan Osmanlı Devleti, Sultan Reşat’ın padişahlığı döneminde on iki adaları da Trablusgarp’ı da İtalyanlara bırakmak zorunda kalmıştır. Sonra Trablusgarp Bölgesinde bugünkü Libya Devleti kurulmuştur.
Dünya Savaşı sonrasında da imzalanan Paris Antlaşmasıyla (1947) müttefiklerce II. Dünya Savaşında yenilen İtalya’nın elinden bu adaları alıp, asıl sahibi olan Türkiye’ye vermeyip Yunanistan’a bırakmışlardır.
Dünya Savaşı’nda müttefiklerin yanında savaşa katılmayan Türkiye’yi adeta cezalandırmışlar, Yunanistan’ın Türkiye aleyhine genişlemesine de destek vermişlerdir. Türkiye bugün itibariyle on iki adaların Yunanistan’a verilmesiyle ilgili herhangi bir antlaşmayı onaylamış da değildir. Hatta hala hak sahibidir. Bu adalar öyle bilir bilmez konuşanların söylediği gibi Lozan’da kaybedilmiş değildir.
Musul meselesine gelince; sadece Musul değil, Hatay ve Halep’ de maalesef vatan topraklarına katılamamıştır. Hatay’ı 1939’da vatan topraklarına katmayı başaran Türkiye Cumhuriyeti, Halep ve Musul’u Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına dahil etmeyi henüz başaramamıştır.
1925 yılında Musul’u topraklarımıza katmak için bir hazırlık ve çalışma başlatılmışken, İngiliz destekli bir kürt ayaklanması Şeyh Said önderliğinde başlatılmış. Zengin petrol kaynaklarına sahip Musul, yoğun bir Türk nüfusa sahip olmasına rağmen Musul’u Türkiye Cumhuriyetine bırakmak istemeyen İngiltere, Musul ile Türkiye arasında tampon bir Kürt devleti kurma hayaliyle çıkardığı kürt ayaklanması; Diyarbakır, Genç, Erzurum, Elazığ, Muş ve Bitlis Bölgelerine yayılınca Türkiye bu ayaklanmayı bastırmak için askeri gücünü buraya harcamak zorunda bırakılmıştır.
Zaten I. Dünya Savaşı sonunda yapılan Mondros Ateşkes Antlaşması neticesinde bu bölge İngiliz işgalindeydi.
Lozan görüşmelerinden epey önce Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle bir Musul harekatı yapılmıştır. Fakat çeşitli nedenlerle başarıya ulaşamamıştır. Bu harekat Ali Şefik Özdemir Bey’in Musul Harekatıdır.
ali-sefik-ozdemirI.Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine, Ali Şefik Özdemir Bey İstanbul’a gidip orduya katılmıştır. İlk önce Yedek Subay olarak Suriye-Filistin Cephesinde görev yapmıştır. Suriye’de bulunduğu sırada Mustafa Kemal Paşa ile tanıştı ve Mustafa Kemal Paşa tarafından İngilizlere karşı Türklerden ve Araplardan oluşan bir direniş örgütü kurmakla görevlendirildi. 1 yıl süren direnişi yönettikten sonra 1920 yılının haziran ayında Mustafa Kemal’e bilgi vermek için Antep’e geldi. Burada halkın da isteği üzerine Genel Cepheler Komutanlığına atandı. Kendisine Milis Albay ünvanı verildi. 197 gün süre ile Antep Savunmasını yönetti. Savunmanın sonunda Milis Kuvvetleri ile birlikte Fransız askeri hatlarını yararak Suriye’ye geçti. Ertesi gün 9 Şubat 1921’de Antep şehri açlık ve cephanesizlik yüzünden Fransızlara teslim olmak zorunda kaldı.
Ali Şefik Özdemir Bey, Suriye’ye geçtikten sonra 1921 yılının Nisan ayında Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Hatay Savunmasına katıldı. Bölgedeki Türk-Arap aşiretleri ile birlikte mülteci Cezayir Müslümanlarını bir araya getirerek Fransızlara karşı Savaş verdi.
TBMM, Fransızlarla antlaşma imzalayınca Irak’ın Musul ve Revandis Bölgesinde İngilizlere karşı harekat yapıp bölgeyi işgalden kurtarmakla görevlendirildi. Ali Lefik Özdemir Bey, işgalci İngilizlere karşı askeri başarılar elde etmiş ancak bazı Kürt ve Arap aşiretlerinin para karşılığı İngilizlerin tarafına geçmesi ve Türkiye’den de lojistik destek gelmemesi üzerine “Özdemir Bey Harekatı” denen operasyona 1923 Nisanında son vermek zorunda kalınmıştır.
Mustafa Kemal Paşa işgalin ardından Musul2u elde tutabilmek için bu şekilde askeri girişimlerde bulunmuştur. Bu sebeple Ali Şefik Özdemir Bey’i görevlendirmiştir fakat çabaları netice vermemiştir.
Bu sırada Lozan görüşmeleri başlayınca da Ali Şefik Özdemir Bey’e harekatı durdurma talimatı gönderildi. Musul’un elden çıkmasına rağmen hiç olmazsa Revandus Bölgesinin bizde kalmasını sağlayabilmek için harekatı durdurma emrini almamış gibi hareket etti. Fakat İngilizlerin gittikçe artan saldırılarına karşı koyamadı. Cephanesinin azalması, bölgedeki Kürt ve Arap aşiretlerinin taraf değiştirip İngiliz saflarına geçmesi sonucu 1923 Nisanının sonunda zor vaziyete düştü ve çekilmeye karar verdi. Ancak geri çekiliş yolları İngilizler tarafından tutulmuştu. Ali Şefik Özdemir komutasındaki Türk birliği, sarp dağlarda beş günlük bir yolculuktan sonra 29 gün sonra İran’a geçti. 10 Mayıs 1923’de Van’a ulaşması ile Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde başlatmış olduğu harekat böylelikle son buldu.
İşin özü, Musul öyle kahve köşelerinde, cami avlularında ve tarihten bir haber olanların gazete köşelerinde, tv kanallarında konuştuğu gibi kolay kaybedilmedi.
Ali ÇETİNKAYA
Ali Çetinkaya hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 3581 | E-posta
|
|
|