Son Yorumlar
Son Þans, Tekrarý 105 Yýl Sonra
Bilgi
Yazým içeriði ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazý olmuþ. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu þekilde, canlýlarýn hangi amaçla bayýltýðýný bilmeden ve sonrasýnda...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLÝ
ORADAKÝ YURTTAN ÞÝKAYET GELMÝÞTÝR BELEDÝYEYE BELEDÝYEDE GEREKENÝ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de deðiþim baþlýyor!
MÜTEAHHÝT
GEYVE TEÞKÝLATI TAMAMEN DEÐÝÞMELÝ MÜCAHÝTLÝKTEN MÜTEAHHÝTLÝÐE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüþtü
dileðimizdir
sayýn Murat Kaya; TCDD'nýn genen müdürü ile görüþürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Zeynep'in dedesi
Pazartesi, 27 Mart 2017

ZEYNEP’ÝN DEDESÝ

Tahsin Yücel (1933-2016) denince aklýma Maraþ’ýn Elbistan kazasýnýn Ötegeçe semtinde doðan yoksul bir Anadolu çocuðu geliyor. Bu ifadeyi, isim ve mekân uyarlamasýyla, Anadolu gerçeðini özetleyen bir þablon cümle olarak düþünülebiliriz. Yoksulluðun, yoksunluðun bu coðrafyaya düþen gölgesi üzerine çok þey söylendi, çok þey yazýldý. Bu eskitilmiþ konunun öte yakasýna geçerek, sýradan bir taþralýnýn saygýn/evrensel bir bilim insanýna-sanatçýya dönüþmesinin arka planýný, karýnca kararýnca, size hissettirmeye çalýþacaðým. Bu hikâye, benzer þartlarda hayatýný sürdüren ve kendisine çýkýþ yolu arayanlara ilham kaynaðý olabilir.

Ötegeçe katýksýz bir Anadolu taþrasý. Tahsin Yücel’lerin evlerinin önünden Ceyhan Nehri geçiyor. Gün oluyor bereket daðýtýyor bu ýrmak gün oluyor hýrçýnlaþýyor, evlerin içinden dolanarak insanlarýn ellerinde avuçlarýnda ne varsa hepsini yaðmalýyor. Doðayla iç içe geçen bu çocukluk, sonraki yýllarýnda yazara çok þey katýyor elbette, yapraðý dökülmüþ aðaçlarý tanýyacak kadar onu gönendiriyor kuþkusuz, ama bu arada yoruyor da, korkutuyor da.

Aðabeyinin sapanla vurduðu sýðýrcýðýn suyuyla üç kez pilav yapýp bir hafta idare edecek kadar koyu bir yoksulluk. Hayatýn tek tesellisi canlý yüzü Ötegeçe’nin insanlarý. Komþularla kurulan dostluk baðlarý panzehiri oluyor bütün bu mahrumiyetlerin. Bu kadarla kalmýyor bu kazanýn insanýnýn sarýp sarmalayan içtenliði, Yücel’in hayal dünyasýný bir ömür besliyor da.

On iki yaþýnda Galatasaray Lisesi’nde okumak için -parasýz yatýlý olarak- Ýstanbul’a gelene kadar neredeyse yaþamadýðý felaket kalmýyor bu taþralý çocuðun. Üç yaþýna gelmeden babasýný kaybediyor. Beþ yaþýnda kendisinden dokuz yaþ büyük ablasý ölüyor. Ýlkokulu bitirdiði yýl annesiyle birlikte hayattaki en büyük dayanaðý ve kýlavuzu olan aðabeyi uçup gidiyor bu dünyadan, hem de daha yirmili yaþlarýn baþýnda. Geriye tek sýðýnaðý kalýyor küçük Tahsin’in, güngörmüþ ve sözü dinlenir bir Anadolu kadýný olan annesi. Daha sonra edebiyata, sanata meyledecek iç dünyasýný besleyen ilk pýnar da bu anne oluyor. Hayatýnýn iki temel kavramý “merhamet” ve “incelik” de ondan miras kalýyor çocuk yüreðine.

Daha kundaktayken Nuriye Münevver Haným aðýr bir hastalýða tutuluyor ve bir süre çocuðuyla ilgilenemiyor. Bebeðe mecburen baþkalarý bakýyorlar. Ýyileþtikten sonra yavrusunu ilk gördüðünde “Gene aðlatmýþlar kara gözünden.” sözü çýkýveriyor zaten ozan olan annenin aðzýndan. Bu söz daha sonra Yücel’in bir öyküsünün adý oluyor. Anne öyle becerikli ve öyle fedakâr bir annedir ki, çevresindekiler bu dul ve çaresiz kadýnýn çocuklarýna baktýkça, “Dullar bizden, yetimler çocuklarýmýzdan iyi.” diyorlar.

Tahsin Yücel’in daha sonra kitaba dönüþtüreceði masallarýn kaynaðý da bu güngörmüþ Anadolu kadýný oluyor. Yýllar sonra kendisiyle yapýlan Görünmez Adam (Ýþ Bankasý Yayýnlarý, Ýstanbul 2001, 357 s.) adlý nehir söyleþide bu masallardan birini þöyle özetliyor yazar:

“…

Ak sakallý derviþ geldiði zaman, delikanlý bu masalý yeni bitirmiþti. Baþýný kaldýrýp derviþe baktý. Derviþ bulduðu elmayý ona uzattý, ‘Bu elmayý yediðin zaman, bütün dileklerin gerçek olacak, ne dilersen dile!” dedi. Delikanlý elmayý aldý, evirdi, çevirdi uzun uzun baktý. Demek her istediði gerçekleþebilirdi þimdi, isterse ölümden bile kurtulabilirdi. ‘Çocuklar beni unutmasýnlar, baþka bir þey istemem!’ dedi. ‘Bunu alýn ben istemem, çocuklarýn olsun!’ Sihirli elmayý derviþe geri verdi. Yeseydi, dileði gerçek olacaktý, çocuklar hep anýmsayacaklardý kendisini; yemeyince, dileðini gerçekleþtirmek çocuklara kaldý. Çocuklar beni unutmayýn!” (s. 104)

Masal, çocuklarýn mutluluðunu kendi mutluluðuna tercih eden bir genç üzerinden kurgulanmýþ. Sihirli elmanýn çocuklara -dolayýsýyla geleceðe- býrakýlmasý veya anlatýnýn bireyden çok toplumu öncelemesi masalý orijinal ve evrensel kýlan temel unsurlardan.

Yazý, Yücel’in pek bilinmeyen nüktedanlýðý ile torunu Zeynep’le ilgili bir temennisi üzerinden kurgulandý biraz da. O halde önce yazarýn ironiye kaçan ince zekâsýný bize gösteren nüktelerinden birkaç örnek verelim, daha sonra torununa ve geleceðe býraktýðý mektubu birlikte okuyalým.

Birinci nüktenin baþkahramaný Enis Batur. Soðuk rüzgârlarýn esmesine neden oluyor bu ince söz dalaþý:

“… Bodrum’un Aktur’undaydýk, ben denizdeyken, Enis gelip plaja oturmuþ. Çýktýðýmda ‘Tahsin Bey, denize gözlükle mi giriyorsunuz?’ diye sordu. ‘Evet, çok miyop olduðum için.’ dedim. Ama ertesi gün, bu kez ben onu denizden çýkarken gördüm, ‘Enis, sen denize sakalla mý giriyorsun?’ ” (s. 338)

Ýkinci nükte telefonla kendilerini sýk sýk rahatsýz eden küçük ve þýmarýk bir kýzla ilgili. Ýçinde toplumsal mesajlarýn da kendisine yer bulduðu bu hadisede yazarýn pratik zekâsý öne çýkýyor:

Bir kez bizim telefona bir küçük kýz dadanmýþtý. Sanki biliyormuþ gibi tam akþam yemeðine oturduðumuz zaman bizim telefon çalýyor. Bizimkiler ya bir þeyler konuþuyorlar, ya kýzýp kapatýyorlar. Bir kez de ben açtým. Çok þýmarýk bir küçük kýz, bilmiþ bilmiþ konuþuyor, arkadan da haným gülmeleri geliyor. Yeniden sofraya otururken, ‘Yarýn akþam kimse telefonu açmasýn, ben açacaðým.’ dedim. Öyle de oldu. Ben açtým, ‘Buyurun’ dedim. Küçük kýz ‘Siz kimsiniz?’ diye sordu. ‘Ben senin gerçek babaným, yavrum.’ dedim. Ufaklýk ‘Babacýðým, babacýðým’ diye konuþmaya baþladý. Arkadan birtakým sesler geldi. Küçük kýz ‘Benim gerçek babammýþ!’ diye açýkladý. Telefon þak diye kapanýverdi. Kapanýþ o kapanýþ.” (s. 337-338)

Üçüncü nükte Yaþar Kemal’le yazar arasýnda vuku buluyor ve yine bizi þaþýrtýyor. Anekdot dönemin önde gelen yazarlarýnýn dostluklarýný göstermesi bakýmýndan da ilginç:

Roman üzerine bir yuvarlak masa toplantýsý için Antalya’da Falez Otel’ine çaðrýlmýþtýk. Yaþar da oradaydý. Büyük bir saygý görüyordu burada. Ferit Edgü, Fethi Naci, bir iki arkadaþ daha havuza girecektik, Yaþar da yanýmýzdaydý. Havuzun öbür yanýnda bir arkadaþýmýzý gördük, iþaret ettik, o görmedi, ama havuzun cankurtaraný görmüþ, kendisini çaðýrdýðýmýzý sanmýþ, koþup geldi, ‘Buyurun’ dedi. Durumu açýkladýk, delikanlý gitti. Ben de ortaya ‘Yahu, hazýr cankurtaran ayaðýmýza kadar gelmiþken neden ‘Bizi þu Yaþar’dan kurtar!’ demediniz dedim. Yaþar kýzdý ya da kýzar gibi yaptý. ‘Neden Naci’yi ya da Ferit’i deðil de beni söylüyorsun?’ dedi. Ondan baþkasýný söylesem, ayný etkiyi yaratmazdý ki!” (s. 338)

Sýra Tahsin Yücel’in seksen üç yýllýk ömrünün en tatlý hatýrasýnda. Çevirilerini de katarsak yüz elliye yakýn kitapta emeði bulunan Yücel’in on iki yaþýndan sonraki hayatý Ýstanbul’da geçer. Yazar bu þehirde mutlu bir ömür sürmesinin yaný sýra torun sevgisini de tadar. Bu sevgi öylesine farklý ve samimidir ki yazara belki de hayatýnýn en güzel/sýcak cümlelerinden birini söyletir. Bir ucu burada diðer ucu öte âlemde bulunan bu söz yazarýn mütevazý hayatýný özetlemesi bakýmýndan da deðerli:

“… Bakarsýn, benim öyküler, romanlar, denemeler, incelemeler de kuþkularým ve çeliþkilerim olarak kalýr ve sorgu meleklerinin karþýsýna yalnýzca Zeynep’in dedesi olarak çýkarým.” (s. 342)

Zeynep’in dedesi olmak bütün eserleri, unvanlarý, makamlarý, heyecanlarý, yaþanmýþlýklarý gölgede býrakacak kadar mutlu etmiþtir onu. Bu ifadeden, ‘hayatýmýn en güzel, en saf, en samimi, en insanî duygusunu Zeynep’le tattým, bu sevgiyle özüme döndüm, sorgu meleklerine verilecek cevapta benim bu son arýnmýþ halimin gözden kaçýrýlmamasýný dilerim’ gibi bir anlam da çýkarýlabilir. Bu söz Zeynep’in dedesiyle ilgili adý “rahmet” olan yeni bir sayfaya kapý araladý içimde.


Muharrem Dayanc hakkýndaki diðer yazýlar
Gösterim: 2035 | E-posta

Ýlk Yorumu Siz Yazýn
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarýnýz Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kiþisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adýnýz:
Baþlýk:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazýlan Yorumlar Hakkýnda E-Posta Aracýlýðýyla Bilgilendirilmek Ýstiyorum

Yazdýr E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.