|
23 Nisan’da Doğumevi’nin bayraklarla ve balonlarla donatılması nasıl güzel bir hareketti.
Hasta olan çocukların da 23 Nisan’ı kutlaması, o büyük bayramın coşkusunu yaşamaları için ellerinden geleni yapan bu güzel yürekli insanlar gelecek adına umut verdiler.
Kim düşündüyse, kim bu çalışmaya destek verdiyse yürekten kutluyorum.
Gerçekten çocuklarımız bizim her şeyimiz, geleceğimiz…
Onları el üstünde tutmamız, sağlıklarında, hastalıklarında onlar için her şeyi yapmamız gerekiyor.
Sakarya’da çocuklarımız için bir büyük eksiğimizi dün yazdım.
1 milyona yaklaşan nüfusuna rağmen Sakarya’da çocuk diş hekimi yok.
Sakarya’da çocuklarımızın bir büyük eksiği de çocuk onkoloji servisidir.
Biri profesör, biri uzman iki çocuk onkolog olmasına rağmen çocuklarımız kanser tedavisi için Kocaeli’ne, İstanbul’a, Ankara’ya gitmek zorunda kalıyor.
Kanser Der Başkanı Nihal Akar’ın bu konuda sayısız demeci, girişimi var.
Açılacak çocuk onkoloji servisi, kanserli çocuğu olan aileler için büyük bir sevinç kaynağı olacak.
Umarım yetkililer bir an önce harekete geçer ve Sakarya’nın bu önemli eksikliği giderilir.
**
Sakaryaspor son bir destek bekliyor
Sakaryaspor bu yıl Osman Özdemir’le şampiyonluk şansı yakaladı.
Ancak olmadı.
Daha önce kaybedilen haftalara yüzünden play-off la lig atlayabileceğiz…
Osman Hoca’nın gelişiyle adeta destan yazan ve 9 hafta puan kaybetmeyen Sakaryaspor ortaya çıkan maddi sıkıntılarla birlikte yeniden puan kaybetmeye başladı.
Önümüzde şimdi zorlu play-off dönemi var.
Ve Sakaryaspor’un içinde bulunduğu sıkıntılı dönemi aşması gerekiyor.
Tatangalar’ın Sakaryaspor’la ilgili sosyal medyada başlattığı çağrı henüz hak ettiği karşılığı bulmuş gibi görünmüyor.
Tatangalar şehri Sakaryaspor’un desteklemeye çağırıyor.
Evet hepimizin, bir çok sorunu var.
Herkes kendi başına ayakta durmaya çalışıyor.
Ama ayağımıza gelen üst lig fırsatını kaçırmamak için şehrin tüm dinamiklerinin kenetlenerek Sakaryaspor’a destek vermesi şart.
Unutmayalım ki ikinci lig bugün olmazsa yarın hiç olmayabilir.
…
Atalay’ın önünde iki büyük sınav var
Sakaryalı hemşerimiz Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın önümüzdeki günlerde iki büyük sınavı var.
Bu sınavlardan biri kamuda çalışan 200 bine yakın işçinin 2017 ve 2018 yılı maaş zamları için hükümetle yapılacak toplu sözleşme görüşmeleri.
Türk-İş, bu toplu sözleşmeye esas nihai teklifini yarın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'na verecek.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, öncelikle düşük ücretli çalışanlara seyyanen zam yapılmasını istiyor.
Türk-İş'in genel olarak maaş zammı talebinin ise enflasyon oranı üstüne en az 4 puan refah payı olacağı belirtiliyor.
800 bine yakın taşeron işçiyle 20 bin geçici işçinin daimi kadroya alınması talebi de yine bu sözleşme görüşmelerinde ele alınacak.
Atalay’ın ikinci sınavı ise çalışanın haklarını büyük ölçüde tırpanlayacak kıdem tazminatı fonu için önümüzdeki günlerde yapılacak çalışmalar.
Atalay bu konuda yapılacak düzenlemelere karşı çıkıyor.
16 Mart’ta Sakarya Demokrasi Meydanı’nda anayasa oylaması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek olan ve halka evet oyu kullanmaları için çağrıda bulunan Ergün Atalay’ın bu iki sınavda nasıl bir performans göstereceği de merak ediliyor.
Ayrıca merak edilen bir başka konu da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay için çok önemli bir sınav olan bu iki konuyla ilgili kendisine nasıl bir destek vereceği…
..
Kralın zenginliği
”Japonya’da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar.
Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir
Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur…
Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde “artık zenginiz” der…
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek “sen bu halimize zenginlik mi diyorsun” der…
Nintoku’nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar’ın aklından çıkmaz; “Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir.
Not: Alıntıdır
Günün sözü
Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek.
Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın.
Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini halkı eğit o zaman.
Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın.
Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün alırsın, yüz kez olur bu ürün, eğitirsen toplumu.
Birisine bir balık versen, doyar bir defa, balık tutmayı öğret, doysun ömür boyunca.
Çinli Şair Kuan Tzu
Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1175 | E-posta
|
