Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Bilimin Egemenliği
Perşembe, 12 Mart 2009

Toplumların gelişmesi için "bilimin egemenliği" asla vazgeçilmez olandır.
Özgür bir çalışma ortamında bilim, toplumun ileri götürülmesinde,
gelişmesinde, yaşam kalitesinin yükselmesine mutlaka öncülük eder.

Bilim, toplumda demokratik düşüncenin gelişmesine ve yerleşmesine de hizmet
eder. Bunu da bilimsel düşünceyi topluma yaygınlaştırarak yapar. Bilimsel
bulgular geliştikçe, topluma yayılır, bilim, genel kültürün bir parçası
haline gelir.

Bilimin özünde "pozitif düşünce" vardır. Bilim başka türlü bilim olamaz.
Pozitif düşünce kavramını Türkçe'ye tam çeviremeyiz. Olumlu, yapıcı düşünce
desek eksik olur. "Pozitif düşünce" bir yandan bilimin gelişimine katkıda
bulunurken, bilimin topluma yayılması sonucu, başta aydınlar olmak üzere
toplumun büyük bir kesiminin kendini geliştirmesine yarar.

"Pozitif düşünce", bilimsel gelişmenin de sayesinde; toplumun hemen her
kesiminde insanların zihinsel etkinliklerinin artmasına, öğrenme ve kavrama
yetilerinin gelişmesine katkıda bulunur. Bir başka deyişle, bilimin
geliştiği toplumlarda, insanlar bilimsel gelişmeleri izleyebildikleri ölçüde
daha zeki olurlar. Daha zeki olduklarından da çevrelerinde olup bitenleri
doğru olarak kavramaları daha kolay olur.

Bilim, gelişmek için özgür çalışma ortamı arar. Bilime inanan ve bilimin
gelişmesini isteyen insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda da insanlar,
bu özgür çalışma ortamını koruma konusunda daha kararlıdırlar. Efendiler
;Sözünü ettiğimiz bu ortamın adı da "demokrasidir".

Laikliğin temel amacı ise bilim ve demokrasinin; birlikte bu işlevlerini
yerine getirmelerini sağlamaktır.

Toplumun refah düzeyi, bilimsel çalışmalara ayırabildiği kaynak gibi
konuları kenarda tutarsak, bilimle demokrasinin, birlikte gelişerek,
toplumsal gelişmenin önemli bir itici gücünü oluşturacağını söyleyebiliriz.

Toplumu köleleştirmek, duygusuz ve duyarsız hale getirmek için tutulacak en
birinci yol, bilimle toplumun yollarını ayırmaktır. Bunun en iyi yolu da,
inançla bilim arasına laikliğin çizdiği koyu çizgiyi yoketmektir. Yani dini
bir afyon gibi kullanıp halkı uyutmaktır.Dini sopa gibi kullanıp halkı
korkutmaktır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği kuşakları "ulus" tan "tebaa" ya
döndürerek, Cumhuriyet'in yerine "Yeni Osmanlıcılık" ı geçirmek; bu yolla da
ABD'nin Türkiye'ye bölgede yüklediği BOP taşeronluğunu başarmak içim AKP
iktidarının yaptığı da işte budur.

Laiklikten kopuş yeni bir olgu değildir. Dinin siyasete alet edilişi,
Mustafa Kemal Paşa'nın aramızdan ayrılışından bu yana gelişerek
sürdürülmüştür. Din siyasete alet edilerek; hem oy avcılığı yapılmış, hem de
topluma "pozitif düşünceden" kopuş süreci yaşatılmıştır. Laikliğin inançla
bilim arasına çizdiği o koyu çizgi yavaş yavaş soldurulmuş, neredeyse yok
olması sağlanmıştır. Türk-İslam sentezi yaklaşımının da bu işe hizmet
ettiğini bir kez daha yinelemekte yarar var.

AKP İktidarı, Tubitak'ta bu işe son noktayı koydu. Tubitak'ın yayın organı
Bilim ve Teknik Dergisinden Charles Darwin'i tamamen çıkarttı.

Charles Darwin'in suçu neydi?

Bir papaz olan Darwin, yıllar süren araştırmalarının ve bilimsel
çalışmalarının sonunda insan'ın Adem ve Havva'dan türemediğini bulmuş, bir
din adamı olmasına ve insanın Adem ve Havva'dan türediğine inanması
gerekmesine rağmen bilimsel bulgularını inkar etmemiş, ortaya koskoca bir
"Evrim Teorisi" atmıştı. Bu teori de Darwin'in izinden yürüyen bilim
adamlarınca bilimin en temel teorisi haline getirilmişti.

Evrim Teorisi, laikliğin bilim ve inanç arasına çizdiği kalın çizgiyi temsil
ediyordu. Bu yüzden AKP ve yandaşları tüm güçleriyle Evrim teorisine
saldırdılar. Bu teoriyi çürütmek için başka teoriler ileri sürdüler.

Ama nafileydi. Evrim teorisine karşı durmak, neredeyse, bir kuleden
düşerken, yerçekimine karşı durmak gibi bir şeydi.

Onlar da, karşı duramayacakları Evrim Teorisini yok saymayı uygun bularak
Charles Darwin'i, Bilim ve Teknik Dergisinden "ihraç ettiler."

AKP İktidarı, toplumla bilimin yollarını tamamen ayırmakta kararlı.
Ulusumuzu ümmet haline getirip Yeni Osmanlı Devletine, bir başka deyişle;
yeni yapılacak Anayasayla kurulmaya çalışılacağını göreceğimiz, Türkiye
Birleşik Devletlerine veya Federal Türkiye'ye tebaa yapmak için çabalıyor.
Eh az kaldı ümmet olmamıza siz hala uyanmadınız mı?...
29 martta sandıktan AKP çok çıkarsa görürüm sizi...geriye dönüşü yok
bunun.. Daha sonra çok bağaracaksınız ama iş işten geçicek..

 


Emin Şaylan hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1262 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.