Ayýn dünyadan uzaklýðýný bilmemek 'tehlikesiz cehalet'tir.
Bunu bilmezseniz 'tehlikesi yoktur'.
Ama önünüzdeki çukuru göremezseniz, bu 'TEHLÝKELÝ CEHALET' olur.
Çukura düþer ve kurtarýlmayý bekleyerek debelenirsiniz.
Belki birisi sesinizi duyar ve sizi kurtarýr.
Ama artýk siz kendinizi 'onun sizi kurtardýðý duygusu'ndan kurtaramazsýnýz.
Eðer o çukurdan kendi gücünüzle çýkabilirseniz özgüveniniz artar.
Baðýmlýlýkla baðýmsýzlýk arasýndaki fark kýsaca budur.
Durumunuzu bilirseniz belki kendinize yardým edebilirsiniz.
Ama baþkasýnýn kolunda yürürken kendinizi baðýmsýz sanarsanýz, iþte bu
'TEHLÝKELÝ CEHALET'tir.
Bugün Türkiye'yi baðýmsýz sanmak, bu nedenle 'tehlikeli cehalet'tir.
Gönlü Arap ülkelerinde, beyni Amerika'ya ipotekli, cebi uluslararasý
sermayeye çengelli bir siyasal iktidarla Türkiye baðýmsýz olamaz.
Atatürk Türkiye'si ile bugünkü ülkemiz arasýndaki farký görmemek,
görüp de kabul etmemek, kabul edip de Atatürk'ü eleþtirmek 'TEHLÝKELÝ
CEHALET'tir.
Atatürk'ün büyük hedeflerinden birisi 'bilince yönelik çaðdaþ eðitim' idi.
"Hayatta en hakiki mürþit ilimdir" sözü o'nundur..
Bugünün siyasal iktidarý için geçerli eðitim hedefi bütünüyle deðiþmiþtir.
Siyasal iktidarýn eðitim hedefi, 'inanca yönelik sermayenin hizmetine
uyarlý insan gücü yetiþtirmek'tir. Din temelli toplumun eðitim
amaçlarý her yolla devreye sokulmaktadýr.
Bunu görmemek, görüp de kabul etmemek, kabul edip de bu durumu
'demokrasi sanmak' 'TEHLÝKELÝ CEHALET'tir.
Demokrasi, bütünüyle bir kurallar ve kurumlar politikasýdýr.
Demokrasinin temeli laikliktir.
Laikliðin temeli dindar-dinsiz ayrýmý yapmamaktýr.
Laiklik olmazsa yurttaþ eþitliði olmaz.
Yurttaþ eþitliði olmazsa demokrasi olmaz.
Bunu bilip de bilmezden gelmek, bunu bilip de görmezden gelmek,
'TEHLÝKELÝ CEHALET'tir.
Neden 'TEHLÝKELÝ CEHALET' toplumlarýn baþýna bela olur?
Çünkü, toplumlarýn bir bölümü bu durumdan büyük çýkarlar saðlar.
Geri kalan bir bölümü de küçük çýkarlarla yetinir.
Bir bölümü, ilerde kendisinin de çýkar saðlayacaðýný umar, bir bölümü
durumu görür, toplumu uyarmaya çalýþýr, ama gücü yetmez.
Ýþte böyle durumlarda da felaket kapýnýzý çalmýþtýr ve gelmektedir.
Bu durumun en yaygýn araçlarý kitle iletiþim araçlarýdýr.
Televizyon en yaygýn biçimde bu doðrultuda çalýþmaktadýr.
En izlenen saatler 'toplumu gerçek bilgilerden uzak tutmak' amacýyla
kullanýlmaktadýr.
Ivýr zývýr eðlencelikler, boþ zevzeklikler, pýrýltýlý eðlencelikler
hep bu amaçla hazýrlanmaktadýr.
Düþünmeye alýþmamýþ beyinler de böylece oyalanýp gitmektedir.
Düþünen beyinlerin de bu durumu önlemeye gücü yetmemektedir. .
'TEHLÝKELÝ CEHALET', farkýna varmadan bu tuzaðýn içine düþüp eðlenmektir.
Bunu bilip de bilmezden gelen, görüp de çýkar saðlayanlar, sonra da
'iþte özgürlük budur' diyenlerse toplumun asýl belalarýdýr.
Bilmemiz gereken budur.
Görmemiz gereken budur.
Anlamamýz gereken budur.
Mücadelemiz de bu olmalýdýr...
Emin Þaylan hakkýndaki diðer yazýlar Gösterim: 1294 | E-posta
|