Bazen köşe yazıları sıkıcı olur okunası değildir,bazen de bitmesini
istemezsiniz kalem iyi olunca..
Bu seferki yazımda sizleri sıkmamaya çalışacağım.. Hem kısa hem de hoş bir
fıkra..
Ama içinde neler saklı neler..
Okuyun , okuyunca anlarsınız zaten...
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor
ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş.
Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 "kuruş" fazla vermiş.
İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine
düşünmüş "20 kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş
ki "çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil.
Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder? Bu parayı Allahtan gelen bir hediye
gibi... düşünebilirim"
İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce
şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki: "paranın üstünü
fazla verdiniz."
Şoför gülümsemiş ve demiş ki: "Siz caminin yeni imamısınız değil mi?
Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam'ı
öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi
görmek istedim."
İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş, yere
yığılacakmışcasına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış,
gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki: "Allah'ım az daha
İslam'ı 20 kuruşa satıyordum!"
Bu "fıkrayı", dini - siyasete, siyaseti- ticarete dönüştürenlere ibret
olsun diye sizlerle paylaşıyorum...
Siz hiç sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatesçi, zerzevatçı, balıkçı bağırır ama kuyumcu bağırmaz.
Eskici bağırır ama, antikacı bağırmaz.
Düşünen bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez.
Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
Bu son cümle size birini hatırlatıyor mu acaba?
Bir düşünün bakalım...!
---------------------------------
Temel, dükkâna girdi ve hamsi istedi. Tezgâhtar "Karadenizli misiniz?" diye
sordu.
Temel kızdı: "Karadenizliyim ne olacak. Antep fıstığı istesem 'Antepli
misin' diye mi soracaksın,
İzmir tulumu istesem, İzmirli, Kestane şekeri istesem Bursalı mı olacaktım?"
- "Yooo" dedi tezgâhtar.
Temel öfkeyle sürdürdü sözlerini: "O zaman neden Karadenizli misin diye
sordun?"
- Burası nalbur dükkânı da ondan.
Peki ya eski Karadenizli yeni Kasımpaşalı gireceği yeri şaşırırsa ne olur?
Bir başka yazıda buluşmak umuduyla...
Emin Şaylan
Emin Şaylan hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1635 | E-posta
|