Dünyanın her yerinde insan, dış görünüş itibariyle birbirine benzer. İnsanı farklı kılan öz kültürü ve aldığı eğitimdir. Eğitim ailede, okulda ve çevrede öğrendiklerimizin otomatik hale gelen içselleştirdiğimiz davranış biçimlerimizin tümüdür.
Günümüzde öğrenmenin kalıcı olmadığını kavramış olan ileri toplumlar eğitime ve eğitilmiş insan yetişmesine özel bir gayret sarfetmişlerdir. Fertlerini bilgi ile donatıp bu bilgiyi kendisi ve beraber yaşadığı toplum yararına nasıl kullanacakları konusunda eğitilmişlerdir.
Aileden ve ilkokuldan başlayarak insan ve hayvan sevgisi ile çevre koruma bilinci öğretilmektedir. Çocuklar oyunlarında kavga etmemekte, yetişkinler de çocuklarına iyi örnek olmaktadır. Örneğin çevreyi kirletmemekte, hayvanlara kötü muamele yapmamakta, eğitim görevlisi gibi davranmaktadır. Bizler bütün bunları öğrendiğimiz halde eğitimsizlik sebebiyle yaşamın parçası haline getirememişizdir. Eğitim, hayatımızda kullanacağımız bilgiyi gerektirir, çoğu işe yaramayan malumata ihtiyacımız bile yok.
Okul hayatımızdan biliriz; ta ilkokuldan başlamak üzere orta, lise ve üniversite hayatımızda Kızılay, Yeşilay, çevre koruma, hayvanları koruma kolları kurulur. Bu kollara ait günlerde okul panolarına çok güzel yazılar yazılır. Söz gelimi 'Kan bağışlamanın can kurtarmak olduğu', 'Hastaları ziyaret etmenin çok erdemli bir davranış olduğu' yazılır. Alkol ve sigaranın zararları anlatılır. Bilhassa kapalı mekanlarda sigaranın içmeyenlere de içenler kadar zarar verdiği yazılır, çizilir. Epey zamandan beri sigaranın zararları paketler üzerinde yazılmaktadır. Gel görki hatırı sayılır bir öğretime sahip olan insanlarımız sağlam ve kalıcı eğitilemediği için, pekala kapalı mekanda sigara içebilir, içki içebilir. Okul hayatında hayvanları koruma kolu başkanlığı yapmış bir insan hayata atılınca bunu unutur, yeni görevinin gereği zannederek sokak hayvanlarını zehirleyebilir, nesli tükenmekte olan av hayvanlarını katledebilir, deniz canlılarını yok edebilir.
Sağlıklı bir yaşam doğanın ahenk içinde bulunmasıyla mümkündür. Ormanların korunması bizatihi insan için elzem iken yok olması hem insanın, hem de diğer canlıların ortak yaşamını tehdit etmektedir. Dünya nimetlerinin elde edilmesini bir sebebe bağlamıştır yaradan. Ormanların kesilmesiyle yağmuru kesen insanoğlu bütün canlıların oksijensiz kalmasına sebep olmaktadır. Tanrı hiçbir varlığı yaratırken diğerine sormamıştır, doğal halinde iken ekolojik düzen içinde her varlık yaşamını sağlıklı bir biçimde sürdürmektedir.
İnsanımızın yeni yeni duyduğu Kanamalı Kırım Kongo Ateşli hastalığının kanatlı hayvanların hızlı bir şekilde yok edilmesiyle ilgisi tartışılmaktadır. Kanatlı hayvanların kapalı mekanlarda üretilmiş olması bu iddiayı güçlendiriyor.
Su hayat kaynağıdır. Geleceğimizin belki de en stratejik maddesi su olacaktır. Öğretim düzeyimiz ne olursa olsun, doğayı koruma bilgimiz ve eğitimimiz olmadığından göllerimiz, akarsularımız ve kaynaklarımız hoyratça kirletilmektedir. Her yıl azalan yerüstü su kaynakları gibi, toprağın klima işlevini gören yeraltı sularımız da aynı akıbete maruz kalmaktadır. Birileri kazanırken veya öyle zannederken, toptan kaybediyoruz.
İnsanoğlu üzerinde bir emanet taşımaktadır. Ormanını, suyunu ve hayvanlarını korumak; kendini korumak demektir. Dünyanın çeşitli yerlerinden ülkemizi ziyarete gelen yabancılar çoğu kez suküt-u hayale uğramaktadırlar. Tertemiz bir doğa yerine, heryeri çöplüğe dönmüş sahiller, yemyeşil hayal ettikleri güzelim doğa yerine, her yıl kasıtlı yok edilen orman külleriyle karşılaşmaktadırlar.
Bizi biz olarak merak edenler mazideki bilgileriyle yaşayanların farklı millet olduğuna hükmetmekteler. Bizde aradıkları özün kaybolduğunu ne yazık ki müşahade ederek ülkelerine dönüyorlar.
Ülkemizde her nimet varken bunları bilinçsizce yok etmek kanaatimizce iman zaafiyetinden kaynaklanıyor olabilir. Din adamlarımızın hergün statik malumat yerine toplumun her an heryerde ve tamamının ihtiyacı olan kullanılabilir bilgiyi vermeleri gerekmektedir. Ülke sadece yaşayanların değil ölmüş atalarımızın, yaşayan neslimizin ve gelecek kuşakların ortak malıdır.
İleri milletler eğitimli insanları sayesinde mutluluğu yakalamışlardır. Eğitimli insan özverili insandır. Her türlü benlik ve bencillikten kendini kurtarmış insandır. Vatansever insandır. Ülkesinin herşeyini, insanını, hayvanını, ormanını, denizini, nehrini sever ve korur.
Ülkesini sevmeyen insanın imanında şüphe vardır. Zira Hz. Ali şöyle buyuruyor; “Vatan sevgisi imandandır”. Gazi Mustafa Kemal de “Söz konusu vatan ise gerisi tefrruattır” ifadesiyle vatanı sevmenin en büyük erdem olduğunu belirtmişlerdir.
Eğitimli insan ülke için en stratejik bir silahtır. Hasan Dalgıç hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 3859 | E-posta
|