Akseki'den yukarıda yaşamak |
Perşembe, 22 Ekim 2009 |
‘Güney Doğuya Geri Dönüş’ adı altında başlatılan geri göç aslında bizim buralarda başlatılmalıydı.
Kültürel yozlaşmanın henüz başlamadığı (böyle gider inşallah hiç olmayacak) bizim köylere siz hiç ayakbastınız mı? Veya gördünüz mü?
Yoluna 'Doğa ve Kültür Yolu' adı verildi. Doğanın zenginleştiği kesin de kültürünü bilemem.
Kültür insanın yaşadığı yerde yaşar. Buralarda emin olun on-on beş yıl sonra parmakla gösterecekler insanı. ‘Aaaa bakın bakın! İnsanoğlu buralarda da yaşamış demek ki!!’ diyecekler. On beş yıl önce kırk üç hane olan Hacıosmanlar Köyü şimdi yirmi üç hane. On yıl sonra on üç hane.
Giden gelmiyor… Geri dönmüyor…
Acep nedendir?
Akseki'den yukarı bir yolculuk yapın. Alıcı gözle bakın çevrenize. Kurumakta olan üzüm bağlarını, sakız bağlamış kiraz ağaçlarını, gözdeleri kararmış erik ağaçlarını göreceksiniz. Sahibini arayan bağlar bahçeler… Hepside sizden bizden şikayetçi.
Soğuksu'yu bilirsiniz. Bu topraklara getiri olan tek köy. Bir de Ilıca Köyüne yaptırılan tavuk üretme çiftlikleri.
Son rampayı çıkın. ‘Taraklı'ya geldik’ demeyin. Sağa bir tabela. Adı gibi güzel ‘ÇAMLIK’; tam yedi mahalle. Altı yedi haneye düşmüş bu köyler. Hangisine girerseniz girin iki ihtiyar karşılar sizi.
Arada bir seyyar satıcıda gelmese misafire yabancıya hasret kalacaklar.
Seçimden seçime gelen bir iki meclis üyesi adayı… Milletvekilleri zaten gelmezler. Neden gelsinler ki? Oy yok. On, on beş ihtiyarın oyu da kimi etkiler.
Kimin umurunda ki zaten?
Aşağıemirler Köyü… İmamı alınınca camisi kapalı hale gelmiş. Ben sormadan ‘Dört hane’ dediler. Seksen yaşına gelmiş yalnız yaşayan neneyi de saydılar.
Çoban Zekeriya Abi ve davarı olmasa mezarlık gibi sessiz olacak köy.
Oradan yukarı bir yol çıkar. Asfalt değil ama sizi götürür Aydınlar Köyüne.
Köye ilk vardığınızda ‘Oh bee!’ diyeceksiniz. Ana yolda oynayan çocukları göreceksiniz. Hasret kalmıştınız ya çocuk görmeye. Gençlik var biraz. Fakat evlenip yuva kuran yok. Geleceği otuz beş, kırk yıl ertelenmiş sadece.
Umutlarını her gün taze tutan muhtarları var. Hiç boş durmamış. Yollara yeni bakım yapılmış. Köy camisi tadilattan geçmiş. Köy çeşmesi yenileniyor.
Sıkı durun. Asıl bomba şimdi. Köye üç katlı kültür merkezi yapılıyor. (bodrum katıyla üç kat)
‘Neye yarayacak?’ dedim ukalaca. Ama bıkmamış o bu sorudan. Künye okudu adeta karşımda.
‘bodrum katı cenaze yıkama yeri ki kaba inşaatı bitti. İkinci kat köy odası, muhtar odası ve tuvalet olacak. Duvarlarını ördük, betonu atılacak. Üçüncü katı da kurs odası olarak kullanacağız. Allah bizi utandırmasın’
Bir nefes al be adam. Çalışırken de böyle misin? Dikiş nakış, arıcılık, budama, okuma yazma kursları düzenlenmiş. ‘Şimdi sıra ilk yardım kursun da. Fakat önce bu bina bitecek.’diyor.
Bir çaylarını içmeden ayrılmayın sakın. Küserler size. ‘Gururlu adammış be!’ derler.
Köyden çıkarken geriye dönüp bir daha bakın. Gözünüze çift minare takılacak. Taştan yapılan eski ama o kadar tarihi değil. Zamanla bu köyün sembolü olacak gibi. Yeni minare de ahşaptan. Ömrünü erken doldurmuş. Çıkardığı gıcırtılı sesler ile yardım bekliyor.
Taraklı ya giden kestirme yolu sorun. İlçeye varınca bu köylerin geleceğini göreceksiniz.
Akseki den yukarıda yaşamak inanın hiçte kolay değil. Yalnız ölmek gibi bir şey. Emin olun.
RUMUZ: SEMROM OKUYUCU KÖŞESİ hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2560 | E-posta
|
|
|