Çarþamba, 11 Kasým 2009 |
Beþ yýllýk üniversite hayatýmda, beþ defa yurdumu dolaþmaða ve görmeye çýktým. Babamýn verdiði harçlýðýmý az miktarda aldýðým burslarýmý biriktirip son final sýnavýmý da yapýp otobüs terminaline giderdim.
Genellikle Cuma günü olan son sýnavýmýn sonucunu dahi merak etmeden en uzaða giden otobüse binip giderdim bilmediðim yerlere.
Bodrum, Bursa, Konya, Erzincan… Görev yerimde Diyarbakýr olunca demeyin keyfime. Doðu Karadeniz hariç hemen hemen yurdumun her köþesini gezmek nasip oldu þükürler olsun.
Erzincan Kemaliye son duraðý olan gezim en verimlisiydi. Ne güzel söylemiþ atalarýmýz: ‘Gezen güzel olur, oturan gazel olur.’
‘Sen güzel misin?’ diye sormayýn þimdi. Ayýp olmasýn söylemesi ama baharda açan ilk papatya gibi hissediyorum ve görüyorum kendimi.
Aslýnda atasözünde vurgulanan güzellik yüz güzelliði deðil. Ne kadar çok güzellik görürseniz, güzel sözler duyarsanýz ve söylerseniz yüreðinizde o kadar güzel olur. Bakýþlarýnýz güzelleþir, duygu ve düþünce dünyanýz güzelleþir, eleþtirileriniz güzelleþir.
Ýnsan bilmediðinin gizli düþmaný olur.
Ýçimdeki biri soruyor arada bir bana:
Ne olacak bu açýlým meselesi?
Ben siyasetten anlamam ama bildiðim bir þey var.
Bir damla bal bir fýçý ziftten daha fazla sinek avlar.
OKUYUCU KÖÞESÝ hakkýndaki diðer yazýlar Gösterim: 2309 | E-posta
|
|
|