Şifa kaynağı ormanlarımız |
Perşembe, 03 Aralık 2009 |
Canlı cansız yaratılan her şeyin bir hastalığa maruz kaldığını görüyoruz.
Oturduğumuz sandalye ahşapsa eğer tahta kurusu çıtır çıtır yer. Dolapta sakladığımız giysimize güve gelir tıkır tıkır yer. Bahçemizdeki elma ağacına gelen hastalığın sayısı belli değil. Ahırımızda gözümüz gibi baktığımız hayvanlarımıza musallat olunca sabaha kadar gözümüze uyku girmez.
Fakat en kötüsü kendimize musallat olan hastalıklardır herhalde. Ölüm sebebimiz olabiliyorlar.
Alternatif tıp; son yıllarda basın yayında adı en çok duyulan ve en çok işlenen konulardan birisi.
Bazen isimlerini hiç duymadığımız bazen de her gün iç içe olduğumuz bitkiler sayılıyor.
Mesela kekik: Bizim dağlarımızda iki türlü kekikte yetişiyor. Boylu, eflatun renginde açan kekik ve toprağa yapışık yetişen, beyaz açan kekik.
Çay gibi demlenerek balla tatlandırılıp içilirse bakın nelere faydası oluyormuş:
Öksürük, astım, barsak parazitleri, gaz söktürücü, cilt güzelliği…(1) Say say bitmez. Bunları öğrenince aldım elime makası çıktım dağlara. Bulmak için çok uğraştım. Örü halinde yetişiyorlar. Aman Allah’ım bu ne güzel bir koku! Önce biraz oturup bol bol kokusunu çektim içime. Çiçekleri kurumuş fakat son yağmurlar ile yeniden yeşermişler.
Topladım. Gölgede kuruttum. Tarifi yapılmaz bir keyifle yapraklarını dallarından sıyırdım. Bir daha kuruttum. Çay gibi demledim hemen. İki çay kaşığı bal koydum içine. Acısını tam almadı ama üçüncü yudumda hanıma söz verdim. ‘Bu kış her gün kekik demlemek benden.’
Şimdi soracaksınız bana. ‘Ne faydasını gördün?’
Şifa olsun diye içmedim ki. Siz kahvehanede çayınızı hangi niyetle içiyorsanız bende o niyetle içtim kekiğimi. Fakat arada dağlar kadar fark var. Sizin ki parayla benimki bedava.
Çaya kahveye para vermekten kurtuldum. Şekerden ayrıldım. Ben bu yıl zengin olamazsam umutlarım tamamen yıkılacak artık.
(1): Tabiat Eczanesi Mustafa Özer
Rumuz: SEMROM OKUYUCU KÖŞESİ hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2315 | E-posta
|
|
|