Çarşamba, 16 Aralık 2009 |
İki haftadır Yeni Kent Devlet Hastanesi'ne bel ağrımdan dolayı tedavi olmaya gidiyorum. Orta Garajdan kalkan belediye otobüsüne binmek için doğal olarak on dakika önceden orada olmak zorundayız.
Tek otobüs, kalabalık oluyor. Hastalık içinde yüzüyoruz gerçekten. Bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum. Avrupa devletleri içinde en çok hastası olan devlet biziz her halde.
Benim konum ne Yeni Kent Devlet Hastanesi nede Avrupa. Orta Garajda ki gördüklerim.
Biliyorsunuz Kampus ede oradan otobüs kalkıyor.
Otobüsün gelmesine daha yirmi dakika var. Öğrenciler gelmişler. Bekliyorlar.
Ama ne bekleyiş Allah'ım? Gençler ip gibi sıra yapmışlar. Sessizce otobüsün gelmesini bekliyorlar.
Önde uzun boylu bir delikanlı… Arkada beş altı kız… Kuyruk uzuyor bekleme yerinin etrafında.
Otobüs geliyor. Kapı açılıyor. Uygun adım ile sırayı bozmadan kaynak yapmadan en arka koltuktan başlayarak doldurarak araca biniliyor. İtişme kakışma yok.
Bu arada bizim araçta geliyor. Bizim durakta daha az yolcu var.
Çoğunlukla kadınlar ve ihtiyarlar. Hastane yolcusu nede olsa! Yani geneli hasta.
Arkadaşım böyle şey olmaz ya!
Otobüs tam olarak durmadan kapıdan yapışmalar, kapı aralığına ayakları sokmalar başlıyor. Arkadan itekleyenler.
Durağa en son gelen adam yanındaki hanımını kalkan olarak kullanarak araca ilk binen oldu. Gözlerime inanamadım.
İnandığım bildiğim bir şey var ama.
Kampus aracına binen gençler hastane aracına binenlerin çocukları. Yani bizim çocuklarımız.
Biz Avrupa'ya çocuklarımızı yollamamız gerekiyor arkadaşlar.
Avrupa Birliği'ne daha ‘sıra’mız var yani. Medeniyete de az kalmış. Sadece bir kuşak sonra inşallah!
SEMROM OKUYUCU KÖŞESİ hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2359 | E-posta
|
|
|