Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
AYRILIK VAKTİ ALAKANAT
Pazar, 20 Aralık 2009

      Bizim buralarda halk arasında ‘Alakanat’ diye bilinen bir güvercin cinsi, kuş türü var. Yaban hayatında ise tahtalı olarak biliniyor.

      Duygusal, oldukça hisli bir hayvandır alakanat kuşu. Biraz avcılık merakım olduğundan, günlerce onları gözetlediğim oldu. Son avımda beni öyle avladılar ki (anlatmak ne kadar doğru olur bilmiyorum inanın) hayatımın dönüm noktalarından birini yaşadım.

      Günlerden Pazar'dı. Güneş yer yer kalkmış kar üzerinde kristalleri yavaş yavaş parlatmaya başlıyordu. Av yerimi kısa sürede hazırlayıp alakanatları beklemeye başladım. Mührelerin arasına döktüğüm saman kilometrelerce uzaktan dikkat çekiyor olmalı, on dakika geçmeden yirmi kadar alakanat inişe geçtiler.

       Heyecanım üst noktada. Atış yapamaya hazırlanırken aralarında kanatları diğerlerinden daha açık renkli kuşu fark ettim. Beni görmüş olmalı ki biraz tedirgin oldu. Göz göze geldik. Uçacak diye tüfeğimi doğrulttum. Nişan almaya zaman kalmadı. Hepsinden farklı o kuş hariç, kalktılar. Aksi yöne doğru uçtular. Tüfeğimi indirdim.

        İkimiz vardık artık. Arkası dönüktü. Ayağa kalktım. ‘Galiba yaralı bir yerli güvercin bu.’ dedim. Tüfeğim elimde, kuşa doğru yürüdüm.

        Aramızda on metre ancak vardı. Kanatlarına dikkatle bakıyordum. Fakat sakat hali yoktu.

        Mühreleri mi terk etmiyordu, yoksa kalkamayacak kadar aç mıydı?

        Sol elimde tüfek vardı. Sağ elimi uzattım, tutacaktım.

        Kanımı donduran hareketi işte bu anda yaptı.

        Aniden geriye döndü. Göz gözeydik. Yeşile çalan gözlerinde ne bir korku ne bir telaş vardı.

        Aksine korkan bendim. Dile gelecek ‘Ne var, ne oldu, neden bakıyorsun, ne istiyorsun?’ soracak diye korktum.

        Bir adım geri çekildim. O bana doğru iki adım attı. Utanmasam kendimden kaçacaktım kuştan. Boynunu sağa sola salladı. Tipik güvercin hareketi yaptı.

        Ne yapacağımı bilmiyordum. Aklıma ne tüfek geldi nede onu yakalamak!

        Arkamı döndüm on adım kadar yürüdüm. Gümeye gelmiştim. Arkamdan geliyor mu diye dönüp baktığımda işte yine göz gözeydik.

        Avcılığım gitmişti. Duygusallık birazda korkaklık hâkimdi bana.

        ‘Sen kimsin ya?’

        Diz çöktüm önüne. Tüfeğimi çam ağacına asmıştım.

        Avucuma almaya çalışırken, ayağına takılı metal bir kelepçe gördüm. Ellerimdeydi işte o beni korkutan hayvan.

        Kelepçede bir telefon numarası vardı. Hemen aradım numaranın sahibini.

        Erkekti karşımda ki. Kendimi tanıttım önce. Sordum ‘Konuştuğum kim? diye?

        ‘Ben Urfa Ceylanpınar dan Kadir’…
 

        Urfa neresi ya! Burası Sakarya değil mi? Ya avucumda ki güvercin nasıl geldi buraya kadar?

        Önce halimi anlattım sonra elimde ki güvercini.

        ‘Onun adı Hasan dır. Yavaş yavaş komutlar ver ona. Eline iki sopa al ve birbirine vurarak ses çıkart. Çift vurursan yere iner, tek tek vurursan üzerinde dönmeye başlar. Hızlı hızlı vurursan taklalar atmaya başlar.’

         Ne mübarek bir hayvan var kucağımda Allah ım.

         ‘Peki, sana geri yollayabilmem için ne yapmam gerek Kadir Bey?’

         ‘Tek çaren var o da kargo’

         ‘Ya ölürse abi yolda?’

         ‘Merak etme sigortalıdır o!’

        Aynı günün akşam saatlerinde kargoya yetiştim. Güzel bir kafes buldum ona. Biraz da yem attım içine. Özel bir suluk yerleştirdim. Ayağına kısa bir not bağladım. Ne mi yazıyordu?

         ‘Kadir Bey nasıl anlatacaksın bu kuşa bilmem ama de ki: Senden korkan avcı seni hiç unutmayacak, ölene kadar.

 
SEMROM


OKUYUCU KÖŞESİ hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 3582 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.