Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Erzurum Başsavcısının Yetkileri Alındı
Çarşamba, 17 Şubat 2010

Habur, Erzincan ve Erzurum'daki, adli tahkikatların inceleyen Yargıtay, Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal'ın yetkilerini kaldırdı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in adliyedeki odasını ve evini arayarak, tutuklanmasını sağlayan Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal'ın yetkileri Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından kaldırıldı.

Erzurum Başsavcısı'na Suç Duyurusu

HSYK, (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) Erzurum özel yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal'ın, CMK'nın 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, Gür, Karakullukçu, Yazıcı ve Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına oy çokluğu ile karar verdi

HSYK'dan yapılan konuya ilişkin yazılı açıklamada şöyle denildi:

"16/2/2010 tarihinde HSYK gündemine oy birliği ile alınarak, incelenmesine karar verilen Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'nda, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan uygulamalar, 17/2/2010 tarihinde değerlendirilerek aşağıdaki kararlar alınmıştır:

CMK'nın 250/3'üncü maddesindeki amir hükmün ihlal edilerek, görev ve yetki aşımında bulunulduğunun tespitine,

Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcısı vekili, Tarık Gür, Cumhuriyet Savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı, Osman Şanal'ın CMK 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına,

Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, Cumhuriyet Başsavcı vekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı, Osman Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir."


 

AKP Grup Başkanvekili Bozdağ : Karar Bir Yargı Darbesidir
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in hukuka aykırı şekilde gözaltına alındığı gerekçesiyle Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal'ın da aralarında bulunduğu dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasını sert sözlerle değerlendirdi.

Bozdağ, Meclis'te gazetecilere, HSYK'nın kararını değerlendirirken, "HSYK Anayasa'ya aykırı karar vermiştir" dedi. Bozdağ HSYK'nın kararı ile şu sözlerle değerlendirdi:

"Ceza Kanunu anlamında suç işlemiştir. Hukuk Devleti adına üzgünüm. Hukuk Devleti ilkesini en üst seviyede korumakla yükümlü olan HSYK'nın kararı tarih sayfalarına övgüyle değil, üzüntüyle yer alacaktır. Hicap duyuyorum. Tartışması mümkün olmayan maddeler, şimdi tartışmaya açılmıştır. Alınan karar yargı bağımsızlığına vurulan bir darbedir. HSYK devam eden soruşturmaya müdahale etmiştir. HSYK kararı tamamıyla hukuka aykırı bir karardır. Yargının bağımsızlığına alenen müdahaledir. Yargı bağımsızlığını korumakla görevli kurum tarafından vurulmuş bir darbedir. HSYK'nın meşruiyeti açısından tartışmalar doğuracaktır."

Özel yetkili savcıların görev ve yetkilerinin net bir şekilde Ceza Kanunu'nun 250. Maddesinin birinci fıkrası ile 251. Maddenin üçüncü fıkrasında çok açık düzenlendiğine dikkat çeken Bozdağ, "Kanun maddesi çok açık. HSYK'nın yorum yapmasına izin vermeyecek derecede açık. Soruşturmayı yürüten savcının yetkisi kaldırılıyor. "Bu soruşturmayı bitirin demektir.' Bu bir takım kişiler imtiyazlı demektir. Dünyanın neresinde buna benzer bir şey var? HSYK suç işlemiştir. Yargı bağımsızlığının HSYK korumayacak da kim koruyacak" diye konuştu.

Bozdağ, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"251. maddesinin birinci fıkrası çok açık. 250. madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, HSYK tarafından bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet Başsavcılığınca 250. madde kapsamındaki suçlara bakan ağır Ceza mahkemelerinden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez. Erzurum'da gündemdeki soruşturmayı yürüten savcılığın yetkisi yine HSYK tarafından verilmiş. Burada yürütülen suçlar da katalog suçlarla ilgili. Bunu özel yetkili cumhuriyet savcısı yürütür. Üçüncü fıkrada bir hüküm var; birinci suçlarda belirtilen suçları işleyenler, sıfat ve memuriyeti ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağır Ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim halinde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır."

Kovuşturma ve soruşturmayı yasanın ayırdığına dikkat çeken Bozdağ, bununda Ceza Kanunu'nun katalog suçlarını düzenleyen 250. Maddesinin 1. Fıkrası ile 251. Maddenin üçüncü fıkrasında belirlendiğini, katalog suçları ise özel yetkili savcıların yürüttüğünü belirtti. Bozdağ, şöyle devam etti:

"Çok açık, soruşturma ile kovuşturmayı yasa ayırıyor. Soruşturma sırasında hakim olsun, savcı olsun ya da herhangi bir sıfatı taşıyan kişi olsun, 250. madde kapsamında yer alan katalog suçlar suçlardan herhangi birine dair hakkında herhangi bir soruşturma başlatıldığı zaman o soruşturma, diğerleri gibi yürütülür. Bu noktada bir ayrım yok. Yargılamasında var. Şu anda orada devam eden bir soruşturma var, başlamış bir yargılama yok. Soruşturma devam edip bitti, eğer soruşturmayı yürüten savcılar dava açma gereği duydu ve davayı açtığında., o zaman yargılamayı özel yetkili ağır Ceza mahkemesi değil de eğer Yargıtay veya başka yer yargılayacaksa orası yargılar. Çok açık bu hükümler. Ama bütün bunlara rağmen tartışılması mümkün olmayan hükümleri tartışmaya açarak, başka kanunlarla irtibatlandırarak, hukuk adına bir çarpıtma var."

Yargıtay Başkanı Gerçeker'in açıklamalarını da değerlendiren Bozdağ, "Düşünün Yargıtay Başkanı, yargının en tepesindeki kişi olarak, 'yandaş yargı' ifadesini kullanabilme yaklaşımını gösterebiliyor. Devam eden bir takım soruşturma ve davalar temyiz edildiğinde Yargıtay'a gelecek. Yargıtay Başkanı, eğer 'yandaş yargı', şundan, bundan bahsedebiliyorsa, o zaman orada durup düşünmek lazım" dedi.

Bozdağ, HSYK'nın kararından ürperdiğini dile getirerek şöyle dedi:

"Türkiye'de ne oluyor, yargı kendi içinde ne yapıyor? Bu kararlara bakıldığında insan ürperiyor. Hukuk devleti ve Türk demokrasisi adına, işin doğrusu bu yaşananlardan hicap duyuyorum. Olabilir şeyler değil. Bugün eğer Türkiye hukuk devleti ilkesi tam anlamıyla hayata geçmiş olsaydı, ne HSYK toplanıp böyle bir karar alabilirdi, ne de Yargıtay Başkanı böyle bir açıklama yapabilirdi. Yargı bağımsız olmalı, amenna ve tarafsız olmalı. Yargı herkese karşı tarafsız, bağımsız olmalı ama kendi ideolojilerine, kendi dünya görüşlerine karşı da bağımsız ve tarafsız olmalı. Hukuku, Anayasayı uygulamalı ve hukukun üstünlüğü ilkesini asla zedelememeli."

Devam eden bir soruşturmanın olduğunu, bunu da cumhuriyet savcısının yürüttüğünü ifade eden Bekir Bozdağ, "Hükümetten "yargıya müdahale' deniliyor. Buna dair bir tane örnek verebilir misiniz? HSYK'nın aldığı bu karar müdahalenin ta kendisidir. Hukuk devleti ilkesini ihlal eden bu kararı tarih utançla yazacaktır.- Bu karar, Ceza kanunu bakımından 'Adli yargılamayı ihlal' suçudur.Hükümetin bu savcıyı görevden alma, yerini değiştirme yetkisi var mı?" dedi.

Hükümetin bu konuda hiçbir yetkisinin bulunmadığını savunan Bozdağ sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunu hükümet yapsa yer yerinden oynardı. Bu siyasallaşmış yargının somut bir örneği değil mi? Hükümetin açılan yürüyen davalara en ufak bir müdahalesi var mı? Çünkü argıyla ilgili tasarruflar, HSYK'da nihai söz olarak söyleniyor. Şimdi devam eden bir soruşturma var. İktidar bir savcıyı, hakimi görevden alabilir mi, görev yerini değiştirebilir mi? Onların üzerinde böyle bir tasarrufu yok. Bu tasarruf, HSYK'ya ait. Şu anda yargıda bir siyasallaşma olduğu açık. Bu siyasallaşma siyasi iktidarınlar müdahalesinden değil."

CHP: Erzurum Cumhuriyet Başsavcı görevi kötüye kullanmıştır
Cumhuriyet Halk Partisi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'e yönelik sürdürülen soruşturmayı hukuk dışı olarak nitelendirirken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Habur, Erzincan ve Erzurum'daki soruşturmalara ilişkin inceleme kararı almasını ise görevlerinin gereği olarak gördü.

CHP İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkındaki gensoru önergesini, TBMM Başkanlığına sunarken, Grup başkanvekilleri Hakkı Suha Okay, Kemal Kılıçdaroğlu ve Anadol düzenledikleri basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı.

TBMM Başkanlığı'na sundukları önergeyi okudu.

Önergede, ''Demokratik açılım diye adlandırılan proje kapsamında, terör örgütü mensuplarının yargı sürecini etkileyen, bu konuda özel yargılama düzeni sağlamak için devletin olanaklarını seferber eden, terör örgütü mensuplarının tutuklanmaması için hukuku çiğneyip, yargıyı yönlendiren pazarlıkları yapan, bu amaçla gizli müzakereler yürüten Bakan Atalay hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz.'' ifadelerine yer verildi.

Anadol, Habur'daki mahkemenin yargı üzerindeki baskının somut bir göstergesi olduğunu iddia etti.

Türkiye'ye ucu açık bir sürecin AK Parti'nin eliyle Türkiye'ye dayatılmak istendiğini öne süren Anadol, "Mahmur Kampı'ndan hareket eden 26 kişi ve Kandil'den hareket eden 8 kişilik terör örgütü üyeleri Habur'dan giriş yapmışlardır. 34 kişinin 4 saat gibi kısa bir sürede ifadeleri alınarak 29 kişi serbest bırakılmış, 5 kişi ise nöbetçi mahkemeye sevk edilmiş ancak daha sonra onlar da serbest bırakılmıştır. Terör örgütü üyeleri barış elçisi oldukları ve pişman olmadıkları basına yansımışlardır. Demokratik açılım olarak yürüten süreç Habur'da ortaya çıkan görüntünün ardından halkın tepkisi üzerine yürümemiştir. Açılım projesinin kurgusu Sayın Erdoğan ve Sayın Atalay tarafından uygulamaya sokulmuştur. Habur'da 19 Ekim 2009'da ortaya çıkan kurgu 17 Ekim'de Atatürk Orman Çiftliği'ndeki gizli görüşmede kurgulanmıştır. Türkiye'de bakanlar gizli görüşmelerde devlet adına taahhütler veremez." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu ise, "Baskınlara, gözaltılara hazırız. Bu ülkede hukuku üstün kılacağız. AKP'ye rağmen kılacağız. Demokrasi kültürü gelişmiş bir başbakan daha baştan gensorunun bir işe yaramayacağını söylemez. Bugün bir başsavcıya yapılan işlem, yargıçların dinlenmesi aşama aşama trendin yükseltilerek devam edeceğini gösteriyor. Kaygımız ve korkumuz yok ama bu Parlamento zemininde muhakkak sorgulanacak." şeklinde konuştu.

Okay da Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in gözaltına alınmasına ilişkin bir soruya, "Son olayda anayasa rafa kaldırılmıştır. Yarın bir başka özel yetkili savcı da imzasız bir evrakla canı sıkılırsa yargıda üst konumdaki herkesi gözaltına alabilir tutuklatabilir. Erzincan Başsavcısı'nın başına gelen herkesin başına gelebilir. Öyle fotoğraflar sergileniyor ki 93 temmuzundaki Sivas olayını da Ergenekon'a bağlamak isteyen bir arayış içindeler. Öyle vahim olaylar hakim kararıyla yapılıyor ki. Gensoru da hakim adına yapılan bir hukuk ihlali nedeniyle veriliyor." karşılığını verdi.

Bir gazetecinin "Erzincan'daki soruşturmanın hukuk dışı olduğunu ancak diğer tarafta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Habur, Erzincan ve Erzurum'daki yargı sürecini incelemek üzere karar vermesine ise görevlerinin gereği olarak görüyorsunuz. Bu çifte standart değil mi?"şeklindeki sorusuna CHP'li Anadol, "Çelişki bunun neresinde? Yargıtay Başsavcılığı soruşturma başlatmayıp yerinde mi otursaydı? Özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcı görevi kötüye kullanmıştır. O olay ayrı bu ayrı." yorumunu yaptı.

Cindoruk: "Bu bir büyük fiyaskodur"
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasıyla ilgili, ''Yargıtay Başkanı da teminatlı değilse, Başsavcı teminatlı değilse siz Türkiye'de teminat içinde olabilir misiniz? Yargı güvencesi kalkmış durumdadır. Bu bir büyük fiyaskodur'' dedi.

Cindoruk, gazetecilerin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner'in tutuklanması ve yetki tartışmalarına ilişkin soruları üzerine, ''Ben şimdi, Yargıtay Başkanı'nı kim tutuklayacak onu merak ediyorum'' dedi.

Yargının kendi içinde çelişkilere düşmesiyle vatandaşın yargıya güveninin kalmayacağını ifade eden Cindoruk, ''Bir yargıcın, başsavcının tutuklanması için hiçbir sebep olamaz. Yargılarsınız, suçu varsa yargılanır ama tutuklanması için bir sebep düşünülemez. Yolsuzluk yapmışsa, cinsel bir suç işlemişse onlar başka'' diye konuştu.

''Yargıtay Başkanı da teminatlı değilse, Başsavcı teminatlı değilse siz Türkiye'de teminat içinde olabilir misiniz? Yargı güvencesi kalkmış durumdadır. Bu bir büyük fiyaskodur. Bunu düzeltmek de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na düşer.''

''Adalet Bakanı'yla ilgili bir görüşünüz var mı?'' şeklindeki soru üzerine Cindoruk, ''Adalet Bakanı kim? Tanıyor musunuz siz? Ben tanımıyorum. Bilmiyorum kim olduğunu, ama Adalet Bakanı hükümetlerin ve devletin hukuk müşaviridir. Hakim ve savcıların başı değildir'' diye konuştu.

Dünyanın her yerinde yargıçlar ve savcıların bağımsız olduğunu vurgulayan Cindoruk, ''Türkiye'de Adalet Bakanı bu kadar söz konusu oluyorsa yargıçlar ve savcılar bağımsız değildir. O çıkar ortaya'' dedi. Cindoruk, sözlerini ''Bir başsavcının bir başsavcıyı dava edip mahkemeye gönderip tutuklaması benim 55 yıllık avukatlık hayatımda aklıma sığmaz, sığdıramaz hiç kimse. Bu skandaldır'' diyerek tamamladı.

DSP "AKP Yargıdan Elini Çeksin"
DSP Başkanlar Kurulu, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasının, bu tutuklamanın da yetkilendirilmiş başka bir savcı aracılığıyla yapılmasının, iktidarın yargıyı ele geçirme hevesinin somut ve tehlikeli bir adımı olduğunu bildirdi. DSP Başkanlar Kurulu tarafından yayınlanan bildiride, tutuklanan savcının, iktidarda etkin olmak için yıllardır gayret gösteren bir cemaat hakkında soruşturma yapan kişi olmasının, durumun vahametini daha da arttırdığı belirtilerek, "Çünkü bu olay, cemaatleri "dokunulmazlık zırhına' büründürmek istemenin somut göstergesidir" denildi.

Anayasa'nın 138.maddesinde, "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar", 140. maddesinde de " Hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler" denildiği hatırlatılan bildiride şunlar kaydedildi:

"Yani, hakimler ve savcılar, 138 ve 140.maddeler ile anayasal güvence altına alınmışlardır. Hukuk alanındaki otoriteler,

"Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250/3.maddesine göre, yargıç ve savcılar hakkında, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250/1.maddesinde sayılan suçlardan dolayı herhangi bir savcının soruşturma yürütmesi ya da özel yetkili ağır Ceza mahkemesinin yargılama yapması, yasal ve hukuki değildir. Hal böyle iken Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 250. maddesine dayanılarak soruşturma yapılması, ev ve işyerinin aranarak gözaltına alınması, yasaya ve hukuka aykırı olmasının yanısıra, çok açık bir yetki gaspıdır' demektedirler. DSP olarak, Hükümet'in bu seslere kulak vermesini istiyor, iktidarın yargıdaki yapılaşma hedefini tehlikeli bulduğumuzu bildiriyoruz. AKP derhal yargıdan elini çekmelidir. Aksi takdirde binanın temeli çökecek, AKP de dahil, Türkiye bu enkazın altında kalacaktır."

Erzurum Barosu: Hukukun Üstünlüğü Kaybolmuş Durumda
Erzurum Baro Başkanı Naci Turan, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün kaybolduğunu söyledi.

Baro Başkanı Naci Turan, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanması ve HSYK'nın Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal ile 3 savcının yetkilerini kaldırması ile ilgili açıklamada bulundu.

Olayların hızlı geliştiğini ve kararları değerlendirmekte güçlük çektiklerini belirten Turan, Türkiye'de herkesin olaylara kendi fikir dünyası ve ideolojisinden baktığını buna hâkim ve savcıların da dâhil olduğunu dile getirdi.

Son gelişmelerde hukukun biraz geriye itildiğini ifade eden Turan, "Herkes kendi çerçevesinden, penceresinden bakarak olayları değerlendirmektedir. Bana göre hukukun üstünlüğü kaybolmuş durumda. Eğer hukukun üstünlüğünden bahsediyor olsaydık bu olaylar, bu gelişmeler yaşanmazdı. İnsan kendi ideolojisine, fikir yapısına, bulunduğu yere göre olaylara bakıyor. Normal vatandaşlarımızda olduğu gibi bu kapsamın içerisinde, hâkim ve savcıları da alabilirisiniz. Durdukları yere ve dünya görüşüne göre değerlendirmeler yapıyorlar. Nedir bu değerlendirmeler? Cumhuriyet başsavcısı tutuklanınca insan ideolojisine, durduğu yere göre diyor ki 'iyi ki tutuklandı Başsavcı'. Diğer taraftan kendi ideolojisine göre o da bu kez özel yetkili savcının yetkileri 'iyi ki kaldırıldı' diyor. Böyle bir durumda hukukun üstünlüğünü aramak doğru mudur? Herkes kendi çerçevesinden bakmaktan kurtulmalı, hukukun üstünlüğüne göre hareket etmeliyiz." dedi.


Ulusal Haberler hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2787 | E-posta

Yorumlar (12)
RSS Yorumlar
1. 17-02-2010 20:20
juristokrasi devleti
türkiye bir yargıçlar devletine dönmüştür artık.yargıçlar eliyle yürütme işleyemez duruma düşürülüyor.hükümet burda iyi bir sınav vermedi adeta çuvallamıştır.müsteşarı niye gönderiyon toplantıya.yaz kararnamesinde bakanı ve müsteşarı göndermeyerek HSYK yı kilitledilerdi.danıştay,anayasa mahkemesi,HSYK yetkilerini aşarak sürekli yürütmeye müdahelede bulunuyorlar.
Yazar yeniçeri (Misafir)
2. 17-02-2010 20:32
dokunulmazlar
siyasetçi sürekli göz önünde.medya hırpalıyor.muhalefet hırpalıyor.o da olmassa sandıkta millete hesap veriyor.yanlış yapmışsa bir tokatta millet vuruyor.bir de dokunulmazlar var.biri çıkıp google den dosya hazırlayıp kapatma davası açıyor.11 kişide parmak kaldırıp kapansınmı kapanmasını diye oylama yapıyor.danıştay yürütmeye müdahele yapıyor.anayasa mahkemesi yetkisini aşıp meclisin yasama yetkisine müdahele ediyor.peki ülke ne hale geliyor.kime hesap veriyorlar.emekli oluncaya kadar koltuklarında.ortalık karışınca kim hesap veriyor.siyasetçi.o zaman meclisteki EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR ifadesini kaldırıp egemenlik kayıtsız şartsız yargıçlarındır,bürokratlarındır,generallerindir ifadesi asalım.bari daha kestirme olsun seçimleride kaldıralım.öyle ya ne gerek var seçime.fuzuli yere masrafa girip 550 tane vekile niye boşuna maaş ödensin.nasılsa meclisin çıkardığı kanunlar yüksek mahkemelerde veto yiyor.
Yazar yeniçeri (Misafir)
3. 17-02-2010 21:00
hani yargı bağımsızlığı yoktu
diyorlar ya türkiye de yargı bağımsız değil.dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar yargı türkiye de bağımsız.hemde gereğinden çok fazla.TÜRKİYE DE YARGI TARAFLI.sincan hakimi anayasada kesin hüküm varken cumhurbaşkanını yargılamaya kalktı.o zaman HSYK nerdeydi.TİB in yaptığı yasal dinlemelerde ayağa kalkan yargıçlar ergenekon sanıklarından çıkan illegal bir şekilde yargıçların dinleme kayıtlarında niye ses çıkarmadı.yargı reformu şart.yüksek mahkemelerin üyelerini meclisin seçmesi gerek.bütün dünyada bu böyle.türkiye de yargıçlar HSYK üyelerini seçiyor.HSYK da yargıçları seçiyor.al gülüm ver gülüm.sen beni seç ben seni seçeyim.kimseye hesap vermek yok.
Yazar yeniçeri (Misafir)
4. 17-02-2010 21:28
kemal anadol döktürmüş
kemal anadol 90 lı yıllarda türkiye komunist partisinin kurucular kurulu üyesi.parti tüzüğünde şunlar yazıyor:kürtler istedikleri zaman ayrı bir devlet kurma hakkına sahiptir.pkk kürtlerin ordusudur.bu parti yargıtay tarafından kapatıldı.
Yazar yeniçeri (Misafir)
5. 18-02-2010 00:24
Wassup! from Mississippi
Hello there all, 
I have merely joined this site 
There are some good articles here to find out
Yazar CainWaterman (Misafir)
6. 18-02-2010 11:33
akp'nin kapatılma gerekçesi
Hükümet kanadı "yargıya müdahale var" diyor. Pekala siyasi bir parti olarak bağımsız olan bir kurumun almış olduğu karar sizi neden rahatsız ediyor. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş, hukuka uygun olmayan tamamen siyasilerin yönlendirmesiyle Erzincan savcısını tutuklatıyorsun bu müdahale değil de HSYK Erzurum savcısının yetkilerini alınca mı müdühale oluyor. Yargının işine sen neden karışıyorsun, herkes kendi işini yapsın. 
 
Burada sorgulanması gereken mesele 2004 yılında AB kriterlerine sığınarak DGM'leri kaldırıp, kendi siyasal yargı sistemini oluşturan AKP'nin foyası ortaya çıkmıştır. 
 
HSYK, sivil darbe yolunda uydurmaca bir genelgeyle yetkilendirdiği özel savcıları istediği gibi kullanan AKP'ye tokatı indirmiştir.  
 
"HSYK Anayasa'ya aykırı karar vermiştir" -Bekir Bozdağ- 
 
sizin tüm icraatlarınız Anayasaya aykırı. 
 
AKP burada yargıya asıl müdahaleyi yaparak yandaş "yargı kavramını" tescilletmiştir. Cumhuriyet baş savcısının AKP'yi kapatma gerekçesi kesinlik kazanmıştır. 
 
Haburdan giriş yapan PKKlıların daha önceden ayarlanmış savcı ve hakimler tarafından jet hızıyla yapılan yargılamaya özel savcılar herhangibir suç duyurusu ve tutuklama kararı vermezken, İsmail ağa cemaati ve irticacı odakların kovanına çomak sokan bir savcıyı 2 tane gizli tanığın ifadesiyle ergenekon sanığı nasıl yaparsın. İsmail ağa cemaati ve (edit) cemaatinin tüm pisliklerini deşifre eden, aralarında ist.bb başkanı kadir topbaş ve akp üst yöneticilerinin de aralarında bulunduğu bir çok kişinin cemaatle ilişkisini açığa çıkardığı bir ortamda Erzincan savcısının hukuksuzca tutuklanmasına HSYK dur demiştir. 
 
Türk halkı AKP'nin ikiyüzlülüğünü ve PKK'dan daha tehlikeli olduğunu anlamıştır, halk bilinçlenmiştir. 
 
Suni gündemler yaratarak işsizlik ve ekonomik çöküşü bertaraf eden AKP'nin kullanım süresi bitmiştir.
Yazar anti (Misafir)
7. 18-02-2010 13:15
hazmede hazmede
hükümeti ekonomik krize gömemeyenler,laiklik üzerinden kapatamayanlar,sandıkta yenemeyenlerin tek umudu antininde dediği gibi kapatma davası.milletin içine çıkmaktan korkarlar,millete anlatacakları bir şeyleri olmaz,çünkü tüm mesailerini silivride çetelerin avukatlığını yapmakla harcadılar.başsavcıya delil hazırlamak için mecliste kavga çıkarttılar.krizlerden gerilimlerden medet umarlar.kozmik odalarda hazırlanan derin seneryoların uygulayıcısı oldular.siyaset kendini geliştiremediği zaman darbe kaçınılmazdır diye beyanatlar verirler.sandık yakın.her şey milletin gözü önünde oluyor.biz sadece millete boyun eğeriz.cuntacı postalı önünde eğilmeyiz.postal cilacılığıda yapmayız.antiye tavsiyem akşamları yatmadan önce bir şişe maden suyu iyi gelir.hazımsızlığa iyi gelir.
Yazar yeniçeri (Misafir)
8. 18-02-2010 13:39
ALLAH BÜYÜK
YENİÇERİNİN İLACI ANTİ ABİMİZ YİNE DÖKTÜRMÜŞ HELAL OLSUN. ANTİ ABİ BU ADAMLAR İŞİNE GELDİMİ MASUM İNSANLARI ERGENOKONDAN İÇERİ ATARLAR İŞİNE GELMEDİMİ SEÇİMDE GÖRÜŞÜRÜZ DERLER. ALLAH BÜYÜK YÜCE RABBİM AKP BİLESINI İNŞALLAH TEPEMİZDEN DEF EDECEKTİR. SAYGILAR
Yazar SADIK AKKAYA (Misafir)
9. 18-02-2010 17:21
Yeniçeriye
Bence sen akşamları yatmadan önce bir kasa maden suyu içsen iyi olur, çünkü hazımsızlığın yazılarına yansımış.AKP nin kapatılması hiçde hoş olmaz ama onlarda kapatma davası açılsın diye ellerinden geleni yapıyorlar.Çünkü ağlamayı,mağduriyeti oynamayı çok iyi beceriyorlar.Diyeceklerki biz herşeyi düzeltecektik ama müsade etmediler diyecekler.Kendileri siyasetçi olupta yargıya müdahale ederler,yargıyı siyasallaştırmış olmazlar, Yargıçlar hukuki konularda bir açıklama veya karar aldıklarında yargıyı siyasallaştırmış oluyorlar.Herhalde dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur.AKP'yi Anayasa mahkemesinin kapatmasına gerek yok.Eğer suçlu olan siyasiler varsa onlar cezalandırılmalı partiler kapatılmamalı.Zaten seçimlerde gereken cevabı halk sandıkta verecektir.Gündemde olan ve halen devam etmekte olan dava için hem siz,hem başbakan hemde bakanlar sanki kesinleşmiş bir mahkeme kararı varmış gibi suçlu ilan edebiliyorlar.Peki bu insanlar suçsuz çıkarsa bu insanların hakkını nasıl ödeyeceksiniz.Öbür dünyada bunun hesabını nasıl vereceksiniz.Bunun adı yargıya müdahale değilmi.
Yazar İlhanKAÇAR (Misafir)
10. 21-02-2010 21:35
hukuk devleti
'Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kilitleyenler 22 Temmuz'da halktan tokadı yediler. Şimdi de aynı entrikalar dönüyor. Bir savcının bir savcıyı tutuklamasıyla fırtına kopartıyorlar. Hukuk darbesi falan diyorlar. Peki 12 milyonluk bir şehrin belediye başkanı seçtiği bir insan şiir okuduğu için hapse atıldığında neredeydiniz? Niye sesiniz çıkmadı?367 krizinde Niye demediniz hukuk skandalı var? Ama halk sonunda en doğrusunu yaptı ve bu insanı Başbakan yaptı. bu hükümet birileri gibi şapkayı alıp kaçmadı. Bunlar Türkiye'nin düzlüğe çıkmasının doğum sancılarıdır. Bu sancılar bitecek, Türkiye rahat edecek. Türkiye bu asalakları silkeleyip omuzlarından atacak.mhp ile chp ise askeri ve yargı bürokrasisini arkasına alıp siyaset yapıyorlar.bir kerede milleti arkanıza alın.gandi kemal gecekondu ziyaretine gitmiş medya çaraf çarşaf onu gösteriyor.ama nereye gitmiş ankara vekilinin amacaoğlunun evine gitmiş.bunların gecekondu ziyaretlerinden anladığı bu.şimdiye kadar chp+ordu=iktidar formülü vardı.şimdi ise chp+yargı=iktidar olmuş.mhp de bunların peşine takılmış gidiyor.ama bu formül tutarmı tutmaz.şimdiye denk tutmadı.İKTİDARIN FORMÜLÜ KURUMLARDAN DEĞİL MİLLETTEN GEÇER.
Yazar yeniçeri (Misafir)
11. 22-02-2010 11:54
Halk hareketi başladı
Bu memlekette kimin kızının başı örtülü, Kimin çocuğu İmam Hatipe gidiyor, Kim muhafazakâr, kim ramazanda oruç tutuyor, hepsini fişlemişler. Eee, şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde! Eğer biz birazcık tökezlersek, bu Ergenekoncular falan, bu defa çok kötü intikam alır halktan. -AKP K.Maraş milletvekili Avni Doğan- 
İşte bizleri yönetenlerin intikam hırsı. Vatandaş hizmet beklerken, iktidarın içinde bulunduğu hırsa ve meşguliyete bir bakın. 
 
TCnin temellerini sarsıyoruz yıkacağız. Çünkü bu cumhuriyet yanlış temeller üzerine bina edildi; Atatürk ve ordu çevresinde kuruldu. Tek adam rejimi ancak ordunun desteğiyle ve yargı zırhı içinde mümkündür! -Taraf gazetesi G. yayın yönetmeni Ahmet Altan- 
 
Ergenokon iddialarını ve askeri yıpratma konusunda asimetrik savaş uygulayan cephenin tetikçi kalemi, A.Altan AKP ve Soros sermayesinin desteği ile hainliğinin derecesini gözler önüne seriyor. 
 
Komünist, ateist bir tetikçi ile dini temeller üzerine kendi sistemini kuran AKP'nin aynı amaç ve düşüncede buluşmasını neye bağlıyorsunuz. Düşmanımın düşmanı dostumdur felsefesi bugün ülkemize fetret dönemini yaşatıyorlar. Ahmet Altan ve AKP'nin en büyük ortak özelliği rejim düşmanı olması ve futursuzca askere, danıştaya, yargıya saldırmasıdır. 
 
AKP'nin diger bir özelliği de sürekli mağduru oynayarak seçim yatırımı yapmaktadır. "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" misali her türlü hukuksuz icraatları gerçekleştirir, hem de haksızlığa uğradım diyerek mağduru oynamaya devam eder. 
 
Yolun sonu göründü, AKP amerikan destekli, soros destekli, (edit) F vitaminli yürüyüşünün son durağına geldi. Yüzyılın halk hareketi başladı.
Yazar anti (Misafir)
12. 22-02-2010 12:20
sindire sindire
bugünkü gözaltılardan sonra yine hazımsızlık sorunu başladı arkadaşımızın.bunlar böyledir işte.içeride ak parti hükümetini amerika ve israil destekli diye suçlarlar böyle propaganda yaparlar.sonra amerikaya gidip orada yahudi lobisine kulis yaparlar.hükümet türkiyenin eksenini kaydırıyor.batı ittifakından doğu ittifakına gidiyor.bunu seyredecekmisiniz diye türkiyeyi yahudilere şikayet ederler.bunu amerikanın eski türkiye elçisi martin abromowitz açıkladı.yahudi taktiği bu.gazze de çoluk çocuğun üstüne fosfor bombaları atarlar sonrada israilin kendi vatandaşlarını koruma hakkını kullanıyor derler.
Yazar yeniçeri (Misafir)

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.