Herşeye Rağmen Mazeret Yok |
Cuma, 28 Ocak 2011 |
Konsantre yazılarım -2-
HERŞEYE RAĞMEN MAZERET YOK
Rahman ve rahim olan Allahın adıyla.
Tüm dostlara selam ve muhabbetlerimle 2. yazımı yazmaya fırsatı veren Rabbimize hamd ilk günde son günde benim kardeşlerim diye feryat eden o son Resule sonsuz salat ve selam olsun.
Değerli dostlar bugün kü yazımda sizlere topluma yön veren 2 camiadan ve onların öneminden bahsedeceğim ki bunların önemi kıymeti bilinmesi açısından son derece önemlidir.
Bunlarda biri bizleri daha en küçük yaşlardan ana baba şefkati ile büyütüp yetiştiren öğretmenlerimiz diğeri ise bizlere tüm dini bilgileri aktaran imamlarımız yani peygamber varisleri. Burada Hz. Ali'nin bir sözünü yazmayı anlamlı buluyorum Hz. Ali “bana bir kelime öğretenin kölesi olurum”demiş
Bir topluma yön verecek bu iki mesleği kendilerine seçenleri kutluyor. Ve tebrik ediyorum Bu vesileyle Bu güne kadar üzerimizde hakkı geçen hoca ve öğretmenlerimizi saygı ile anar ahirete irtihal edenleri ise rahmetle anarım.
Bana katılırmısınız bilmem ama bizim ailede her ikisinden de var. Tanıyanlar biliyor Bu meslekleri icra edenler bu güne kadar kendilerine az ehemmiyet verilmesine 2. sınıf gibi görülmesine bakmaksızın görevlerini aşk ile icra etmişler hayatın acımasız şartlarına ayak uydurmak için kimseye de muhtaç olmamak için kimisi 2. bazısı da 3.ek iş yaparak hayatını sürdürmeğe çalışmıştır/çalışmaktadır. Bu gün Mevcut iktidar eğer bu iki camiaya biraz ehemmiyet veriyorsa ki çok geç kalınmıştır bu eksikliği gördüğündendir. Neyse zararın neresinden dönülürse kardır.
Şartlar böyle olunca da asıl vazifenin yanında 2.iş yapmaktan ne birinciyi nede ikinciyi tam yapıldığından sağlıklı toplum yetiştiremedik..
Gelinen nokta nedir. İmamlar cemaatten öğretmenler öğrencilerden sürekli şikâyet halindedir. Toplum şöyle bozuldu yok böyle bozuldu. Bozulma nasıl oldu. Bunun bir çok sebebi var basın yayın yabancı ajanlar. İngilizler diyor ki biz Anadolu ya 25 bin imamla çıktık. yani gayri Müslim 25 bin kafasına göre İslam’ı anlatan imam Bunlardan biriside Adapazar’ında Tozlu Camide 25 yıl imamlık yapmış emekli olunca gayri Müslim olduğunu söylemiş. Bunun ülke içinde yüzlerce misali var. Konumuz şu an bu değil biz diyoruz ki.
HER ŞEYE RAĞMEN MAZERET YOK
Bir doktor düşünün kış çok oldu hastalar çok geldi cebim para doldu diye şikâyet eder mi? Cevap; Hayır.
Bir başka misal hava şartları malum kış araçlar özellikle buzlu havalarda kontrolden çıkar ve kazalar çok olur size soruyorum işleri çok olup halinden şikâyet eden tamirci var mı? Cevap; yok der gibisiniz öyle geliyor bana.
Etrafımızda bir sürü yamuk insan olabilir herkes 4X4 olması mümkün değil peki niye. Yukarıdaki 2 önemli mesleği seçen kardeşlerimizdeki ağlaşma niye etraf çok kötü iyi tamam alın size bol miktarda malzeme hasta ya da tamir edilecek düzeltilecek kişi.
Hoca derki camiye gelsinler anlatayım öğretmen derki okula gelsin anlatayım. Peki gelmiyorlarsa ne yapmamız lazım o zaman biz onların ayağına gitmemiz gerekmez mi? Nasıl mı?
Geçen gün haberlerde gözüme bir şey takıldı ( seyredenler hatırlayacaktır) bir tiyatro ekibi belediye otobüsünde oyun düzenliyor yolcuların şaşkın bakışları arasında. Kendilerinin ne oyun oynadıklarını pek anlamadım amma ne yapmak istediklerini çok iyi anladım Yani gelmeyene gitmek. Tiyatroya gelmeyenlerin ayağına gitmek ya da tiyatroyu halka sevdirmek. Yani bir taşla 2 kuş.
Biz öyle bir dinin mensubuyuz ki gelmeyene gider vermeyene verir.Bize taş atana biz ne veririz ekmek değil mi.? Yani bizi öldürmeğe gelen bizde hayat bulsun. Hz. Ömer bunun en güzel misali değil mi( Hz.ömer biliyorsunuz daha iman etmemişti iman eden ve Muhammed (sav) ‘in dinine giren kardeşini öldürmeğe gitmişti. Kalbi o anda okunan Kuranla (nurla) dolunca İslami seçmiş Müslüman olmuş ve kaç kişi olduk deyince ya Ömer senle 40 dediklerinde.
“O zaman ne duruyoruz Haydi açıktan ibadet edelim ve bizlere gelemeyenlere gidelim.” “Anlatalım”. Allah onlardan razı olsun. Dikkat;Bu gün en Azılı kâfir bile Müslüman olurken bugün ana babası Müslüman olan, memleketimizde az bir çalışmayla herkes dinimizin güzelliklerindeki kaliteyi yakalamış olacak bence bütün sıkıntı burada . Çalışma şartları çok müsait. Noksan olan ne? Gevşekliğimiz. Kaliteli birey olamama. Nasıl yetişecek o da öğretmen ve hocalarımıza işi olduğu kadar hepimizin duyarlı olmasından geçmektedir. Eğer kaliteyi yükseltmezsek itimatsızlıktan dolayı bugün ev işyeri hatta camilere koyduğumuz kameraları yarın evin her odasına koymak zorunda kalırız haberiniz olsun. Bir yerden başlamak lazım. Ne yapalım herkes üzerine düşeni yapsın iyilikleri çoğaltalım kötülükleri önleyelim bunu sadece güvenlik kollarına bırakmayalım.
Buna dinimizde ne deniyor emribilmağruf nehyi anil münker (ne demek o, iyilikleri yaymak kötülüklerden alıkoymak.Kitabımızda namazdan, oruçtan, zekattan, hacdan, daha çok emribilmağruf nehyi anil münker geçiyor.)
Bir ufuk açması için bir misal veriyorum. Bizim bir Recep ağabeyimiz var hangi Recep derseniz benim bildiğim Günümüz Türkiye’mizde 2 tane meşhur olmuş Recep var biri Başbakan Recep Tayip Erdoğan diğeri bizim Recep abi O kim mi ? Türkiye Kuran kursları ve camiler federasyonu başkanı Recep Kıyak. Ağabeyimiz. Mevcut asıl görevinin dışında yaptığı bir şeyi söyleyeyim ki benim için çok büyük iş beceriyor. Şöyle ki Emekli olmuş yıllarca başkanlığını yaptığı camiada görev almış ilim sahibi 4-5 değerli hocamızı mahalle mahalle köy köy arabası ile gezdiriyor. Ve kahvelerde sohbet ettiriyor. Yani camiye gelmeyeni camiye çağırıyorlar. (Bizim imamlarımız çok yoğun oldukları için kahveye falan gitmezler genelde.) Bu 4-5 emekli müftü-vaiz ve imamdan oluşan grup Halkla iç içe dini konuda sorusu olanların kafalarına takılan soruları cevaplandırıyor hocalarımız bunu 4 yıldır yapmağa çalışıyorlar. Ve talep hızla artıyor. Ve diyorum ki diğer illere de köylere de hatta her mahalleye bir Recep lazım diye düşünüyorum. Tabiî ki 3-4 adette bu işe sevdalı hoca efendi..Allah sayılarını arttırsın.
Bir başka bakış açısı ; Peki bu sokak sokak yaya dolaşan emri bil marufçu diye adlandırılan/adlandırdığımız kimseler ne iş yapıyor. Kimisi yerli kimisi yabancı uyruklu. Kimisi Hindistan kimisi Pakistan kimisi Fransa dan vb ..Ama hepsi Müslüman olanlardan. Dertleri ne? Ne için dolaşıyorlar. Bunların içinde asker var general var avukat var. Doktor var özellikle yabancı ülkelerden gelenlerin hepsi tahsilli ve sonradan Müslüman olmuşlar.Gelmişler bize dinimizi öğretiyorlar. Paralarını kim veriyor hangi ülkeden finans buluyorlar. Hangi tarikat, cemiyet, dernek destek veriyor bunlara. Ve ne yapmak istiyorlar. İnşeallah tüm bu sorulara cevap bir daha ki yazımda. Büyük bir iş. bilenler biliyor. Bilmeyenler de bir dahaki yazıyı beklesinler. Gittim gördüm içlerinde kaldım yaşadıklarım hepsi önümüzdeki yazılarımda olacak
Bazı kardeşlerimiz bu adamda nerden çıktı damdan düşer gibi. Yabancı değilim kısa özgeçmişimi yazdım okursunuz Geyve nin en büyük mahallelerinden geyveye bitişen Eşme den(bazıları diyecek ne zaman bağlandı Geyve ye soranlara cevap biz gönülden ezelden bağlıyız Geyveye ) Hem Zaten hepimiz kardeş değilmiyiz,
Bir kıssa ile son veriyorum yazıma. Geçende yolda birine selam verdim adam dik dik baktı ve ekledi “nerden tanışıyoruz” beyefendi dedi bende tam tanımış gibi yaptım ve “Ademden” dedim.”Hangi adem” deyince . “Yoksa sen Âdem’i (as)’ mı bilmiyor musun ?” Deyince, güldü ve “vealeyküm selam” dedi. Bir selam neler yapar.Kalpler fetheder.
Bugün birine selam versen “hııı acaba arkadan ne isteyecek” diye düşünülür istisnalar hariç.Selam vermek almakta herkese nasip olmaz oda ayrı bir nasip.
Peygamberimiz (sav) tüm dünyaya dağılan ashabına 2 şeyi emretmiş 1-Selamı yayın 2- Doğru konuşun demiş Birinciyi anladık ama ikinci biraz zor bulunur herhalde bu zamanda. Ama yinede biz her ikisini yapmağa çalışalım.
Ve Başlığı hiçbir zaman unutmayalım HER ŞEYE RAĞMEN MAZERET YOK Şimdilik kalın sağlıcakla sealm ve dua ile…
Sadi Karakaya Sadi Karakaya hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2356 | E-posta
|
|
|