Teğmen Mehmet Ali Çelebi; Maltepe Askeri Lisesini birinci, Harp Okulunu dördüncü bitiren nitelikli bir Türk subayı…
18 Eylül 2008'de Ergenekon Terör Örgütü üyesi zannıyla gözaltına alındı, tutuklandı, halen de tutuklu.
Pek çok terör örgütü(!) zanlısı gibi ancak 2 yıl sonra, 27 Eylül 2010'da çıkabildi mahkeme heyetinin karşısına…
Neyle suçlandığını da ancak o gün öğrendi.
Hakkındaki iddia Hizbut-tahrir örgütü ile bağlantısı ve bu örgütü darbe amaçlı yönlendirmekti.
En önemli delil de Teğmen Çelebi'nin cep telefonu kayıtlarıydı.
Teğmen Çelebi, söz konusu telefon numaralarıyla kurduğu terör örgütü irtibatı suçlamalarına karşı, bunlar "tezgahtır" dedi.
Avukatları harekete geçip tespit taleplerini dile getirdiler. Telefonlar üzerinde çok yönlü teknik incelemeler yaptırıldı.
Ve ortaya çıktı ki; bütün o telefon kayıtları Çelebi'nin telefonuna sonradan yani gözaltına alındıktan yani telefonu tutanakla teslim alındıktan sonra yüklenmiş.
Çelebi'nin telefonuna sonradan kaydedilen 139 numarayla ilgili TİB sonuçlarına göre, ortada hiç bir iletişim kaydı da yok.
Bir başka TİB raporuna göre ise, bütün o bilgiler Hizbut-tahrir üyesi bir şahsın telefonundan, Teğmen Çelebi'nin telefonuna veri transferi yoluyla yüklenmiş.
Sizin anlayacağınız; Teğmen Çelebi'den alınan delillerin güvenliğinden sorumlu olan Emniyet Mensupları, Şüpheli Teğmen aleyline delil üretmişler, şüpheliye iftira atmışlar.
Tam bir kara mizah… Tam bir trajedi… Tam bir kirlilik…
İşte bu noktada CHP soruyor, haklı olarak;
1- Türkiye'de sayılarının 500'e ulaştığı ifade edilen yabancı istihbaratçıları bilmediğini ifade eden, bu sebeple kendisine "Taşeron Bakan" demek zorunda kaldığımız İçişleri Bakanı , bu suçüstü belgeleri tablosu karşısında, ilgili amir ve memurların görevden uzaklaştırılmaları işlemini ne zaman yapacaktır?
Delil üretim merkezlerinde bu 500 yabancının da iştiraki var mıdır?
2- Başlı başına bir eylem olan telefondan telefona yükleme operasyonu "sehven" kavramıyla nasıl geçiştirilebilir? Sehven yükleme nasıl oluyor da "ekip halinde" yapılabiliyor? Sehven yükleme nasıl oluyor da "2.5 yıl" gizli kalıyor? Neden sonra, bilirkişi raporuyla ortaya çıkınca geçiştirilmek isteniliyor?
Bir Emniyet Örgütü "yükleme yapma gereğini" neden duyar?
Kanunsuz talimat olmadan bu operasyon yapılabilir mi?
Emniyet Müdürlüğü bu aşamadan sonra bile karartma yapmaya ve Mahkeme'nin yerine geçerek delilleri tartışmaya, hangi yetkiyle ve cesaretle devam edebilir?
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Mahkeme yerine geçip, Teğmen Çelebi hakkında kanaat getirmek yerine, öncelikle bu suçu işleyen kişilere yönelik olarak görevini neden yapmaz?
Polislerin bu eylemleri organize bir şekilde gerçekleştirdikleri;
Onları himaye eden Amirlerin isimleri ve sıfatları bellidir.
Emniyet içinde bir Grup; suç ilişkileri içinde Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesi 10. bendince düzenlendiği şekilde ; "…suç kanıtlarını yok etmek veya bilerek ve isteyerek yok olmasına neden olmak ya da saklamak, saklanmasına yardımcı olmak yahut değiştirmek…" eylemini gerçekleştirmişlerdir. Bulgular bu yöndedir.
Bu suç "meslekten ihracı" gerektiren ve yoğun suç kastı altında işlenen bir eylemdir.
Basına yeni yansıyan bilgilere göre şantaj ve askeri casusluk soruşturmasının tutuklu sanığı emekli albayın telefonuna da bir kadın ile ilişkisi için telefonuna yükleme yapılmıştır.
3- Kozmik Oda ihbarını kim yapmıştır? Ne amaçla yapmıştır? Neyin karşılığında yapmıştır? Buradaki sanal bulguları kim üretmiştir?
Sayın Bülent Arınç bunları bilmiyor mu?
Bu konulardaki gelişmeleri sonradan da olsa öğrenmiş ise, bu gerçekleri halkla neden paylaşmaz?
4- Acar bir gazeteci var. Bu gazeteciye kimler servis yapıyor? Ne karşılığında yapılıyor?
Emniyet bünyesinde yasa dışı dinlemeyi ve delil üretmeyi kimler yapıyor?
Ordu içinde kimlerle işbirliği yapılıyor?
Hangi ilişki ve pazarlıklarla bu işbirliği yapılıyor?
Bu işbirlikleri, yandaş sözcü medyaya nasıl ve kimler aracılığıyla sızdırılıyor?
Gök Kubbe altında hiçbir şey gizli kalmaz. Gerçekler ortaya bir bir çıkacaktır.
Hükümet de, illegal karargah da bunu engelleyemeyecektir.
Teğmen Çelebi'nin, bütün bunlara rağmen tutukluğu devam ediyor…
Ve komedi de;
Teğmen'in telefonu yolgeçen hanına döndürülmüş ki mahkeme heyeti soruyor;
"Eşim" diye bir ibare var. …
Teğmen "Yeşim mi…"
Üye Yargıç; "Eşim, Eşim" diye tekrar soruyor.
Teğmen Çelebi, "ben evli değilim" diyor.
Üye yargıç devam ediyor. "Kayınannen, bacanak…" kim bunlar diyor…
Teğmen Çelebi "ben evli değilim ki" diyor.
Beyler! Silivri'de büyük bir hukuk komedisi yaşanıyor.
Yani dram… Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2408 | E-posta
|