Devlet borçlanıyor, Özel sektör borçlanıyor, Yerel yönetimler borçlanıyor, Vatandaş zaten borç batağına boğazına kadar gömülmüş durumda'
Borç yiğidin kamçısıdır diye diye geldiğimiz nokta; Devlet olarak günlük 450 milyon dolar zorunlu borç ödememiz var.
Haliyle üretime dönük yatırımlar yapılmıyor.
Borca bağımlı, krediye dayalı bir ticaret ve sanayimiz oluşmuş durumda.
Bunu bize büyüme olarak yutturuyorlar.
Halen dünyanın en yüksek faizini veren ülkelerindendir. Bu nedenle yüksek faizi duyan sıcak para ülkemize geliyor.
Öyle ki, hazine ihalelerine katılan piyasa yapıcısı 12 bankanın sadece dört tanesi Türk, diğerleri yabancı ve Türk ortaklı'
Şunu da bilmekte yarar var ki; Yabancı para sahipleri 2006 Temmuz'dan itibaren %10 stopaj vergisi de ödemiyor. Yani vergi muafiyeti ile yabancılara bir çeşit kapitülasyon hakkı tanınmış durumda.
Devletimiz direkt vergi toplayamadığı için zorunlu olarak dolaylı vergi almayı tercih ediyor. Onun içindir ki dünyanın en pahallı akaryakıtı, sigarası, haberleşmesi bizdedir.
Bu durum kaçakçılığı hortlatıyor, vizeyi kaldırdığımız Suriye'ye günü birlik giden halkımız, araçlarının depolarını tam doldurup geri dönüyor, ayrıca komşularımızda çok ucuz olan sigara, içki ve akaryakıt fiyatları nedeniyle kaçakçılık aldı başını gidiyor.
Ocak 2011 itibariyle sadece sigara kaçakçılığı yüzünden oluşan vergi kaybımızı 2,5 milyar lira'
Günlük yaşıyoruz, ha babam savuruyoruz'
Örneğin kamuya ait taşıt sayısı, Japonya'da 10, İngiltere'de 12, Almanya'da 11, Fransa'da 9 bin adet iken bizde 83.383 adet.
Yetmedi, hizmet alımı ve hizmet kiralama gibi bir saçmalığı icat ettiler ki bir o kadar da kiralık araç parası ödüyoruz.
İşin ilginç tarafı yıllık kira bedeli ile aynı aracın sıfırını almak mümkün.
Ama o zaman birileri kazanamayacak!!!
Saçma sapan işler yapılıyor bu ülkede;
Trakya birlik, Eylülde Bulgaristan'a 84 kuruşa sattığı Ayçiçeğini şimdi 1 TL ye geri almaya çalışıyor.
THY birçok Avrupa ligi takımlarına sponsor oluyor, para saçıyor ama 2010 yılının 3. çeyreğini 23 milyon TL zararla kapattığını borsaya bildiriyor.
Kök salmayan tohuma servet ödüyoruz;
ATO'nun Tarımsal üretim ve Tohumculuk raporuna göre, karpuz tohumunu ABD'den, domates tohumunu Fransa-ABD-Hollanda'dan, lahana tohumunu Almanya-Hollanda'dan, turşuluk hıyar tohumunu ABD'den alan Türkiye, son 8 yılda 860 milyon dolarlık tohum ithal etti.
Et-balık kurumumuz vardı! Ülkemizde kırmız et üretim ve tüketimini kontrol ederdi.
Özelleştirmelerle birlikte satıldı. İşlevi yok oldu. En acısı sahip oldukları arazi ve arsalara birileri kondu. Şimdi ise büyük bir kırmızı et problemi yaşıyoruz.
Büyük baş hayvan besiciliğimiz gereken teşvik görmediği için tükendi. İthal et serbest hale geldi. Yani başka ülkelerin üreticilerini kalkındıracak kadar zengin bir ülkeyiz artık!
Uzmanlar uyarıyor; 2059'da dünya nüfusu 9,2 milyar olacak, açlık tehlikesi başlayacak.
Bu demektir ki; Tarım alanları çok kıymetlenecek.
Biz ne yapıyoruz;
Edirne'de 3.200 dekarlık 1. Sınıf tarım arazisini TOKİ'ye tahsis edilerek konut alanı üretiyoruz!
Ya vatandaşın durumu;
İşte ilimize bir icra dairesi yetmedi, ikinci isteniyor.
Çünkü halk, büyük bir ödeme sıkıntısı içinde ki 6.802 gayrimenkul, 141 adet menkul ve binlerce araç icralık.com da alıcı bekliyor.
Gazete ve televizyonlarda her gün yüzlerce satılık konut ilanları var. Hemen hepsi kelepir'
İşin kötüsü önümüz seçim'
Hükümet mecburen savuracak'
Kara delikler daha fazla büyüyecek.
Ve biz uyumaya devam edersek, gün gelecek o delikler hepimizi yutacak. Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1896 | E-posta
|