|
 Değerli gönül dostlarım !
Kutlu doğum anısına kaleme aldığım yazımda bizlere yazma fırsatı veren Rabbimize hamd, benim sünnetimi terk eden benden değildir diyen habibine salatü selam olsun.
Değerli dostlar. Her ifadenin bir işi var. Misal biz Geyveliler genelde ziraatla uğraşırız.
Ziraatçının bir işi vardır. Ziraat deyince akla tarım gelir. Meyve ve sebzeler gelir.
Spor deyince akla antrenman, müsabaka gelir.
Eğitim deyince ilim gelir öğrenci-öğretmen gelir.
Yemek deyince aşçı ve lezzetler akla gelir
Doktor deyince hastalıklar ve tedavi yolları akla gelir
Peygamber deyince de aklımıza onun çalışmaları gelmektedir.
İlk yazılarımdan (her şeye rağmen mazeret yok) başlıklı yazılarımda biraz bu konudan bahsettim şimdi yeri gelmişken biraz daha bu konuyu açmak istiyorum.
Neydi peygamberlerin çalışması?
Davet. Nereye davet? Allah’a davet. Allah yoluna davet. Kuran-ı kerimi yaşamaya ve yaşatmağa davet.
Yani tebliğ işi-iyilikleri emir kötülüklerden alıkoyma işi. Peki, kim yapacak bu işi? Kim LAİLAHE İLLELLAH derse o yapacak. Nasıl mı? Biraz açalım;
Bir baba düşünün bir dükkânı var oğlunu dükkâna yardıma çağırır o çocuk maça gider sinemaya gider nasıl olsa babam yapıyor der. Ama ne zaman baba ölür 4 kolluya biner çocuk derki haa iş başa düştü bundan sonra burası benden sorulur. Ve her gün erkenden dükkânı açmağa gider.
Son peygamberden başka peygamber gelmeyeceğine göre onun varisleri olan bizler bu işi yürütmemiz lazım. Bu iş müftünün işi hocanın işi diyemeyiz.
Mevlüt Özcan “din görevlisinin el kitabı” adlı eserinde hemen ön kapakta “her Müslüman dinini görevlisidir”diye not düşmüş Ben hocamıyım deme ne biliyorsan onun hocasısın (ihlas süresini )bilen bir kimse bilmeyene göre ihlas süresinin hocasıdır.
Bizler bu emri aldıktan sonra inşallah her birimiz dinimizi yaşama ve yaşatma emir ve yasakları uygulama noktasında var gücümüzle çalışmamız lazım. Nasıl mı?
Allah (cc) Peygamberimize “kalk ve insanları Dinime davet et” emriyle ayağa kalktı ve ölümüne kadar hiç durmadan davet işini yapmıştır.
Bizde son nefese kadar bu peygamber mesleği davet işini kendimize zimmet bilmeliyiz. Biz bu işin bize zimmet olduğunu unutmuşuz. İşin garip tarafı unuttuğumuzu da unutmuşuz. Onun için bizler Ezelde verdiğimiz sözün arkasında olup son nefese kadar bu emaneti taşımanın şuurunda olmalıyız.
Bugün bu çalışma hocalara bırakıldı. Sadece onlar cumadan cumaya cımbızla kuyu kazma misali kısa sürede bir şeyler vermeğe çalışıyor faydası var mı? Kısmen.
Ama davet camide,kahvede, yolda, TV de, basında, yayında, ziraatta, ticarette ve her yerde olması lazım.
Ülkemizde Din çalışması Yapılıyor mu? Diyanet ve bazı cemaatler bazında bir miktar çalışma var Ama karşı tarafta basın ve yayınların çoğu din çalışmalarını baltalıyor. 4000 kanal evin başköşesinde nefse hoş gelen binlerce filmler sıra sıra dururken kim bakar senin dini sohbetine?
Din cami’ye hapsedilmiş içi boş camilerde hocalar Allah'ın melekleri ile caminin direklerine anlata dursunlar istisnalar hariç. Böyle olunca dünyalık her şey ileri gitti ama din işlerimiz hep geride kaldı.
Okullar doldu taştı.
Hastaneler doldu taştı.
Hatta hapishaneler doldu taştı, ya camiler din işi, Müftünün- hocanın işi dedikten sonra manzara ortada.
Geçen de Türkiye’nin en büyük camii olan Sabancı Camii'nde bazı arkadaşlar ordan geçerken ziyaretler sırasında sabah namazı kılalım demişler kaç kişi var dersiniz? 20.000 fazla insanı alan camii 20.000 değil, 2.000 değil 200 değil 20 değil sadece 8 kişi varmış.
Değerli dostlar bir çalışma yapmamız lazım diye düşünüyorum
Yarın (gözümüzü kapar kapamaz) bu çalışmalar bize sorulacak sorulardan birisi peygamberin kim? Burada peygamberin emirlerini ve yaptıklarının yapmışsak ne ala yapmamışsak Peygamberin ismini söyleyemeyiz Allah yardımcımız olsun.. Onun yüzüne de bakamayız.
Onun için her yerde (evde mahallede işte önce kendi hayatımızda sonra çoluk çocuğumuzda) dini yaşama ve yaşatmada hassas olmamız gerekmektedir.
Yoksa 1 gece mevlit kandilinde “Allahım O peygamberinin hürmetine dua yap günahlarımızı af et diye, ondan sonra 364 gün her naneyi ye .
böyle olmasın
Sorumluluğumuz bir ömür boyu, kapsam alanımız önce ev sonra komşular, 40 ev doğu 40 ev batı 40 kuzey 40 güney olmak üzere tüm mahalle tüm kasaba tüm il hatta tüm dünya!
İstanbul'da misafirimiz Eyüp Sultan Hazretleri bu çalışmaları yapmak için buralara kadar gelmiş onlar gelmeseydiler bizler bu dini nasıl öğrenecektik.125 bin sahabenin 110 bini tüm dünyaya dağılmışlar 10–15 bini Mekke ve medinede kalmış.
Bizde önce peygamberimizin hayatını okuyup en yakınımızdan başlayarak peygamber metodu ile sevdirerek müjdeleyerek tabiî ki önce bu işi öğrenerek kendimiz yaşayarak çevremize örnek olmamız lazım.
Her yerde bir şeyler yapılıyor dinimiz İslam hızla tüm dünyaya yayılıyor. Büyük bir Pazar var ortada büyük düşünenler büyük işler yapıyor.
Bu anma gecesi ile birlikte
Allah ve Resulünü anmaktan anlamaya,
Anlamaktan yaşamaya,
Yaşamaktan yaşatmaya yol almalıyız ki kutlama gecelerinin faydası olsun.
Yazımı bir kıssa ile bitirmek istiyorum. Geçen yıl Geyve İncik Suyu camiinde bir kuran ziyafeti olmuştu.
O programdaki misafir hocamızın verdiği bir kıssa ile yazımı bitirmek istiyorum.
Vaktiyle Yahudi Hrıstiyan ve Müslüman 3 arkadaş bir helva yapmışlar helva herkese yetmez kuramı çekelim rüyaya mı yatalım demişler. Birisi uykuya yatalım kim güzel rüya görürse o yesin helvayı derken rüyaya yatarlar Hrıstiyan derki ben rüyamda Hz. İsa as.’ı gördüm 7 kat göklerde onla beraberdim.
Yahudi olan arkadaş Ben Hz. Musa (as)’ı gördüm Turu Sina dağında beraberdik deyip helvanın onların olmasını bekleyip ellerini ovuştururken sıra Müslüman kardeşimize gelir sen ne gördün dediklerinde; Bende Hz. Muhammedi (sav)’i gördüm rüyamda bana dedi ki “kalk kardeşim ne uyuyorsun Hrıstiyan olan 7 kat göğe İsa as’ın yanına gitti. Yahudi olan Turu Sina dağına Musa as’ın yanına gitti kalk sen helvayı ye” dedi bende kalktım helvayı bitirdim.
Geçmiş ümmetler ve peygamberler çok mücadele ettiler ama en hayırlı ümmet Hz Muhammed’in ümmeti olan bizleriz.
Peygamberimiz “benim ümmetimin âlimleri Beni-İsrail’in peygamberleri gibidir” buyurmuştur.
Evet bize helvayı yemek düştü ama biraz çalışmak lazım. Çalışmadan yorulmadan terlemeden bu iş olmaz.
Yazımın sonuna gelirken yeni idrak ettiğimiz mevlit kandilinizi tebrik ederim,
Mevlit kandili hürmetine Rabbim günahlarımızı af etsin O yüce peygamberi dünyada ziyaret etmeyi
ahirettede ona komşu olmayı
ve ona komşu olacak çalışmayı burada yapıp hak edebilmeyi bizlere nasip etsin (amin)
Sadi Karakaya (15 R.evvel 1432-17 Şubat 2011 Perşembe)
Sadi Karakaya hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2050 | E-posta
|
