Atatürk'ün sorduğuna saracağına pişman olduğu ve karşılığında boynunu büküp susmak zorunda kaldığı tek olay şudur;
Mustafa Kemal Paşa, Mersin'de halkın arasında gezmektedir. Görkemli konaklar hakkında etrafındakilere sorular sormaktadır;
-Bu pembe konak kimin?
-Yorgo'nun.
-Peki bu büyük bahçeli konak?
-Kirkor'un.
-Peki şu ilerde ki köşk?
-Solomon'un.
-Peki, bu adamlar bu kadar zenginleşirken siz neredeydiniz?
Bir köylü atılır:
-Yemen'de, Balkanlar'da, Çanakkale'de, Sakarya'da idik, savaşıyorduk Paşam.
Atatürk etrafındakilere döner;
-Efendiler! Bugüne kadar cevap veremediğim tek kişi bu köylü olmuştur.
Şimdi Atatürk kalksa, gelse ve sorsa;
Türk Telekom kimin? Araplarının...
Telsim kimin? İngilizlerin...
Kuşadası Limanı kimin? İsraillilerin.
İzmir Limanı kimin? Hongkongluların…
Araç muayene işi kimin? Almanların...
Başak Sigorta kimin? Fransızların...
Adabank kimin? Kuveytlilerin...
İETT Garajı kimin? Dubaililerin...
Avea kimin? Lübnanlıların...
Petkim kimin? Ermenilerin. (Kazaklara sattık dediler. Kazağın altından Ermeni çıktı...)
Rakı kimin? Amerikalıların...
Finansbank kimin? Yunanlıların…
Oyakbank kimin? Hollandalıların…
Denizbank kimin? Belçikalıların…
Türkiye Finans kimin? Kuveytlilerin…
TEB kimin? Fransızların...
Cbank kimin? İsraillilerin…
MNG Bank kimin? Lübnanlıların…
Alternatif Bank kimin? Yunanlıların…
Dışbank kimin? Hollandalıların…
Şekerbank kimin? Kazakların…
Yapı Kredi kimin? Yarısı İtalyanların...
Turkcell kimin? Yarısı Finlilerin…
Beymen kimin? Yarısı Amerikalıların...
Enerjisa kimin? Yarısı Avusturyalıların…
Garanti bankası kimin? Yarısı Amerikalıların…
Eczacıbaşı İlaç kimin? Çeklerin…
İzocam kimin? Fransızların…
TGRT kimin? Amerikalıların…
Demirdöküm kimin? Almanların...
Döktaş kimin? Fransızların...
Ve dese ki;
-Peki, her biri, ya devlet ya özel ama neticede Türk malı olan bu kadar varlığınız, Türkiye'nin stratejik kuruluşları, toprakları satılırken, yabancılar savaşta bile yapamadıkları işgali gerçekleştirirken siz neredeydiniz?
Bütün bunların hesabı, satanlar kadar bu işgali seyredenlerden yani bizlerden de sorulacaktır mutlaka.
Bakalım ne cevap vereceğiz.
***
Ne Mutlu Türk'üm Diyene!
Yıl 1976 UNESCO, üyelerine "Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılını, UNESCO üyesi 152 ülke aynı anda kutlasın. Çünkü bu gün UNESCO'nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal'dir."
Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve "Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?" der.
Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur ve; "Genç delege arkadaşım, hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız" der.
Ve UNESCO tarihinde ilk olmak kaydıyla, hiç negatif ve çekimser oy olmadan şu metne imza atar; "Atatürk, uluslar arası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan bir ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusudur."
İşte biraz da bunun için Ne Mutlu Türk'üm Diyene, diyebilene…
Ve çok yazık diyemeyenlere!!! Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 3080 | E-posta
|