|
Aşağıdaki cümleler ve vaatler, bugünün Başbakanı, 2002 seçimleri öncesinin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, seçim öncesi konuşmalarından derlendi.
"Şu sisteme bakın hele ülkede 72 bin öğretmen açığı var sen sınavla öğretmen seçiyorsun. Hangi akla hizmet ediyorsunuz?
Bırak da öğretmenlerimiz okul seçsin göreve başlasın önüne niye engel koyuyorsun?
Ama inşallah biz hükümetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenlerimizi göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu çözeceğiz."
"Yahu bir sürü bölüm öğretmeniniz boşta geziyor, resim öğretmeni matematiğe, müzik öğretmeni beden dersine giriyor, niye öğretmen ihtiyacı var. Ama bakın ki işe, bunlar bir de sınavla öğretmen alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri yazık değil mi? Öğretmen almıyorum de, bu evlatlarım okumasın boşuna ama biz iktidar olunca inşallah boşta öğretmen adayı olmayacak."
"Buradan sözüm tüm genç öğretmen adaylarına, siz merak etmeyin biz geldiğimizde üniversiteyi bitirdiğinizde ne yapacağım sınavı ya kazanamazsam korkun olmayacak çünkü sınav olmayacak diyor."
"Birçok gencimiz özellikle öğretmen adaylarımız işsiz kaldı... Ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış merkezdeki okullar bile öğretmen diye can çekişiyorken sen sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun. Bıraksana genç öğretmenlerimiz gitsin çalışsın o kadar sene beklet sonra al, o adamda artık ne beklersin?"
Bunlar da halefinin ‘otomatik pilot' diye nitelendirdiği mevcut Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun aynı konuda birbirinin zıttı iki açıklaması;
"Artık sözleşmeli öğretmen alınmayacak, mevcut sözleşmeli öğretmenlerin tamamı kadroya geçirilecek ve bu işlemler Kasım (2009) ayına kadar sonuçlandırılacak."
Ardından 18 Aralık 2009, Samanyolu Televizyonu;
"Sözleşmeli öğretmenlik herhangi bir şekilde bizim öğretmenlerimize eziyet olsun diye veya kötülük olsun diye benimsediğimiz bir sistem değil.
Hedeflenen, amaçlanan, ulaşılmak istenen öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak…
Sistemin işlemesi için kadroya alınan sözleşmelilerin yerine yenilerinin alınmasına mecburuz ama şu anki mevcut 70 bin sözleşmeli öğretmenin üzerine ilave sözleşmeli alımı yapmayacağız."
Sonra, baskılarımız üzerine Bakanlık harekete geçti.
TBMM'de, Bakanlığın bu 70 bin sözleşmeli öğretmeni kadroya geçirmesini gerektiren 5997 Sayılı Kanun görüşüldü ve onaylandı.
Peki, Bakanlık bu yetkisini kullandı mı? Hayır…
Bunun üzerine MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, bir soru önergesi verdi;
1-TBMM'nin onayladığı ve 19 Haziran 2010 tarihli ve 27616 sayılı Resmi" Gazetede yayınlanan 5997 sayılı kanun ile MEB'in elinde bulunan 70 bin boş öğretmen kadrosu, 2010 yılı sona ermeden niçin kullanılmamaktadır?
2-70 bin kadro ihdasının, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi için
kullanılması yönündeki kamuoyu beklentisini karşılamayı düşünüyor musunuz?
İşte Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu'nun cevabı,
Birinci soru için; "70.000 kadronun sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesinde kullanılacağına ilişkin yorumlar gerçeği yansıtmamaktadır.
Bakanlığımızca ilan edilecek olan kadrolara yapılacak öğretmen atamalarına, sözleşmeli öğretmenlerin de ilk atama kapsamında KPSS puan üstünlüğü esas alınarak başvuru yapmaları mümkün olacaktır."
İkinci soru için; "Bakanlığımıza bağlı resmi eğitim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi kapsamında istihdam edilen söz konusu sözleşmeli öğretmenlerin, kadroya geçirilmelerine ilişkin hazırlanan Kanun Tasarısı Taslağı 09.03.2010 tarihli ve 14004 sayılı yazımız ile Başbakanlığa gönderilmiştir. Kanun Mecliste beklemektedir."
Daha çok bekler…
Çünkü artık bunların samimiyetine inanamıyoruz.
Bir yandan yapacağız edeceğiz diyorlar.
Öbür yandan da, 18. Milli Eğitim Şurasında bazı Bakanlık yalakası bürokrat ve sendikalar tarafından; "Tüm kadrolu öğretmenlerin sözleşmeli statüye geçirilmesi" hakkında bir önerge verilmesini sağlıyorlar.
Allah'tan ki Türk Eğitim-Sen Şura'da ki;
Anında müdahale edildi. Karar önce "isteyen sözleşmeli statüde istihdam edilir" şekline dönüştürüldü, ardından da Türk Eğitim Sen'in "sözleşmeli ifadesinin hiçbir şekilde şura kararı haline gelmesini istemiyoruz" iradesiyle genel kurulda reddedildi.
Sözün özü; Atanmayı bekleyen ve sözleşmeli statüde atanan öğretmen kardeşlerimiz, üzerlerinde oynanan oyunun farkına varmalı ve özellikle hükümetin arka bahçesi hüviyetindeki sözde sendikadan yana tavır koyanlar bugünden tezi yok dost/düşman ayrımını yapmalıdırlar.
Ki, sözleşmeli kölelik statüsündeki arkadaşlarımızdan sendikal tercih yapanların % 75'inin hükümetin kamusal alandaki sözcüsü bir sendikadan yana tavır koymaları trajikomik bir durumdur.
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1873 | E-posta
|
