Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir anket çalışması gerçekleştirdi. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Trabzon, Erzurum, Eskişehir, Antalya, Diyarbakır, Van ve Kayseri il merkezlerinde MEB merkez teşkilatı, taşra teşkilatı, İlköğretim, Ortaöğretim, Yükseköğretim ve Kredi Yurtlar Kurumunda çalışan kadınları kapsayan anket çalışmasına 994 kişi katılmıştır.
Katılımcıların yüzde 68,7'si evli, yüzde 31,2'si bekârdır. Ankete katılan kadın eğitimcilerin, yüzde 33,3'ünün iki çocuğu, yüzde 24,5'inin bir çocuğu, yüzde 5,3'ünün üç çocuğu var iken, yüzde 36,2'si çocuk sahibi değildir.
Ankete katılanların yüzde 45'i yükseköğretimde, yüzde 24,2'si ilköğretimde, yüzde 16'sı ortaöğretimde, yüzde 9,7'si Bakanlık merkez teşkilatında, yüzde 4,6'sı da Yurt-Kur'da çalışmaktadır.
Çalışma hayatında kadınların sorunlarını araştıran sendikamız, çok önemli verilere ulaşmıştır. Öncelikle kadın eğitimcilere çalışma hayatının evliliğe etkileri konusunda ne düşündüklerini sorduk.
Buna göre, ankete katılanların yüzde 58'i kendini ekonomik yönden güvencede hissettiğini, yüzde 10,8'i kendi ailesi, eşinin ailesi ve çocuklarından saygı gördüğünü, yüzde 8,4'ü aile içi kararlara daha fazla katıldığını, yüzde 19,6'sı da çalışma hayatının evliliğe etkisi konusunda yukarıdaki tüm maddelere katıldığını belirtmiştir. Bu soruya diğer cevabı verenlerin oranı yüzde 3,2'dir.
Ankete katılanlara kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları en önemli sorunları sorduk. Buna göre; ankete katılanların yüzde 38,6'sı 'erkek hegemonyası' (baskınlığı, üstünlüğü), yüzde 11,5'i 'cinsiyet ayrımcılığı', yüzde 10,2'si 'şiddet ve taciz', yüzde 9,4'ü 'eğitim-öğretim imkânlarından yeteri kadar yararlanamamak', yüzde 7,6'sı 'çalışma hayatında orta/üst düzey yönetici olamamak', yüzde 7,5'i 'yetersiz kadın istihdamı', yüzde 6.5'i 'hepsi', yüzde 1,8'i 'diğer' cevabını vermiş, yüzde 6.7'si de birden çok değişik görüş ifade etmiştir. Birden çok değişik görüş ifade edenlerin erkek hegemonyası, cinsiyet ayrımcılığı, şiddet ve taciz görüşlerinde yoğunlaştığı görülmektedir.
Kadın eğitimcilere, 'Kadın olarak çalışma hayatında yaşadığınız en büyük sorun nedir?' diye sorduk. Buna göre; ankete katılanların yüzde 32,7'si 'ayrımcı tutum ve davranışlar', yüzde 30,8'i 'çalışma saatleri ve koşulları', yüzde 18,4'ü 'mesleki yükselme ve terfilerde yaşanan sorunlar', yüzde 5,9'u 'sözlü, fiziki taciz, baskı ve dayatmaya maruz kalma', yüzde 2,6'sı 'sözlü ve fiziki şiddet', yüzde 2,9'u da 'diğer' cevabını verirken, yüzde 5,4'ü de birden çok değişik görüş ifade etmiştir.
Ankete katılanların yüzde 6,9'u yönetici konumunda görev yaparken, yüzde 93,1'i yönetici düzeyinde görev yapmamaktadır. Ankete katılanların yüzde 14,2'si görev tanımı dışında bilinçli olarak iş verildiğini, yüzde 85,8'i ise görev tanımı dışında bilinçli olarak iş verilmediğini belirtmiştir. Kadın çalışanlara görev tanımı dışında verilen işler şunlardır: Kitap hazırlama, güç gerektiren işler, uzmanlık alanı dışındaki işler, idarecinin yapması gereken işler, kişisel, sorumluluk ve dikkat gerektiren her türlü özel işler, çok fazla ders yükü, okula para toplamak, öğrenci ile ilgili evrak takip, angarya işler, yazışmalar, evrak getir götür işleri, fotokopi, temizlik işleri, çaycılık, masa silmek'
Ankete katılanların yüzde 16,1'i çalıştığı birimde kendini gösterme imkânının diğer çalışanlarca bilinçli olarak engellendiğini, yüzde 83,9'u ise çalıştığı birimde kendini gösterme imkânlarının diğer çalışanlarca bilinçli olarak engellenmediğini ifade etmiştir.
Kadın çalışanların yüzde 11,3'ü görev yaptıkları birimde idarecilerin kasıtlı olarak rencide edici tavırlar sergilediğini, yüzde 88,7'si ise sergilemediğini söylemiştir.
Kadın çalışanların yüzde 24,3'ü 'kadın' olduğundan dolayı diğer çalışanların iletişime bilinçli olarak kapalı olduğunu, yüzde 75,7'si ise 'kadın' olduğundan dolayı diğer çalışanların iletişime bilinçli olarak kapalı olmadığını ifade etmiştir.
Kadın çalışanların yüzde 15,6'sı 'kadın' olduğu için işyerinde varlığının görmezden gelindiğini ya da fikirlerini beyan etmesinin engellendiğini düşünürken, yüzde 84,4'ü 'kadın' olduğu için işyerinde varlığının görmezden gelindiğini ya da fikirlerini beyan etmesinin engellenmediğini söylemektedir.
Kadın eğitim çalışanların yüzde 10,9'u kadın olduğu için aile ve akraba çevresinde varlığının görmezden gelindiği ya da fikirlerinin engellendiğini ifade ederken, 89,1'i varlığının görmezden gelinmediğini ya da fikirlerinin engellenmediğini belirtmektedir.
Kadın çalışanların yarısından fazlası kendisine karşı psikolojik şiddete başvurulduğunu düşünmektedir.
'Psikolojik şiddet size ya da diğer çalışanlara en çok kim tarafından yapılmaktadır?' sorusuna ankete katılanların yüzde 42,6'sı 'hiç kimse bu tür tavırlar sergilemiyor' derken, yüzde 37'si 'idareciler', yüzde 13,5'i 'aynı düzeydeki çalışanlar' cevabını vermiştir.
Bu soruya birden çok değişik görüş ifade edenlerin oranı ise yüzde 6,8 düzeyindedir.
'Kurumda/okulda hissettiğiniz psikolojik baskı nedeniyle işe gitmek istemediğiniz günler oluyor mu?' sorusuna ankete katılanların yüzde 37'si 'evet' derken, yüzde 63'ü 'hayır' cevabı vermiştir. Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1801 | E-posta
|