Değerli dostlar kaleme aldığım ne oldum deme ne olacam de yazı dizimin 3.sü ile bizleri buluşturan kışın yağmurunu ve son geçen hafta tüm ülkeyi bir gelin misali süsleyerek karlarını yağdıran ve “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Gerçekten kıyamet saatinin depremi müthiş bir olaydır”(1) –.diye bizlere acıyarak uyaran rabbimize hamd olsun.

Kainatın efendisi ruhlarımızın ve dünyamızın yaratılma sebebi o eşsiz Peygamber (SAV)’e sonsuz selatu selamlar olsun.

Ve yine daha 2 gün önce 17 Ağustos depreminin daha şiddetlisini yaşayarak o dehşet günlerine şahit olan kardeş ülkede sellerle boğuşan Endonezya’da,

En son Japonya da depremle meydana gelen afette cümle imanla göçenlere ve şehit olanlara Allahtan rahmet dünyada başta kendim olmak üzere tüm Müslümanlarının ve insanların gerçek uyanmasına vesile olsun. Atalarımız bir musibet bin nasihatten efdaldir. Rabbim bu olumsuzlukları kendi hayatımızda ve ülke bazında sabrederek atlatan ve böylece bundan sayısız ders çıkartan, sayısız sevap ve ecir kazanan bahtiyar kullarından eylesin.

Rabbim Bir daha ne ülkemize ne de bir başka ülkeye böyle felaketler vermesin.(âmin)

Son 5 asrın en büyük felaketi dolayısıyla bir insanlık borcu olarak bir taziye ve dua niteliğindeki bu paragrafımdan sonra; Yazıma şu 3 soru ile girmek istiyorum

Sizler Nerede, Ne zaman, Nasıl öleceksiniz? Biliyor musunuz?

Bu üç soruya cevap bularak akıbetimiz hakkında konuşabiliriz.

Bunlardan ilk ikisinin gaip olduğunu yani nerde ve ne zaman öleceğimizi bilemeyiz.

Eğer bunlar bilinseydi hayat herhalde yaşanmaz olurdu. Ama 3. soru ki; nasıl ölebileceğimizi kestirebiliriz ve bu elimizdedir. Şöyle ki;

Bir hadisi şerifte peygamberimiz (SAV) nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz. Nasıl dirilirseniz öyle de haşr olursunuz demektedir. Bizler nasıl ölmek, nasıl haşr olmak istiyorsak bugünden tezi yok hayatımızı ona göre tanzim etmemiz lazımdır ve bu düzelme/düzeltmeyi bir an önce erkenden yapmamız gerekmektedir. Çünkü erken davranan geç kalmaz geç kalmayan pişman olmaz Nasıl ki hac ve umre için uçağı kaçırmama adına 2–3 saat önceden evden çıkıyorsak ahiret işlerimiz içinde aynen öyle acil davranmamız lazım. Bir otobüs bir tren bir uçak belki yarım saat 1 saat tehir edebilir ama Azrail aleyhisselem geldiğinde bir saniye tehiri olmaz. Haberimiz olsun. Ne gibi son 10 gün içinde aramızdan sessizce ayrılan 2 yıldız mesabesindeki ülkemizin ender yetiştirdiği Konyadan Tahir BÜYÜKKÖRÜKÇÜ hoca efendi diğeriTüm dünyanın tanıdığı cenazesine 60 ülkeden gelen Necmettin ERBAKAN gibi… Bu vesileyle Allah(CC) hem bu iki hocamıza ve tüm geçmişlerimize rahmet eylesin.

 Bugün meclis kürsüsünden konuşanlar yarın musalla kürsüsünden bizlere seslenmeyecekleri ne malum. Onun için o makamları işgal edenler ne oldum deme ne olacam de başlıklı yazımı iyi okumalarını tavsiye ederim.

Peki, acaba bizim cenazemiz nasıl olacak, bu kadar kalabalık olur mu? Bu da elimizde nasıl mı? Gidersen gelirler. Okursan okurlar. Yapmamız gereken şey burada sağ iken güzel insanları dost edinmek ve insanları güzelliğe güzel düşünmeye sevk etmekten geçmektedir. Çünkü “güzel düşünen güzel görür güzel gören hayatından zevk alır”(Mevlana)

Bu kısa anektot’dan sonra konumuza ve kendi iç dünyamıza dönelim

Değerli dostlar geleceği bilmiyoruz ama niyetimiz iyi olursa Rabbim bizleri iyilerle/iyiliklerle buluşturacaktır.

Bu bağlamda toplum içinde sosyal münasebetlerimiz de bir kimse ile ne kadar dargın olunursa olunsun. Onun bir gün dost olabileceğini hatırımızdan çıkarmayalım ve bir boşluk kapı bırakalım. Hz Ömer misali; Hz Ömer kardeşini öldürmek için evinden çıkmıştı. Rabbim onun kalbine İslam’ın nurunu akıtması onun azılı bir İslam düşmanı iken nasıl tam bir mücahit ve İslam hizmetçisi olduğunu göstermiştir Bunun tersi de olabilir.

Bir kimse ile ne kadar dost olursak olalım yine dikkatli olalım. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Bir gün sana dargın olabilir. Her ikisi için bir açık kapı bırakmak her zaman herkes için geçerli bir yöntem olsa gerek,

Şimdi de farklı bakış açısıyla 20 sene öncesine gidelim! Eğer bize deseler ki 2 zıt görüşlü kimseler bazı konularda birleşecekler. Olmaz öyle bir şey bunlar ezeli düşman kurtla kuzu bir arada olmaz derdik değil mi? Ve yine öyle bir zaman gelecek en sol da siyaset yapan biri en sağda olacak. Yok, yav böyle bir şey olmaz derdik değil mi?

Yani dostlarım herkes en sonunda aslına rucu edecektir.

Her partinin içinde pırlanta gibi şahsiyetler var. Bunların belirli bir yerde toplanmadığı müddetçe dünyaya huzur gelmeyecektir. Bir çuvalın içinde 2 çürük domates tüm sandığı çürüttüğü gibi 2–3 negatif insan tüm bir camianın kararmasına vesile oluyor.

Onun için önümüzdeki 12 Haziran seçimlerine katılacak milletvekili aday adaylarının seçiminde siyasilere çok iş düşmektedir diye düşünüyorum. Mazisi temiz çalışkan üretken cesur ne oldum delisi değil sonum benim nasıl olacak diye düşünen millete tepeden bakmayan

Adam gibi adama her partinin ihtiyacı vardır. Ve ülkede çok adam var yine bu kadar adam içinde adam aranıyor.

Bu vesile ile bu hafta Alifuatpaşa da belediye meclis üyeliği seçiminde halkın teveccühüne mazhar olan kardeşlerimizi tebrik ederim. Hayırlı iş ve hizmetlerde Allah yar ve yardımcıları olsun. Rabbimizin buyruğu “Zerre kadar hayır ya da şer yaptıklarında karşılığını bulacaklar”(2)ını unutmadan  çalışmalarını nasip etsin.(amin)

Bir başka yazı dizisinde buluşmak ümidiyle. Saygılarımla…

Sadi  Karakaya

(1) hac suresi 1
(2) zilzal 7-8

İlk Yorumu Siz Yazın

Yorum Yaz

Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun. Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:
Yorum:
Güvenlik Kodu:*
	Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum