BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR
TOPRAK UĞRUNDA ÖLEN VARSA VARSA VATANDIR.
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rab’lerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar.” haberiniz olsun ey kullarım diye bize şehitliğin anlam ve önemini bildiren Rabbimize hamd,
Rahat zamanda Allah’ı anan kimseye zor zamanda Rabbimizin yardımının geleceğini hatırlatan Resulü’ne Ve Yazılarımızı takip eden siz gönül dostlarına da sonsuz selamlar olsun
Rabbim bu hafta içinde andığımız Çanakkale şehitlerine ve bu vesileyle, Uhud’da, Bedir’de, Tebuk’ta, Dumlupınar’da, Kıbrıs’ta ve ülke savunması esnasında görevi başında şehit olan tüm kardeşlerimize rabbim gani gani rahmet eylesin.Dereceleri yüksek olsun.
Değerli dostlar Çanakkale şehitlerini anma anısına kaleme aldığım bir önceki yazımda ölümle ilgili birkaç hasbıhal ettik. Bugünkü yazımda şehit, şahit, şüheda kelimeleri üzerinde durarak peygamberlerden sonra makamı en yüksek olan rütbeli insanları bu makamı hakkında bilgi sahibi olalım.
Şehit, şahit bunun çoğulu şüheda hepsi aynı şeyi ifade eder.
Bir şeye şahit olmak.
İnsan namaz kılar, namazı ile dininin şahididir. Din diye bir şey var ve ben onların gereklerini yerine getiriyorum der.
Birisi yoldan geçerken insanlara eza verecek bir taşı ortadan kaldırır, bu insan başta insan olmanın sonra Müslüman olmanın şahididir.
Allah yolunda öldürülenler imanın zirvedeki şahitleridir ve onların yeri peygamberlerden hemen sonra ki makamdır. Burada Şehitler sıddıklar ve Salihlerle bulunur.
Her insan dünyaya gelir sayılı olan nefesini tüketir ve bu dünyadan göçer bir daha dünyaya gelmek istemez. Ancak şehitler öyle değil.
Şehitler ölüm anında öyle keyif alırlarmış ki “Yarabbi bizi tekrar dünyaya gönder. Senin yolunda tekrar ölelim sonra tekrar dirilip senin yolunda mücadele edelim derlermiş. Allah(CC) bizleri ve neslimizi bu şuurla olmaya muvaffak kılsın. (amin)
Elhamdülillah bizler bu ilimleri ta küçük yaşlarda anaokulundan itibaren milli marşımızı okuyarak bu ruhu taze tutmaktayız. Sizlere burada şehitlerimizi ilgilendiren kısımla alakalı olarak 2 kıtayı yazmayı uygun buldum.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Değerli dostlar Çanakkale’yi anlayabilmek için İstiklal Marşımızı çok iyi anlamamız lazımdır. İstiklal Marşımızı iyi anlayabilirsek okurken onu ruhumuzda hissedebilirsek o zaman Çanakkale’yi ve şehitlerimizi daha iyi anlarız.
Çünkü bu şiir sıradan iki sevgilinin bir birine yazdığı aşk mektubu değildir. O her bir kelimesi hatta hecesi Rabbimizin kelamından ilham alınarak yazılmış bir eserdir.
Daha ilk satırı öyle bir başlangıçla başlıyor ki “bu insan sözü olamaz” diyesi geliyor insanın.
“Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.”
Burada duralım bu söz çok su götürür üzerine kitaplar yazılır.
Allah(CC) korkmayın üzülmeyin gevşemeyin inanıyorsanız eğer üstün gelecek sizlersiniz (yaklaşık ayet meali.)demiyor mu? Diyor.
Mehmet Akif ne diyor korkma kardeşim. Bizim rabbimiz var. Bunların topu tüfeği fantomu, atomu, sukudu periyotu kılıcı kalkanı seni korkutmasın onların tamamı Rabbimizin kuvveti yanın da bir sivrisinek kadar bir güç ifade etmez.
Ancak “Düşmanın silahından daha iyisiyle techizatlanmak” oda rabbimizin bir emri olduğunu unutmamak gerekir.
Burada bir parantez açalım; Son günlerde dünyada özellikle kendini süper güç teknolojik güç gören ülkeler kimi selle, kimi yangınla, kimi hortumla, kimi depremle ne kadar aciz güçsüz biçare olduklarının hep beraber görmekteyiz.
Rabbimiz ankebut 41’de “ Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. Hâlbuki evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi” buyurarak kendinden başka tüm güçlerin tüm sistemlerin tüm süper güçlerin durumu bizim anlayacağımız dille bir örümcek yuvası kadardır buyurmaktadır.
Değerli dostlar önce nasıl bir yaratıcımız var. Bunu çok iyi tanımamız lazım. Tanımak bilmekten bilmek okumaktan dinlemekten geçmektedir. Biz başa dönelim Rabbimizi tanıyalım. Rabbimizi tanımakta önce kendimizi tanımaktan geçmektedir.
Yunus
“İlim, ilim ilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmesen
Bu nice okumaktır. Diyerek önce kendimizi bilmeye sevk ediyor.
Biz kendimizi nasıl bileceğiz
Kitabımızda “Ben insanı en güzel şekilde yarattım diyor” Mevlamız. Fakat bu güzelliğin kıymetini bilmeyenler boş işlerle iştigal ederek aşağıların aşağısına düşmektedir.
Yarabbi bir an olsun bizleri nefsimizle baş başa bırakma(amin).
Değerli dostlar bugün bizlere çok uzak gibi gözüken fakat çok yakın olan ölüm bir gün bizim kapımızı çalacaktır. Bundan kaçış yoktur.
Hal böyle olunca bunun en güzel akıbetle olması bizlerin şehit olma ruhuyla yaşamamıza bağlıdır.
Peygamberimiz(SAV) “Malı, Canı, Dini Namusu için ölenler şehittir” buyurmaktadır.
Peki, bu gün önüne gelen herkese şehit deniyor. Oda yanlıştır.
Şehitlik ruhu ile ölen kişi yatağında da ölse yine şehit hükmündedir.
Nice cephelerde aslanlar gibi dövüşen yüzlerce yerinden yara alanlar cephede ölmemiş gazi olmuş bu kimselerde şehitlerle beraberdir velev ki yatağında ölsün. Gazi olanlar da şehitlerle beraberdir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin kıymetini bilmemiz onları daima hayır dua ile yâd etmemiz bir vefa borcumuzdur. Allah(CC) şefaatlerine nail eylesin.
Onları yılda bir gün değil her gün ansak yinede azdır. Çünkü bu vatanı bizlere emanet eden onlardır. Bize düşen bu emanete en güzel şekilde sahip çıkmak olmalıdır.
Ülkemizi tankla, topla, tüfekle geçemeyeceğini anlayan haçlı orduları ülkemiz üzerindeki emellerinde ısrar etmektedirler. Onlara ve içimizdeki işbirlikçilerine de bir çift sözümüz var.
Bizim iman dolu kalbimiz, şehitlik gibi en ulvi bir makama erme arzu ve isteği ile yanan bir toplumumuz varken,
Bu ülke üzerinde hesaplarınız tutmayacaktır.
Önceleri sağ - sol
O tutmadı alevi - Sünni
O da olmadı. Türk – Kürt, versiyonları da tutmadı/Tutmayacaktır. Çatlasanız da patlasanız da bu memleketi bir daha istila edemeyeceksiniz derken çok uyanık olmak lazımdır. Çünkü su uyur düşman uyumaz.
Ülkenin bekası uyanık bir toplum olmaktan ve şehitlik gibi bir mertebenin gençlere verilmesinden geçmektedir. Bu ruhun nasıl verileceği konusuna gelince; bir daha ki yazımda. inşallah
Bu duygu ve düşüncelerle insanlık tarihi boyunca gelmiş geçmiş tüm şehitlerimizi ve hassaten Çanakkale şehitlerimizi bir daha rahmet ve minnetle anarım Ruhları şad olsun.
Sadi Karakaya hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 2511 | E-posta
|