Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Çanakkale Şehitleri Anısına (3)
Cuma, 25 Mart 2011

18 Mart 2011 Çanakkale zaferi ve şehitlerimizi anma etkinlikleri tüm yurtta geçen hafta (1 gün) yapıldı. O gece camilerden mevlitler okundu, herkes bir şeyler söyledi, bir mesaj verdi.

Konu ile ilgili kaleme aldığım ilk 2 yazımdan sonra bu son yazımda konuyu özetleyerek bitirmek istiyorum.

Değerli dostlar bizlere emanet edilen bu cennet vatanı yılda bir gün şehitlerimizi anmakla koruyamayız. Bunun için bir dizi çalışmalar yapmalıyız. Bunlar;

Çanakkale ruhunun yaşatılması, bu da eğitim ile olur. Milli değerlerimize sahip çıkmakla olur. Eğer bizler gençlerimize milli şuuru vermezsek bu emaneti koruyamayız. Nasıl mı?

Yaşanmış bir kıssa, yıl 1984 zamanın Başbakanı Rahmetli Özal’a Japonya’dan bir heyet ziyarete gelir. Özal; gerek iki ülke gerekse ülkemizin kalkınması için ne gibi çalışmalar yapılması gerektiği konusunda görüş alış verişinde bulunur. Konuklarımızı 1 ay süreyle ülkemizde misafir ederler ve tüm ülkeyi gezerler. Sonunda bir rapor çıkartırlar. Sizin gençlerinizde milli şuur yok yani şuursuz bir gençlik yetişiyor ülkenizde deyince Özal “peki ne yapmamız lazım. Siz ne yapıyorsunuz der.”

Japon bilim adamları; “Biz çocuklarımızı 5–6 yaşına girdiklerinde bize atılan atom bombasının yerine götürür, orada nasıl bir tahribat yaptığını burada daha 500 yıl ot bile bitmeyeceğini gösteririz. Siz çok çalışınız ki kimse bir daha size bomba atmaya cesaret edemesin” deriz.

Sonra en büyük fabrikalara uçak sanayi hızlı tren vs. sanayilerini gezdirir ve bakın sizin babalarınız bunları yaptı siz daha çok çalışın ve daha iyilerini yapın deriz. Böylece gençlerimiz şuurlanmış olur deyince.

Özal; “bizim Hiroşima’mız – nagazakimiz yok ki biz neyi gösterelim çocuklarımıza” dediklerinde.

Misafirlerimiz, “sizin ÇANAKKALE’NİZ var. Bu ÇANAKKALE 10 nagazaki’den 10 Hiroşima’dan daha tesir bırakır. Siz gençlerinize geçilmeyen ÇANAKKALE’yi anlatın” derler ve yaptıkları çalışmaları bir cümle ile özetlerler.

Geçenlerde çalıştığım iş yerine malzeme getiren bir 3. şahıs firma bir söz söyledi ki onu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Firma yetkilisi diyor ki: geçen de Korelilerin fabrikasına malzeme götürdüm ve laf arasında bu kadar çabuk nasıl kalkındıklarını sordum. Sormaz olsaydım dedi.

Hayrola abi ne dedi dedim. “Siz Türkler adam olmazsınız dedi.” Ben “nedenmiş o” deyince?

Koreli yetkili devam etti “Siz Türkler işçisi-memuru, esnafı hep kendi cebinize çalışıyorsunuz. Yani kendinize çalışıyorsunuz. Bizler ise Kore halkı adına çalışıyoruz” dedi. (İstisnalar hariç)

Değerli dostlar bize emanet edilen bu cennet vatan da yeraltı ve yer üstü zenginliklerimize ve gençlerimize sahip çıkarak ülkemizin çok kısa zamanda süper güç olmaması için hiçbir neden yoktur. Bu nasıl olacak. Bu;
Başta milli bir şuurla şuurlanmalıyız. Kendi sanayimizi kendimiz kurmalıyız.

Başta Gıda sektörü tarım ve hayvancılık olmak üzere her şeyi kesinlikle dışarı bağımlı olmadan kurtarıp yurt içinde yerli üreterek yurt dışından gelen GDO’lu ürünlere kesin olarak rağbet göstermemeliyiz velev ki bedava verseler bile. Bu hem kendi sağlığımız hem de neslimiz açısından son derece önemlidir.

Bu ülkede sağlığımızı tehdit eden başta yiyecek, giyecek, içecek ve kimyasal temizlik ürünleri ile çevremizin ve neslimizin yok olmasına neden göz yumulur anlamış değilim. Bu başlı başına bir konu bir başka yazı da değiniriz.

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

3 yıl önce ÇANAKKALE’YE gittim. Milletimiz akın akın ziyaret ediyor. Orada dualar okunuyor. Kabir ziyaretleri yapılıyor. Şehitlerimizin ruhları bayram ediyor. Fakat bir şey dikkatimi çekti. Ziyaret adabı bilinmiyor. Turistik seyahat gibi şuursuzca kabir ziyareti yapılıyor. Sonra bir başka tespitim her köşe başında bir büfe. Bu büfeler ne satıyor. Tabii ki içki. Kendi kendime herhalde bu içkileri dışardan ziyarete gelenler içiyor dedim.

Bugün yakın çevremize bakın aynı şeyle karşılaşırsınız. Millet bol bol içsin. Kafası yerine gelmesin. Uyusun. Yılda 1 gün gelip ÇANAKKALE geçilmez desin hiç fark etmez. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde alınan kararların neler olduğunu bildiğinizden burada tekrar yazmayı anlamsız buluyorum. Fakat ahlakla ilgili bu yasalar yeni anayasada tekrar gözden geçirilmelidir. Ama kanun çıktıktan sonra durumumuzun ne boyutta olduğunu göstermesi açısından bir misal vermek istiyorum.

Olay İlimiz camilerinden birisinde geçiyor. Bilenler biliyor bilmeyenler müftülüğe sorsun! Cami ilan panosunda bir yazı asılı. Bu yazı aynen şöyle Not: Camimiz kadınlar bölümü uygunsuz hareket tespit edildiğinden kapalıdır. (Dernek Yönetimi)

Malum kanun çıktıktan sonra sokakların durumu ile çöp kutularından çıkanların TV’lerdeki görüntülerini sadece üzüntü ve nefretle seyrediyoruz.

Yazmaya korkmayın. Kendi görüşlerinizi her yerde ama ölçülü muhatabın anlayacağı şekilde yazınız.

Çünkü biz yazarken bazı şeyleri atlamış olabiliriz. Birde hatasını adama söylemezsen yaptığını marifet sanır. Konumuza dönelim;

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Haçlı orduları kendilerinin malum 11 Eylül'de çıkarttıkları fitneden sonra Müslüman ülkeleri böl parçala yut politikasını üreterek eylemlerine ve hedeflerine aralıksız devam ettiklerini herkes biliyor. 8 yıl önce Irak ve geçen hafta Libya’ya yapılan saldırı Çanakkale Zaferi'ni anma günü 18 Mart’ın hemen ertesin de 19 Mart'ta yapılmış olması bunun haçlı savaşı mı değil mi olduğunu gözler önüne koyup koymadığı yorumunu da sizlere bırakıyorum.

Atalarımız “bir musibet bin nasihatten efdaldir” derler. Bu musibetten başta tüm halkımız ve idarecilerimiz ve İslam âlemi bir ders çıkartacaktır /çıkartmalıdır.

Fakat bu musibetin atlatılmasında bizim rolümüz ne olacak. Biz kendi rolümüzü oynayacağız yoksa bize biçilen rolümü.

Konu Libya’dan açılmışken 2 satırla değinelim; Dün bütün dünya devletleri bize cephe ve ambargo koydukları Kıbrıs savaşında bize yardım eden Libya devletine bugün biz ne yapıyoruz/ne yapmalıyız ahde vefa olarak tekrar düşünmeliyiz.

Şer gibi gözüken bu olaylardan hayırların çıkmasını Rabbim nasip etsin. Çünkü Rabbimiz “Sizin şer gibi gördüklerinizde hayır, hayır gibi gördüklerinizde ise şer olur" der. Siz bilmezsiniz.

Libya’daki halka demokrasimi dediniz? Her şeyin bir bedeli var! Libya halkı bunu kafasına taktıysa en sonunda halkın dediği ve Hakkın dediği olacaktır. Tüm dünya liderleri de kendine çekidüzen vermeli halkın beklentilerine kulak vermelidir. Çünkü sistemler küfür olarak ayakta durabilir ama zulüm üzerine asla. En büyük cihat, zalimin zulmünü yüzüne haykırmaktır. Bugün dünyada bu görüşü özümseyen her ülkede cesur kararlı Hak için gözünü kırpmadan canını verecek milyonlar oluşmuştur. Ve dünyanın tüm zalimlerden kurtulması çok yakındır.

Bugün tekrardan uyanma günü.

Bugün musibetlerden ders alma günü.

Bugün sabırla yardım etme günü.

Bugün tüm mazlumlara ve musibetlere savaşla Libya’ya ve depreme düçar olan Japonya'ya yardım ve dua günü. Çünkü onlarda bizim insanlıkta kardeşlerimizdir. Müslüman’ın görevi ağırdır, komşusu açken tok yatamaz. Velev ki gayri Müslim olsun, bizden değildir diyor kâinatın efendisi Peygamberimiz(sav).

Bugün Cuma günü cumanız mübarek olsun.

Yazıma burada son verirken tüm şehitlerimizi hassaten bu vatanın kurtulmasında gözünü kırpmadan düşmana saldıran 17–18 yaşlarında gençliğin baharında canını seve seve veren ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİ ve GAZİLERİMİZİ bir kez daha rahmet minnet ve saygı ile anarım. Ruhları şad olsun (son) yazımı sabırla bu satıra kadar okuma zahmetine katlananlara selamlar olsun.                                                                 

Sadi KARAKAYA


Sadi Karakaya hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2050 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.