|
'Kutlu Doğum Haftası' Anısına (2) |
|
Çarşamba, 27 Nisan 2011 |
|
KUTLU DOĞUM HAFTASI ANISINA (2)
Geçen hafta 14-20 Nisan Peygamberimizi(SAV) anma haftası nedeniyle tüm yurtta başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere her yerde anma programları tertip edildi.
Bu programları düzenleyenlerden bu etkinliklere gidenlerden ve çeşitli mazeretleri ile gitmek isteyip de oralarda bulunamayanlardan da Allah(CC) razı olsun.
Değerli dostlar son Peygamberden başka peygamber gelmeyeceğine göre bizler onun bıraktığı 2 kutsal emanet Kuran-ı Kerim ve sünnetlerine sımsıkı sarılarak ancak o Resule ulaşabiliriz.
Birde alimler Peygamberlerin varisleridir. Gerçek alimleri bulup peygamber gibi yaşayan söyledikleri ile amel eden gerçek alimlerin sözleri/sohbetleri de bizlere ışık tutacaktır.
Günümüzde din görevlileri Peygamber vekilidir.Onlara saygıda kusur etmeyelim. Ve her birimiz dini yaşama ve yaşatma noktasında onlara yardımcı olma hususunda üzerimize düşenleri yapmalıyız. Dinimize mukaddesatımıza gelecek her tür saldırıya karşı kendimizi siper etmeliyiz. Onlara sahip çıkma sözde kalmamalıdır.
Günümüzde peygambere hakaret ediliyor. Ülke olarak yeterli yaptırımları yapamıyoruz.
Peygamberden sonra gelen 4 büyük halife, sahabeler hakkında iftiralar yayınlanıyor. Yine bir şey yapılamıyor. Geçmişimizi iyi bilmediğimizden de bu iftiralara sadece seyirci kalıyoruz.
Peygamberimizi tüm dünya tanıyor. Onun özelliklerini aşağıda yazacağım. Fakat öncelikle birkaç kalem onun en yakınlarından misal vermek istiyorum. Peygamberimizden sonra Hz. Ebubekir ilahi Kelimetullahı yeryüzüne yaymak ve yaşatma görevini aldığı zaman fakir ve kimsesiz birinin hayvanlarını sağıyordu(yardım için). O Fakir sahabe Hz. EbuBekir artık halife oldu bizim ineklerimizi kim sağacak lafı Hz. EbuBekir’e ulaştığında Hz. EbuBekir yeminle söyleyerek “Benim halife olmam sizlere olan yardımı mı engellemeyecektir” demiştir.
Bir kıssa da Hz. Ömer’den;
Hz. Ömer bir yere vali tayin eder. Arkadan da bir heyet gönderir. Bu vali acaba halkın beklentilerine cevap veriyor mu? vermiyor mu? Kapısı yumuşak mı? Sert mi? Yani vatandaş rahatlıkla kapısına gidip derdini anlatabiliyor mu? Anlatamıyor mu?
Seçim atmosferine girilen şu günlerde sizlerin ayağına gelen adaylara ne söyleyeceksiniz söyleyin. 2 ay sonra bir daha söyleyemeyebilirsiniz yada kapısı yumuşak olan adayları seçme elinizde iken onun iyi değerlendiriniz.
Bu dünya ya 2 yavuz fazla gelir. Ben Yavuz Sultan Selim Han olarak tüm dünyayı idare edebilirim diyen Padişah Mekke’ye geldiğinde bir gün caminin imamı Yavuz Sultan Selim Han’ı överek onun Mekke’nin hakimi diye sohbetinde söyleyince;Yavuz selim imam efendi imam efendi o sözü düzelt der.Mekkenin hakimi değil Mekke’nin hadimi yani hizmetçisi diye düzeltmesini söyler. Günümüzde padişahlar hakkında filim yapılıyor. Hakaretler ediliyor. Benim hacı hocam dahil herkes bu programı seyrediyor.
Bu padişah kulaklarını deldirmiş. Neden biliyor musunuz? Zenciler kulaklarını deldirirlermiş ki bu kimse hamallık yapabilir. Tutun her şey yaptırabilirsiniz.
Yavuz Sultan Selim de buradan hareketle kulağını deldirmiş. Ey halkım alın size hizmet edecek bir hizmetçi bir köle onu istediğiniz gibi kullanın. Şimdi öyle mi? Yorumu size bırakıyorum. Nerden nereye…
Allah ve resulünün sözlerinden bir an olsun ayrılmayan bu idarecileri bulup sayılarını arttırdığımızda ülke bir nefes alacaktır. Yoksa ne ülkemiz nede dünya bir nefes alamayacaktır.
Kutlu doğum haftası anısına peygamberimizin bazı özelliklerini arz ederek bitirmek istiyorum.
O;
Daima düşünceli, her zaman ağır başlıydı.
Ne fazla ne de az konuşurdu, susması konuşmasından uzun sürerdi.
Dünya işleri için kızmazdı.
Şahsı için öfkelenmez, asla öç almazdı.
Affetmeyi sever asla kin tutmazdı.
Kötü söz söylemez, kimsenin kusurunu araştırmazdı.
Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer verirdi.
Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı.
Gördüğüne selam verir “Aranızda Selamı Yayın” derdi.
Kimse hakkında hayırlı olmayan söz söylemezdi.
Çocukları çok sever, onlarla oyun oynardı.
Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi.
Hoşa gitmeyen durumların bile olumlu yönünü söylerdi.
Herkesin anlayacağı dilde tane tane konuşurdu.
Yürürken yanındakilerin önünde gitmez.
Kapısına yardım için geleni geri çevirmezdi.
“Dünyada garip bir kimse yahut yolcu gibi olun” derdi.
İlme önem verir “Ya öğrenen, ya öğreten olun” derdi.
Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, kimseye bağırmazdı.
Fakir zengin ayrımı yapmaz, dostlarını zenginliğine göre değerlendirmezdi.
Dürüstlüğü sever, yalandan hoşlanmazdı.
Sade ve temiz kıyafetleri giyer, gösterişten uzak yaşardı.
Dostlarını sık sık ziyaret eder, onlarla şakalaşırdı.
Kendisi için ayağa kalkılmasını istemezdi.
Yetimi, öksüzü kollar, onları sevindirirdi.
Sıradan biri değildi ama sıradan insanlar gibi yaşadı.
Sabah evinden çıkarken “ilahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlığa uğramaktan ve haksızlık etmekten saygısızlığa, uğramaktan ve saygısızlık etmekten sana sığınırım.” derdi.
O, ÂLEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLEN HZ. MUHAMMED(S.A.V.) İDİ.
Allah cc şefaatlerine tüm ümmeti Muhammedi ve sitemizi ziyaret eden ve katkı sağlayanları nail eylesin Amin.
Yukarıda bazı hasletlerimi yazdığım o yüce resulün ahlakı ile ahlaklanmayı Rabbim cümlemize nasip etsin(Amin) ve cennette onun sancağında toplanmayı nasip etsin. Bir başka yazıda buluşmak üzere selam ve dua ile…
Sadi KARAKAYA
Sadi Karakaya hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 2214 | E-posta
|
|
|
