Son Yorumlar
Son Þans, Tekrarý 105 Yýl Sonra
Bilgi
Yazým içeriði ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazý olmuþ. E...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu þekilde, canlýlarýn hangi amaçla bayýltýðýný bilmeden ve s...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLÝ
ORADAKÝ YURTTAN ÞÝKAYET GELMÝÞTÝR BELEDÝYEYE BELEDÝYEDE GEREKE...
Yorumu Oku

Ak Parti'de deðiþim baþlýyor!
MÜTEAHHÝT
GEYVE TEÞKÝLATI TAMAMEN DEÐÝÞMELÝ MÜCAHÝTLÝKTEN MÜTEAHHÝTL...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüþtü
dileðimizdir
sayýn Murat Kaya; TCDD'nýn genen müdürü ile görüþürken H...
Yorumu Oku

 
Adýna Þiirler Yazýlan Geyveli: Muazzez Akkaya
aramba, 07 Aralk 2011

Adýna þiirler yazýlan Geyveli Muazzez Akkaya (Giray) ile Röportaj... Son yýllarda adýndan söz ettiren, gizemli þiirlere konu olan Geyveli Muazzez Akkaya'yý bulduk. Ýstanbul Fenerbahçe'de yaþamýný sürdüren Akkaya, ilk defa kapýlarýný Geyve.com için açtý... Hakkýnda iddia edilen tüm konularý bizlerle paylaþtý. Türkiye'de ses getirecek bu röportajý geyve.com farkýyla sizlerle paylaþýyoruz...

Muazzez Akkaya'nýn aile dostu Geyveli þair Fahri Ersavaþ, 4 yýldýr konu üzerine araþtýrma yapan Eþme köyü web sitesi editörü ve yazarýmýz Þeref Elma öncülüðünde yaptýðýmýz ziyarette Akkaya çarpýcý açýklamalarda bulundu.

Ýþte Muzzez Akkaya (Giray) ile yaptýðýmýz söyleþi-röportaj...

Kendinizi kýsaca tanýtýr mýsýnýz?
-1930 yýlýnda Akhisar'da (Pamukova) doðdum. Babam memur, reji diyorlar sonra Tekel oldu. Türkiye'nin nüfusu az olduðu için, çocuklarý büyüdükçe ortaokullu bir þehre, mesela ablam liseye baþlayýnca lise olan bir þehre tayinini istedi. Hemen Eskiþehir'e yolladýlar, üniversiteye gelince Ankara'ya tayinini istedi ve oraya yolladýlar.
Ýlkokul 3'e kadar Sögütlü'de, 4 ve 5. sýnýfý Eskiþehir'de okudum. Ortaokulun ilk senesini yine Eskiþehir'de okudum, sonra babam Ankara'ya tayin oldu. Ortaokulu Ankara Anafartalar Ortaokulu'nda okudum oradan mezun oldum.

Bir arkadaþým bahsetmiþti leyli meccani (eski dilde: yatýlý okul) imtihanýna niye girmiyorsun diye... Ve oraya girdim, tesadüfen Ýstanbul Kandilli Kýz Lisesi'ni kazandým. Orada 3 sene en büyük zevk-i tahsilim, en güzel arkadaþlýklarým, tüm anýlarým hala devam ediyor, buluþuyoruz görüþüyoruz. Yatýlý okul olunca kardeþ gibiyiz. Sonra bir arkadaþým vasýtasýyla, abisi hariciyeci imiþ, Siyasal Bilgilerin imtihanýna girelim dedi. O kazanamadý, ben kazandým. Yýl 1950 ve 4 sene de orada okudum. 1954'te mezun oldum.

Sonra Maliye Bakanlýðý'nda, bir ara DSÝ'de, tekrar Maliye Bakanlýðý'nda çalýþýrken eþim Orhan Giray ile tanýþtým. O da Umum Müdür Muavini idi, orada tanýþtýk. Sonra ben onu ziyarete geldim ve arkadaþlýðýmýz devam etti. 1958 yýlýnda da evlendik. 4 çocuðum oldu, 2 kýz, 2 erkek... Ayþegül, Ela, Ýhsan, Özgür Sinan, ... Hepsinden memnunum, hepsi aklý baþýnda çocuklar, yüksek tahsillerini yaptý.

Eþimin esas görevi Maliye Müfettiþi iken evvela Kýbrýs'a Maliye Ateþe olarak tayin oldu, orda da 1963 olaylarý çýktý. Hemen yanýbaþýmýzda Rum komþularýmýz vardý, orada doktorun ailesini katlettiler... Oradan Ýsrail'e Telaviv'e tayin oldu. 2 sene orada kaldýk. Ve 1966 yýlýnda Türkiye'ye döndük.

Ben daha önce Hukuk imtihanýný da vermiþtim. O arada gizli gizli staj da yaptým. Ve hazinede, Hazine Avukatlýðý yapmaya baþladým. Ama Telaviv'e giderken dondurmuþtuk. Dönüþte tekrar Ankara Muhakematý'nda baþladým. Eþim de döndükten sonra Devlet Malzeme Ofisi'nde (DMO) Umum Müdürlüðü yaptý. 1967'den 1973'e kadar 5-6 yýl görev yaptý. Daha sonra Anadolu Bankasý Umum Müdürü olarak Ýstanbul'a geldik. 2-3 sene de burada görev yaptý. Sonra baþka tayinler çýktý, O da Marmara Transport diye bir gemi tersaneciliði vardý, orada Murahhas üye olarak devam etti. Sonra da bir hevesle inþaat iþine kalkýþtý. Eskiden beri inþaata hevesi vardý. Kozyataðý'nda bir arsa almýþtýk orada biraz inþaata giriþti, diðer iþleri býraktý. Zaten yaþlanmýþtý, o inþaatý bitirdikten sonra oðlumuz Ýhsan'a devretti. Ýçerenköy'de inþaat yaptý. Ve sonrada böbrek yetmezliðinden hasta oldu. Diyalize girdi, gerçi çok fazla giremedi ama... 6 ay kadar ancak dayandý. 2006'da vefat etti.

Ben de kýzým Ela ve torunum Deniz'le birlikte üçümüz beraber yaþýyoruz. Ýyi ki varlar, 5 tane torunum var, 6'ncý da yolda. ... kardeþ geliyor. (Bu arada Ýdil'i kastederek kýskançlýk baþlar mý diye soruyoruz) Hayýr abla olacak, (Gülüþmeler) sanmam...
Pabucu dama atýlmayacak deðil mi?
-Yok yok, mesela en büyük torunum Deniz, Marmara Maliye Bölümü'nü bitirdi master yapmaya gidecek, O'nun pabucu dama atýlmadý. Arkalardan geldi hepsi mesela... Her yeni gelen seviliyor.

Geyve'de nerede oturdunuz, komþularýnýz ve hatýrladýðýnýz isimler kimlerdir?
Geyve'de Gazisüleymanpaþa Mahallesi'nde eski yazlýk sinemanýn olduðu yerde oturduk.

Yanýmýzda dava vekili Þefik Bey vardý, çocuklarý Dilaver, Sezai, Gülen, torunlarý Menderes Ýstanbul'a yerleþti. Diðer komþularýmýz Saatçi Fahri, Þaziye Haným ve kýzlarý Nuray, Ayþe, Fatma.
Sakibe Haným ve kýzý Keriman. Karþýmýzda Rüþtü Bey vardý. Diðer hatýrladýklarým Sadettin Eniþte, Mehmet Dinçer öðretmen. Asiye Karabaþ ve kýzý Sinem ve Serdar Geyve'de kalan akrabalarýmýz.

Bu arada biraz geriye dönerek, masa tenisi (ping pong) þampiyonluklarýnýz varmýþ, biraz bahseder misiniz?
-Mülkiyedeyken (Siyasal Bilgiler) Ülker Akçakoca (Köksal) diye bir arkadaþým vardý. Onunla beraber ping pong oynayalým dedik, 1-2 ping pong oynayan arkadaþlarla birlikte... derken ilerlettik bunu. Bu sefer fakülteler arasý ping pong müsabakalarý oldu. O zamanlar tabi bu kadar spor yapan ve ping pong oynayan yoktu. Fakülteler arasý Dil Tarih'te oynayan bir asistan vardý. Oraya çaðýrdýlar, benim daha önceden haberim yok, 'Haydi Muazzez maça' dediler. Gittik orada, iþte 5-6 kiþiydik sanýrým iþtirak eden, orada 1.'lik aldým. Tesadüfen yendim hepsini.

Arkadaþlarýnýzý not almýþým, onlarla sað olanlarla görüþür müsünüz hala?
-Cengiz Aren vefat etti sanýrým. Ülker ile görüþüyorum mesela. Neriman ile Burhaniye'de yazlýða gittiðimde görüþmüþtüm. Ülkü ile mezun olduktan sonra eþi çimento fabrikasýnda vazifeliydi, bir ara görüþmeler olmuþtu sonra daðýldýk. 2004'te 50'. yýl mezunlarý biraraya gelmiþtik. Ýlhan Evliyaoðlu... Suzanlar vardý 2 Suzan...

Mezuniyet fotoðrafýnda yoktu... Siz ne diyorsunuz o güne?
-Ýnek Bayramý, özel bir gündür.
Siyasal Bilgilerin özel Bayramý mýdýr?
-Evet, okulun en sonunda bir inek getirirler. O sýnýfýn da ineðini seçerler. O, ineði gezdirir böyle. Yani çok çalýþan, iyi notlar alan öðrenci, okulun etrafýnda böyle dolaþýr, iþte þarkýlar söylenir, marþlar söylenir. O arada salonda da toplantýlar yapýlýr, þiirler okunur, çok güzel geçer...

Eþinizle nasýl tanýþtýnýz?
-Maliyede çalýþtýðým dönemde tanýþtýk. Ben Maliyede çalýþýrken O'da Hazinede Genel Müdür Yardýmcýsý idi. Ve onun bürosunda çalýþmaya baþladým. O Ýstanbul'a döndü. Ýstanbul'a dönünce telefon ettim... koþarak geldi. Ondan sonra arkadaþlýðýmýz devam etti. Bir-bir buçuk sene arkadaþlýðýmýz oldu, sonra evlendik.

Sizin bir Avukatlýk süreciniz var ondan bahseder misiniz?
-Benim avukatlýða baþlamam 1960 yýlýnda oldu. Baþ Hukuk Müþavirliðinde avukat olarak baþladým, eþim Kýbrýs ve Telaviv'e atanýnca ücretsiz izin aldým. Dönüþte, baþ hukuk müþavirliðinde deðil de, Ankara Muhakemat'ta baþladým. Orada da çok iyi arkadaþlýklarýmýz oldu. 10 kadar avukat arkadaþýmla hala görüþürüm.

DSÝ'de de görev yaptýnýz...
Evet, avukatlýða baþlamadan önce Devlet Su Ýþleri'nde çalýþtým. Þakir'de (Eþmeli) orada çalýþýyordu. Sonra avukatlýða geçmek için ordan ayrýldým.

Þimdi en kritik sorularý baþlayacaðýz ancak sizi rahatsýz etmeden soracaðýz. Þimdi sýnýf arkadaþýnýz Sezai Bey'le (Karakoç) olan þiirle ilgili... Siz bu þiirin farkýna ne zaman vardýnýz?
-Ben o þiiri... Yazýlmýþ benim hiç haberim bile yoktu, hatta Altan Öymen'in eþi Aysel bir sýnýf aþaðýdaydý sanýrým. O söyledi 'Sýnýfýnýzda çok güzel þiirler yazan birisi var' diye. Ben de öyle þiirlerle falan aram yoktur, matematiðe daha ilgiliydim. Derken açýða çýktý. Çok fazla üzerime düþtü bilmiyorum, biraz tutku halini aldýðý, onunda bu þeye saplanmamasýný arzu ederdim. Saplantý haline gelmemesini isterdim... Kendisi bir hayat kursaydý daha mutlu, huzurlu olurdum.

Öðrencilik döneminde ilgisini size hissettirdi mi, yoksa siz bunu daha sonra mý öðrendiniz?
-Hissettirdi tabii... Çok þiirler verdi, ne bileyim yazýlar verdi, kitaplar verdi, ama yakýnlýk duyamadým.
Kýsaca elektrik alamadýnýz..
-O'nu diyorsanýz evet elektrik alamadým.

Bu þiir (Mona Roza) daha önceleri hiç bir yayýnevi tarafýndan yayýnlanmamýþ, o güne kadar (internet dönemi) teksirle fotokopiyle çoðaltýlarak okunmuþ ve belli kesimler tarafýndan bilinirdi. Ýnternetin ortaya çýkmasýyla 2002'de dikkat çekmiþ, gençler arasýnda paylaþýlarak daha bir önem kazanmýþ... Þiirin en önemli özelliði mýsralarýnýn baþ harflerini birleþtirdiðimizde (akrostiþ) sizin isminiz yazýyor. Kamuoyunda bilgi kirliliði var, bir sürü hikayeler, uydurmalar, þehir efsaneleri söz konusu. Bilinmeyenler ne kadar açýða çýkarsa, yalan yanlýþ bilenen herþey ortadan kaybolur. Sizin üzerinizden dedikodu üretilmektedir. Bu anlamda bizi ilgilendiren kýsmý Geyveli olmanýzdan ötürü Muazzez Akkaya'nýn kendisidir. Muazzez Akkaya ne düþünüyor, onun yaþamý nasýldýr, meslek hayatý iþ hayatý nasýldý, kimle evlendi, çoluk-çocuk durumu nedir vs... Bizi en fazla rahatsýz eden kýsmý sizin üzerinizden dedikodu üretilmesidir. Mesela, Cemal Süreya'dan bahsederler... Hiç size bu konuyla ilgili bir bilgi geldi mi?

-Cemal Süreya'dan nasýl bahsediyorlar?

Ýnternette dolaþan bahse göre, çok enteresandýr Cemal Süreya, Sezai Karakoç ve siz Siyasal Bilgiler'de sýnýf arkadaþýsýnýz... Cemal Süreya ve Sezai Karakoç size ilgi duymakta, kendi aralarýnda sizin gönlünüzü kazanmak için farkýnýzda olmadan iddiaya girerler. Size yakýnlýk kurmaya çalýþýrlar...
-Cemal Süreya'dan... Þimdi açýnca... Ben de konuyu açayým. Kendisi hiç belli etmedi hakikaten. Ama ne zaman sýnýfa girsem, tahtaya þiir yazardý. Bir de mantomu aþaðýda hocalarýn olduðu yere asardýk ve orada cebime hep þiirler gelirdi. Ama kim olduðunu bilmezdim. Ve ayný yazý tahtada da görünce onlarý Perihan diye bir arkadaþ vardý, hatta ona da 'Bak ayný çocuk' falan diye... Sonradan kafama jeton düþtü... Çünkü 1-2 defa Todori'de karþýlaþtýk, ilk zamanlar maliyenindi orasý. Orada evliliðimi sorardý, ben de 'Gayet iyi gidiyor' falan deyince, 'Benim de iyi gidiyor neden iyi gitmesin' diye... O yazdýklarýný biraz hissetmiþtim ama þimdi daha iyi anlamýþ oldum. Bak ben bunu bilmiyordum. Kimden duydunuz?

Ýnternette okumuþtuk veya bir dost meclisinde konusu geçmiþ olabilir tam hatýrlamýyorum. Ama çok öne çýkan bir bilgi bu... Ýnternette buna benzer pekçok iddia var. Bir tanesinde sizin intihar ettiðinizden bahsediyor.
-Evet onlarý yazdý Ahmet Hakan...
Bizim esas amacýmýz, sizin bir kiþiliðiniz var, siz bir Muazzez Akkaya olarak, sizin hakkýnýzda bir sürü dedikodular üretiliyor ve bu dedikodular karþýsýnda biz de bir Geyveli olarak ister istemez sorumluluk duyuyoruz. Amerika'daki kýzýnýzýn Ahmet Hakan'la yaptýðý görüþme çok yararlý oldu.

Bir iddiada konferans salonunda size karþý þiir okuduðu, sizin aðlayarak salonu terk ettiðiniz söyleniyor...
-Þiir gününde çýktý okudu gerçekten...
Bu þiiri mi okudu? Mona Roza'yý mý okudu?
-Vallahi þu an onu bile hatýrlamýyorum, hangisini okuduðunu... Ben de okul gecesi olduðu için gitmiþtim, ama ne kaçtým ne de bir þey yaptým, sakin sakin oturdum.
Sizin için Grace Kelly gibiydi diyorlar...
-Yok kadýncaðýz mezarýnda ters dönecek (gülüþmeler)... Sanýrým bir-iki kiþi iltifat olsun diye söyledi ama alakasý yok tabii.

Cemal Süreya konusuna dönecek olursak eksik olan kýsmýný tamamlayayým. Cemal Süreya ve Sezai Karakoç sizin kalbinizi kazanmak için iddiaya giriyor. Ýddia sonunda kaybeden hayatýnýn sonraki aþamasýnda bir iz taþýyacaktý. Anlatýlana göre Cemal Süreya iddiayý kaybeder ve 'Süreyya' olan soy isminden bir tane 'y' harfini nüfustan sildiriyor.
-Hýmmm o sebeple sildiriyor öyle mi?
Evet
-Allah Allah (ben neymiþim dercesine gülüþmeler)
Böyle bir silinme olayý var mý?
-Var. Tabi Süreyya idi bizim zamanýmýzda
Silinme hikayesini biliyormuydunuz?
-Yok hiç bilmiyordum, ama Cemal Süreyya idi, 'y' harfini sonradan kaldýrdýðýný biliyorum.
Ne olarak kaldýrmýþ olabilir?
-Hiç bilmiyorum.
Bakýn burasý çok enteresan, ben 'y' harfini kaldýrdýðýný bilmiyordum. Ancak siz bu olayý onaylýyorsunuz...
-Evet evet Süreyya idi 'y'yi kaldýrdý.
Çünkü orada iddiayý kaybettiði için...
-Ama ikiside kaybetmiþ oluyor o zaman...
Hayýr kendi aralarýndaki iddianýn farkýnda deðilsiniz... Ýddiayý kaybeden Cemal Süreyya soy isminden bir tane 'y' harfini kaldýrýyor. Bakýn o dönemdeki anlayýþa Eðer doðru ise bugün böyle bir iddiayý günümüzde kim yerine getirir ki...
Tabi bu iddia olayý kulaktan dolma bir bilgi de olabilir... Olay þöyle devam ediyor, Sezai Bey'in size olan sevgisini aþkýný iddiaya kurban etmesinden dolayý onunla olan iliþkinizi kesmiþsiniz, hiç konuþmamaya baþlamýþsýnýz...

-Bilemiyorum, Allah Allah (gülüþme)
Bu olaydan sonra Sezai Bey içine kapanmýþ, hiç evlenmemiþ vs...
Halbuki siz bu yaþanan olaylarýn hiç farkýnda deðilsiniz
-Evet hiç farkýnda deðilim..
Hatta sizin ping pong'a olan ilginizden dolayý bir þiiri var
Evet öyleymiþ, onu da Ahmet Hakan'dan öðrendim.

O dönemde okul yaþantýsý, arkadaþlýklar nasýldý?
-O dönemde erkek arkadaþlar çoktu. O yüzden biz kýz arkadaþlar daha fazla birbirimizle kaynaþýyorduk. Ama ben daha çok Ülker Akçakoca ile takýlýrdým. Beraber Suriye'ye Lübnan'a, Kýbrýs'a seyahatlerimiz olurdu. Sömestr Þubat tatilinde okulca sýnýfta da 8 kýzdýk. Sýnýfýmýzda güzel güzel kýzlar vardý ama neden bana yazýlmýþlar bilmiyorum. Üniversiteye baþlayan genç delikanlýlar, onun için yakýnlarýnda kim varsa veyahut hoþlarýna gidin baþka bir yerde olsaydý baþkasýna ilgi olacaktý. Çok þükür fakülte hayatýmýz çok güzel geçti. Ping pong oynamamýz da devam etti bizim, 4 sene boyunca... Güzeldi bilmiyorum... Hocalarýmýzda gayet iyiydi... Coþkun Bey vardý, Bülent Bey vardý, Fadýl Bey vardý...

New York'ta kýzýnýzda ne kadar kaldýnýz? Gelip gitme mi oldu?
Evet gelip gitme oldu. Devamlý kaldýðým olmadý. En çok 3 hafta kalmýþýmdýr. Ama torun doðduðunda bir 25 gün olabilir.

Üniversite döneminde öne çýkan arkadaþlarýnýz var mýydý?
Atilla Karaosmanoðlu vardý, Planlama Teþkilatýnýn baþýna geçmiþti, Ýlhan Evliyaoðlu milletvekili olmuþtu, Ümit Özkan vardý... Erkek arkadaþlarla fazla da baðlantýmýz olmadý. Ülker ile birkaç toplantýlara gittik, sonra baktýk onlar da rahat konuþamýyor bir daha katýlmadýk.

Eþinizden bahsedecek olursak, O'nu da rahmetle analým, ona olan ilginiz, kýsaca onu nasýl anlatýrsýnýz? Herkesin peþinde olduðu Muazzez Akkaya'nýn gönül verdiði insan nasýl biriydi?
-Orhan Giray çok efendi, saygýlý birisiydi. Hani eskiden söylerlerdi ya Ýstanbul Beyfendisi, þimdi bilmiyorum, sanýrým onun devreleri de öyleydi. Sýnýf arakaþlarýnýn arkadaþlýklarý da seviyeli saygýlý kiþilerdi. Belki o devrin yetiþtirdiði insanlar, Atatürk devrinin insanlarý olduklarý için hem kadýnlara saygýlý, hem etraflarýna saygýlý... Tabi aramýzdaki sevgi çok kuvvetliydi, zaman geçtikçe yerleþti. Tabi çocuklarýmýz olunca onu perçinlediler... Çok güzel, huzurlu bir 48 sene geçirdik beraber. Güzel bir evlilikti bizim için.

Bize kapýnýzý açýp, vermiþ olduðunuz bilgiler için çok teþekkür ederiz. Umuyoruz, bilinmeyen merak edilen pekçok konu sizin açýnýzdan aydýnlýða kavuþsa da bazý yaþanmýþlýklar gizemini korumaya devam edecektir. Size ve çocuklarýnýza, torunlarýnýzla birlikte saðlýklý bir ömür dileriz.

(NOT: Yazý ve fotoðraflar geyve.com kaynak gösterilmek suretiyle alýntý yapýlabilir)

Ayaktakiler(Soldan saða): Þeref Elma, Özlem Elma, Yusuf Kýlýç, Elif Giray (Gelini), Ýdil Giray (Torunu), Ýhsan Giray (Oðlu)... Oturanlar: Þair Fahri Ersavaþ, Muazzez Akkaya (Giray), Ela Giray (Kýzý)

Akkaya Ailesi, Muazzez Giray'ýn (Akkaya) annesi, babasý ve kardeþleri...

Yýl 1971... Muazzez Akkaya, Geyve'de babasýnýn bahçesinde... Annesi, babasý, kardeþi Mualla Akkaya ve kýzý Oya...

Soldan saða: kardeþi Mukadder Aksoy (Akkaya) ve eþi Kadir Aksoy, erkek kardeþi Doðan Akkaya ve eþi Güler Akkaya, kýz kardeþinin eþi Turgut Þiþli ve kýz kardeþi Muzaffer Þiþli (Akkaya), Muazzez Giray (Akkaya) ve eþi Orhan Giray

Solda önde torunu Ýdil, arkasýnda torunu Selin, onun arkasýnda torunu Deniz
Yanýnda soldan saða oðlu Ýhsan, gelini Elif, gelini Ayfer, oðlu Özgür
önde Muazzez Giray (Akkaya), yanýnda kýzý Ayþe, yanýnda torunu Lara, kýzý Ela ve en saðda torunu Can

Torunu idil, kardeþi Mualla'nýn torunu Sinem, torunlarý Deniz, Selin ve Can

Önde Orhan Giray, arkasýnda büyük oðlu Ýhsan Giray, yanýnda kýzý Ela Giray, yanýnda gelini Ayfer Giray, yanýnda gelini Elif Giray, yanýnda küçük oðlu Özgür Giray
Önde soldan saða torunu Selin Giray, ortada Muazzez Giray (Akkaya) ve saðda torunu Ýdil Giray

Muazzez Giray (Akkaya) ve kardeþleri Muzaffer, Mualla, Mukadder

Muazzez Giray (Akkaya) torunu Selin ile...

3 kýz kardeþ ve çocuklarý...

Soldan saða: kýzý Ela Giray, torunu Deniz, Muazzez Giray (Akkaya), torunu Ýdil Giray, gelini Elif Giray, oðlu Ýhsan Giray.

81 yaþýndaki Muazzez Giray (Akkaya) zarafetini ve yaþýnýn getirdiði tüm güzelliði hala üzerinde taþýyor.

(Özel teþekkür: Gösterdikleri ilgi ve katkýlardan dolayý Muazzez Giray'a (Akkaya), Ela Giray'a, Ýhsan Giray'a ve Giray Ailesi'nin tüm bireylerine teþekkür ederiz ) Geyve.com

 

Geyve Haberleri hakkýndaki diðer yazýlar
Gsterim: 108937 | E-posta

Yorumlar (45)
RSS Yorumlar
1. 08-12-2011 00:37
Aþktan bu kadar bahseetikten sonra gelelim Mona'ya.Evet, aþk denildiði zaman akla gelen ilk isim olan Sezai Karakoç'un "modern bir Leyla ile Mecnun denemesi" dediði Mona Roza'ya bu gözle baktýðýmýzda elbette ki bir aþk þiiri, hem de platonik, efsanevi bir sevgiliye yazýlmýþ bir aþk þiiri olmasý bakýmýndan, klasik Leyla ile Mecnun mesnevileriyle bir ilgisi kurulabilir."Mona Rosa", Türk þiirinin en görkemli "imkânsýz aþk" þiirlerindendir. Erdoðan Alkan, Mona Roza konusunda Cemal Süreya'dan þunlarý aktarýr: "Söz 'Mona Roza' þiirine geldi. O hep gülümseyen yüzü, alaylý ve sevecen sözcüklerle söyle anlattý olayý: "Bilirsin güzel kýzlar Mülkiye'yi kazanamaz. Geyveli bir kýz vardý sýnýfýmýzda, Muazzez Akkaya. Güzelce. Neþeli. Konuþkan. Az konuþan, durgun, içe dönük, Diyarbakýrlý taþra çocuðu Sezai'yi onun bu þen þakrak hali çekti. Eðlenmeyi, dans etmeyi, gülüp oynamayý seven bir kýzdý. Onu hiç elinde bir kitapla görmedim. Þiirmiþ, yazýnmýþ, sanatmýþ, o taraklarda bezi yoktu. Umurunda olmadý Sezai'nin aþký. Hoþ Sezai de peþinden koþmadý. Bilirsin düþkündür onuruna. 'Mona Roza' þiirini yazarak aþkýný noktalayýp yüreðindeki mezara gömdü. 
 
Sezai Karakoç'un "Mona Roza'sý da buna çok yakýn biçimde noktalanýyor. Amerika'ya giden, halen orada yaþayan ve kocasýnýn öldüðü bir yýl öncesine dek, Sezai Karakoç'a ve kendisi için yazýlmýþ güzel aþk þiiri "Mona Roza"ya kayýtsýz bir kadýn. 
 
Metnin gizemi konusunda Erdoðan Alkan, þu açýklamayý yapar: 'Kocasý henüz bir yýl önce ölen bir kadýnýn isminin, karþýlýksýz aþk da olsa, bir baþkasýyla anýlmasý ne kadar aktörel'dir? Sezai onun adýný bir þiire hapsetti. Ve biz Mülkiyeliler bu akrostiþi biliyorduk. Ama ne Sezai Karakoç bir açýklamada bulundu, ne de bizler. 
 
Aþkýn ve þiirin asýl kahramanýdýr Muazzez Akkaya: Geyve'ye sonradan yerleþmiþ bir muhacir ailesinin kýzýdýr. (Karakoç, kitabýnda Geyve yerine Gülce kullanmýþtýr.) Kandilli Kýz Lisesi'ni "Pekiyi" derecesiyle bitirir. 1950'de Mülkiye'ye girer. Okulun en popüler kýzlarýndandýr. Durgun ve melankolik bir kýz olduðu sanýlýr, ancak neþeli, esprili, hayat dolu biridir. Baþ döndürücü bir güzelliktedir. Grace Kelly tipinde bir kýzdýr. Ayný okulda öðrenim gören sýnýf arkadaþý þair Sezai Karakoç'u "fýrtýnalý bir aþk"ýn içine sürükler. Böylece "Uðruna Türk edebiyatýnýn en gizemli ve en dokunaklý aþk þiirinin yazýldýðý kadýn" olarak kayýtlara geçer. Esin kaynaðý olduðu Mona Roza þiirinden hiç haberdar olmaz. Ancak okul günlerinde paltosunun cebinde þairi meçhul þiirler bulur ve bu þiirlerin þairinin sýnýf arkadaþý Sezai Karakoç olduðunu bilmez. Mona Roza þiiri büyük efsanelere ve tevatürlere de konu olur. Onlardan biri de Muazzez Akkaya'nýn intihar ettiði þeklindedir. Bu rivayet doðru deðildir. Okulu bitirdikten birkaç yýl sonra Maliye Bakanlýðý'nda üst düzey görevler yapan ve geçen yýl hayatýný kaybeden Orhan Giray ile evlenir. Üç çocuðu olur. Þu anda büyük kýzý Ayþegül Giray ile yaþamaktadýr. 
 
Bizce aþk bir hastalýktýr.Ýþte aþkýn gerçek anlatýmý; 
 
Yüzyýlýn Aþk Þiiri Mona Roza'nýn Öyküsü 
 
AÞK VE ÇÝLELER / SEZAÝ KARAKOÇ 
 
Monna Rosa, siyah güller, ak güller; 
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak. 
Kanadý kýrýk kuþ merhamet ister; 
Ah, senin yüzünden kana batacak, 
Monna Rosa, siyah güller, ak güller! 
 
Ulur aya karþý kirli çakallar, 
Bakar ürkek ürkek tavþanlar daða. 
Monna Rosa, bugün bende bir hal var, 
Yaðmur iðri iðri düþer topraða, 
Ulur aya karþý kirli çakallar. 
 
Açma pencereni, perdeleri çek: 
Monna Rosa, seni görmemeliyim. 
Bir bakýþýn ölmem için yetecek; 
Anla Monna Rosa, ben oteliyim... 
Açma pencereni, perdeleri çek. 
 
Zeytin aðacýnýn karanlýðýdýr 
Elindeki elma ile baþlayan... 
Bir yakut yüzükte aydýnlanan sýr, 
Sýcak ve minnacýk yüzündeki kan, 
Zeytin aðacýnýn karanlýðýdýr. 
 
Zambaklar en ýssýz yerlerde açar, 
Ve vardýr her vahþi çiçekte gurur. 
Bir mumun ardýnda bekleyen rüzgar, 
Iþýksýz ruhumu sallar da durur, 
Zambaklar en ýssýz yerlerde açar. 
 
Ellerin, ellerin ve parmaklarýn 
Bir nar çiçeðini eziyor gibi... 
Ellerinden belli olur bir kadýn. 
Denizin dibinde geziyor gibi 
Ellerin, ellerin ve parmaklarýn. 
 
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna; 
Saat on ikidir, söndü lambalar. 
Uyu da turnalar gelsin rüyana, 
Bakma tuhaf tuhaf göðe bu kadar; 
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna. 
 
Akþamlarý gelir incir kuþlarý, 
Konarlar bahçemin incirlerine; 
Kiminin rengi ak, kiminin sarý. 
Ah, beni vursalar bir kuþ yerine! 
Akþamlarý gelir incir kuþlarý... 
 
Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni 
Ýncir kuþlannýn bakýþlarýnda. 
Hayatla doldurur bu boþ yelkeni 
O masum bakýþlar... Su kenarýnda 
Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni. 
 
Kýrgýn kýrgýn bakma yüzüme Rosa: 
Henüz dinlemedin benden türküler. 
Benim aþkým uymaz öyle her saza, 
En güzel þarkýyý bir kurþun söyler... 
Kýrgýn kýrgýn bakma yüzüme Rosa. 
 
Artýk inan bana muhacir kýzý, 
Dinle ve kabul et itirafýmý. 
Bir soðuk, bir garip, bir mavi sýzý 
Alev alev sardý her tarafýmý, 
Artýk inan bana muhacir kýzý. 
 
Yaðmurlardan sonra büyürmüþ baþak, 
Meyvalar sabýrla olgunlaþýrmýþ. 
Bir gün gözlerimin ta içine bak: 
Anlarsýn ölüler niçin yaþarmýþ, 
Yaðmurlardan sonra büyürmüþ baþak. 
 
Altýn bilezikler, o korkulu ten, 
Cevap versin bu kanlý kuþ tüyüne; 
Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen, 
Bir tüy ki, kapalý geceye, güne; 
Altýn bilezikler, o korkulu ten! 
 
Monna Rosa, siyah güller, ak güller, 
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak. 
Kanadý kýrýk kuþ merhamet ister; 
Ah, senin yüzünden kana batacak, 
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
Yazar Mona Roza (Misafir)
2. 08-12-2011 18:31
böyles; en iyisi
Geyve.com un bu güne kadar yayýmladýðý en iyi haberdir herhalde bu röportaj. Geyveli birini daha Geyve.com sayesinde tanýdým. Memnun oldum. Özellikle siyah beyaz fotoðraflar haberin üzerine tadýnda bir renk katmýþ. Ellerine dillerine emeðine saðlýk. Allah tuttuðunu bitmek bilmeyen kalemin eylesin.
Yazar semrom (Misafir)
3. 26-12-2011 21:47
TEBRÝK EDÝYORUM..
Bu þiiri çok severdim, hele geyveli bir kýza yazýlmýþ olmasý daha çeKici gelirdi bana,ankarada okurken geyveliyim dediðimde hemen herkes mona roza þiirindeki geyve mi diye sorarlardý,hemen þiirden mýsralar söylerlerdi, geyvenin kýzlarý hep güzel mi olur derlerdi, geyveyi mona rozadan, muazzez akkayadan bilirlerdi,bende muazzez akkaya çok merak etmiþimdir,nasýl birisi, o zaman ki sezai üstada karþý duygularý, kendisinin bunu hissedib hissetmediði, gerçekten hanfendi hayattayken yapýlmýþ Türkiyedeki en önemli bir röportajlardan biri olmuþ, gerçekten tebrik ediyorum,okudum resimleri gördüm farklý bir duygu yaþadým,ve büyük edebiyat üstadýna bu yýlda cumhurbaþkanlýðý edebiyat ödülü verildi ama yine gitmedi, ne bileyim o yýllarda ki çekingenliði hala devam ediyor üstadýn,Allah Muazzez ablaya uzun ömürler versin, Sezai üstada saðlýk ve huzurlar ihsan eylesin, edebiyatýmýza çok büyük bir þiir kazandýrdýlar...Bunlar yaþanmasaydý mona roza olmazdý...Ýyi ki varsýnýz...MONA ROZA=GEYVE
Yazar Mutlu (Misafir)
4. 04-01-2012 10:40
TEBRÝK EDÝYORUM..
Hayallerimizde büyüttüðümüz büyüttüðümüz büyüttüðümüz Muazzez Haným konuþmuþ. Keþke hiç konuþmasaymýþ. Fotoðrafýný görmeseydik biz de. Kendisi hakkýnda yazýlan Ping Pong þiirini Ahmet Hakan'dan öðrenmiþ, bunu da bilmeseydik mesela. Keþke hep öyle hayalimizde kalsaymýþ. Sezai Karakoç Monna Roza'yý okuyunca aðlayarak salonu terk eden bayan olarak...
Yazar emine þimþek (Misafir)
5. 04-01-2012 10:52
teþkkür
çok teþekkür ederiz geyve.com. 
ben vanlýyým ama þiiri ve geyveyi seviyorum. 
muazzez hanýma uzun uzun ömürler diliyorum.
Yazar mehmet (Misafir)
6. 04-01-2012 12:46
tebrikler
yaptýðýnýz haberden dolayý sýzý ve ekýbýnýzý tebrik ederým..
Yazar yuksel (Misafir)
7. 04-01-2012 13:35
Aþkýn Saf ve Temiz Hali
Ulvi bir duygunun en saf ve temiz hali. Þairin yücelttiði ve Türk insanýna þiiri sevdirdiði mýsralar. Herkese örnek olsun. Aþkýný tertemiz anlatan büyük þairin huzurlarýnda eðilmek istiyorum. Þiirden ve sanattan bihaber bir güzelliðe yazýlan bu þiir bize aþýk olmanýn ve tertemiz sevmenin ne denli erdemli olduðunu öðretiyor. 
Ýyiki yaþamýþsýn büyük adam...
Yazar mehmet yýlmaz (Misafir)
8. 04-01-2012 14:58
Ýþte Bu...
Lisedeki edebiyat hocamýn her dersinde en az 2 kýtasýný okuduðu ve neredeyse tüm sýnýfýn aþýk olduðu bu aþk þiirinin yaklaþýk 12 yýldýr mübtelasýyým ve sular seller gibi ezberlemiþim künyemi ezberler gibi...Muazzez Akkaya hakkýnda türlü rivayetler varolsa da ben bunu þiire özgü bir metafor kabul ederdim;sayenizde bu metafor ete kemiðe bürünürken bu þiir gönlümde daha da büyüdü...
Yazar Talha TURHAN(misafir) (Misafir)
9. 04-01-2012 15:42
Teþekkürler
Bu güzel haberiniz için çok teþekkür ederim.
Yazar taha güneþ (Misafir)
10. 04-01-2012 15:46
haber
Tebrik ederiz. Çok güzel bir habere imza atmýþsýnýz. Adeta tarihe not düþmüþsünüz.
Yazar Merkür (Misafir)
11. 04-01-2012 15:55
Tebrikler
Böyle bir röportaj yapabilmenizden ötürü sizi tebrik ederim.
Yazar Utlu (Misafir)
12. 04-01-2012 16:16
akýn
Yazýda ilk satýrlarda geçen "leyli meccani" kelimeleri fransýzca deðil, türkçedir. ayrýca meccali deðil, meccanidir.  
 
Yazýnýn içeriði hakkýnda ise söylenecek fazla bir þey yok, ne de olsa mahremiyete hürmet diye bir þey býrakmadýk memlekette.
Yazar mehmet (Misafir)
13. 04-01-2012 19:45
yazým düzeltmesi
Mehmet Bey ilginize teþekkür ederiz. Öneriniz üzerine yazým hatasý giderilmiþtir. Saygýlarýmýzla 
 
-Yazýda ilk satýrlarda geçen "leyli meccani" kelimeleri fransýzca deðil, türkçedir. ayrýca meccali deðil, meccanidir.-
Yazar GEYVE.COM (Misafir)
14. 05-01-2012 00:45
Siz de Erdoðan Alkan'dan Alýntý Yapsa Ý
Þiiri yazýlan deðil, yazan bilir ne için yazdýðýný. Hem bu olaya sadece Muazzez haným tarafýndan bakmak çok yanlýþ, Üstad Sezai beyden ve yaþasaydý Cemal Süreya beyden dinlemek lazýmdý. Cemal Süreya'nýn adý Cemalettin Seber, 'y' düþmüþse Mahlasýndan düþmüþ ki, o da hangi sebeple belli deðil, forumlarda farklý rivayetler dolaþýyor. Ýnternet dedikodularý yerine, 1. Yorumu yazan arkadaþ gibi olayýn vuku bulduðu þahitlerinden bilgi almalýydýnýz. Ýlk yorumda Erdoðan Alkan beyefendiden alýntý yapýlmýþ, o da Sezai Beyin, bu þiire aþkýný hapsederek bu aþký sonlandýrdýðýný aktarmýþ. Muazzez hanýma verilen þiirler baþka þiirler, bu þirden haberi olmamýþ. Aþk Üstad Sezai'nin, Þiir Üstad Sezai'nin, sadece adý gizli diye Muazzez Haným ön plana çýkarýlýyor. Bu Þiire ve Þairine haksýzlýk.
Yazar Mihrali (Misafir)
15. 05-01-2012 15:37
Hülasa-i Kelam:
Hülâsa-i kelâm: 
1- Magazin çaðýnýn reyting canavarý, masumiyeti, mahremiyeti ve aþký boðuyor! 
2- Aþk tek kiþiliktir! 
3- Üstad Sezai Karakoç'a selam! 
4- Hanýmefendiye saygýlar, 
5- geyve.com'a teþekkürler...
Yazar m.b. (Misafir)
16. 06-01-2012 16:12
Ah Monna Roza!
Ýsmail Nerimanoðlu'nun sayfasýndan alýntýdýr; "Ve Monna Rosa 
Bazý þiirler vardýr, þairlerinin önünü adeta týkar, okurun diðer eserlerine ulaþmasýna engel olurlar. Hiçbir þair, falan þiirin þairi olarak tanýnmak ve hep öyle anýlmak istemez. Hele Sezai Karakoç gibi bir fikir ve dava adamý, gençlik yýllarýnda yazýp sonraki yýllarda yazdýðý eserleriyle kat kat aþtýðý bir þiirle hiç anýlmak istemez. Ancak bu yanlýþ ve bilinçsiz tutumdan þüphesiz asýl zararlý çýkan, o sanatçýnýn þu ya da bu sebeple meþhur olmuþ o bir tek þiirine takýlýp kalan okurdur. Ne yazýk ki, pek çok kiþinin aklýna da Sezai Karakoç denilince onun Monna Rosa (Mona Roza) þiiri gelmektedir. Böylelerinin durumu, padiþahýn hazinesine girip de þaþkýnlýktan elindeki küreðin tersiyle ancak bir tek altýn alabilen kiþinin gülünç ve acýklý haline benzetilebilir. 
Sezai Karakoç, Diriliþ dergisinde yayýnladýðý “Hatýralar”da da açýkladýðý gibi (Diriliþ, Haziran 1989), Monna Rosa’yý, gül, bülbül, Leyla gibi mazmunlarýný yeniden diriltme gereðini göz önünde bulundurarak kaleme almýþtýr. Modern bir Leyla ile Mecnun denemesidir Monna Rosa. Yazýldýðý dönemin (1952) aþk ve kadýn anlayýþýna esaslý bir karþý çýkýþtýr. Kadýný metres, aþký flört olarak gören, þairaneliðe hor bakan yeni çürümüþlüðe karþý Mecnun’un yurdundan yükselen yepyeni bir itirazdýr. Monna Rosa dahil, Karakoç’un hayatý, þahsiyeti, çevresi, mücadelesi ve dönemi hakkýndaki en saðlýklý bilgiler Diriliþ Dergisi’nin 1987 – 1993 dönemindeki sayýlarýndadýr." http://www.nerimanoglu.com/2011/04/25/yeni-baslayanlar-icin-sezai-karakoc/
Yazar seha (Misafir)
17. 06-01-2012 17:34
Koca bir teþekkür
Öncelikle bu röportajý yapan ekibin emeklerine müteþekkirlikle yaklaþmak mecburiyetindeyiz. Bizi yýllardýr sürek bilgi kirliliði ve efsanelerden kurtardýlar.  
Edebiyatýmýzýn en güzel aþk hikâyelerinden olan Mona Rosa,kötü bir kadere terkedilemezdi. Yalnýz Muazzez Akkaya'nýn bu kadar olan bitenden haberdar olmamasý garip. Yine de en doðru bilgiler onun aðzýndandýr. Ayrýca fotoðraf paylaþýmý konusunda da teþekkür etmek gerek Giray ailesine. Edebiyatýmýzýn iki büyük þairini ayný anda vuran yeþil gözleri görmek icap ederdi. Velhasýl kocaman teþekkürler Muazzez Akkaya ve Geyve.com'a...
Yazar Mücahit Aygören (Misafir)
18. 07-01-2012 15:30
Mona Lisa
27 yýl önce Üstad'a sordum, nedir bu hikaye, diye.. Bana cevap verirken gayri ihtiyari pencereye döndü, uzaklara daldý, yüzüne bir hüzün dalgasýnýn çöktüðü her halinden belliydi; dokunsan aðlayacak gibiydi ya da ben öyle hissettim... Sorduðuma bir an piþman oldum yine de içimde kalmamalýydý, merak ettiðim bir husustu. Gizemlerle örtülü, þehir efsaneleri ile süslenmiþ bu kýrýk ask hikayesinin 1 numarasý ile bu konuyu konuþmak çok heyecan vericiydi.  
 
Cevabý ilk duyduðumda basite indirgemiþtim, yýllar geçtikçe derinliðin farkýna varmaya baþladým. Aynen þunu demiþti: " Leonardo Da Vinci Mona Lisa'yi sanat dünyasýna bir þaheser olarak sunmustur. Artýk kimse Lisa'nin ne olduðu, kim olduðu ile fazla da ilgilenmiyor, çünkü eser hak ettigi noktaya oturdu. Benim þiirime de öyle bakmak lazým, günün birinde sadece bir eser olarak algýlanacak ve o zaman da merak edilen bu detaylarýn hiç biri sorgulanmayacak.. Sen de bu gözle bakarsan þiiri daha rahat okursun".. 
 
Muazzez Akkaya da üzerine böylesine bir þiir yazýlmayacak gibi deðil hani. Maþallah hala bir prenses gibi duruyor. Bazýlarýnýn iddia ettiðinin aksine Muazzez Akkaya'ni ortaya çýkmýþ olmasý olaydaki gizemi öldürmemiþ aksine bu yarým yüzyýllýk hikayeye yepyeni bir soluk kazandýrmýþtýr.  
 
Mona Roza'nin þairiyle ayný gökkubbenin altýnda eþzamanli olarak nefes alýp veriyor olmak büyük bir þans.. Daha ne olsun!..
Yazar Aydin Levent Ozkan (Misafir)
19. 14-01-2012 20:57
hasret
Platonik aþk... Þahýs aþýlýr mana kalýr. Mesele Muazzez hanýmý aþmýþ. Muazzez ateþ idi Sezai barut. Þiir ise bu ikilinin karþýlaþmasý sonrasý patlama...
Yazar emin (Misafir)
20. 24-01-2012 14:05
Bir Aþk Hikayesi
Bir Aþk Hikayesi 
Aþk& Bugüne kadar nelere sebep olduðu hakkýnda sayfalarca yazý yazýlabilir. En ünlülerinin ise Kerem ile Aslý, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Þirin, Tahir ile Zühre ya da Yusuf ile Züleyha arasýnda geçenidir herhalde. Fazlaca yazýldý onlar hakkýnda. Ben de onlar kadar fazla olmasa da yazýlan baþka bir aþk hikâyesini anlatayým: Mona Rozanýn prensesi Muazzez Akkaya& 
 
Bundan tam 81 yýl önce Akhisarda küçük bir memur evinde bir kýz çocuðu dünyaya gelir. Yumuk yumuk elleri, küçücük gözleri olan yavrucaða babasý Muazzez der. Muazzez olsun diye& Ve olur da& 
 
Günler su gibi gelir geçer. Kýzýmýz büyür, serpilir, dünyalar güzeli bir kýz olur. Ýlkokul, ortaokul, yatýlý lise derken üniversite sýnavýna girer ve Ankara Siyasal Bilgileri kazanýr. 
 
Tüm bunlar olurken Türkiyenin diðer bir ucunda da buna benzer bir durum vardýr. Ve baþka bir tarafýnda da& 
 
Ýkinci kahramanýmýz Diyarbakýrda doðar, büyür yaðýz bir delikanlý olur ve onun yolu da Ankaraya Muazzezle ayný sýnýfa düþer. 
 
Üçüncü kahramanýmýz da Erzincanda doðar. Onun da yolu döner dolaþýr ve ayný sýnýfa düþer. 
 
Hikayemizin bundan sonrasý masallarý aratmayacak bir hal alýr ve sýnýfta daha güzel kýzlar olmasýna raðmen Diyarbakýrlý oðlumuz Sezai de Erzincanlý oðlumuz Cemal de Muazzeze aþýk olurlar. Muazzeze kendilerini fark ettirmek için çýrpýnýp duran gençlerimiz çareyi ona þiir yazmakta bulurlar. Yazarlar, söylerler ama kýzýmýz onlarý fark etmez bile. Bu durum gençleri çok üzer. Aralarýnda bir iddiaya girerler. Kim Muazzezin gönlünü çalarsa öbürü hayatýnda ömrünün sonuna kadar etkisinde kalacaðý bir deðiþiklik yapacaktý. Bu her ne kadar aþaðýlýk bir iddia gibi görünse de gençler ömürleri boyunca taþýyacaklarý bu izle aþklarýnýn bir saman alevi olmadýðýný aksine köknar alevi olduðunu kanýtlamanýn derdindeydiler. 
 
Ýkisi de hem iddiayý hem Muazzezi kazanmanýn isteði ile yanýp tutuþurlarken zamanýn nasýl geçtiðinin farkýna varmazlar. Dördüncü sýnýf bitmiþ, mezuniyet törenleri yaklaþmýþtýr. Delikanlýlarýmýz bu son fýrsatý iyi deðerlendirmek için ellerinden geleni yaparlar. Diyarbakýrlý Sezai mezuniyet törenlerinde görev alýr ve Muazzez için yazdýðý Mona Roza adlý þiirini okur: 
 
 
 
Mona roza siyah güler ak güller 
 
Geyvenin gülleri beyaz yatak 
 
Kanadý kýrýk kuþ merhamet ister 
 
Ah senin yüzünden kana batacak 
 
Mona roza siyah güller ak güller 
 

 
 
 
Tüm yapýlanlara raðmen Muazzez iki delikanlýmýzý da kabul etmez. Okulunu bitirdikten sonra memleketine döner ve Orhan Giray diye bir baþka delikanlýyý tanýr ve onunla evlenir. 
 
Siz þimdi soracaksýnýz peki iddiayý ikisi de kaybettiði için sonuç ne oldu diye. Anlatayým onu da. 
 
Erzincanlý delikanlýmýz Cemalin soyadý Süreyyadýr. Ýddiayý kaybettiði için nüfus müdürlüðüne baþvuru yapar ve soyadýndaki harflerden birini sildirir. O artýk Cemal Süreyadýr. Hani þu edebiyatýmýzýn ele avuca sýðmayan, erotizmin doruklarýnda dolanan Cemal. 
 
Diðer delikanlýmýzýn adý da Sezai Karakoçtur. Mona Roza gibi destansý bir aþk þiirinin yazarý. Þiirin her kýtasýnýn ilk harflerini yan yana yazarsanýz Muazzez Akkaya çýktýðýný görürsünüz. O da ömrünün sonuna kadar hiç evlenmemiþ, tek baþýna bir yaþam ile kendini cezalandýrmýþtýr. 
 
Böylece iki delikanlýmýz da hayatlarýnda büyük izler taþýyacak deðiþiklikleri yapmýþ oldular ama asýl büyük deðiþikliðe sebep olan Muazzez Akkaya burada kötü kadýn rolünde deðil mucize kadýn gözüyle deðerlendirilmeli. Çünkü onun sayesinde kazanmýþtýr edebiyatýmýz bu iki ustayý. Belki de onun aþký þair yapmýþtýr bizim Anadolu delikanlýlarýný. O dizeleri belki de onun gözleri yazdýrmýþtýr. Her þeye raðmen baþka þey demeye gerek yok. Aþk onlardadýr. 
 
Bizim aþk hikayemizde burada bitti. Her ne kadar Mecnun gibi Ferhat gibi aþklarý için ölmese de bizim delikanlýlarýmýz da aþklarý için yaþamýþlardýr. 
 
*Þimdi sizlerin yorumlarýný alalým. Sizce hangisi daha büyük bir bedel ödemiþ? 
 
Yaþar Ulukanoðlu 
 
http://kalemimden.birazoku.com/biraskhikayesi/
Yazar Ahmet Þahin (Misafir)
21. 01-03-2012 10:47
Sezai Karakoç'un yerine koyun kendinizi
Evet bende Sezai Karakoç'un yaptýðýný yaptým, yazdýðým þiire bakýn ve her kýtanýn ilk harfini alýp birleþtirin. 
 
Meðer ikimizin de gözü kara 
Ben bir küçük kýzým 
Onunsa derdi baþka 
Kapanýyor gözlerim 
Ýkimizin de gözü kara 
 
Ellerim titrer, karþýda bir delikanlý 
Yýldýzlar mý daha güzel bakar 
Beni senden baþka anlayan mý var 
Ankaradan sana bir mektup var 
Ki sen, bilirim gelmezsin delikanlý 
 
Herkes sana þiir okuyor  
Zambaklar seni bekler 
Mumlar sönüyor, akþamýn karanlýðýnda 
Bil ki zambak mevsimi çabuk geçer 
 
Mor gökyüzü 
Yine akþam olur 
Sokaklarýn sessiz sözü 
Bütün kuþlara dedikodu olur 
Sað eli ve sað gözü 
 
Esas, ayaklarým getirir beni sana 
Gözlerin beni çaðýrýyor 
Avuçlarým terli 
Ürkek ve konuþmayý bilmeyen bir çift göz 
Gel bu aklýn azizi 
Ýkimizin de gözü kara sen de gel 
 
Takvimsiz kýþ bitmiyor, hýrslý kar taneleri 
Saçlarýný savuruyor merhametli kýþ rüzgarý 
Herkes sana kýzmýþ 
Herkes sana küsmüþ 
Sýcak geliyor sana hýrslý kar taneleri 
 
Ah merhametinde sakla beni 
Sus söyleme 
Kýzgýnsýn bilirim 
Cümleler susuyor 
Sus söyleme 
 
Laubali çiçeklerin sohbetinde 
Aðýzý sakýzlý güllerin dilindesin 
Okuduklarý þiirler senin olsun 
Duygularý bende saklý 
Ýkimizin de gözü kara 
Bir bakýþ fýrlat bana delikanlý 
 
 
Ýkimizin de gözü kara  
Sen yaðýz delikanlý 
Ben bir küçük kýzým 
Zambaklar üþüyor 
Avuçlarým terli 
Ýkimizin de gözü kara sen de gel sen de. 
 
 
Ölmeden saða çek indir ruhunu 
Gel tarlalarda karga kovalayalým 
Býrakalým düþleri 
Ýtimat etmeyelim zebanilere 
Saða çek indir ruhunu 
 
Zaman artýk daha çabuk geçiyor 
Kan damarda durdu 
Zaman daha da çabuk geçiyor 
Ve sen yine yoksun 
Sonsuz yýldýzlarýn arasýnda 
 
Kaygýsýzca yoksun gökyüzünde  
Kaçmýþsýn bilirim 
Tedirgin bir kalp seni arar 
Dedikodusunu yapan güvercinler aðlýyor 
Sað elinin ve sað gözünün 
 
Ama biz, biz olamayýz asla 
Sen ve ben yazamayýz yan yana 
Gözlerim göremez göz bebeklerini 
Sen Muazzez ben Sezai 
 
Nazarýný tutuyorum avucumda, deðmesin sana 
Avuçlarým terli 
Ýkimizin de gözü kara 
Sen sýcak yaz akþamý, ben soðuk kýþ sabahý 
Avuçlarým terli 
Yine de sýkýlmadan gel bana 
 
 
 
Evet, ben de bu þiirin üzerine sade bir teþekkür aldým avuçlarýma, hepsi bu kadar. Ve bir daha konuþmamak üzere terkedildim. Bunu genç bir kýz yaptý kendinden büyük, uzaklarda olan bir delikanlýya ve terkedildim. 
 
Muazzez haným gibi oda hayatýný çok rahat bir þekilde devam ettiriyor. Ama iz hiç bir zaman gitmeyecektiz Sezai'den de. Günümüz aþýklarý bile bilemez bu hissi. Belki benim hissettiklerim bile bir boþluk sadece. Merhametsiz olmayýn size dolu geleni boþ göndermeyin, ki insan; umudu olmadan yaþayamaz. Geçmiþ her zaman bir köþeye atýlamaz.
Yazar Nur (Misafir)
22. 01-03-2012 10:50
.
Geyve.com'a teþekkürler.
Yazar Nur (Misafir)
23. 01-03-2012 11:49
Ýkinci Þiir
Bu da diðer bir þiirim. Yine dikkat edin her kýtanýn ilk harfini alýn ve birleþtirin, yine ayný isim çýkacak. 
 
Mahzun günlerimi þarkýlamak isterim bir gramofondan sana. 
Pencere önündeki kaktüsüm sana, dokunmazsýn bana. 
 
Eteklerim tutuþtu, gelmedi bahar. 
Sen gittikten sonra daha da solmuþ aðaçlar, aðaçlar. 
 
Hayatýmý küçük bir sandýða koymak isterim, rafa kaldýrmak, saklamak isterim. 
88de küçük bir beþik vermek isterim sana. Ýçinde 94lük çocukluðum. 
 
Mecalsiz günlerin haricindesin, yoksun bu zamanda. 
Yoksun içinde bulunduðum þehirde, gitmiþsin. 
 
Edepsiz ve uðrak olmuþ gönüllerdesin, hepsinin elleri kirli, 
Ben bakmadým kimsenin parmaklarýna, tutmadým kimsenin elini. 
 
Tedariksiz boþ sayfamdasýn, avuçlarýmda, buruþuk kâðýdýmdasýn. 
Þiirimin tam ortasýnda, içime düþmüþsün, kalbimin tam ortasýnda. 
 
Akþamlardan korkmalýsýn; yarasalar ve baykuþlar vahþice uçmasýn sana. 
Güzelliðine saldýrýrlar, Gökkuþaðý kýskanýr renklerini. Gündüzleri seni arar. 
 
Leylaklar vereyim mi sana? Ömrü en kýsa gelincikler sunayým. 
Arýlar yoldaþ olsun yoluna. Berrak sularda buluþalým, bir dere kenarýnda. 
 
Ýþtiyaklý bir þiirde adýn gizlidir. Kýtalara mühürledim seni. 
Söz bitmez ama veda gelir. Sen susma, sen konuþ, ben hep geçmiþindeyim. 
 
Ama bu þiiri okutamadým ona o gittikten sonra yazdým çünkü. 
 
 
 
nullnull
Yazar Nur (Misafir)
24. 24-06-2012 14:48
Aþk
Güzel bir röportaj olmuþ. Hazýrlayanlara teþekkürler. Olay biraz daha aydýnlamýþ oldu. Muzaaz Akkaya da bu þiire neden olan ve kendisine duyulan ilgiden haberdardýr. Sezai Karakoç (üstad)ýn bu þiirle ilgili konuþmaktan hep geri durduðu anlatýlýr. Bu konuda onu suçlamak doðru deðil. Muazzez Akkaya okulda sonra hayatýna baþka bir yön veriyor. Evleniyor, çocuklarý oluyor. Dolayýsýyla þiirin yazýldýðý ortam artýk yok. Üstad zannýmca bu yüzden bu konuda konuþmamaktadýr. Zaten þiirin akrostiþ olduðunu ve bir sýnýf arkadaþý adýna yazýldýðýný söylemesi bile çok önemlidir. Sezai Karakoç'tan bundan daha fazlasýný söylemesi beklenmemelidir ve buna gerek de yoktur.
Yazar Ölümsüz (Misafir)
25. 24-06-2012 23:54
Pamukova'dan Selamlar.
Edebiyat tarihi için kaynak niteliðindeki röportaj çok güzel olmuþ.  
Emeði geçenler: Baþta Geyve.com mensuplarý olmak üzere Fahri Ersavaþ ve Þeref Elma'ya sevgi ve selamlar.
Yazar Yüksel (Misafir)
26. 15-09-2012 00:29
yineden de dügümler çözülmedý
okul gecesinde yerinden bile kalkmadýðina inanmadým doðrusu
Yazar misafir (Misafir)
27. 04-01-2013 14:13
yineden de dügümler çözülmedý
harýkasýnýz gerçekten.. 
mona'yý tanýmak güzeldi
Yazar abdurrahim (Misafir)
28. 15-01-2013 01:34
.
Hanýmefendiyi hep kýskanmýþtým ama deðermiþ. Teþekkürler soru iþaretlerimizi giderdiðiniz için
Yazar elif (Misafir)
29. 18-02-2013 00:24
þiirin mahremiyetine gölge düþürmüþ
bunca yýldýr görmemiþtik keþke hiç görmeseydik... bu özel, aile fotoðraflarýnýn yayýnlanmasý neden hiç anlamadýk... bu durumda aþký yaþatan deðilde aþký yaþayanýn, dizeye dökenin yüreðinin büyüklüðünü bir kez daha görmüþ olduk.
Yazar edebiyatsever (Misafir)
30. 03-05-2013 11:32
Allah uzun ömür versin.
Karasulu bir Cemal Süreya okuru olarak Muazzez Haným'ý tanýma fýrsatý verdiðiniz için müteþekkirim.
Yazar Çaðrý Mustafa Alkan (Misafir)
31. 05-09-2013 00:55
Allah uzun ömür versin.
keþke bu yazýyý okumasaydým diyorum kendi kendime ,keþke hayalimizdeki gibi kalsaydý
Yazar mona (Misafir)
32. 30-09-2013 18:41
dd
:cry :cry :cry :cry  
Aþk
Yazar dd (Misafir)
33. 31-12-2013 11:14
Yazýk
Elinize emeðinize saðlýk gerçekten artýk bir rivayet olmaya yüz tutmuþ bir konuyu aydýnlatmýþsýnýz. Ancak bütün Türkiye'nin ruhunu okþayan duygularýný kabartan bu þiirin kendisi uðruna yazýlmýþ insaný etkilememesi insaný üzüyor . Saygýlar :sigh
Yazar Ahmet (Misafir)
34. 17-05-2014 00:33
bir geyve þiirciði
Sen doðmadan bir yýl önce  
Geyve'den gelip geçmiþim; 
Tesadüfe bak ki güzel 
Doðru köyüne gitmiþim; 
Yýllar sonra iþte böyle 
Seni çýlgýnca sevmiþim...
Yazar t.k (Misafir)
35. 15-07-2014 05:06
mona mi monna mi ?
Arkadaslar siir bazi yerde mona roza bazi yerde monna rosa olarak geciyo hangisi ?
Yazar nagihan (Misafir)
36. 21-12-2014 12:39
BENÝM HÝKAYEM
MONA ROZA SANKÝ BENÝM HÝKÂYEM 
20 ARALIK 2014 DOÐUNUN BATISI YORUM YAPIN DÜZENLE 
AÞK EN BÜYÜK ÇARESÝZLÝKTÝR 
Mona Roza þiiri ve benim yaþadýklarýma çok benzeyen hikayesi yýllardýr ilgimi çekiyordu.Ben de kendime göre þiiri araþtýrdým ve þöyle bir fotoðraf çýktý ortaya. 
Bir tarafta Anadolu’nun baðrýndan kopup gelmiþ Erganili taþra çocuðu Sezai, diðer tarafta eðlenmeyi, dans etmeyi ,gülüp oynamayý seven hayat dolu, neþe dolu bir muhacir kýzý Muazzez… Þiirle , edebiyatla kitaplarla pek arasý olmayan, fakültenin kýz pin pon takýmýnda oynayan ve hatta Ankara’da üniversiteler arasý pin pon þampiyonu olmuþ Muazzez … 
Sezai 1933 doðumlu Muazzez ise 1930 doðumlu… Aralarýnda yaþ farký da var. Gül muþtucusu,islami dünya görüþü ile yoðrulmuþ Sezai ve hayat dolu bir mülkiyeli kýz Muazzez… Ve Sezai’nin dünyasýnda kopan fýrtýnalar ve karþýlýksýz bir kara sevda.. 
Neden karþýlýk bulsun ki? Sezai içine kapanýk, dürüst ve islami dünya görüþünü þiar edinmiþ bir delikanlý. Ýyi de Muazzez’in gönlünde böyle biri yok ki…Güzel þiir yazan bir kiþiye hemen sevdalanmalý mý insan? Yooo… Ýþte o da Sezai’nin kendisine ilgili olduðunu seziyor ama elektrik alamýyor… Muazzez mezun olduktan sonra gönlüne uygun birini bulup evleniyor.Daha sonralarý yapýlan röportajlarda da mutlu bir evlilik yaþadýðýný itiraf ediyor. Daha neyi zorluyoruz. “Hiç mutlu olamadým keþke Sezai ile evlenseydim.” demesini mi bekliyoruz milletçe… 
Bir hikaye ile olayý pekiþtirelim. 
Bir fakültede yýl sonu gelmiþ öðrenciler ile okulun çok sevilen öðretim görevlisi güncel konularý konuþup sohbet ediyorlar.Hocamýzýn da eli yüzü düzgün, boyu posu deseniz yerinde ama bekar… Öðrencinin biri sorar. 
“Hocam gönlünüze göre birini bulamadýnýz mý? Hoca tebessüm ederek cevap verir:” Ben gönlüme göre buldum ama onun gönlündeki ben deðilmiþim.” 
Ehhh. Neylersin, hayat böyle bir þey iþte… 
Bazý þeyleri anlamak da anlatmak da zordur. Yaþamak gerekir…Muz yememiþ birisine muzun tadýný nasýl anlatýrsýn ki? 
“El ile gelen düðün bayram.” diye boþuna demiyorlar.. 
Nasrettin Hoca damdan düþünce komþularý :”Çabuk bir hekim çaðýrýn.” demiþler. Hoca da:”Hekim çaðýrmanýza gerek yok, bana damdan düþen birini bulun.” demiþ… Ýyi ki varsýn Sezai Karakoç…
Yazar elmasbalým (Misafir)
37. 20-04-2015 00:01
esas haber
bu haberiniz Muazzez akkaya büyüklüðündedir. esas haber sezai karakoçu konuþturabilirseniz o zaman olacak. haberiniz sezai karakoç kadar büyük olacak.
Yazar ali (Misafir)
38. 29-05-2015 14:46
Þaþkýn
Ben hayatýmda bu kadar kötü bir þiir görmedim.Neresi güzel anlamadým.Herhangi aþýk birinin öbürüne yazdýðý þiirden daha berbat.Ah ne çile,kahýr.Bitmeyecek sandým bu þiir. 
Buda benden :grin
Yazar Selin Ak (Misafir)
39. 15-01-2016 11:36
SÝYAHGÜL
Ben arada bir muhabbet olduðuna inanýyorum. Monna Rosa üçlemesindeki bazý parçalarý birleþtirdiðinde ortaya bu sonuç çýkýyor. 
-Elindeki elma ile baþlayan 
-Bir niþan yüzüðü bir kapý sesi.  
Seni hatýrlatýr her zaman bana 
-Zambaklar en ýssýz yerlerde açar  
Ve vardýr her vahþi çiçekte gurur 
-Kýrgýn kýrgýn bakma yüzüme Rosa.  
 
Henüz dinlemedin benden türküler 
-Bir lamba yanýyor hafif ve sarý 
Esmer delikanlý hatýra ve kan 
Yeþil gözlü kýzýn hýçkýrýklarý 
Sýzýyor kapý aralýðýndan 
-Yaðmurlar sýrtýyla sýrtým arasýndadýr 
Þarkýlar dudaklarýyla dudaklarýmýn 
Bin parçaya böldü beni bir divane sýr 
-Benim gözlerim yeþildir evet evet onun gözleri kara 
Ben günah kadar beyazým o tevbe kadar kara 
 
gibi ve bunlar gibi birçok mýsrada gizlenen birtakým yaþanmýþlýklar olduðuna inanýyorum. Bu mýsralardan neler çýkardýðýmý yazabilmek isterdim ama buraya yazmak çok ta açýklayýcý olmaz uzun uzun yazmak gerektirir. 
Muazzez Hanýmýn dilden dile dolaþan hikayelere raðmen Amerika da bile olsa bu þiirleri hikayeleri bilmemesinin neredeyse imkansýz olduðunu düþünüyorum. 
Yolda görsem belki merhaba derim dediði röportajýnda aðýr bir cümle olarak görünsede olayý kendinden uzak tutma çabasý olarak deðerlendiriyorum ve saygýyla karþýlanmalýdýr. 
Ayrýca Monna Rosa tek gül(beyaz) anlamýna gelir ve beyaz gülün anlamlarýndan biri gizem(sýr) dir.Üstad birçok þiirinde hep sýr dan bahsetmiþtir. Bunlar sadece buraya yazabildiklerim. Daha birçok çýkarýmým olmuþtur bu þiirlerden ama buraya yazabilmek zaman alýr.  
Muazzez Akkaya belliki tam bir Hanýmefendi. Ve unutulmamalýdýrki Üstadýn dünyevi aþktan Allah aþkýna yöneliþinin ilk adýmý olan bu þiir kendi,þiiri ve þiirdeki aþký gibi ölümsüzdür.
Yazar KAAN (Misafir)
40. 28-03-2016 15:11
Düzeltme
Muazzez Akkaya'nýn paltosuna yazýlar býrakan karatahtaya þiirler yazan Cemal Süreyadýr, Sezai Karakoç deðil. Röportaja iyi bakýn.
Yazar Adem (Misafir)
41. 28-03-2016 15:17
Düzeltme
Muazzez Akkaya'nýn paltosuna gizlice yazýlar býrakan Þair Cemal Süreyadýr. Sezai Karakoç'un aþkýndan haberi var Mona Rosa'nýn.
Yazar Adem (Misafir)
42. 22-04-2016 08:59
Akrostiþ
Sezai Karakoç'un 1970'lerde kaleme aldýðý Esir Kent'ten Özülke'ye adlý þiirinin Kurtarýþ adlý bölümü de Muazzez Akkayam akrotiþinden oluþmakta. Üstad hem gerçek bir aþýk hem de çok büyük bir þair.
Yazar Adem (Misafir)
43. 29-10-2016 21:09
Hepimiz Sezai'yiz, hepsi Muazzez...
Ve olanlar hep Sezailere olmuþ...
Yazar Ömer An (Misafir)
44. 28-12-2017 01:38
GERGEF
Gülü dikene aþýk eden Allahým. Hikmetinden sual olunmaz.
Yazar Yasin Taha Yiðit (Misafir)
45. 08-12-2018 23:29
rind
teþekkür ederiz
Yazar selahattin (Misafir)

Yorum Yaz
  • Ltfen Yorumlarnz Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kiisel Szl Kelimeler Silinecektir.
Adnz:
Balk:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Gvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazlan Yorumlar Hakknda E-Posta Araclyla Bilgilendirilmek stiyorum

Yazdr E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.