Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Anayasa Kimin Karnını Doyuracak?
Pazartesi, 09 Ocak 2012

Sokaktaki insanın umurunda değil Anayasa?

Onun öyle bir derdi yok?

Onun adına ahkam kesenlerin hazırladığı alternatif anayasa taslaklarının hiç

birisi onun derdine derman olamıyor, karnını da doyurmuyor çünkü?

Peki kime bu anayasa ve niye?

Bakın Anayasa değişikliği söylemi ile yatıp kalkanlara, hayatta birbirlerine

selam vermeleri bile mümkün değildir ama bir noktada birleşiyorlar?

O nokta; milli devlet anlayışını ve kurumsal yapıyı yıpratmak,

Türk toplumunu milletleşme sürecinden geriye döndürmek,

Sosyolojik anlamda onu bir kalabalık (yığın) gibi değerlendirmek,

Türkiye Cumhuriyetinin millete dayalı devlet modeli yerine, milletler sistemi

ikame etmek,

Anayasanın birleştiricilik ruhunu bertaraf edip ayrılıklara vurgu yapmak?

Kim ne derse desin, bence Türkiye Cumhuriyeti Devleti, savaşmadan, uğraşmadan,

tek mermi yakmadan nasıl tasfiye edilebilir sorusuna cevap veren taslaklar ve

talepler bunlar.

Ama etnik köken hakları cart curt?

Biz zaten bu ülkeyi kafatası üzerine inşa etmedik.

Bizim kurucu felsefemize göre Milletleşme, biyolojik bir tasnif değil; Milli

seviyede ortak bir yaşama tarzına kavuşulması, milli mutabakatların

geliştirilmesi, milli seviyede ortak kabul ve retlerin, müşterek paydaların ortaya çıkmasıydı.

Kaldı ki demokrasi; sosyolojik anlamda basit kalabalıkların değil neden ve

niçin bir arada bulunduklarını fark eden milletleşmiş toplumların rejimidir.
Biz diyoruz ki;
Milli birliğini kuramamış, mutabakatları gelişmemiş, milli devlet olma

özelliğini kazanamamış toplumlar demokrasiyi sadece tartışırlar; ama

yaşatamazlar.

Milletleşme; her türlü etnik, mezhep, aşiret, boy ve bölge taassubunun

aşılarak milli seviyede ?biz? duygusunun hissedilmesidir.

Milletleşme ile demokrasi arasında doğru bir ilişki vardır. Demokrasi

milletleşme üzerinde yükselir.

Demokrasi ile etnik ırkçılık ve taassup uzlaşmaz.

Etnik ırkçılığa teslim olacak bir anayasa hazırlık çalışmasının demokratik

olduğu kabul edilemez.

Farklılıklar, bütünü zedelemediği ölçüde demokrasi yürüyebilir.

Sosyal bütünleşmenin olmadığı yerde demokrasi çok teorik kalır.

Milli devlete, milli kimliğe ve milliyete karşı alternatif kimlik ve mahalli

egemenlik alanları açmak, demokratikleşme değil; milli devlet anlayışı ile

bağdaşmayan, egemenliğe ortak aramak, yeni ve farklı egemenlik alanları ihdas

etmek olur.

Farklılıklar bütünü tamamladığı oranda anlam kazanır.

Bir ülkede hâkim kültür ve milli kimlik reddedilerek farklılıkların, bütünü

zenginleştireceğinden bahsedemezsiniz.

Milli kimlik bir ülkede mevcut alt kültür gruplarını da kapsar.

Alt kültür gruplarının varlığı ile milliyet çelişmez ve bunlar birbirinin

rakibi de değillerdir.

Farklılıkları kutsallaştırarak, vatandaşlığı ve devletin varlığını reddederek

etnik ırkçılığa varan sapmaları teşvik ederek, silah bırakmamış terör örgütü

ile müzakereye girişerek, insanları birbirine ötekileştirerek, demokratik bir

anayasa yapılamaz.
Böyle bir yol sosyal bütünleşme ile de çelişir.

Hiçbir ciddi devlette çözülme ve etnik ufalanma, demokratikleşme ve

özgürleştirme olarak kabul edilemez.

Bunun hiçbir ciddi devlette yaşanmış bir örneği yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri her şeyden evvel, devletin temel kuruluş

felsefesi ve varoluş gerekçeleri ile uzlaşmak, onlara sadakatle bağlı kalmak

zorundadırlar.

Kendi kendini ötekileştirme sorunları çözemez.

Bölücü ve ırkçı terörü hak elde etmede doğal bir yöntem olarak kabul eden

terör örgütünün tehdidi altında, onun taleplerini karşılayacak ve şiddeti

yatıştırmak için anayasa yapmak çözüm değildir.

Ülkemizdeki asıl sorun; maalesef, siyasi iradenin, terör ve teröristin

haklarını teslim etmek üzerinden sözde bir çözüme yönelmiş olmasıdır.

Milletleşme sürecinde kimlik arayan, mensup olduğu devleti, milleti ve

vatandaşlığı reddeden bir grubu tanıma adına, anayasada yer vermek ve milli

kimliği bunun için etniklik seviyesine indirmek toplumsal bir intihardır.

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde görülmemiş bir şekilde demokratikleşme ve

özgürleşme adı altında, parçalanma süreci ile karşı karşıyadır.

Buna izin vermeyeceğiz, vermemeliyiz.


Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1478 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.