Hafta sonu Ankara'daydık.
Malumunuz; mektup yazdık, okumadılar.
Mail attık, dönüp bakmadılar.
Faks çektik, görmediler.
Telefon açtık, dinlediler.
Acaba iletişim şeklimizde mi vardı bir sorun da anlatamadık yoksa dilimizde mi?
Bir deneyelim hele dedik; Kuş dilini tercih ettik, meramımızı anlatan mektubu da güvercinin ayağına bağladık.
Basın açıklaması yaptık olmadı, eylem yaptık o da olmadı.
Hükümet her defasında üç maymunu oynadı.
Biz de bu kez mesajlarımızı iletmek için farklı bir yöntem seçtik.
Ek ödeme adaletsizliğine yönelik mesajlarımızı güvercinler aracılığıyla hükümete ilettik.
Neydi derdimiz?
Hükümet, eşit işe eşit ücret konusunda öğretmen, akademisyen ve diğer çalışanları görmüyor.
Hükümetin eşit işe eşit ücret anlayışında öğretmen yok.
Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent, Araştırma Görevlisi yok. Postacı yok.
Sağlık Hizmetleri Sınıfından hekim dışı sağlık personeli yok.
Din Hizmetleri Sınıfındaki din görevlisi yok.
Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu gibi kurumlarda çalışanlar yok.
Peki kimler var?
Müsteşar var.
Genel Müdür var.
Genel Müdür Yardımcısı var.
Daire Başkanı var.
Yani üst düzey yöneticiler var ama memur yok.
Geçtiğimiz günlerde, hesapta unutulan bazı memurlar için yeni ek ödeme oranları belirlendi.
Ama yine öğretmen yok, akademisyen yok…
Bunların eşit işe eşit ücretten anladıkları; yüksek unvanlara yüksek ücretten ibaret.
Niyetleri yine küçük bir azınlığı mutlu etmek…
Hiçbir fırsatı da kaçırmıyorlar;
Gördünüz işte, ilaç katkı paylarının görüşüldüğü sırada araya emekli milletvekillerine zammı sıkıştırıverdiler.
Kendilerine gelince % 45'ler birkaç saniyelerini alarak yasallaşıyor ama sıra çalışanlara ve emeklilere gelince yüzde 3'lük, yüzde 4'lük komik zam oranlarını kararlaştırmak bile günlerce sürüyor.
Kendilerine gelince bütün vanaları açıyorlar da konu bu ülkenin çalışanlarını ilgilendiriyorsa muslukları bile kesiyorlar.
Bunların gündeminde memur yok, emeklisi yok.
Bakın, kamu çalışanları, ha bugün ha yarın denilerek, aylardır toplu sözleşme yapmak için ilgili kanun düzenlemesinin Meclis'te görüşülmesini bekliyor.
Referandumun üzerinden tam 16 ay geçti. Kamu çalışanları 2012 yılına zamsız maaşla girdi.
Ne ‘size toplu sözleşme hakkı vereceğiz, referandumda evet' deyin diyen hükümet ortalıkta ne de toplu sözleşme verilecek zokasını yutup referandum boyunca ‘evet' diye yırtınan sazan sendika…
Tüm bu olan bitene Türkiye Kamu-Sen'den başka hiçbir kuruluş ciddi bir ses çıkarmıyor.
Ne acıdır ki; Türkiye'de artık görmeyen, duymayan, konuşmayan büyük bir kitle var ve buna memurların büyük bir kısmı da dahil.
Ama Türkiye Kamu-Sen, gerçekleri vatandaşa anlatmak için her hafta Çarşamba günü eylem yapıyor.
Bakalım hükümet kuş dilinden ve posta güvercininin getirdiği haberden anlayacak mı?
Baktık olmuyor geriye bir tek haberleşme yolu kaldı;
Dumanla heberleşmek!!!
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1689 | E-posta
|