Son Yorumlar
Son Şans, Tekrarı 105 Yıl Sonra
Bilgi
Yazım içeriği ve bilgi edinme yönünden güzel bir yazı olmuş. En çok di...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
Hayvanseverlik
Bu şekilde, canlıların hangi amaçla bayıltığını bilmeden ve sonrasında...
Yorumu Oku

Geyve'de köpekler etkisiz hale getiriliyor
BELLİ
ORADAKİ YURTTAN ŞİKAYET GELMİŞTİR BELEDİYEYE BELEDİYEDE GEREKENİ YAPMI...
Yorumu Oku

Ak Parti'de değişim başlıyor!
MÜTEAHHİT
GEYVE TEŞKİLATI TAMAMEN DEĞİŞMELİ MÜCAHİTLİKTEN MÜTEAHHİTLİĞE YÜKSELME...
Yorumu Oku

Murat Kaya, TCDD Genel Müdürü ile görüştü
dileğimizdir
sayın Murat Kaya; TCDD'nın genen müdürü ile görüşürken HIZLI TREN...
Yorumu Oku

 
Göründüğün gibi olamamak
Çarşamba, 08 Şubat 2012

“Karakteriniz, şöhretinizden önemlidir. Karakteriniz siz ne iseniz odur. Oysa Şöhretiniz başkaları sizi ne sanıyorlarsa odur” demiş J. Wooden... Sizce de haklı değil mi? J.Wooden bu cümleyi söylerken eminim ki hiç Venüs’ü düşünmemiştir ama aslında Venüs de tam bu söze uygun... Bakalım siz de onu yakından tanıyınca bana hak verecek misiniz?

Gökyüzünün Güzellik kraliçesi

Güneş sistemindeki sekiz gezegen arasında büyüklükçe Dünya'ya benzerliği ile de bilinen Venüs Güneş’e uzaklık bakımından ikinci gezegendir… Güneş ve Ay’dan sonra gökyüzünün üçüncü parlak gökcismidir. Dünya’ya en yakın gezegendir. Yörüngesi dairesele yakındır. Güneş battıktan hemen sonra ve güneş doğmadan hemen önce gözlenebilir. Venüs diğer gezegenlerden farklı olarak kendi ekseni etrafında oldukça yavaş ve ters yönde dönmektedir. İsmini eski Romalıların aşk ve güzellik tanrıçası olan Venüs’ten (Eski Yunan mitolojisindeki Afrodit) almıştır. Araplar’da Zühre, Babilliler’de ise Istar adını almıştır. Halk arasında ise çoban veya çolpan yıldızı, Güneş’in doğuş ve batış saatlerinde gökyüzünde görüldüğü içinde sabah veya akşam yıldızı ismi ile de anılmıştır.

Venüs, eski Mezopotamya, Eski Yunan ve Orta Amerika medeniyetleri gibi birçok antik medeniyetler için önemli olmuş ve dikkatle de gözlenmiş bir gezegendir. M.Ö. VII. YY ait “Ammisaduqa” (şekil 1) tableti bunun bir kanıtıdır. Eski Yunanlılar’da gündoğumuna yakın doğu ufkunda görüldüğünde Phosphorus ve günbatımında batı ufkunda görüldüğünde Hesperus diye adlandırılmıştır. Bunların aslında aynı cisim oldukları ise Pisagor sayesinde öğrenilmiştir.

Merkür ve Venüs’ün Güneş çevresinde döndüğünü ileri süren Heraklit sayesinde ise, ilk kez Güneş Merkezli görüş ile de tanışılmıştır.



Şekil 1: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/bb/venus_tablet_of_ammisaduqa.jpg

Galileo Galilei, ilk teleskobu 1609 yılında yapmasının ardından 1610 yılında Venüs ile ilgili kayıtlar tutmuş ve Venüs’ün evre gösterdiğini fark etmiştir (şekil 2). Evreleri ile birlikte görünür boyutunun da değiştiğini de gözleyen Galileo, bu nedenle gezegenin Güneş etrafında döndüğüne emin olmuştur…02. resim.jpg

Şekil 2: http://solarsystem.nasa.gov/multimedia/gallery/06-361.jpg

Ünlü Rus Gökbilimci Mikhail Vasilyevich Lomonosov 1761 yılında, -astronomi de Venüs transiti (geçişi) olarak adlandırılan- Venüs’ün Güneş önünden geçişi sırasında gezegenin kenar hatlarındaki düzensizliği fark ederek, bu düzensizliğin atmosferik bir ortamdan kaynaklanabileceği, bundan dolayı da ilk olarak Venüs’ün atmosfere sahip olduğu sonucuna varmıştır.

1932 yılında Walter Sydney Adams ve Theodore Dunham birlikte yaptıkları çalışma sonucunda Venüs atmosferinin temel birleşeninin karbondioksit olduğunu öğrendiler. Daha sonraki yıllarda ise Rupert Wildt, tayf ölçüm verilerine dayanarak atmosferin kimyasal birleşenlerinin yanı sıra basıncı, sıcaklığı, gezegen yüzeyi ile etkileşimi hakkında birçok tahminde bulunmuştur. Robert Shirley Richardson 1956’da gezegenden yansıyan Güneş ışınlarının Doppler kaymasını ölçtüğünde, bulguların gezegenin kendi etrafında dönüş yönünün ters olduğu bilgisini saptadı. 1960’lar da Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ile Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) mikrodalga bandında radar incelemeleri ile Venüs’ün kendi etrafında dönüş süresini duyarlı olarak ölçtüler. Aynı dönemde de yeryüzünden yapılan radar incelemeleri ile gezegenin yüzey şekilleri hakkında önemli bilgiler elde edildi.

XX. yüzyılda birçok gökbilimci ve kimyager Venüs üzerinde çalışmış hatta gezegeninde, ilerleyen zamanlarda üzerinde yaşam olabileceğini bile düşünmüşlerdir. Yapılan çalışmalar sonrasında aslında gezegenin düşünülenin aksine, bırakın insanın yaşamasını inceleme yapmak için gönderilen araçlar bile basınç, sıcaklık gibi etkilerden dolayı başarısızlıkla karşılaşmışlardır. ABD’nin Mariner 2 adlı sondası 27 Ağustos 1962 de fırlatılmış. Ve ilk başarılı Venüs sondası olmuştur. 42 dakika bilimsel gözlem yaparak Venüs hakkında birçok yeni bilgi edinilmesini sağladı. Venera 4 adlı uzay sondası da Venüs atmosferinden veri gönderen ilk uzay aracıdır. Böylece de ilk gezegenler arası yayın gerçekleşmesini sağlamıştır.

Venüs Güneş ve Ay’dan sonra gökyüzündeki en parlak (-4,4 kadir[1]) gökcismidir. (Şekil 3) Sebebi ise Güneş ışığının çoğunu atmosferinden dolayı uzaya geri yansıtmasıdır. Dünya yüzeyinden Güneş battıktan sonra batı ufkunda, Güneş doğmadan önce ise doğu ufkunda gözlemlenebilir. Bu yüzden de iki farklı gökcismi sanılıp, Sabah ve Akşam yıldızı olarak iki farklı adla adlandırılmıştır.

ŞEKİL 3: http://apod.nasa.gov/image/1112/IMG_1552ribeiro.jpg

Venüs, Ay ve Merkür gibi evreler göstermektedir. (Şekil 4) Eğer Venüs gezegenini bir dürbün veya teleskop ile izlerseniz bunu görebilirsiniz. Ama Venüs gezegenine yeryüzünden güçlü bir teleskopla bile baksanız, parlak bir yuvarlaktan daha fazlasını göremezsiniz. Birkaç gölgelik keşfedebilir, hızlı bir şekilde yer değiştireceklerinden onların Venüs’ün yüzey şekilleri değil atmosferini üst kısımlarındaki bulutlar olduğunu fark edebilirsiniz.

ŞEKİL 4 : http://apod.nasa.gov/apod/image/0405/venusphase_rummel.jpg

Yer benzeri gezegenler arasında en yoğun atmosfere sahiptir (şekil 5). Atmosferi beyaz nadiren de sarıdır, bunun sebebi ise bulut katmanlarının farklı yüksekliklerde olmasına veya farklı kimyasal yapıda ve parçacık boyutuna bağlıdır. Atmosferindeki hafif sarı bulutların sebebi de kükürt maddesidir. 1960’larda yapılan araştırmalar da CO2 yani karbondioksit miktarının Dünya atmosferinden 1000 kat daha fazla olduğu anlaşıldı. Atmosferindeki karbondioksit suyun kimyasal yapısının bozulmasına sebep olmuş ve maden sodasında okyanusların oluşmasına yol açmıştır (Whipple-Mennel Deniz kuramı). Atmosfer sıcaklığı yaklaşık 750 K’dir, bu yüzden cehennem misali atmosfere sahip diyebiliriz. Atmosfer basıncı Dünya’nın atmosfer basıncından 90 kat daha fazladır. Atmosferinde bulunan bulutların sülfürik asit (H2SO4) içerdiğini ve yüzeyden 48-58 km kadar yukarıda olduğu bilinmektedir. Eğer Venüs de yaşasaydık! Sülfürik asit yağmurlarında ıslanıyor olacaktık ve hiç bir zaman yıldızlı bir gökyüzünü de seyredemeyecektik...

Şekil 5: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e5/Venus-real_color.jpg

Venüs gezegeninin uydusu yoktur. Venüs ile Güneş’in arasındaki uzaklık ortalama olarak 108.000.000 km ve oldukça da dairesel bir yörünge üzerinde dolanmaktadır. ( Şekil 6)



Şekil 6: http://i.space.com/images/i/9474/i02/nasa-solar-system-graphic-72.jpg

Venüs yüzeyini kaplayan bulutlar yüzünden dönüş hızının doğrudan gözlemlerle saptanabilmesi imkânsızdır, gezegenin kendi etrafında dönüş yönünü 1956 yılında yeryüzünden yapılan Doppler incelemeleri ile, kesin dönüş hızı ise 1602’ların başında yine yeryüzünden yapılan radar gözlemleriyle saptanmıştır. Güneş çevresinde yaklaşık olarak 224,7 günde dolanır. Venüs gezegeni, kendi ekseni etrafında yavaş dönerken, Güneş etrafında ise daha hızlı dolandığından; bir Venüs günü, bir Venüs yılından daha uzundur.

Venüs gezegeni kendi ekseni etrafındaki dönüş yönü, diğer tüm gezegenlerin dönüş yönünün aksi yönündedir. Yani Venüs’ün yüzeyindeki bir gözlemci içi Dünya’daki yönler ile Venüs gezegeni üzerindeki yönler aynı olmayacaktı, sebebi ise Güneş’in batıdan doğup, doğudan batması... Venüs üzerinde Güneş batıdan doğuyor ve 116,8 gün sonra doğudan batıyordur. (Bir günün uzunluğu yani Güneş’in doğması ile batması arasında geçen sürenin (dünya ölçüsü ile 116,8 gündür.)

Venüs yer benzeri gezegen olup, yani katı bir gezegendir. (Şekil 7) Aynı zamanda iç gezegen[2] sınıfına da girmektedir. Dünya ile yaklaşık olarak aynı boyutlu olduğu için Dünya’nın ikizi diye anılır (şekil 5). Dünya'nın yoğunluğundan biraz daha az bir yoğunluğa sahiptir, 5.24g/cm3 çapı Dünya’nın çapından yüzde beş oranında kadar küçük, Dünya’nın kütlesinden yüzde yirmi oranında daha az kütleye sahiptir. Venüs’ün çapı ekvator ya da kutuplar arasında ölçüldüğünde hemen hemen aynıdır. Yani, Yer küre gibi kutuplarından basık değildir. Yoğun atmosferi Sera etkisine de neden olmaktadır ve daha önce de belirtildiği gibi çok sıcak bir gezegendir, yüzey ısısı 462oC (735 K) ve yoğun atmosferinden dolayı da gece ve gündüz arasında sıcaklık farkı gözlenmez. Gezegen yüzeyinde rüzgâr hızı 1 km/saat nadiren geçmektedir. Güneş ışınlarının yüzde iki buçuk kadarının Venüs’ün yeryüzüne ulaşabildiğinden dolayı Venüs yüzeyi oldukça loştur. Buradan romantiklere de duyurulur...



Şekil 7: http://i.space.com/images/i/9474/i02/nasa-solar-system-graphic-72.jpg

Yüzeyinde 30 km yüksekliğe kadar bulut yoktur ve çok temizdir. Araştırmalar sonucu, yüzeyinin çoğunlukla fazla engebeli olmayan alanlardan oluştuğunu yani çöle benzediğini söyleyebiliriz. Fakat iki tane kıta büyüklüğünde iki yükselti alanı saptanmıştır. Bunlar; Güney yarım küresinde bulunan diğerine göre daha büyük olan “AphroditeTerra” büyüklük bakımından Güney Amerika kıtası ile karşılaştırılabilir. Diğeri ise büyüklük bakımından bunu yarısı kadar büyüklükte olan “IstarTerra” Avustralya ile karşılaştırılabilir.

Kütle ve yoğunluk bakımından Venüs’ün de içyapısının Dünya ile aynı olduğu bilinmektedir. Jeolojik etkinliğe sahip değildir. Yani, Venüs’ün iç yapısının demir çekirdeğine kadar soğuk olduğu sonucu çıkmaktadır. Saptanabilen bir manyetik alana sahip değildir.

Venüs’e gönderilen ilk uzay sondası, Venera 1 Ruslar tarafından 12 Şubat 1961 yılında fırlatılmıştır. Ama Venüs’e ulaşamadan bağlantı kopmuş ve şuan da Güneş çevresinde yörüngededir. 22 Temmuz 1962 yılında ABD Mariner 1 adlı sondayı Cope Canaveral’dan fırlatmıştır. Ama fırlatmadan hemen sonra kontrolden çıkması üzerine denize düşürülerek imha edilmiştir. Rusya bir sonda daha fırlatmıştır ama arızalanması sonucunda yer atmosferine girerek parçalanmıştır. Ardında ABD 27 Ağustos 1962 yılında Mariner 2 fırlatmıştır ve ilk başarılı Venüs sondası oldu. 14 Aralık 1962 de Venüs’ün 34.000 km yakınından geçen sondanın gönderdiği önemli bilgiler; kendi etrafındaki dönüş süresinin gerçekten çok uzun olduğu, manyetik alana dair bir belirti olmadığını, sıcaklık ölçümlerinin sonucunda Venüs’ün kavrulduğunu (5000oC=900K ) ve Venüs üzerinde yaşam olamayacağını kanıtladı.

Ruslar gezegen üzerine kontrollü iniş yapmak istediler ama ya bağlantıları kesiliyordu ya da atmosfer basından dolayı iniş sırasında sondaları parçalanıyordu (Venara 2 ve Venara 3 ‘ün de sonu böyle oldu.) 12 Haziran 1967’de Ruslar tarafından Venera 4 adlı sonda fırlatıldı. Venüs atmosferinden veri gönderen uzay aracı oldu. Böylece ilk gezegenler arası yayını da gerçekleşmiş oldu.17 Ağustos 1970 yılında Venera 7 adlı uzay sondası Ruslar tarafından fırlatıldı ve 15 Aralık 1970’de Venüs atmosferine girdi. Bir başka gezegenin yüzeyinde çalışır durumda inen ve radyo yayınları ile 23 dakika süre veri yollayarak, Yeryüzüne veri gönderen ilk uzay aracı oldu. Yüksek sıcaklık ve yüksek basıncın olduğunu doğrulayan bilgiler gönderdi. 1972 de Venera 8 adlı uzay sondası fırlatıldı, 22 Temmuz 1972 de Venüs atmosferine girdi ve sessizliğe gömülmeden önce 50 dakika süreyle veri yolladı. Venüs’ün ilk yüzey fotoğraflarını 8 Haziran 1975 yılında fırlatılan Venara 9 iletti ve şu an Venüs çevresinde yörüngede dolanmaktadır. ABD Pioneer Venüs 1 adlı uzay sondasını da 20 Mayıs 1978’de fırlattı. Bu araç bir büyük araç üzerinde 3 küçük araçtan oluşmaktaydı ve Venüs’ün yüzeyinin farklı noktalarına iniş yaptılar. 1992 yılına kadar araştırmalarını sürdürdüler fakat yakıtlarının tükenmesi sonucunda Venüs atmosferine girip parçalanarak görevlerini tamamladılar ve gezegenin neredeyse tamamına yakın bölümünün radar haritasını çıkarmış oldular.



Şekil 8: http://nssdc.gsfc.nasa.gov/image/planetary/venus/pvo_topo_mercator.jpg

Venera 13 ve 14 den de veriler alındı...(şekil 9)



Şekil 9: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/6/61/Venera_13_orbiter.gif

Kayaların aslında gri olduğunun ve atmosferin alt tabakasının saydam olduğunu, gökyüzünde de bulutların varlığını ve gezegen üzerinden Güneş ve Dünya’nın görülemediği bilgilerine ulaşıldı. ABD’nin 4 Mayıs 1989 da fırlattığı Magellan aracı 10 Ağustos 1990 yılında Venüs çevresinde kutupsal bir yörüngeye girdi. 4 yıllık görevi süresince Venüs’ün jeolojisi ve yüzey şekilleri hakkında bilinenlerin önemli bir kısmını öğrenilmesini sağlamıştır. (Şekil 10)

Şekil 10: http://solarsystem.nasa.gov//multimedia/gallery/PIA00159_732x520.jpg

Yüzey şekilleri az aşınmıştı, bunun sebebi ise üst kısımlarda kasırga şiddetinde rüzgârlar eserken yüzeyde yaprak kıpırdamıyor olmasıydı.

Venüs, kadın bir tanrıçanın adını taşıdığı tek gezegen olması sebebiyle, Venüs gezegeni ile ilgili adlandırılmalar yapılırken kadın adları arasından seçilmeye özen gösterilmektedir. Ama istisnalar da var elbet, Venüs üzerindeki en yüksek dağa İskoç bilim adamı James Clerk Maxwell’in adı verilmiştir.

Merkür gibi, Venüs gezegeni de geçiş(transit) yapmaktadır, yani güneş diskinin önünden geçmektedir.(Şekil 11) Dünya yüzeyinden bakan bir gözlemci için ise sanki Güneş’in üzerinde küçük bir siyah leke olarak görülecektir. Çok sık olmayan bir olay olmayıp, Geçiş için Venüs yörüngesinin tutulum[3] düzlemini kestiği noktalar ile Güneş ve Dünya sanki düz bir çizgi üzerinde dizilmiş gibi olmasını gerektirir, yaklaşık her yüzyılda 2 kez, 8 yıl aralıklı çiftler şeklinde gözlenir. (1761-1769, 1874-1882, 2004-2012, 2117-2125 gibi) En yakın geçiş; 5-6 Haziran 2012 de gerçekleşecek…



Şekil 11: http://solarsystem.nasa.gov/multimedia/gallery/Venus_Transit.jpg

Sizde hak verdiniz mi şimdi J. Wooden’a, çok parlak görünüp, Dünya’ya çok benzemesiyle gökbilimcileri öncelikle umutlandırmış, yaşam olabileceğini bile düşündürmüşken, sonra giden araçların gönderdiği veriler sonucu aslında hiç de öyle olmadığı ortaya çıkmıştır. Hatta düşünülenlerin tam tersi cehennem diyebileceğimiz sıcaklığa ve insan yaşamının mümkün olamayacağı koşullara sahiptir.

Gelecek yazıda Mars gezegenini daha yakından tanıyacağız. Kış aylarında olduğumuzdan gökyüzü bulutlu olsa da, bulutlar aralanıp gökyüzünü gösterdiği vakitlerde gökyüzüne bakmayı unutmayın…

Bu ay ki gökyüzü...*

Gök Olayları…
10 Şubat Venüs ile Uranüs çok yakın görünümde
13 Şubat Satürn ile Ay yakın görünümde
25 Şubat Venüs ile Ay yakın görünümde

Gezegenler...

Merkür: Ay boyunca giderek Güneş’e yaklaşacak. Bu süre içinde ufuktan yüksekliği çok az olacağından Şubat ayında gözlenemeyecek.

Venüs: Gökyüzünde giderek Güneş’ten uzaklaşmaya devam eden gezegen günbatımında batı ufkundaki en parlak gökcismi. 10 Şubat’ta yaklaşık 6 kadir parlaklığındaki Uranüs ile çok yakın bir konumda olacağından, dürbün veya küçük bir teleskopla iki gezegen bir arada görülebilir. 25 Şubat’ta Venüs ile Ay batı ufkunda yakın konumda olacak.

Mars: Ay boyunca tüm gece gökyüzünde olan gezegenin parlaklığı yavaşça artarak ay sonunda -1,0 kadir olacak, böylece Mars gecenin en parlak gökcisimleri arasında yer alacak. 10 Şubat’ta Ay ile yakın konumda olacak gezegen Aslan Takımyıldızı’nda bulunacak.

Jüpiter: Gezegen geceyarısına varmadan batıyor. Yavaş yavaş gözlem süresi azalsa da -2 kadir parlaklığıyla hâlâ gecenin en parlak gökcismi. 27 Şubat gecesi Ay ile yakın konumda olacak.

Satürn: Parlaklığı ay boyunca pek değişmeyecek olan gezegen geceyarısına doğru doğuyor ve gündoğumuna kadar Başak Takımyıldızı’nın parlak üyesi Spika ile birlikte. 13 Şubat’ta bu ikiliye Ay da katılacak.

*: TÜBİTAK 2012 Gök Olayları Yıllığı kitapçığından alıntıdır…

Kaynakça:
Moore. Patrick. (1993). Gezegenler Kılavuzu (Ö.Özbal . Çev.) Ankara: TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları

Akoğlu. A. ve Özışık. T. (2012) 2012 Gök Olayları yıllığı Ankara: TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi

Evren, S. (1998). genel astronomi 1, İzmir: Ege Üniversitesi

Aslan, Z. ve Aydın, C. ve Demircan, O. ve Derman, E. ve Kırkbıyık, H. (1993). Liseler için Astronomi ve Uzay Bilimleri Ders kitabı

[1] : Yıldızın parlaklığını ifade edebilmek için “kadir” birimi kullanılır. Kadir biriminde ölçülen değer artıkça sayı değeri azalır.

[2] : Dünya ile Güneş arasında kalan gezegenlere (Merkür ve Venüs) iç gezegen adı verilir.

[3] : Güneş’in yıllık görünen hareketini yaptığı düzleme tutulum düzlemi (Dünya’nın yörünge düzlemi)…


Busra Dinmaz hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 5016 | E-posta

İlk Yorumu Siz Yazın
RSS Yorumlar

Yorum Yaz
  • Lütfen Yorumlarınız Haberin Konusuna Uygun Olsun.
  • Kişisel Sözlü Kelimeler Silinecektir.
Adınız:
Başlık:
BBCode:Web AddressEmail AddressBold TextItalic TextUnderlined TextQuoteCodeOpen ListList ItemClose List
Yorum:



Güvenlik Kodu:* Code
Bu Habere Yazılan Yorumlar Hakkında E-Posta Aracılığıyla Bilgilendirilmek İstiyorum

Yazdır E-posta
 
 
 
© 2000-2019 Geyve.com Sitedeki içeriğin tarafımızca oluşturulan kısmı kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede kullanılan grafiklerin ikinci şahıslarca kullanılması yasaktır. Yer alan yorumlar ve haberlerden yazarları sorumludur.