|
MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılması ne kadar bombadır bilemem, onca bombadan sonra ama sordunuz söyleyeyim;
Türkiye delik deşik oldu.
Elek gibi, balıkçı ağı gibi… Bir taraftan bak, öbür tarafı görürsün.
Kozmik odasına girildi.
Girildiği hadi neyse ‘kozmetik oda' diye dalga geçildi…
Genelkurmay'dan bavul bavul evraklar taşındı.
Genelkurmay dinlenildi.
Erzincan'da savcı MİT binasını basıp üç MİT elemanını tutukladı.
MİT'e istihbarat veren 150 vatandaşın kimlikleri, internette deşifre edildi.
Türkiye'nin bütün devlet kurumları çökertildi.
Yargı alt üst edildi.
Ordu alt üst edilmekle kalmadı, tekrar tekrar alt üst edildi, karıldı, harmanlandı…
Basın alt üst edildi.
Muhalif olan kimse neredeyse kalmadı.
Kitaplar ve yazarları suçlu ilan edilerek içeriye tıkıldı.
Vesaire…
Ee şimdi ne oldu?
Ne olsun bir delik daha açıldı…
***
Peki neden?
Yani şimdi içinizde adalet tecelli edecek, suçlular bulunacak, cezalandırılacak, PKK ile işbirliği yapan kim olursa olsun çanına ot tıkanacak falan sanmazsınız değil mi?
Sanmayın zaten…
Peki nedene geçmeden içeriğine bakalım;
Başbakan tarafı diyor ki; "İşlenen herhangi bir suç yok. Yapılan bir vazife var. Bu vazifesini yaparken terör örgütlerinin içine sızmış olması MİT'in kendi görevidir. Ben onun için bu soruşturmanın, işin doğrusu, hukuki mantığını hâlâ anlamış değilim."
Başka bir taraf ne diyor;
"Başbakan'ın en yakınındaki MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın 'şüpheli' sıfatıyla ifade vermeye çağrılması, üstelik Başbakan'ın talimatıyla kimi temas ve görüşmelerden dolayı savcılığa celp edilmesi, bir anlamda Başbakan'ın ifadeye çağrılmasıdır. Hükümetin ve politikalarının savcı tarafından sorgulanmasıdır. Özetle bir meydan okumadır....
O zaman adını koyalım; Bu deprem bir iktidar kavgasının izdüşümüdür.
Bir süredir devam eden ‘saray içi' iktidar mücadelesinin ve iktidar savaşının su yüzüne çıktığının en bariz göstergesidir.
Yani şundanmış;
Başbakan ile Cumhurbaşkanı artık beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını söyleyemiyorlar!!!
ADAM HAKLI
Ortadoğu'dan Yıldıray Çiçek;
"Hz. Ali ne güzel söylemiş "Yalanlanacağından korktuğun bir şeyi anlatma." diye…
Gel de bunu Ortadoğu Bölgesi'nde çizgi film kahramanlığına soyunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na anlat… Eylemi söylemlerini, söylemi eylemlerini tutmuyor ama bu ülkenin başında maalesef Dışişleri Bakanı olarak görev yapıyor. Son bombası da Başbakan Erdoğan'ı korumak adına Başbakanı yalancı çıkarma gayreti olmuştur.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu mecliste kendisine BOP projesinde AKP'nin rolünü irdeleyen soru önergelerine "Esasen BOP adını taşıyan bir proje bulunmamaktadır. BOP ile kastedilenin Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika (GODKA) girişimi olduğu varsayılmaktadır" şeklinde cevap vermiş ve Türkiye'nin GODKA girişimi kapsamında Eşbaşkanlık görevi bulunmadığını, girişime "demokratik ortak" sıfatıyla katıldığını belirtmiş…
Şimdi yalancı durumuna kim düşmüştür?
16 Şubat 2004 tarihinde Teke Tek programında "Şu anda Amerika'nın da ‘Büyük Ortadoğu Projesi' var ya "Genişletilmiş Ortadoğu' , yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir. Bunu başarmamız lazım." sözleriyle yola koyulan, 4 Mart 2006 tarihinde Tuzla AKP ilçe kongresinde "Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanlarından biriyiz" diyen, yine 4 Mart 2006 tarihinde Bayrampaşa İlçe kongresinde "BOP'un Eşbaşkanlarından biriyiz. Bu görevi yapıyoruz" diyen Recep Tayyip Erdoğan mı yalancı, yoksa böyle bir proje ve Eşbaşkanlık görevi yok diyen Ahmet Davutoğlu mu?
Başbakan Erdoğan'ın BOP'u ve Eşbaşkanlık görevini itiraf ettiği birçok konuşması vardır.
Ortada utanılacak, gizlenecek ve saklanacak bir durum mu var ki yalana başvuruyorlar…
Ha BOP, ha GODKA ne fark ediyor?
ABD'ye taşeronluk yapmanın boyutu mu değişiyor, kan mı duruyor, şiddet mi duruyor, işgaller mi bitiyor?
Küresel terör örgütü BOP'a istediğiniz adı verin, istediğiniz makyajı yapın milyonlarca masum insanın katili olmaktan kurtulamaz, sizde istediğiniz kadar görevinizi inkâr edin taşeronluktan sıyrılamazsanız.
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1632 | E-posta
|
