Eğitim Bir Sen Başkanlar Kurulu Toplantısında alınan 6 ve 11. Maddeler oldukça bana çok ilginç geldi.
Birazdan okuyacağınız bu maddeler size de ilginç geliyorsa yerinizi ve safınızı ir daha gözden geçirmenizde yarar var diye düşünüyorum.
İşte söz konusu maddeler;
"Madde 6- Bazı demokratik hak ve bireysel özgürlüklerin kullanılamaması bölücü terör örgütüne propaganda ve hareket alanı oluşturmaktadır.
Devlet; Kürt sorununda anadilde savunma hakkı, anadilin öğretilmesi ve yerleşim yerlerinin geçmişten gelen isimlerinin iade edilmesi gibi konularda somut adımlar atmalı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni kararlılıkla sürdürmelidir.
Madde 11- Milli Eğitim Bakanlığı'nın, 19 Mayıs törenlerinin stadyumlarda kutlanılmaması ve Milli Güvenlik Bilgisi derslerinin kaldırılması gibi, eğitimde sivilleşmeye yönelik attığı adımları olumlu buluyor;
Bakanlığın, öğrenci andını kaldırmasını, eğitimdeki militarist yaklaşım ve ritüelleri ayıklamasını; müfredatı değerler eğitimi odaklı olacak şekilde yeniden düzenlemesini istiyoruz."
Tekrar ediyorum;
Bu satırların imza atanlar değil muhatabım...
Ev ve iş hayatında benim gibi düşünen, benim gibi tepki koyan hatta milliyetçiliği bana bile bırakmayıp malum sendikanın üyesi olanlara sesleniyorum;
Sendikanızın ülkemizde Türkçe dışında bir dili kamusal alanda hakim kılmak istemesi ne anlama geliyor?
İki dilli bir devlet olur mu?
Bu talebin bir arkası iki parça devlet değilse nedir?
Bu talebin, dünyanın gelişmiş ülkelerinde bir karşılığı yok.
Hatta davalar AİHM'nden dönüyor.
Peki Andımız…
'Kaldırılsın, okunmasın' mış...
Daha dün Andımız ve İstiklal Marşı okunmasın taleplerinizi "bu törenlerde çocuklarımız üşüyor da..." kılıfıyla sunuyordunuz.
Biz, hayır çocukların üşümesi falan bahane dediğimiz zaman kıyameti koparmıştınız: biz sizden daha çok ülkemizi düşünüyoruz diye...
Şimdi ne oldu?
Bazı grupların ihanetini aleniyete dökmeye başladıklarının farkında mısınız?
Düne kadar etnik taleplerini insani ve vicdani bir kılıfla sunanların bugün açıkça taleplerini seslendirmelerinin arkasında ne ola ki?
Bu cüret nereden kaynaklanıyor demeyeceğim çünkü bunun cesaretten ziyade bir nevi akbabalık olduğunu biliyorum.
Bakıyorum da Irak'ta Saddam'ın, Mısır'da Hüsnü Mübarek'in, Libya'da Kaddafi'nin devrileceği tüyosunu önceden almış leş kargaları gibi, önümüzdeki süreçten pay kapma derdine düşünlerin sayısı artıyor.
Gün, kimin kime hizmet ettiğini anlama günüdür...
Herkes safını bir kez daha gözden geçirsin.
Yoksulluk Karadeniz'e Kayıyor
Bölge bölge Türkiye'nin yoksulluk haritası Araştırmasından çıkan sonuçlara göre Güneydoğu zenginleşti, Doğu Karadeniz fakirleşti...
Yoksulluk oranı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yıllık bazda 2,2 puan azalarak yüzde 11,5 olarak belirlendi.
Söz konusu dönemde Doğu Karadeniz Bölgesindeki yoksulların sayısı ise 61 bin kişi artarak, 336 bin kişiye yükseldi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yoksulluk oranında kaydedilen bu azalış, büyük ölçüde bu bölgeye yapılan sosyal transferlerden kaynaklanıyormuş.
Transferden kasıt malumunuz; ver Allah ver.
Seçim de ver, geçim de ver, afet de ver, yanlışlıkla vurduk de ver, dağdan indi de ver, pişman oldu de ver, itiraf etti de ver...
Ver oğlu ver...
E bir de buna alamadıklarınızı ekleyin.
Elektrik faturası ödemek yok, su faturası ödemek yok...
Sair bölgelerde bizler neredeyse faturaya çalışırken, onların öyle bir derdi de yok…
E onlar zenginleşmeyecek de biz mi zenginleşeceğiz.
Velhasıl fakirlik Karadeniz'e kaymış…
Benim asıl merak ettiğim, terör de kayacak mı?
Hani bu ülkenin teröristleri mecburiyetten terörist oluyorlarmış ya, o bakımdan soruyorum! Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar Gösterim: 1359 | E-posta
|