|
Şehrin otopark sorunu ve çözümü |
|
Cumartesi, 25 Şubat 2012 |
|
Gazeteler yazdı.
Geçen yıl Sakarya'da 8 bin yeni araç trafiğe çıkmış.
Bu verilen sayı, Sakarya plakasıyla trafiğe çıkan araçların sayısı.
Bir şekilde İstanbul veya Ankara plakası alanları da eklersek bu rakamın 10 bin civarında olduğunu tahmin ediyorum.
Ama benim hatırladığım kadarıyla geçtiğimiz yıl, ondan önceki yıl ve de ondan önceki yıl, Adapazarı'nda trafiğe yeni açılan bir yol yok.
Yine aynı şekilde yeni açılan bir otopark da yok.
Yol olması gereken caddeler ve sokaklar otopark olarak düzenlenip bir şirkete kiralandı.
Yarısı otopark olan cadde ve sokaklar şimdi geçit vermiyor.
Her gün trafikte yaşanan sıkıntılar belediye yönetimlerine tepkiye dönüşüyor.
Belediyeler onlarca yıldır yapılan yeni inşaatlardan otopark ücreti alıyor.
Belli bir metrekareye kadar binaların da otoparkının olmasını şart koşuyor.
Belediyelerin inşaat ruhsatı verirken aldıkları otopark ücretlerinin nereye gittiğini bilen yok.
Şu an Sakarya'da belediyelerin para harcayarak ürettikleri tek bir otopark yok.
Peki, büyük binalar için zorunlu olan otoparklar takip ediliyor mu?
Hayır.
Benim bildiğim 4-5 binanın bodrum katları otopark olarak ruhsatlandırıldı.
Ancak daha sonra bu bodrumlar başka amaçla kullanılmaya başlandı.
Şimdilerde o binaların önlerinde trafik keşmekeşi yaşanıyor.
Şehirde önüne gelen istediği yere market açıyor.
Bu markete gelenin park edeceği yer var mı, yok mu buna bakan yok.
Büyükşehir Belediyesi'nin öncelikle el atması gereken sorunlardan biridir otopark sorunu.
Hiç de ötelenecek tarafı kalmamıştır bu işin.
Engelli araçlarına bile otopark imkânı tanımayan Büyükşehir Belediye Zabıtası bu otopark sorunu nedeniyle belediye yönetimine tepkileri arttırmaktadır.
Sorunun tek çözümü ise belediyelerin topladıkları otopark harçlarını yerinde kullanmalarıdır.
Kanunsuz bir şekilde işgal edilen cadde ve sokakların trafik amaçlı kullanılabilmesinin tek yolu budur.
******************
Kendinizi soydurmayın
Hükümetin sağlık politikaları sayesinde artık vatandaş özel hastanelere de gidebiliyor.
Belirlenen katkı payını ödeyen vatandaş özel hastaneden sağlık hizmeti alabiliyor.
Ancak hastaneler çoğu kez katkı paylarını hakları olmayan oranda alıyorlar.
Birçok hastalıkta katkı payı alınması yasak olmasına rağmen hastane kapısına gelen hastanın sağlıkla ilgili endişesini sömürerek yüksek oranda katkı payı alıyor.
Sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel günlerdir şu durumlarda özel hastanelerin katkı payı alamayacaklarını belirtiyor:
1. Acil Haller Nedeniyle Sunulan Sağlık Hizmetleri
2. Yoğun Bakım Hizmetleri
3. Yanık Tedavisi Hizmetleri
4. Kanser Tedavisi (Radyoterapi, Kemoterapi, Radyo İzotop Tedavileri)
5. Yeni Doğana Verilen Sağlık Hizmetleri
6. Organ Doku ve Kök Hücre Nakilleri
7. Doğumsal Anomaliler İçin Yapılan Cerrahi İşlemlere Yönelik Sağlık Hizmetleri
8. Diyaliz Tedavileri
9. Kardiyovasküler Cerrahi İşlemleri.
Ama neredeyse tüm hastaneler katkı payı almaya devam ediyorlar.
Hastaneler sadece bu konuda mı vatandaşı yanıltıyor?
Tabii ki hayır.
Özel hastaneye giden SGK'lı katkı payı ödeyerek muayene oluyor.
Bununla birlikte istenen tahlil, röntgen, ultrason gibi tetkikler için de katkı payı alınıyor.
Ali Tezel, bu konuda da vatandaşı uyarıyor.
Ödenen muayene ücretinin içinde tahlil, röntgen ve ultrason ücretlerinin de bulunduğunu sadece MR, tomografi gibi ileri düzey tetkikler için ücret ödenmesi gerektiğini belirtiyor.
Ali Tezel bir başka konuda da vatandaşı uyarıyor;
"Kesinlikle karşılığında fatura verilmeyen hiçbir ödemeyi yapmayın, ayrıca kesinlikle fiş kabul etmeyin."
Ben de özel hastanelerde sağlık arayan vatandaşlara, haklarınızı iyice öğrenin, kendinizi soydurmayın diyorum.
Sezai Matur hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1730 | E-posta
|
|
|
