|
Geçtiğimiz hafta...
Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı atamaları yapılacak.
Duyuru yapılmış, tercihler alınmış, atama komisyonu toplanmış...
Sınav sonuçlarına dayalı bir atama olduğu için, atama komisyonunun işi kolay…
Sıralama yapılmış, onaya gönderilmiş, onay makamı imzalayacak, duyurusu yapılacak...
Kimin kaç puan aldığı zaten belli...
Kimin nereyi istediği de aşağı yukarı...
Yani sır değil...
Ama ahlaken, onaydan çıkıp duyurusu yapılmadığı müddetçe kimin nereye atandığı sır...
Ve o sır, o komisyonun namusu...
Başvurunuzu yapmış bekliyorsunuz derken bir telefonunuza bir mesaj geliyor; "nereye atandığınızı öğrenmek için falan numarayı arayınız."
Allah! Allah!
Komisyondan biri kalkmış, komisyonun mahremiyetini ayaklar altına almış, komisyonun namusunu iffetini çiğnemiş ama kim bu sır tutmaktan aciz susak ağızlı...
Verilen telefon numarasını yokluyorsunuz, bakıyorsunuz ki malum sendikanın bir yönetim kurulu üyesi...
Aslında her türlü komisyonda yetkili sendikadan bir yetkilinin üye veya gözlemci sıfatıyla katılması güzel bir şey, yeni çıktı...
Lakin birilerine bol geldiği belli ki, sen komisyondan çıkar çıkmaz götür listeyi sendikana, çek mesajı ki 'breh breh ne büyük bir sendika bu yahu, bak kimsenin bilmediğini biliyor, görmediğini görüyor, tüh ben de mi oraya üye olsam ki ne' dedirt, at havanı...
Hani diyorlar ya DTP için 'Meclis'te bunlar varken gizli oturum falan yapılmaz' diye...
Evet, bundan böyle komisyonların da tadı kaçacaktır, mahremiyeti kalmayacaktır.
Eline geçirdiği her şeyi, her fırsatı, devletin imkânlarını, görevden kaynaklanan yetki ve sorumluluklarını, hiçbir ahlaki değer gözetmeksizin sendikal ranta tahvil edebilecek kadar pervasızlaşanların üyesi bulunduğu komisyonların sır tutma ihtimali kalmamıştır bundan böyle...
Kesin olan şudur ki; sendikal taassubu bütün değerlerinin önüne geçenlere kamusal yetki ve sorumluluk vermek, tilkiyi kümes hayvanlarından sorumlu güvenlik görevlisi olarak yetkilendirmek gibidir.
Ama neylersin ki hasbelkader veya değil, bu güruh bir şekilde yetkili olmuştur.
İlgili arkadaşlarımız, yani yetki sürecine dahil ve olaya müdahil olmayanlar, şimdi daha iyi anlamış olsalar gerektir yetki konusundaki çabalarımızı…
Bir de özele gireyim ama mesaj genel...
Karasu'dan arayan sevgili meslektaşım;
Bu çirkefliği sendikal bir başarı olarak gördüğüne inanmak bile istemiyorum.
Bizi 'her ne pahasına olursa olsun, yetkiyi alacağız' diyen ölçüsüzlerle karıştırma, biz sınırlı sorumlu ve insan iradesine saygılı, milli-manevi değerlere bağlı bir sendikayız.
Dolayısıyla bizi 'bu uğurda her şey mubah diyenlerle de karıştırma ki bizim haram ve helal ile belirlenmiş ölçülerimiz vardır.
Yetkiyi 3 farkla kaybettik. Alavere dalavere ama 3 farkla neticede…
Adam, yetkili sendikanın şube başkanı, komisyona katılacak, yetkiyi vermişsiniz artık...
Bu sürece sen ve eşin dahil olup 2 tane de helal süt emmiş arkadaşınızı üye yapsaydınız, şimdi 1 farkla yetkili olur, temsil makamının onurunu korurduk.
Bilmem anlatabildim mi?
UYANDIRMA SERVİSİ
Beyaz Saray Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili araştırma yaptı, Ermenilerin 2 milyon Müslüman Osmanlı'yı katlettiği, bu araştırmada ortaya çıktı. Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyorlar, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyorlar. Gerçek ortaya çıkarsa, aleyhlerine olur.
Osmanlı İmparatorluğu'nun azınlıklara karşı "müthiş" sayılabilecek bir özen gösterdiği gerçeğini unutmamak gerekir. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürdü. Ayrıca Ermeni terör çeteleri I. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte Osmanlıları öldürdüler. Bu rakamın 2 milyon civarında olduğu bir gerçek. Bu olaylar sırasındaki Ermeni kayıplarının da 500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlanmış oldu. Gözden kaçmaması gereken asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı da kendisini savunmuştur. Özellikle ABD"de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getiri sağlamaktalar. ABD yönetimi büyük paralar döndüğü için Ermenileri de karşısına almaktan çekiniyor, karşısına almıyor...
Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmak istemiyorlar ve açmıyorlar. Nedeni de yıllardır soykırım yalanı ile dönen bu gelir kapısını kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığında gerçek ortaya çıkacak."
Bruce Fein (ABD eski Başkanı Reagan'ın danışmanı)
Erol Afşar hakkındaki diğer yazılar
Gösterim: 1539 | E-posta
|
